• akaryakıt istasyonu diyen de çıkabiliyor tek tük
  • trafikteki araçların yüzde 74 virgül 65'inin dizel yakıt kullanma gerçeğine rağmen
    eskilerden kalan bir alışkanlıkla akaryakıt istasyonu yerine kullanılan tabir.

    akaryakıt istasyonu demek de o kadar zor ki.
  • göztepe'nin meşhur benzin istasyonu. evvelden mobil'di, sonra bp olduydu. şimdi de petrol ofisi ama atm'lerden çok belli olmuyor şimdilerde. 24 saat açık marketi candı, son içki yasağından sonra canan oldu :(
  • hotdog satanı makbul olan acil durum bakkalı. acıkılan bir gecede yol üstündeki bir benzinciden alınan hotdogun tadını karşılayan az şey bulunur.

    esas amacı adından da anlaşılacağı gibi benzin ve türevlerini satmaktır.
  • her seferinde aynısı oluyor ve sinir bozucu: yanaştığınız benzin pompacısı saçma bir bahane bulup diğer pompacıyı işaret eder ve arabayı tekrar hareket ettirmek zorunda kalırsınız
  • benzinci fobisi

    benzinsever kız: "şimdi benzinciye nasıl giderim? ben bir kadın şoförüm. baştan ufaklıkları, ufak fobileri öne atalım, orada her yere vurup çarpabilirim. duramayabilirim. pompa yerine yaklaşamayabilirim. hortum yetişmeyebilir. trafikten, sıkışıklıktan istediğim benzinciye varış bile sorun.

    gelelim gelmeyesi benzinciye. korkularım çeşitli. sürüsüne bereket. bu da onlardan biri. orada görülmek var. hiç kendi başıma benzin almadım. hakkımda ne denir? kocasız başıma benzinciye gitmiş gibi. benzin deposunun kapağını açmak var. düğmesini bulmak var. bulamazsam adam bana gülebilir, kızabilir. zorla düğme bulmaya yardım etmek isteyebilir. orada pompacı benzini doldururken beklemek var. nasıl katlanırım? her türlü rezalet yani. benzini aldıktan sonra ücreti nasıl ödeyeceğim? fiyatı belli mi, nakit mi kredi kartı mı? pazarlık var mı? bu korkuma bir açıklama, bir merhamet var mı? delinin dik alası mıyım? tutar bana çok yardımcı olur. çok iyi açıklar, yatıştırır. iyi tarafı yatışır alışırım, kötü tarafı onlara bağımlı olurum. daha kötü tarafı bu korkular git git saçma gelir. benzini aldıktan sonra pat- trafikte birine bindiririm. dikkatsizdim demek bile ayıp olur. park yerinde park sınır çubuklarına çıkmıyim, sürtmiyim derken yandaki arabaya sürterim, boydan boya çizebilirim. yapmasam yaparım, yaptıysam sürdürürüm bir olasılık."

    kız devamen: "arabayla görünmek, arabama dokundurtmak bana orta şiddetli travma. şunun dibini ruhunu bilsem.. sanıyorum ki, arabaya dokunan başıma bela olabilir -değil, kesin. hatta bela olmaması da bana koyabilir. deme bana ki, sen de belalının belalısı kesilebilirsin. onu biliyoruz. bunun anahtarı vermesi, kaptırması var, camları açık bırakması, risk alması var. hem gece gece çarpıp kaçmaya, görünmemeye alışmışım; orada bir güvence kutum varmış. nedense geceleri dört tekerde daha rahatım. gündüz görünmek daha ayıp. herkesin bana bana bakması daha utançsal. herkes bilir mi? herkes beni konuşur mu? herkesin delici ışını var mı? park edişimi de beğenmezler mi, kesinkes? dalga dalga bilmeyen bilir, görmeyen görür, bakmaz körler peşime düşer mi? fareli köyün orospusu olur muyum? ruhumdaki bulut git git bölgeyi göstermeye göğe ağıyor.

    hacı rahip: sana kısmet görünüyor. şimdi dinle, bunlar freudiyen, yani feritgillerden. hamfendi korkunuz taa eski yunanın, antikitenin agorafobisine kadar dayanıyor. bu bakımdan panik ataklılarla, agorafobiklerle ortak yanınız var. ve üstünüze alınmayın, her şey, bütün korku özünde tarihsel ve cinsel.

    eski yunan'dan biliyoruz ama başka kültürlerde de varmıştır. agora, sitenin merkezi, meydanı, en kalabalık ve sosyal bölümü. alışveriş, pazarlıklar, vitrinde göz önünde olması gereken her şey orada. her şeyin yanı sıra genelevler, fahişeler de agoradaki batakhanelerde. bu oradaki herkesi bilindik sebepler kadar bilindik ama utanılası sebepler için de merkeze çeker. agora da sitenin kara deliğiymiş belli. aydınlık ve yolgeçen hanı karadelik. site agorasının o ruhunu günümüzde en iyi liman kentleri yansıtıyor. her limanda bir sevgilisi olmak. kadim tiyatrolar.

    bir kere, gasoline güzel bir kız ismi. mercedes de öyle. benzinlik sizin için genelev, sokak ağzıyla batakhane. bırakalım artık sizli bizliliği. sert olabilir, kırılmayın. sen ilk bakışta bir temiz, alnına kara leke çalınabilir kadınsın. tertemiz adın, imgen kirlenmesin derdindesin. her şey bir yana bu canın için değil, imgene hizmet için yaşadığını gösterir, utan bir yol. görünüşte mahalle baskısı olmasın, özgür ol istersin, özgürlük bulantısına girmişsin şurada. yok numarası, ölü taklidi için neler yapacaksın.. buralar hep dutluktu, dutluklar hep cinsel. belli başlı her yer, her şey cinsel. yüceltelim, reddedelim, karşıt tepki, akılcılaştırmalar oluşturalım, dahsı yansıtalım, her pisliği sen değil başkası eyliyor olsun. libido, kundalini, yaşam enerjisi, yapıcı güç diye yeniden adlandıracağımızın bir adı da cinsel enerji. hem en dipte, hem tepede hala yeri olan bir güç. belki eskiki her dutluk bir potansiyel benzinciydi. her dut bir eski tayga ormanının minik temsilcisi. dolayısıyla buralar hem sosyal hem organik ve fiziksel bir güç alanı.

    kadın şoförsün, kadın oyuncu, olgun kadın, olgun kadını oynayan kızsın. fobilerini, mesnetli mesnetsiz korkularını anlamak istiyorsan paradoksa hazır ol. korku arzudur, arzu da korku. arzu hedefini bulmasıyla, bulmamasıyla her anında bir korku kaynağı. en azından kayıp korkusunun da başı bir şey. iç dünyan ne kadar karanlık olursa olsun aynı zamanda kesintisiz bir akış ve yeniden anlamlandırma merkezi. bir sıtma bir ölümden koruduğu ölçüde sorun olduğu kadar çözümdür. analizde semptom, belirti, burada korku, kurtulunacak şey olduğu kadar, hayvanı inine kadar izlemede sana ve bana rehber. hayvan olan sensin, ama sana yoldaş olan seni anlayacaksa o da hayvan olur, gene kötüleme yok.

    her tarafa çarpabilirsin; herkesle sevişebilirsin. duramayabilirsin, seni kim tutacak? ey oruç, tut bizi, diye bağır. tüm önlenemezliklerin içinde kendini kaybedersen, er geç kendini arayıp bulacaksın demektir. sen senin değilsin, bırak bu benlik davalarını, korka korka da ilerle. ulaşamamak, günah denilen şeyi işleyememek de sorundur. anlıyoruz, insan kısıtlanmak değil seçmek ister, seçmek değil kısıtlanmak da ister. fobin, senin kısıtlanmaktan medet umuşun. yetişmeyen hortumun sahibini beğenmeyebilirsin. akıbet ve mukadderat, açarsın bakarsın. sıkışıklık, fiziksel engeller, hava ve yol bozuklukları, seçimini, uzlaşılarını etkileyebilir elbet.

    görülme korkun agorafobi için tipik. benzincide görülmek, genelevde görülmekle eşdeğer. burada ne işin var diye otomatik tepki koyan, sonra karşılıklı suç ortağı kalenderliğine geçiş yapan kaç insan çifti kardeşin var buralarda? sen yanmasan ben yanmasam nasıl boşalacak bedenler? öyle veya böyle birer alışveriş, veriş alış değil mi? e, bi zahmet günahını kaçak ve kaçamak işle. tüm maiyetinle birlikte genelevi basma. bedeli ödenmelik az sayıda kaza karşılaşması yeter. ne de olsa heyecan unsuru var. daha şimdiden kösnül enerjiler yayıyorsun, vajinismustan ne eksiğin var? vajinismus belası, sahibini bir nemfomana bir frijitten daha yakın tutacaktır, yaşam bizden yana. kim sevişmek istemez? şimdi istemez, bununla istemez, bu nedenle istemez, ama sabit bir istemez var mı? benzin deposu işlemi, düğme, kızma / güleçlik, ismini ve yüzünü bir kenara yazma ilk randevunun zorlu korkuları ve açılımlarını akla getiriyor. her ilişki, her tanışma iyi ve kötü yönde risk içeriyor. bunun ilk kara tahtası ilk görüşmedir. terapilerde de görüşme seansları ikiye ayrılır: ilki, ve diğerleri. ilk izlenimler pek güçlü. yine de organik her ilişkinin şansları vardır, çıkmadık can öldürülememiş demektir. benzincide beklemek gerek arzuyu, gerek korkuyu fiilen yaşamanın, sabrın, erteleme ve ertelenme direncinin göstergeleri. yalnız sabreden derviş cavlağı çekmesin; dengeler, makuller var. ücret ve pazarlık durumu ilişkilerin hem omuzdaş hem rakip veya yabancı eş özelliğine gönderiyor. her ilişkide almak, vermek, düş kırıklığı, pazarlık, ticari ciro, kar, karlılık, sürdürülebilirlik, riskler, vergiler var. ekonomi kadar seks, seks kadar duygu ve ekonomi. ne demiş suç polisiyeleri: parayı bulmak için kadını izle, kadını bulmak için parayı izle. bu denklemlere en büyük aşklar ve onların vurgunsu karları da dahildir, bilesin. ekonomisiz seks, sekssiz ekonomik eylem olmaz. delinin değil, şehvetlinin dik alasısın, sevgili utangaç utanmazım.

    sürdürülebilir seks veya ilişki nasıl sürdürülür? ya alma verme dengesiyle, ya bir kanaldan açık vererek, açık veya ödün alarak, ya zaten gözün kararmış olmasıyla. bağlanma tipik bir açık verme. sevgi bize zarar etmeyi, ta oramıza konmasını da öğretir, ara not. anneden, göbek bağından ayrılmanı yeniden algılamamak ve sahnelememek için seksine, seviş duygusuna, ruhuna, güvenliğine bağlandığın eşeyinin gözünün içine bakarsın. o da seninkine mahkum olabilir. kurtulan, bıraktığını da özgür kılmıştır. ayrılık dengeliliği. öteki özgür olmasın diye saklanan tüm gizler, aynı zamanda saklayıcının da duşaklanmasına neden oluyor. hayat, doğal düzenekler bunu ayarlıyor. isteyen istediğini yapsın. hiç işitmediklerini duymak isteyen, hiç olmadığı kadar bağırsın. sen anımsadın, yapılmış / yaşanmış bir sevişme bir dahakinin ne engeli ne davetidir. her şey olup bitti, her şey yeniden başlayacak. veya başlayabilir. cinsel albeni, koku dediğimiz şey, yaşanan ve yaşanabilirin içine müthiş bir uyumla dalabilmek, imgeselliktir. önemli hiçbir olay düşsüz gerçekleşmez, önemli hiçbir başarı olasılıkla düşlenmeden, hayali kurulup arzuyla olmuşu içruhta denenmeden alınmış olmaz. gerçekleşmiş bütün arzu ve korkularımız -bireyler yaşamdan alacaklı olmadığı halde- istenmiş, istenmesi görsel ve duygusal olarak yerleşmiş arzu-korku sahnelerimizin hasadıdır. ne kadar sürpriz olursa olsun her gerçekleşme aynı zamanda tanıdıktır. dost ve düşman olacak her tanışma, ilişki eşi seninle zorunlu olarak bağlantılı, uygundur. kimyasal bileşikler ve tepkimeler gibi düşün. elektriksel ve olasılıksal bağın olmayan bütün birlikler teflon yapışmazlığıyla düşecek, düşüyor -sadece zamana bakar.

    sevişki düzenli olmazsa dağınık ve ikinci kalite de olur. yüce olmazsa karanlıkçıl oluverir. gizli olmazsa açık oluşuna bakarız. tüm sırlar aydınlanmak mı zorunda, gizli kalmak mı? bilmek mi istersin, bilinmek mi? hangisi felaketindir? felaketimiz var mı? istersen dikkatli ve dikkatsiz orospu, özenli özensiz seks ayrımlarına gir. en yapmayayım dediğin şeyleri yapman senin sorumluluğun. istediğin seste böyle olmak istemiyorum de. bu çocuk tepinmesi. sen içinin kılıfısın, dışarıda sana bana görünen olarak yönetici sekreterisin. mantıksal, görsel halinin tüm varoluşun olduğunu sanıyorsun. ne aceleci bir indirgeme. korkuların bile sana boyut katıyor. zenginleştiriyor. bu halinle kabul edebiliyor musun? içerideki sessiz, kıllı patron ara sıra ben orada, senin istediğin yerde değil buradayım, diye sana posta koyuyor. istersen kimin kime sahip, kimin önemli, kimin öncelikli olduğunu bir yerine oturt.

    görünmeme arzun seni gece kuşu, gece avcısı, ve tabii gece gündüz avlanmaya layık av yapıyor. aklıma yerel deyim gündüzleme geliyor. karanlıkta, görünmez veya az görülürken meşrusun. gündüze sarktığında, gündüz gözüne benzinciye koştuğunda gayrimeşru, dedikoduluk ve gülmelik oluyorsun. gece daha çok kişi ondan yapıyor ve sana bakmıyor, gündüz biri iş üstünde tutulursa herkese malzeme oluyor. gündüzleme gündüz yapılan seks ve gündüz sevişmesinden doğmuş olan şakacı, hınzır çocuk, adeta veled-i zinadır. bir zina, bir piç ilgili tarafları ve özünde tüm insanlığı açıkta bırakır, sorgular. kazın ayağı öyle değil, hiçbirimiz iyi, üstün, değerli, ahlaklı değiliz. ama bunu bir tiyatro dekoru ve akıcılığında, sosyal olarak sahnelememiz gerekiyor. uygarlık rol yapmak, duygusundan kopmak, kökünü aramak, yolunu yitirmek demek çoğu zaman. iyi ki bizi zorla özümüze çeken bilinçdışlarımız ve insan kılan zaaflarımız var. kadının bildiğini garip de bilir, kasmaya gerek yok. sen asıl saf, parlak bir üstünlüğün varsa kork, o zaman kardeşler kolay kolay affetmezmiş, nietzsche söylüyor. rahatlıyorsun, kendini bulacaksın, rahatla. sen kavalcı mısın, orospu musun, hepsi olabilir. hepimiz fareli köyün fareleriyiz. fakir ama gururlu fareler, türk parası mutluluk getirmez fareler, sürüsüne çeşit.

    benzinci nedir? neydi? kirli alışveriş. enerji ve madde transferi. başka alışverişleri potansiyelize ediş. görmeyi istediğin ve istemediğin kimselere orada denk gelmek. büyük mahşere, büyük orjiye hazırlanma ve deneyleme merkezi olarak benzinci. otogaz varsa o daha sapkın deneyler için gizli köşe, loca anlamına gelir. aslında toplum, devlet, ahlaklı birey buraların ve bu işlerin olmasını hiç istemezdi. aynen senin korktuğun gibi. önleyemediği, önleyemeyeceği dinamiklerde devlet payını almak ister. verginin nesi kutsaldır? vergiye tabi ticaret ve gelirlenmenin önlenemezliği kutsaldır. bu itibarla günah kutsaldır. günah sistem çarkının başlıca yürütücü güçlerindendir. yani? günah, şiddet, kötülük enerjidir, korkutucudur, korkunçtur, çekici ve kaçınılmazdır. enerjinin kara, kaotik ve belki asıl merkezlerindendir. sevgi enerjisi ince, yüksek, işlenmiş (rafine) enerji türüdür. hedef biçim bu olabilir. sevgiye bu çamur enerjisi (eskil çağların yaşam ve diriminin çamuru, sıkışmış ölü yaşam) katılıyor. denetlenemez, denetimi güç, kötücül ve kötü görünen enerji katılıyor. sonuçta benzin ve benzinci yin enerjinin yang tarafı, yapıcı şeytanı. simyanın prima materia'sı, ileride büyüyecek zıpır çocuğu da budur.

    senin korkun aynı zamanda ve kaçınılmaz olarak senden korkudur. korkunla yürüyen tekliğin aynı zamanda temel birimliğindir. her şeyle biroluşun, her şeyin hem ak hem kara tarafı olmaklığındır. korkun, olmamayı beceremezliğindir, zorunlu varoluşundur. korkman çok zevkli. demek ki gelecekteki bayramın, festivalin ve faşingin bu korkudan başlar. benzinci öteki bir sendir, tekinsiz yabancı tanışın. gölgen, alterin, bütünleyenin, tümleyenin, tıpkın, görüntün. arzunun karanlık nesnesinin bir çakışı, ve dahi kendine ulaşamazlığın. her daim tekliğinin, herliğinin peşindesin. yokluk umutların, intihar öztehditlerin, yaşam yorgunlukların, her şeyden şikayetin hep bunun eğretilemeleri, dolayımları. görünümlerden şikayet kişiliğimdir -ki saçmadır- de geç. de git.

    (bkz: mazotçu), mazotçi
  • bir otobanda yoldayım, bu sefer yalnızım ve kendimle baş basayım.zihnim nir orada, bir burada.
    yine birbirinden bağımsız iki kelime ve bunları birleştirebilirmiyim diye uğraşıyorum.
    sonra sayılar geliyor aklıma : sorguluyorum, kaç hayat yaşadıktan sonra yorulur insan, yada kaç seneden sonra yaş almayı bırakıp yaşlanır insan. kaç hezimetten sonra bırakır tutunmayı, kaç kelimeden sonra dilsiz olur yaşama karşı.
    insan neden kesintisiz değil diye soruyor anlamlı olan herşey?
    bazen düşüyor, bazen yükseliyor, bazense hiç oluyor. gelecek bile artık gelmesini beklediğin şey ile aynı değil.
    ben ise otobanda, bir benzincide, kahvemi aldım sadece bölük pörçük kelimeleri anlamsızca karalıyorum.
hesabın var mı? giriş yap