*

  • bedriye tahir gökmen : ilk türk kadin pilottur.

    1932 yilinda sivil uçak okulundan 12 erkek öğrenciyle birlikte eğitimini sürdürüp 1933'de brövesini almı$tır.

    brövelerin onaylanması için yapılacak sınav, uçağın kaza geçirmesi dolayısıyla gerçekle$tirilemedi.

    abdurrahman türkkuşu'nun kendisine verdiği "gökmen" adını, 1934'te soyadı kanunuyla birlikte soyadı olarak kullanmaya ba$ladı.
  • ilk turk kadin pilotumuzdur. sabiha gokcen hanimefendi henuz ucak gormemisken kadikoy fikirtepede -ki o zamanlar dutlukmus- vecihi hurkus ile yaptigi talimler neticesinde almistir brovesini.

    sabiha gokcen ise dunyanin ilk kadin savas pilotudur ve unvani bana nedense fenerbahce kirmak uzereyken tanimlanan rekorlar gibi gelmektedir.
  • türk havacılığının yaşadığı buhranlara bakarak çok rahat okunabilecek olan türk çağdaşlaşmasının ve devriminin ne yazık ki nasıl da lafta kaldığının göstergesi olan hanımefendi..

    vecihi sivil tayyare mektebi'ndeki arkadaşları "gökmen bacı" derlermiş kendisine..

    http://www.tayyareci.com/bedriye.htm

    hikayesini tayyareci'de okuduğumda evvelce pek çok kez yaşadığım o yürek burulması, o tanıdık sıkışma geldi yine.. yüzüm büzüldü, gözlerim kısıldı.. tiksinti, baş ağrısı ve mide bulantısıyla karışık bir hal çöktü üstüme..

    bu necip ve çalışkan millete en büyük zararı hep devlet* vermiş.. "milli eğitim" kavramını hep yerlerde süründürerek zihinleri kasten zehirlemiş, çoğu zaman zulme karşı sessiz kalmış, bazen de kendi elleriyle pırıl pırıl başarıları baltalamış..

    bir şekilde bu çarklardan sıyrılıp, binbir çakal, yılan, çıyan ve sırtlan tarafından istila edilmiş bürokratik ve siyasi karanlık içinde güneş gibi yükselerek, devleti ve milleti için gerçekten gönülden çalışan idealist memurlar, idealist bürokratlar, idealist siviller ise ne yazık ki çoğalıp da bu devletin dümenini ele alamamış.. dümen ekseriyetle hainde, uğursuzda, hırsızda kalmış..

    ama hep çabalamışlar.. hep bireysel olarak gayret etmiş, hep yalnız kalmış ve hep kendilerini paralamışlar.. sanırım onlar da olmasa her şey çok farklı olurdu bu gün.. o don kişotlara çok şey borçluyuz..

    cumhuriyetle yaptığımız devrimler parlak ve muazzam sıçramalar gibi görünse de hep birlikte yolculuk ettiğimiz bu koca teknenin dibini de sürekli oyup durmuşuz.. gövde delik deşik ama o delikler hep aşina ellerden..

    hep kendimize zararımız.. hasımlar hiç yormasın kendini, her yaramız dost elinden.. kendi kendimizi bitirmekte düşmanlarımızla değil, kendimizle yarışıyoruz..

    gencecik yaşında maişet derdinden ve vecihi bey'in okulu bürokratik zorlamalarla kapandığı için pilotluğu bırakıp meçhul bir istikbalde, kim bilir nerede ve nasıl yaşayarak kaybolan bu saygıdeğer hanımefendiyi, türkiye'nin ilk kadın pilotunu bile yüceltmek-övmek için, dünyanın ilk kadın savaş pilotu sabiha gökçen'i kötülüyoruz..

    biz birini seversek ötekini ayaklarımızın altına almak zorunda hissederiz kendimizi.. ahmet'i seviyorsak bu sevgimizi mehmet'e söverek gösteririz.. galatasaray rezil olmalıdır fenerbahçe'nin büyük olması için..

    hastalıklı..
    mide bulandırıcı..

    hasılı, bize düşman gerekmez.. biz kendimize yeteriz cellat olarak..

    ---

    yaşıyorsa allah selamet versin, göçtüyse mekanı cennet olsun gökmen bacımın.. ona layık bir millet ve devlet yoktu kendisine destek olacak.. desteği geçiniz, hainlik etmeyeydi o bile yetecekti bu genç hanıma..

    ama yine de o, bu topraklardan çıkan ilk kadın pilot, yaşadığı her şeye rağmen milletine hakkını helal edecektir eminim.. yani, galiba....
  • "havacılık ve spor" dergisinin 15 ekim 1933 tarihli 107. sayısında aşağıya alıntılayacağım mektubu yayınlanan, katiplikle geçimini sağlarken dişinden tırnağından arttırdıklarıyla 1932 yılında girdiği vecihi bey'in* kalamış'daki sivil uçak okulunda uçuculuğu öğrenen ve brövesini alan ilk türk kadın pilot..

    brövesi resmi makamlarca asla onaylanmadı..

    bedriye tahir gökmen hanımefendi'nin, saçma sapan sebeplerle sınav müsadesi verilmediği için okulun kapandığı 1934 yılından sonraki akıbeti bir muammadır.. keşke, en azından kabrinin yerini bilsek, hiç olmazsa bu kadarını bilsek..

    ek olarak; kendisiyle birlikte okulda eğitim gören "saadet" ismindeki bir diğer hanımefendi hakkında ise, henüz yalnız uçuşlara başlayamadan okul dağıtıldığı için hiçbir şey bilemiyoruz.. emekleri zayi olmuş bir diğer genç türk kızı da bu saadet hanım olmalı..

    kopi pest imkanımız olmadığından alınteri zamanıdır diyelim ve türk hava kurumu'nun dergisine yazdığı mektubu daktilo edelim öyleyse, bedriye hanım için ne yapsam eksikli olacağı için en azından bu kadarını yapmış olalım:

    --- havalarda ilk türk kadınları kitabından alıntı başlangıcı (sayfa 19-20) ---

    "havacı olmak için duyulan isteğin başlıca nedeni, uçmak hissinin insanların yaratılışında olmasıdır. buna en büyük delil, bundan yüzlerce yıl önce insanların kimi kanat takarak, kimi barutla ve daha pek çok araçlarla uçmağa teşebbüs etmiş olmaları ve bu uğurda birçok kurban vermeleridir.

    çocukluğumdan beri kuşların uçuşlarını, kanat çırpışlarını, dönüşlerini büyük bir dikkatle seyreder ve bundan zevk alırdım.

    uçakları seyrederken tatlı bir heyecan duyar ve 'bu insanlar ne mutlu, ben de böyle uçsam' diye düşünürdüm.

    benim nazarımda havacılar insanların üstünde büyük bir güç sahibi kimselerdi. onlara karşı kalbimde büyük bir hayranlık ve saygı hisleri dolu idi. benim için onlar bambaşka birer varlıktı.

    gazetelerde havacılığa ait en küçük bir yazıyı bile kaçırmazdım. bütün isteğim bir kerecik olsun uçağa binmekti. bazan kendimi havacı olmuş sanır, bir çok tehlikelerle karşılaşır, hiç korkmazdım. ancak paraşütle atlamayı hayallediğim zaman irkilirdim. fakat ilk uçuşumdan sonra bu korku da tamamen kayboldu. bugün bir paraşütle atlamak için zerre kadar tereddüt etmem.

    bu meslekte duyulan heyecanlar öyle gariptir ki, ancak hissedilir. bunun için de uçmak lazımdır.

    şunu söyleyeyim ki bir havacı yalnız havada uçmaz. o her zaman ve her yerde uçar. mesela vapurda, tramvayda, otomobilde, hatta yürürken bile uçar. benim rüyamda uçmadığım gece hemen hemen yok gibidir. bir havacının bindiği her taşıt onun için uçaktır. ve o taşıt aracının her hareketinde havacı uçağında imiş gibi kendi kendine kumanda eder.

    havacılık öyle tatlıdır, öyle çekicidir ki, bu mesleğe giren bir daha ayrılamaz.

    havacılıkta ülküm iyi bir havacı olmak, türk kadınlığının bu alanda da öteki milletlerden geri kalmayacağını göstermek ve yurtta havacılığın canlanması için çalışmaktır."

    --- havalarda ilk türk kadınları kitabından alıntı sonu (sayfa 19-20) ---
  • türk havacılık tarihinin ilk kadın pilotudur.
  • kim 500 bin ister yarışmasın da sorulan, bedriye tahir gökmen ilk türk kadın pilottur. sabiha gökçen ilk türk kadın savaş pilotudur.
  • "ikinci ismi" olan tahir esasen aile ismidir. soyadı kanunu çıktığında o yaşta olan kadınların bazılarında böyle bir gariplik görülüyor. aile isimleri ikinci isim gibi kaydedilmiş, yanına bir de soyadı gelmiş. belki de kendileri öyle istemiştir eskiden kalma soyadlarını kaybetmemek için, bilemiyoruz. birisi düzgün şekilde araştırsa da öğrensek.
  • türkiye'nin ilk kadın pilotu.

    30'lu yıllarda aptal saptal insanlar yüzünden heba edilen bir hikâye.
  • bugün özdil'in yazısında dikkatimi çekti.
    kimdir diye baktım üzüldüm a.q.
    bürokrasi beter bir şey.
    atam duymuş olsaydı bu engellemeleri , götlerinden kan alırdı kan.
  • bunca yıl kendinden haberdar olmadığım için kendimden utandığım ama ekşide bile daha 1 sayfa entrysi dolmadığını görünce kendim için değil ülke için utanmaya başladığım türkiye'nin ilk kadın pilotudur.
hesabın var mı? giriş yap