• söz : necdet rüştü efe

    beste: saadettin kaynak

    batan gün kana benziyor
    yaralı cana benziyor
    esmerim vay vay
    ah ediyor bir gül için
    şu bülbül bana benziyor
    vay benim garip gönlüm
    gece kapladı her yeri
    keder sardı dereleri
    esmerim vay vay
    düşman değil sevda açtı
    sinemdeki yareleri
    vay benim garip gönlüm
  • bir şarkı ismi.

    sözleri aşağı/yukarı şöyledir

    batan gün kana benziyor,
    yaralı câna benziyor
    esmerim vay vay...

    ah ediyor bir gül için;
    o gül de bana benziyor
    vay benim garip gönlüm.

    gece kapladı her yeri,
    keder sardı dereleri
    esmerim vay vay...

    düşman değil sevdâ açtı
    sinemdeki yâreleri
    vay benim garip gönlüm.

    rahatça bir dem olaydı,
    yarama merhem olaydı
    esmerim vay vay...

    kurtulurdu daha çabuk
    âşıklar verem olaydı
    vay benim garip gönlüm.
  • muzeyyen senar guzel soyler bu sarkiyi.
  • kimilerince hüseyni zannedilen, güftesi necdet rüştü efe'ye ait muhâyyer bir sâdeddin kaynak eseridir. trt repertuarında 2042 sıra no ile kayıtlıdır.
  • vedat yıldırım da söylemiş. ne de güzel söylemiş.
  • münip utandı, bu şarkıdaki yorumuyla değme hipnozculara taş çıkarır. alır götürür bi yerlere adamı, kadını, çocuğu ve daha nicelerini...
  • bekriya albümünde suzan kardeş in de çok içli okuduğu hüzünlü tsm şarkısı.

    http://www.muzik.net/albumler/1655/bekriya
  • cengiz özkan öyle bir söyler ki geçmiş gelecek bütün yaralarınız dile gelir, dökülür parça parça...
  • legolas'tan başkasının yorumunu dinlemeyi bizzat iluvatar'ın yasakladığı ağıt. yüzüklerin efendisi: yüzük kardeşliği'nde orlando bloom'un parçayı doğru düzgün söyleyememesi sebebiyle son anda filmden çıkarılmıştır fakat "the red sun rises. blood has been spilled this night." repliği, bu şarkıya gönderme olarak eklenmiştir. ha niye gün doğarken diyor gün batarken yerine? onu artık bana değil peter jackson'a soracaksınız.
  • hayır, unutmadım.

    sadece tüm detayları anımsayamıyorum. o gün orada olanları elbette hatırlıyor, fakat mesela hangi renkte kıyafetler giydiklerini hatırlayamıyorum. genelde hatırlarım. hava nasıldı, ben ne giymiştim, ya diğerleri? odayı hatırlıyorum, halının yeşil rengini, kahverengi koltukları, kimler vardı, kimler eksikti? hangi pencere kenarına tünemişti, benim neden sırtım dönüktü? her şeyi bir bir hatırlıyorum.

    aramızdaki en hatırlı kişi, biraz yunus'tan bahsettikten sonra, "size bir şey dinleteceğim" demişti. o yıllar cep telefonları henüz yeterince akıllı değil, polifonik melodisi olanın havasından geçilmiyor. msn'deki yeşil adamdan ümitvar olunan günler filan. bugünün numara üstüne numara çekenlerin homo sapiens'ı bir telefondan bir kayıt dinlemeye başlıyoruz. "geçen gün akşam" kaydettim diyor hatırlı kişi, büyüğümüz, abimiz. hepimiz o'nu çok sevip saydığımız için, merakla bekliyoruz.

    enstrüman yok. tanıdığım bir ses evvela kuvvetli bir âh çekiyor. bildiğim şarkı; batan gün kana benziyor. münip utandı'dan defalarca dinlemişliğim var. handiyse münip bey'in tavrıyla özdeşleşmiş, şarkıyı o kadar sakin bellemişim. söyle deseler mırıl mırıl, suya sabuna dokunmadan, coşmadan, taşmadan, bulanmadan, akmadan söylerim. meğer eksik bilirmişim.

    o kallavi âh'dan anlamalıydım, o ânı hiç unutmayacağımı. her şeyin silinse bile o âh'ın ebedî kalacağını anlamalıydım. gerçi bu böyledir; başka saza ihtiyaç duyulmadığı lâhzada o bülbüle müştâk olunur, daha önce öğrenmeliydim.

    şarkıyı bir daha o ânki gibi sanatlı, hiçbir şeysiz ve her şeyimle dinleyemedim. coştum, taştım, çok bulandım, hâlâ durulamadım. sinemdeki yarayı sarmadım, saramadım.

    ama hayır, unutmadım. bu şarkı o ebedî hatırlayışın şarkısıdır, batan günler kana benzedikçe o âh kulağımda hep çınlayacaktır.
hesabın var mı? giriş yap