• belcikalilarin mazaretlerinden dolayi pek bir dogal olan eksiklik. (bkz: patates) (bkz: bira)
  • ayrıca güney avrupa'ya inildikçe sözkonusu pratik zekada normalleşme görülür.
  • misaller vermakle bitmez bu konuda:

    lecagot bir gemi sirketinin halk gunune gider. bir yerde iki stand vardir ve insanlar orda yiyecek icecek icin bilet keserler. birinin onunde 100 kisi vardir nerdeyse, digeri ise elinde biletler bos bos oturmaktadir.
    lecagot-pardon, siz de bilet satiyor musunuz?
    adam-tabi, kac tane?
    lecagot-ver uc tane.

    tamamen gercektir
  • aslında batıdan çok kuzey avrupalılarda görülen bir eksikliktir. mesela ispanyollar ya da portekizlilerde gayet kıvrak bir zeka kullanımına şahit oldum.
  • ozellikle fransizlarin butun egitim sistemlerinin teori uzerine kurulmus olmasinin bi sonucu olarak pratik zekalari azdir; hatta lise boyunca her turlu sinavda hesap makinesi kullanmalarina izin verildigi icin en basit islemi bile kafadan yapmaktan acizdirler, ornegin 30 u 6 ya bolebilmek icin bir dakika dusunurler hatta kafadan yapamayip tahta ya yazarlar**
  • türklere özgü olduğuna iyiden iyiye inandığım bir alışveriş sistemi hikayesi:
    (avrupa'nın hatta dünyanın neresinde olursanız olun, bir türk'ü diğerlerinden ayırmak için kullanılabilecek bir yöntemdir ayrıca; denemesi bedava!)

    geçerli para biriminin banknot ve bozukluk miktarlarına göre, alışveriş yaparken para üstünün "bütün" para denk gelmesi için kasiyere/ taksi şöförüne/ garsona uzatacağınız fazladan bir miktar para asla kabul görmeyecektir, cevap "verdiğiniz para yeterli, bir de bunu neden veriyorsunuz ki?" olur, sözle ya da gözle. oysa biz milletçe 85 kuruşluk alışveriş için 110 kuruş veririz ki, para üstü 25 törkiş kuruş olabilsin, satıcı 15 kuruşu denkleştirmeye çalışırken bunalmasın, bizi kovmasın. e, bir kaç enlem boylam değiştirmekle alışkanlıklarımız değişmeyeceğine göre, batı avrupa'da da aynı biçimde alışveriş etmeye devam etmek isteriz. gidiniz görünüz ki, kıvrak bir zekadan yoksun ya da gündelik hayat bilgisini her şeyin üstünde tutmaktan uzak satıcı avrupalılar yüzümüze bakarak bizi geri çevirir, cüzdanlarımız ağzına kadar bozuk para ile doldurur, sonra da yollara homeless'ları salıp bozuk paralarımızı sömürtür.
    avrupa'ya gide gele fakirleştik efendim.

    ytl'ye geçiş ile gelen edit: geçerli para biriminin değişmesi sonucu miktarlar revize edilmiştir. (rev. 01)
    (bkz: entegre yönetim sistemleri ile kafayı bozmak)
  • öss'de çarpanlara ayirma diye bir konu vardir, bilenler bilirler, (a^2 + 2ab + b^2) =(a+b)^2 gibi formüllere dayanan basit açilimlar bir fransiz için kilitlenme sebebidir... matematik hocalarinin bile "oha nasi yaptin bi dakka" tepkileri verdikleri az görünen birşey değildir...
  • bakkala sarkıtılan sepete bile şaşkınlıkla bakan, oha mütiş bi fikir diyen batı avrupalılar bu hallere çalışkanlıkları sistematiklikleri sayesinde gelmişlerdir. (bkz: tembel adam yaratıcı olur) tezinden yola çıkarsak kıçını devirip yatmaya meyilli güney ve doğu avrupalılar kestirme yoldan sonuca ulaşma babında türlü kıvrak zeka resitalleri gösterirken sistematiklikten adım adım lıktan imanı gevremiş olan batı avrupalı uzuz işler için bile efor sarfede sarfede tükenme noktasına gelmiştir. o yüzden doğu avrupalı harcamadığı enerjisini sekse kanalize eder eli skindedir kuku peşinde koşmaktadır.
  • belli gozlemlere dayandirildiginda gercekligine inanabilecek, genel duruma bakildiginda tamamen gercek seklinde algilanamayacak yargilama.

    yetisme doneminden itibaren bizim nufusumuza oranla cok daha protein bazli (ki bu beyin gelisimini oldukca onemli sekilde etkiliyor), cok daha sorgulamaya, uretmeye ve anlamaya odakli bilincli bir egitim cagindan gecen bati avrupali bireylerin, basit sorunlar ile karsilasinca sanki bir kitaba bagli kalarak cozum yaratma gereksinimleri varmis gibi yavas ve net cozumden uzak davranmalari sasirticidir. kanimca bunun sebebi bati avrupadaki yuksek yasam standartlarinin hayati kolaylastiracak tum etkenleri beraberinde getirdiginden ve gunluk yasamda sorun olarak algiladigimiz konular ile nadiren karsilastiklarindan, sorun cozme algoritmalarinin fazla gelisememesindendir. turkiye'deki gunluk yasami ele aldiginizda mucadele, stres ve ortam ce duzensiz sistemler geregi karsilasilan tum sorunlara birey olarak cozum bulma gereksinimi insanimizi bu yonde gelistirmektedir. sonuc olarak bir turk bati avrupa'da yasamaya kalktiginda bu durumun basit orneklerini gozlemleyip genel bir yargida bulunabilir.

    amma ve lakin, gecen yuzyil; hatta gecen birkac yil icinde pratik urunler konusunda avrupa'da alinan patent sayisi ile turkiye'de alinanlari kiyasladigimizda bizim sayilarimiz oldukca komik kalmaktadir. oyleki, bati avrupa'da yasamaya baslayan vatandaslarimiz sagda solda gordukleri ve ulkelerinde bulamadiklari yasami kolaylastiran pratik arac ve cozumleri gorduklerinde de agizlari acik kalmaktadir.
  • valla, aslinda kuzey yakasinda da yeni bir sey yok. finlandiyali bayan aalto turkiye'nin guney sahillerinden birinde tatil yapmaktadir. kaldigi otelde cikan bir problem uzerine, resepsiyonu aramak yerine, istanbul'a esinin mensubu oldugu konsolosluga telefon eder.

    - biz bu odada kalamayacagiz?
    - sorun nedir, efendim?
    - sicak su yok.
    - mumkun degil! sicak su muslugunu actiginizdan emin misiniz?
    - evet. actim. soguk su akiyor.
    - peki. soguk su muslugunu denediniz mi?
    - hayir.
    - bir dener misiniz?
    - hmmm. evet. bundan sicak su akiyormus.
hesabın var mı? giriş yap