pierre de coubertin ^*

• düzenlediği ilk olimpiyatın tarihi 1896 dır.
• 1896 dan sonra her sene diretip, en sonunda 1920 li yillarda, kendisine gore en zorlayici ve onemli spor olan kurek sporunu olimpiyatlara eklemis bir zattir kendisi.
• modern olimpiyat oyunlarının kurucusudur. "spor kadın erkek, tüm insanlığın mirasının bir parçasıdır ve yokluğu kesinlikle telafi edilemez." özlü sözünün sahibidir. bunu avrupa birliği komisyonu yayınladığı white paper on sport adlı dökümanın girişine yazarak pierre bey gibi bir önemli şahsiyeti yad etmişlerdir.
• antik yunanda ki olimpiyatların yeniden düzenlenmesi fikrini ilk defa ortaya attığı dönem de kendisiyle dalga geçilmiştir bazı çevrelerce.
• (bkz: baron pierre de coubertin)
• dun arabayla onunden gectigim sokak!
• 1920'lerin ortasında uluslararası olimpiyat komitesi'nden ayrılana kadar kadınların olimpiyatlarda yer almasına açıkça karşı çıkmış, daha doğrusu kadınların sporda yer almaması gerektiğini savunmuştur. olimpiyat idealini hayata geçirmiş biri için ironik bir tavır.
• modern olimpiyatların öncüsü bu adamla selim sirri tarcan temaslarda bulunmuştur ve ardından milli olimpiyat komitesi gibi oluşumlara ortam hazırlanmıştır.
• modern olimpik hareketinin kurucusu.
  
  "olimpiyat oyunlarında önemli olan iştiraktir. hayatta en önemli olan her şeye rağmen kazanmak değildir. en önemli husus; iyi mücadele etmiş olmaktır. bunu gereği gibi yaygınlaştırabilir, benimsetebilirsek daha kuvvetli, daha cesur ve her şeyden önemlisi daha ahlaklı ve daha cömert bir insanlık yaratmış olacağız."
  
  pierre de coubertin
• 1924'teki olimpiyatlara katılan türk futbolcuları "kim bilir siz de nasıl bir oyun oynayacaksınız? bakınız, hiç ismini işitmediğimiz uruguay adında bir memleketin futbol takımı, önüne geleni yene yene geliyor." diyerek teselli etmiş. burhan felek, insanı güney amerika futbolunun o devirdeki ayak sesleri konusunda biraz gülümseten bu detayı "yaşadığımız günler"de aktarıyor.
  
  ve baron hakkında şu manidar yorumu da yapıyor:
  
  "pierre de coubertin'in aldandığı nokta, beşeriyetin medeniyetle daha iyi huylu ve daha mazbut olacağı kanaati idi. hâlbuki medeniyet, daha doğrusu terakki, insanları daha mütecaviz, daha şirret ve daha asi hâle getirdi."^*
  
  yanılgının teşhisini tâ o vakitler koymayı bilmişiz ama gururumuza ve iddiamıza kabullendirmeye gelince hiçbir şekilde yanaşmamışız.