• bakıyorum herkes aynı şeyleri beğeniyor, bakıyorum herkes birbirine benziyor, bakıyorum özgünlük yok.. son zamanlarda fazlasıyla yakından bakıyorum, youtube'da makyaj kanallarına bakıyorum, sözde eğlence kanallarına bakıyorum, yeni yeni türeyen sözde sanatçılara, şarkıcılara bakıyorum, her şeye bakıyorum ama yok aslında bakamıyorum.

    son dönemlerde dışarı çıktığımda etrafımda olan insanlara bakıyorum, kızların hepsi bir kopya halinde enfes denilecek makyajlarıyla boy gösteriyor, kimse salaş değil, kimse umursamaz değil..
    erkeklerin hepsi saçlarını uzatmış aynı model yapmış geziyor, bakıyorum hiçbiri salaş değil, uğraşılmamış değil.

    sonra birkez daha dönüp bakıyorum.. o da ne!? meğer baktığım kızların çoğu 16/19 yaşlarında, baktığım erkeklerin çoğu daha çocuk..

    insanları doğal olma korkusu salmış, hayret ediyorum.. kızların hiçbiri makyajsız çıkmak istemiyor, erkekler saçları yapılı değilken dışarı adım atmıyor..
    makyaj yapmak, saçı jolelemek bakımlı görünmek gibi geliyor sanırım, ne kızlar var ki makyajlarını silmeden üstlerinden tazeleyen, ne erkekler var ki duşunu almadan joleli saçına tekrar jole süren, bakıyorum ama hiçbirini göremiyorum, herkes o kadar aynı ve bu konuda özenli ki...

    tertemiz saçlarıyla berrak teniyle hafif bir parfüm minik bir rujla dışarı çıkan kadınlar görmek istiyorum, bakıyorum ama göremiyorum..
    tertemiz traşını olmuş saçlarına yarım kilo jole sürmemiş ya da sakallarını elinden geldiğince uzatmamış erkekler görmek istiyorum, bakıyorum ama göremiyorum..

    bayramda yeni alınan giysilerini bahçede doya doya kirletmemiş bir neslin sosyal medya etkisiyle tek tip gezdiğini görüyorum. bu da yetmiyor! bir bakıyorum 23/27 yaşlarında insanlar da aynı şekildeler, tekrar şaşırıyorum..

    eskiden cildin ne kadar güzel diye iltifat alan kızlar, makyajın ne kadar hoş iltifatlarına tav oluyorlar tabi ben tekrar şaşırıyorum.

    aileler çocuklarına youtube kanalı açıyor ve 10/11 yaşında olan çocuklarının makyaj videoları çekmeleri için onlara malzemeler alıyor, elinde puzzle olan tek bir çocuk göremiyorum, bakıyorum ama yok!

    bok gibi parası olan her istediğini alıp bunları göstere göstere gençliğe özendiren sözde youtuberlara bakıyorum..
    biri de çıkıp demiyor ki, ben bu makyajı yapıyorum ama silerken de şu zıkkımı kullanıyorum o da yetmiyor tonik sürüyorum bu yeter mi? asla! üstüne losyon sürüyorum yetmiyor gözenek sıkılaştırıcı sürüyorum, ben bu işi yapıyorum ama cildimle hergün zıkkım saat uğraşıyorum, özel günleriniz dışında bunu yapmayın ben de sadece size göstermek için yapıyorum!?? bakıyorum ama diyen yok.
    herkesin bir günlük makyaj rutini var herkesin envayi çeşit kıyafeti var..

    öte yandan bakıyorum, oyun videosu çekmek için üniversitesini bıraktığını söyleyen bir erkek görüyorum, onu idol alan gençlerin "zaten üniversite çok önemli değil ya" dediğini görüyorum..

    sakın yanlış anlaşılmasın demiyorum ki kimse makyaj yapmasın kimse saçına jole vs. sürmesin böyle videolar atılmasın, ne haddime..
    sadece genç güzel kızlarımız daha yeni liseye adım atmışken dünya kadar makyaj malzemesine sahip olmasınlar, ciltlerini bozmasınlar, bilsinler ki bakıp gördükleri gibi değil hayat..
    o videolarda gösterilen dolapları kıracak kadar dolu kıyafet hiçbirimiz de yok, onca ıvırzıvır şey hiçbirimiz de yok ve hiçbir şeyin o kadar fazlasına ihtiyacımız da yok!
    kimse gördüklerinden çok esinlenmesin okumaktan güzel hiçbir şey yok bu bilinsin tek istediğim bu.

    tüm bunlara baktıkça kendim için her şeyin kararında olanı güzel deyip bundan vazgeçmiyorum. ve artık baktığımda kafamı geri çeviriyorum.
  • yanıltmalar:
    koca: ablan [annene] bakıyor mu bakmıyor mu?
    karı: bakamadığını farz edelim...
    ...
    karı: ben alıyorum ve bakıyorum.
    abla: para seni konuşturuyor!
    ...
    abla: annemi benden ayırdılar..

    eski fotoğraflarıma bakıyorum* da o eski hallerimle* aslında inanık* olsam iyi solcu suratım varmış. "hayat dolu devrimci arkadaşımız" diyebilirlerdi. şimdi hayat dolu küçük burjuva(yım), ve domuz gibi canlı. (bkz: kendini öldürmek/@ibisile)

    nasıl fotoğrafçı dünyaya kareler halinde, sinemacı akan çerçeveler içinde bakıyor, ben de edebiyatçılar gibi cümleler, sözcükler, zikzaklı insan durumları ve sesler halinde bakıyorum. edebiyatçı ses üstünden müzikçiye yaklaşıyor. ben de cümle besteliyorum, olanaklarını araşıyorum*. ruhçu yanımla çözümcüyüm, ama edebiyat yanımla daha çok izleyici, hatta kışkırtıcı, kundakçı.

    (ilk giri tarihi: 10.2.2019)

    (bkz: hadi ben bakmıyorum)
    (bkz: hasta bakmak)
hesabın var mı? giriş yap