• türkçe'deki ilk paul celan kitabıdır bu çağla badem..
    celanperver ahmet necdet ve gertrude durusoy tarafından, celan'ın bilcümle şiir kitaplarından ortaya karışık yapılmış bir seçkidir özelde..
    ayrıca, bir celan seçkisine de verilebilecek en zarif isim olma mı bu, ey badem saymanı, sana diyorum..

    künye izahatı: zamanı 1983, mekânı adam*, kişileri ise: sen, ben, badem.. o kadar..
  • "paul celan'a

    korunan, kalbe ulaşan
    bütün sözlerin özü sensin
    bakışına değen nesnelerin suskunluğu
    konuşkan ağzım benim

    acıma deyen
    beni senin zamanına ayıran
    ilişemediklerim için

    beni de kat acılara
    beni de say..." özer aykut
  • almancası şöyle (celan şiiri okurken 'mache mich bitter' kısmını tekrarlıyordu diye hatırlıyorum http://www.nortonpoets.com/ex/celanp.htm#zahle):

    zähle die mandeln,
    zähle, was bitter war und dich wachhielt,
    zähl mich dazu:

    ich suchte dein aug, als du’s aufschlugst und niemand dich ansah,
    ich spann jenen heimlichen faden,
    an dem der tau, den du dachtest,
    hinunterglitt zu den krügen,
    die ein spruch, der zu niemandes herz fand, behütet.

    dort erst tratest du ganz in den namen, der dein ist,
    schrittest du sicheren fußes zu dir,
    schwangen die hämmer frei im glockenstuhl deines schweigens,
    stieß das erlauschte zu dir,
    legte das tote den arm auch um dich,
    und ihr ginget selbdritt durch den abend.

    mache mich bitter.
    zähle mich zu den mandeln.
  • "say bademleri,
    say acı olanı, uyanık tutanı say,
    beni de onlara kat:

    gözünü arardım hep, gözünü açtığında,
    sana kimselerin bakmadığı bir anda,
    örerdim ya o saklı, o gizli ipliği ben,
    ki onun üzerinde tasarladığın çiy'in
    testilere doğru kaydığı bir zamanda,
    yüreğe varamamış öz bir sözle korunan.

    ancak böyle varırdın adına, senin olan,
    o şaşmaz adımlarla kendine yürüyerek,
    savrulurdu çekiçler sanki bir çan kulesi
    boşluğundaymış gibi senin suskunluğunun.

    ölmüş olan o şey senin koluna girer
    ve işittiklerin de seninle birleşirdi,
    üç olup giderdiniz geceyi katederek.

    beni de acı yap, acı yap beni.
    bademlerden say beni."
  • almancasının böylesine güzel olmadığını düşündüğüm şiir. her duruma mı gider, herkese mi uyar, herkes mi sever bir şiiri? şiirci değilimdir sevmem etmem fakat kişinin ismine varması... uyanık tutan acı badem kafasında yazılmış olsa gerek.
  • almancasını bilmem ama türkçeye girdi gireli başkalaşmış bir paul celan şiiridir benim için.
    acıyı çok az şiirle paylaşabiliyor insan. o şiirlerden biridir işte.

    "say bademleri,
    say acı olanı, uyanık tutanı say,
    beni de onlara kat

    gözünü arardım hep, gözünü açtığında,
    sana kimselerin bakmadığı bir anda,
    örerdim ya o saklı, o gizli ipliği ben,
    ki onun üzerinde tasarladığın çiy'in
    testilere doğru kaydığı bir zamanda,
    yüreğe varamamış öz bir sözle korunan.

    ancak böyle varırdın adına, senin olan,
    o şaşmaz adımlarla kendine yürüyerek,
    savrulurdu çekiçler sanki bir çan kulesi
    boşluğundaymış gibi senin suskunluğunun.

    ölmüş olan o şey senin koluna girer
    ve işittiklerin de seninle birleşirdi,
    üç olup giderdiniz geceyi katederek.

    beni de acı yap, acı yap beni.
    bademlerden say beni."
  • say bademleri

    bademleri say,
    say acı olanı, seni uyanık tutanı
    onlardan say beni:

    gözlerini arardım hep, açtığında
    sana kimsenin bakmadığı bir anda,
    sürahilere düşerken
    zihnindeki çiy taneleri,
    kalplere henüz düşmeyen sözlerle korunan,
    örerdim o görünmeyen, o sır dolu ipliği ben.

    işte böyle ulaştın kendi adına,
    güvenle, kendine yürüyerek
    sanki bir çan kulesinde vurulurdu çekiçler
    boşluğundaymış gibi suskunluğunun,
    ölüm de yanıbaşında her zaman
    kulak misafiri olurdu sana
    ve akşam sularından geçerdiniz hep birlikte.

    beni de acı yap, acı.
    bademlerden say beni.

    kök çeviriler: ahmet necdet - gertrude durusoy ve ahmet cemal
    bozguncu çeviri: bizans

    şimdi herkesin övdüğü bazı şeylere aldırmayın derim, tarih mütemadiyen bize acı dersler verir, çoğunluk çoğu zaman doğruyu bilmez. bazı küçük güzel şeyler vardır, değerini bir bakışta anlayanların sayısı her zaman az olur. demek istediğim bazı şiirler zamanın içinde oradan oraya savrulup duran ve hiç erimeyen kar tanelerine benzer, ki bu kar taneleri sadece bazı kalplere dokunur. lakin azın da azı vardır: mesela celan denince bu azınlığın içindeki çoğunluğun aklına hemen todesfuge gelir. haklılardır da, yakıcı bir şiirdir todesfuge. yine de benim aklıma, -benim gibi düşünenlerin aklına- celan dendiğinde tek bir şiir gelir ve zähle die mandeln incecik bir iplik gibi günışığında görünür olur, daha iyi görmek için gözlerimizi kapatırız ve karanlıkta bir kar tanesini uçarken görürüz.

    `ahmet cemal` ile ahmet necdet - gertrude durusoy çevirileri çok güzel ve ilham vericidir, şairi ve çevirmenleri hürmetle anıyorum. ne var ki bu güzel çevirilerini bozmak ve kendime göre düzeltmekten de kendimi alamıyorum, affola.
  • muhtemelen çeviri olduğu için aradığımı bulamadım. sadece kitaba adını veren şiir güzeldi.

    3/10

    --- alıntı ---

    biri var, saçlarım onda.
    ölü taşır gibi taşır onları ellerinin üstünde.

    sf: 14

    --- alıntı ---

    yılların yapraklarıdır kahverengi olan, saçın değil.

    sf: 17

    --- alıntı ---

    alman bir ustadır ölüm gözleri mavi
    seni kurşunluyor tam on ikiden vuruyor seni

    sf: 21

    --- alıntı ---

    say bademleri,
    say acı olanı, uyanık tutanı say,
    beni de onlara kat:
    .
    .
    .

    beni de acı yap, acı yap beni.
    bademlerden say beni.

    sf: 24

    --- alıntı ---

    büyümek.
    yürekte yaprak gibi
    kat kat.

    sf: 40

    --- alıntı ---

    yukarıya doğru ilerleyen sal:
    geçirir karşı kıyıya
    yarası kitap gibi okunanı.

    sf: 53

    --- alıntı ---
hesabın var mı? giriş yap