• babası barlas kabilesi lideri turgay olan timur, 1336'da semerkant yakınlarında keş (yeşil şehir)'de doğmuştur. timur'un ortaya çıktığı tarihlerde, çağatay hanlığı sarsıntı geçirmekteydi. otorite boşluğundan faydalanan, cengiz hanedanından olmayan emirler, çağatay hanlığı içerisinde idareyi ele alarak nüfuzlarını artırmaktaydı. nitekim 1360 yılından itibaren adından söz edilmeye başlayan timur, önce emir hüseyin ile 1370 yılından itibaren de tek başına maveraünnehir'de hâkimiyet kurmuştur. bu dönemde girdiği bir savaşta ayağının sakat kalması sebebiyle tarihlerde aksak timur (timurleng) diye anılacak olan timur, cengiz soyundan gelmediği için emir unvanını kullanmıştır.
    emir timur, 1370-1405 yılları arasında yaptığı seferlerle, harezm, doğu türkistan, iran, azerbaycan, hindistan delhi sultanlığı, irak, suriye, altınordu hanlığı ve osmanlı devleti'nin de içinde bulunduğu muazzam büyüklükteki topraklara hakim olmuştur.
    timur'un türkistan'a hakim olması aynı zamanda özbek, kazak ve türkmenlerin günümüze kadar ulaşacak olan tarihlerinin de önemli noktasını teşkil eder. 1398/99'da hindistan delhi sultanlığına düzenlediği sefer de bölgedeki siyasî ve kültürel yapının değişmesine sebep olmuştur. timur'un 1402 ankara savaşı ile yıldırım bayezid'i yenip, anadolu'yu ele geçirmesi, osmanlı tarihinde unutulmaz bir yer tutar. bu olayla, anadolu'daki türk birliği sarsılmış, beylikler yeniden canlanmış ve "fetret devri" dediğimiz taht mücadeleleri osmanlı devleti'ni yıpratmıştır. ülkesindeki karışıklıklar sebebiyle anadolu'da fazla kalamayan timur, çin seferine giderken yolda hastalanarak ölmüştür (1405). timur'un ölümünden hemen sonra devlet oğlu ve torunları arasında paylaşılmıştır.buna göre; torunu muhammed başkent semerkant' ta tahta çıkarken, diğer torunları pir muhammed ile iskender iran' da, 3.ncü oğlu miranşah bağdat ve azerbaycan'da, en küçük oğlu şahruh ise horasan'da yerleşmişlerdir.
    timurlular adı verilen bunlar arasında şahruh, maveraünnehir bölgesini de ele geçirerek, herat şehri merkez olmak üzere devletini kurdu. ardından iran ve azerbaycan'ı da hâkimiyetine alan şahruh dönemi (1407-1447), türkistan'da parlak bir kültür hayatının başlangıcı olmuştur. şahruh'un ölümü üzerine, tahta büyük bir alim ve astronom olan oğlu uluğ beğ geçti. onun iki yıllık saltanatı mücadeleler içinde geçmiş ve oğlu tarafından öldürülünce ülke dahilinde büyük karışıklıklar çıkmıştır. nitekim miranşah'ın torunu ebu said'in akkoyunlu uzun hasan'a yenilmesiyle (1469) horasan'ın batısında kalan bütün topraklar akkoyunluların eline geçti. timurlulardan yalnız hüseyin baykara (1469-1506) horasan'da tutunabilmiştir. başkenti herat, türk tarihinde sayılı kültür merkezlerinden biri oldu. ünlü türk şair ve ilim adamı ali şir nevai burada yetişmiştir. baykara'nın oğlu bediüzzaman'ın hükümdarlığı zamanında, özbek hükümdarı, şibani muhammed han'ın başkent herat'ı ele geçirmesi ( 1507), timurluların sonu oldu. timurlulardan babür türkistan'da başarılı olamayınca, hindistan'a giderek (1519) türk-hind imparatorluğu'nu kurmuştur.
  • timur'un maveraünnehir'de kurduğu hemen hemen asya'nın yarısına hakim olan ve 16. yy. başlarında dağılmıştır ancak timur'un torunlarından babür'ün hindistanda kurduğu devlet 19 yy.'a kadar yaşamıştır.
  • timur, kendi adıyla anılan büyük türk imparatorluğu'nun kurucusudur. 8 nisan 1336'da,
    türkistan'ın keş şehrinde dünyaya geldi. semerkand'ın güneyinde bulunan bu yerin, bugünkü adı "yehr-i şebz"dir. babası, barlas oymağının beyi turagay (turgay), annesi tekine hatun idi. barlas boyu, orta asya'dan gelen bir türk kavmidir. o devirde barlas boyu, çağatay hanlığı'na bağlı idi.
    timur'un babası, 1360'da ölmüş, onun yerine geçen amcası hacı barlas 'da 1361'de öldürülmüştü. timur, o sırada 25 yaşlarında idi. cesur, zeki, bilgili bir türk asilzadesi olan timur, siyasî ve askerî dehasını gösterecek her fırsattan yararlanacak, kısa zamanda yükselecek ve cihangir olacaktı. doğu türk hakanlığı'nın tahtına çıkacak, imparatorluğun sınırlarını, itil (volga)'den hindistan'daki ganj nehri'ne, tanrı dağları'ndan izmir ve şam'a kadar uzatacaktı.

    iskender, sezar ve dârâ gibi ünlü cihangirlerin seviyesine çıkabilmek için, timur han, hepsi zaferle sonuçlanan 17 sefer düzenlemiş, 27 ülkenin hakanına baş eğdirmiş, onlara baş olmuştu. böyle bir şahsiyeti, çocukluğundan itibaren bazı özellikleriyle tanımak gerekir.

    işte tarihçilerin timur için söyledikleri:

    at binen, kılıç kuşanan, attığı oku yüzük deliğinden geçiren bir çocuk; on iki yaşında savaşa katılan bir bahadır; savaşlardan, savaş talimlerinden arta kalan zamanını okumakla, büyük âlimlerden ders almakla geçiren genç bir idealist; üç yüz kişilik bir kuvvetle on bin kişilik bir orduyu yenen eşsiz stratejist; bir savaşta ayağından yaralanan ve bu yüzden adının sonuna fars dilinde "topal" anlamına gelen "lenk" sıfatı eklenen bir başbuğ (türkler 'aksak timur' batılılar 'tamerlane' derler); dünya tarihini, özellikle türk-islâm tarihini çok iyi bilen, dinin, ilim ve sanatın koruyucusu; asya'da türkçe'nin, türk sanat ve kültürünün fars kültürünün baskısı altında yok olup gitmesini önleyen, öne geçmesi, örnek olması çığırını açan hükümdar; aman dileyenin dostu, düşmanlarının acımasız baş belası, ama askerlerinin çok sevdiği hükümdar ve milletinin babası...

    bu kadar değil. günahını sevabından, zulmünü adaletinden çok göstermek isteyenler de vardır. kellelerden kuleler yaptığını, şehirleri yakıp yıktığını da hatırlatırlar. yıldırım bayezid'le savaşmış ve kardeş orduları birbirine kırdırmış olmakla da suçlanır. gerçekten ankara savaşı'ndan sonra osmanlı devleti, bir süre bocalamış ve bir fetret devri geçirmiştir. fakat aynı tarihçiler, hatta bütün tarihçiler, timur han'ın son ana kadar savaşı başlatmamak için, yıldırım bayezid han'ın ise başlatmak için gayret gösterdiğini yazarlar.

    timur'u, hıristiyan batı, zalim ve yıkıcı olarak anar. timur han, daha hayatta iken bu suçlamalara cevap vermiştir. o, ilhanlı devleti'nin ve ona bağlı çağatay hanlığı'nın kargaşalıklar, entrikalarla sarsıldığı bir dönemde, yenilmez bir güç olarak ortaya çıkmıştı. türk, iran ve arap tarihçileri, bu kargaşalığa yahudi tüccarların ve hıristiyan misyonerlerin birinci derecede sebep olduklarını belirtirler. bu tüccarlar ve bazı misyonerler avrupa krallarına casusluk yapıyorlardı ve bunlar bütün türkistan'a dolmuşlardı. timur han, bunların faaliyetlerine son verdi. hindistan'dan hıristiyan misyonerlerin kovulmasını, bu kıtada müslümanlığın yayılmasını sağladı. bunun için hıristiyanlar, ona düşman idi. timur han, işgal ettiği yerlerde, yunan ve roma eserlerinin kalıntılarını, putları yıkmıştı. bu yüzden ona, "yıkıcı" demişlerdir.

    ama ona kendi devrinin islâm âlimleri, "kutbeddin","sâhib-kırân-ı âzam cennet mekân" adını da vermiş ve böylece onun, dinin kutbu, en iler geleni; kutlu, güçlü ve cennetlik" bir hükümdar olduğunu da söylemişleridir. isfahan'da yetmiş bin kişiyi kılıçtan geçirip, kellelerini kule gibi yığması da "insan kellesinden kule yapan hükümdar" olarak anılmasına sebep olmuştur. buna, kendisinin verdiği cevap şudur: “isfahan'a bıraktığım memurlarımı ve beş bin kişilik askerimi, isyan edip bir tekini bile sağ bırakmadan kılıçtan geçirdikleri, dinsizlik ettikleri için..."

    iran tarihçilerinin, timur'un daima aleyhinde olmalarının, böylece, batıda olduğu gibi, doğuda da kötülenmesinin bir sebebi de şudur: timur han, iran seferinde, şehname'nin yazarı ünlü şair firdevsî'nin mezarına giderek, "kalk, kalk da, her satırında kötülediğin mağlup türk'ü şimdi gör!" demiştir.

    timur'un, islâmiyet'e öncelik vermek ve din adamlarını kullanmak suretiyle türk milliyetçiliğini gerilettiğini söyleyenler de olmuştur. ama o, kendi devrine kadar, bilge kağan'dan başka hiçbir türk hükümdarın göstermediği bir anlayışla, gurur kaynağını şu sözlerle belirtmiştir:

    "biz ki melik-i turan, emîr-i türkistan'ız,
    biz ki türk oğlu türk'üz;
    biz ki milletlerin en kadîmî ve en ulusu türk'ün başbuğuyuz!..."

    ankara savaşı'nda, yıldırım bayezid'i yenerek bursa'yı yakmasından sonra, osmanlı tarihçilerinin de timur han lehine yazmaları beklenemezdi. ama, yüzyıllar sonra, her şeyi daha tarafsızca değerlendirmek mümkündür.

    yaşadığı devirden, cihangirliğinden, yaptıklarından söz etmeden de, onun kimliğini belirttiğimiz zaman, büyüklüğünü ifade etmiş oluruz:

    timur han, sultan ii. murad han'ın 1441 yılında yazdığı bir nâme ile kendisini büyük türk hakanı olarak tanıdığını ve tâbi olduğunu bildirdiği âlim hükümdar şahruh'un babası; şair hükümdar hüseyin baykara'nın ve bu gün ay'ın en geniş kraterlerinden birine adı verilen ay atlasında "türk" adını bulunduran ünlü astronom uluğ bey'in dedesidir.

    timur han, 25 yaşlarında iken, çağatay hanlığı valilerinden kazgan han'ın emrine girdi ve büyük bir birliğin kumandanı oldu. kazgan han, onu kızı olcay türkân'la evlendirdi. kazgan han'ın düşmanları, onu pusuya düşürüp öldürdüler. timur, kazgan han'ı öldürtenlere savaş açarak, hepsini ortadan kaldırdı. bu başarıları karşısında, çağatay hanı, onu kendi hizmetine aldı ve tümen beyi yaptı.

    timur, bundan sonra nüfuzunu, gücünü hızla arttırdı. hanlarla, beyler arasında sık sık meydana gelen çekişmelere karışıyor, durumu kendi lehine değerlendiriyordu. devrin âlimleri, timur'u, devletteki hızlı çöküntüyü durduracak lider olarak görmeye başlamışlardı. 1370 yılında timur, belh şehrinde, mutlak hakim ve tam bağımsız bir duruma geldi. fakat, cengiz soyundan olmadığı ve cengiz hanedanının büyük prestijinden de yararlanmak istediği için, cengiz soyunun çağatay sülalesinden soyurgatmış han'ı tahta çıkardı ve onu, hayatı boyunca, kukla bir hükümdar olarak yanında gezdirdi. şeklen ona bağlı görünüyordu, ama mutlak hakim kendisiydi.

    belh'te toplanan kurultay, timur han'a "kutbeddin" ve sâhib kırân" unvanlarını verdi. timur han, kısa bir süre sonra başkenti, belh'ten semerkant'a nakletti. bundan sonra, dört yöne başarılı seferler düzenledi. çok iyi planlanmış taktikler uyguluyor, yıldırım savaşları yapıyor ve her seferini, zaferle sonuçlandırıyordu. 1371-1377 yılları arasında, harezm'e üç sefer, moğolistan'a iki sefer düzenledi. 1378'de birinci altın ordu seferi ile ününü bütün dünyaya duyurdu. 1379'da harezm'e bir sefer daha yaptı. 1380'de herat'a girdi ve böylece harezm ve horasan, tamamen fethedildi. 1389'a kadar yaptığı seferlerle turfan, karaşar bölgelerini zaptetti ve uyguristan'ı kendisine bağladı.

    1390 ve 1391 yıllarında tekrar altın ordu seferine çıktı. bu son seferi düzenlemesine, altın ordu hakanı toktamış han'ın nankörlüğü sebep olmuştu. çünkü önceki seferlerinde timur han, toktamış han'ı desteklemiş onun düşmanlarını bertaraf etmişti. toktamış han, bu destek sayesinde güçlenince bu defa timur'a başkaldırmıştı. bu seferinde, doğu avrupa'ya hakim olan toktamış'ı yıkmak için, onun bütün ülkesini işgal etmek, tahrip etmek zorunda kalmıştı. bu da, rusya'nın doğup gelişmesine sebep olacak ve timur han, istemeden sebep olduğu bu gelişmeden dolayı, daha sonra, tarihçiler tarafından suçlanacaktı.

    timur han, 1401'e kadar yapılan dört seferle irak ve güney anadolu, 1398-99 seferleriyle hindistan delhi sultanlığı'nı, 1401-1402'de suriye'yi fethetti. nihayet, 1402'de yapılan ankara savaşı'nda, osmanlı devleti'ni de mağlup ederek itaat altına aldı.

    "kıymetli bahadırlar sayesinde pek çok yer fethettim ve 27 ülkenin hakanı oldum" diyen timur, hakanı olduğu ülkeleri şöyle sıralıyor: turan, iran, rum (anadolu), mağrib, suriye, mısır, irak-ı arap, irak-ı acem, mazenderan, geylan, şirvan, azerbaycan, fars, horasan, cidde, büyük tataristan, harezm, hotin, kâbilistan, bahter, zemin, hindistan... (yirmi iki yer sayıyor, diğerleri de gürcistan, ermenistan gibi kafkas ülkeleri).

    büyük cihangir, son seferini çin'e yapacaktı. 1404 yılı kışında, her tarafın karla kaplı olduğu bir zamanda yola çıktı. ömrünün sonuna yaklaştığını seziyor, en büyük cihadı geciktirmemek gerektiğine inanıyordu. çin sınırındaki otrar şehrine geldiği zaman durdu. burada ordusuna büyük bir geçit töreni yaptırdı. kuğu avı düzenledi. fakat timur han hastalanmış, yatağa düşmüştü. hekimbaşı fazlullah, ona ölüm döşeğinde olduğunu apaçık bildirdi. bunun üzerine timur han, vasiyetini hazırladı. saray adamlarını, orduda bulunan torunlarını yanına çağırarak, ölüm döşeğinde bir konuşma yaptı.

    timur han, ölüm döşeğinde şunları söyledi:

    "oğullarım,

    milletin refahını, saadetini sağlamak için sizlere bıraktığım vasiyeti ve tüzükleri iyi okuyun, asla unutmayı ve tatbik edin. milletin dertlerine derman bulmak vazifenizdir.

    zayıfları koruyun, yoksulları zenginlerin zulmüne bırakmayın. "adalet ve iyilik etmek" düsturunuz, rehberiniz olsun.

    benim gibi uzun saltanat sürmek isterseniz, kılıcınızı iyice düşünerek çekiniz, bir defa çektikten sonra da onu ustalıkla kullanınız.

    aranıza nifak tohumları ekilmemesi için çok dikkatli olun. bazı nedimleriniz ve düşmanlarınız nifak tohumları saçmaya, bundan faydalanmaya çalışacaklardır. fakat vasiyetimde size idare şeklini, ana ilkelerini gösterdim. bunlara sadık kalırsanız taç başınızdan düşmez.

    ölüm döşeğinde söylenen babanızın bu sözlerini unutmayın.

    benden sonra hakan, pir muhammed cihangir olacaktır. ona, bana itaat eder gibi itaat edeceksiniz. kumandanlarım, şimdi itaat yemini ediniz!"

    (ve bütün kumandanlar, saray adamları, ağlayarak yemin ettiler.)

    timur han, 19 mart 1405 günü vefat etti. son sözü "lâilâhe illallah" oldu. cenazesini mumyalayarak semerkant'a götürdüler. sağlığında çok sevdiği torunu muhammed sultan için yaptırdığı türbeye, torununun yanına gömüldü.

    timuroğulları

    timur han'ın çin’e giderken vefat etmesiyle, ülke, oğulları ve torunları arasında bölüşüldü.

    timur hanın torunu şehzade halil sultan bin mîrânşah, 1409 yılına kadar merkezde hakimiyet kurdu. timur hanın oğlu şahruh, önce horasan’a, 1409’dan sonra da semerkand’a büyük timurlu hükümdarı oldu. mîrânşah, batı iran ve irak’ı ele geçirdi. fakat şahruh, 1420’de bütün timurlu ülkesinin hakimi olup, hindistan ve çin’de ismen hükümdardı. şahruh’un 1447’de vefatıyla taht mücadelesini, oğlu, semerkand hakimi, uluğ bey kazandı.

    uluğ bey, hükümdarlığı yanında ilme ve fenne çok hizmet etti. uluğ bey, oğlu abdüllatîf tarafından, 1449’da öldürüldü. abdüllatîf, timurlu ülkesine hakim olup, 1450 yılına kadar hükümdarlık yaptı. abdüllatîf, otoriter idaresine rağmen, tasavvuf ehline iyi davrandı. 1450’de suikastla öldürülmesiyle, yerine, şahruh’un torunu abdullah bin ibrahim hükümdar oldu. abdullah mirza, 1451’de tahtından indirilip, yerine ebû said bin muhammed, timurlu hükümdarı oldu. ebû said’in hükümdarlığı uzun sürüp, ülkede istikrar sağlandı.

    ebû said, osmanlı padişahı fatih sultan mehmed handan sonra, devrin en güçlü hükümdarıydı. ubeydullah-ı ahrâr’ın sohbetinde bulunup, duasını alırdı. ebû said, akkoyunlu hükümdarı uzun hasan’a karşı, karakoyunlu hasan ali’ye yardım seferine çıktı. iaşe ve levazımının ele geçirilmesiyle, zor duruma düştü. ikmalin olmaması ve orduda kaçakların bulunması sebebiyle zayıflayıp, 1469’da türkmenlere esir düştü.

    timurluların sonuncu uzun ömürlü hükümdarı, hüseyin baykara’dır. herat ve bütün horasan üzerinde hüküm süren hüseyin baykara (1470-1505) zamanında, timurlu kültürü, en parlak devrini yaşadı. ülkenin özbekler de denilen şeybânîler'in hakimiyetine geçmesiyle, timurlu hânedanı sona erdi.

    timurlu devleti, teşkilât itibariyle moğol-türk-fars ve islâm müesseselerinin sentezleşmesinden meydana geliyordu. idarî ve askerî teşkilâtı, türkleşmiş moğol vasıflarını taşıyordu. fars’a hakim olduklarından, devletin maliyesinde iranlı kâtipler çoğunluktaydı. timurlular, orta asya ve iran’da sünnîliğin hâmisiydiler. timurlular, bozkır karakteri de taşıyan, son büyük müslüman hânedandır. devletin başında, timur han neslinden bir han bulunurdu. timurlu şehzadeleri, yarı müstakil veya müstakil eyaletlerde vazife yapardı. eyaletlerdeki şehzadeler, çok büyük kuvvetlere sahiptiler. bu durum, taht mücadelelerine de sebep oluyordu.

    geniş yetkileri bulunan bu emîrler, askeri topluyor, ordunun nizam ve inzibatıyla uğraşıyor, ganimeti paylaştırıyor, hükümdar önünde resmi geçit yaptırıyordu. timurlu ordusu; hükümdarların hassa alayından başka, kendilerine suyurgallar (bir nevi iktâ) verilen askerlerden meydana geliyordu. tavacılara, askeri toplama emri verilince, askerin tespit edilen yer ve zamanda bulunmaları mecburiydi. savaşlarda, fillerden de istifade ediliyordu. timur hanın başarılarının sırrı, son derece disiplinli ve düzenli bir orduya sahip olmasından kaynaklanır. savaşlarda başarı gösterenlere “suyurgallar” ihsan etti. bir nevi iktâ sistemi olan “suyurgal” teşkilâtı, timurlu ordusuna asker hazırlıyordu. timurlularda, büyük devlet dîvânı karakterinde “dîvân-ı buzurg-ı emâret, dîvân-ı emâret-i tavâciyân” denilen tavacı dîvânı vardı. bu dîvân, türkleşmiş moğollardan meydana gelen ordunun işlerine baktığı için “türk dîvânı” denilmesi dikkat çekicidir. türk dîvânı, genelkurmay başkanlığı mahiyetindeydi. üyelerine “emir-i tavacı” veya “dîvân beyi” denirdi.

    malî meselelere “dîvân-ı mâl” bakardı. başkanına “amîr-i dîvân-ı mâl” denirdi. burada iranlı kâtipler vazife yapar, bunlara “nuvisandagân-ı tacik” denirdi. moğol vergi usulünde toplanan “tamga” çiftçilerden, ticaret ve zanaat sahipleriyle, kısmen gümrükten alınırdı.

    timurlu ülkelerinden mâverâünnehir, horasan ve isfahan’da ziraat yapılırdı. osmanlılar, memlûklar ve bizanslılarla ticaret yaparlardı. semerkand, herat, önemli ticaret merkezlerindendi. urtak adında ticarî teşkilâtları vardı. semerkand, şiraz, herat en önemli timurlu şehirleri olup, hükümdarlar buralarda otururlardı.

    timurlular; kültür, sanat ve mîmarlık alanında muhteşem eserler verdiler. bu eserlerin ihtişamına, batılılar da hayran olup, buna timurlu rönesansı demişlerdir. eserleri hâlâ okunup faydalanılan âlimler yetişti. behâeddîn-i buhârî, alâüddîn-i attâr, hâce ubeydullah-ı ahrâr, seyyid şerîf cürcânî, yâkûb-i çerhî, muhammed pârisâ, mevlânâ sâdüddîn-i kaşgârî, nizâmeddîn-i hâmûş, ali bin hüseyin, abdullah-ı ilâhî, abdullah-ı semerkandî dahil, daha pek çok âlim ve tasavvuf ehli, timurlular devrinde yaşayıp, yetişti. timurlu hanlarından iltifat ve himaye gördü.

    molla câmî’nin şevâhid-ün-nübüvve ve nefehât isimli eserleri, türkçe’ye de tercüme edildi. daha pek çok eseri olan molla câmî, aynı zamanda şeyhülislâm, âlim ve veliyyi kâmildi.

    uluğ bey, timurlu hükümdarı ve hey’et (astronomi) âlimiydi. zîc-i uluğî pek kıymetli olup, hâlâ faydalanılmaktadır. semerkand’da kurduğu rasathanenin araştırmaları ve âlimleri pek meşhurdu.

    doğu türkçesi olan çağatayca'da meşhur eserler veren ali şîr nevâî, timurlulardan çok itibar görüp, devlet hizmetinde vazife aldı. nevâî’nin türkçe, farsça mukayeseli muhâkemet-ül-lügâteyn kitabı meşhur olup, büyük âlim molla câmî’nin nefehât, ferîdüddîn-i attar’ın da mantık-üt-tayr eserlerini türkçe'ye çevirdi. ali şîr nevâî’nin daha pek çok eseri vardır.

    şah nimetullah-i velî, kâsım-ı envâr, hâfız-ı şirâzî, kemâleddîn-i binâî, nişâpûrlu kâtibî, sekkâkî, heratlı lütfî, abdullah hâtifî şâir olup, timurlular devrinde tasavvufî ve lirik şiirler söyleyip, yazdılar.

    timurlu tarihçilerinden hâfız-ı ebrû, abdürrezzak semerkandî meşhur olup, eserleri devrin kaynaklarındandır. hâfız-ı ebrû'nun, dört bölüm hâlinde on iki eserden meydana gelen mecmuât-üt-tevârih ve abdürrezzak’ın umumî tarih mahiyetindeki matla-üs-sa’deyn adlı eseri vardır.

    tabiat manzarası ressamı ve minyatürcü kemaleddîn behzâd, timurlular devrinde yetişen meşhur sanatkârdır. behzâd, tabiat resimleriyle an’anevî minyatür unsurlarını birleştirerek, kitap süslemesine yeni bir çehre getirdi. mîmârî eserlerde yüksekliğe, süsleme ve renk zenginliğine önem verdiler.

    timurlu hanları, zaptettikleri beldelerin meşhur mîmar, usta, sanatkâr ve âlimlerini başşehre getirtip, güzide eser vermelerini temin ederlerdi. timurlu sarayları, cami, medrese, türbe ve dergâhları muhteşem olup, yeni üslupla çok zengin olarak inşâ edilmişti. semerkand’da bibi hanım camii, gûr-i mîr, şâh-ı zinde türbesi, şirin bike ağa, hasan bike ve çocuk bike, olcay ve bibi zeynep kabirleri, meşhed’de gevher şad camii, mescid-i şah, anov’da babür camii, herat’ta medrese, yesi’de ahmed yesevî türbesi, timurluların meşhur mîmarlık ve sanat eserlerindendir.

    http://www.dallog.com/devletler/timur.htm
  • iran merkezli ve timur zamanında (xiv. yüzyılın ikinci yarısı) altın çağını yaşamış bir türk imparatorluğudur. timur'un 1405 yılında ölmesinden sonra dağılma sürecine girmişse de, uzunca bir süre kendisinden çekinilen bir güç olmayı da sürdürmüştür. öyle ki, 1421 yılında çelebi mehmet'in ölümünden sonra osmanlı tahtına çıkan ıı. murat, ankara savaşı'nın üstünden 19 yıl, timur'un ölümünün üstünden 16 yıl geçtiği halde, timurlulara hediyeler göndermiş ve bir süre daha onların tepkisini çekmeyecek hareketlerde bulunmaya özen göstermiştir.
  • bu kadar başarılı olmasının sebeplerinden biri timur'un organizasyon zekasıdır. sen git, bir dolu bozkır kabilesini ve yine bir dolu şehir-devlet gücünü birleştirip tek bir çatı altında topla. bu gerçekten öyle kolay bir şey değil. tabii bunun çeşitli yöntemleri var. korku, kılıç zoru, ikna bunlardan üçü. bu devletin liderlerinin isimleri de çok hoşuma gidiyor.

    (bkz: şahruh)
    (bkz: uluğ bey)
    (bkz: baysungur)
    (bkz: babür)
    (bkz: hümayun şah) (babür imparatorluğu lideri ama olsun, timurlu sonuçta)

    gibi. osmanlı padişah isimleri ise bence bu kadar hoş değil ama kadın isimleri gayet güzel.
  • timura karşı içimde güzel duygular beslerim. çok büyük gaddarlardan birisidir ve müthiş bir savaş zekasına sahiptir. kana susamışlıktan farkı yoktur.
  • bayrağının 3 daire şeklinde olmasının sebebi : emir timur'un arzın ( yer yüzünün ) 4'de 3'üne hakim olduğunu göstermektedir.
  • barlas'ın oğlu timur tarafından kurulmuş, türk tarihinin en büyük devletlerinden birisi. devletin kurucusu timur sıfırdan bir devlet kurarak cihangir mertebesine ulaşmış büyük bir komutan ve devlet adamıdır. türk ve moğol gelenekleriyle tarihin en büyük imparatorluklarından birini kurmuştur. ankara savaşında bayezid'i büyük bir yenilgiye uğratarak devletin içini temizlemiştir. kendisi öldükten sonra etkisi yüzyıllarca devam etmiş torunlarından babür şah babür imparatorluğunu kurmuştur. ata'nın timur hakkında güzel sözlerinden biri, ''muhakkak ki demir dünyanın en büyük askeridir''. var olsun
  • türk devletlerini tepelemekteki başarısını diğer konularda da göstermiş böyük bir cihangir dir.
hesabın var mı? giriş yap