• 1957 yılında istanbul'da doğdu. ortaöğrenimini istanbul alman lisesi'nde tamamladıktan sonra (1976), istanbul üniversitesi kimya fakültesi kimya mühendisliği bölümü'nden mezun oldu (1981). 1985 yılında istanbul üniversitesi'ne bağlı işletme iktisadı enstitüsü'nü bitirdi. 1981 yılından bu yana, özel bir ilaç şirketinde çalışıyor. evli, bir oğlu var. babası behçet necatigil'in çeviri şiirlerini (yalnızlık bir yağmura benzer, adam yayınları, 1984), eşine yazdığı mektupları (serin mavi, yky, 1999) ve babasıyla ilgili anılarını ("çok şey yarım hâlâ", yky, 2001) yayına hazırladı.
  • yorgun anılar zamanı isimli can yayınları'ndan çıkan öykü kitabının yazarı. ayşe sarısayın, yorgun anılar zamanı'nda ev'i merkeze alarak bize insanları ve an(ı)larını anlatıyor. bunu da özellikle kadınların-kız çocuklarının gözünden aktarıyor. ne de olsa ev, kadınlara bırakılmış tek alan. evden bahsedilirken akla ilk gelen de onlar. peki, kadınlar kendilerine verilmiş bu tek alanda rahat yaşıyorlar mı? veya mutlular mı?

    doğru bildiniz sevgili sözlükçüler; hayır. öyle ki, pencereden dışarıya bakan ev kadını eşinden bahsederken ''sokaktan biri geçti az önce, karşı eve girdi. rahatladım, daha erken katlanamayız birbirimize. koyu karanlıklarda belki, aynı yatakta bedenlerimizi sakınarak uyurken'' sözlerini mırıldanır okura.

    ve tabii geleneksel aile yapısının olmazsa olmazı; erkeğin ev içi iktidarı. dinleyelim: ''örgümü toplayıp torbasına koydum, dolaba kaldırdım. birkaç yıldır karışmıyor ne ördüğüme, ama ortada bırakmamalı yine de, belli olmaz sağı solu''.

    yürümekte olduğumuz sokakta pencereden bakan, bankta oturup insanları seyreden bir kadın veya misafirliğe gittiği teyzesini, amcasını izleyen bir kız çocuğu. tümünde 'ne var ki bunda'dedirten bir alışkanlığın, sıradanlığın izleri hakim. ama ayşe sarısayın'ın bu sıradanlığa bir itirazı var.

    ya da şöyle diyeyim, ayşe sarısayın bunun sıradan-üzerinde durulmaz bir şey olduğu kanaatini en azından okuru nezdinde kırıyor. algımızı-ilgimizi bu sıradanlığın tam merkezine çekiyor. bizi pencereden dışarıya bakan kadının o an neleri düşündüğünden haberdar ederken toplumsal yapıya, özellikle de toplumsal cinsiyet rollerine dair düşünmeye sevkediyor.

    yorgun anılar zamanı, belki sırf bu nedenle, belki öykü kahramanlarının bundan bağımsız da olsa yaşadıkları acılarıyla genel anlamda bir ''hüzün kitabı'' olarak görülebilir.

    ayşe sarısayın'ın öykülerinde ilginç bir nokta da öykü anlatıcılarının hiçbirinin ismini öğrenemiyor oluşumuz. çoğunda birinci tekil şahıskipiyle aktarımlar hakim. çünkü hepimiz her an o öykülerin baş kahramanı olabiliriz.

    sakin sakin bir alıntıyla bitirelim entrymizi: ''sabah trenlerinden birinin gürültüsü doldu evin içine çayı demlerken. kızım o trendeydi, yüreği kafesten bir an önce kurtulmak için çırpınan bir kuş gibi. havalanıp süzülmek istiyordu gökyüzüne doğru. kızım yirmi üçüne geçen ay bastı. ben on dokuz yaşındaydım, yeryüzüyle gökyüzü bir olduğunda.''
  • yorgun anılar zamanı kitabıyla bu yılki sait faik hikaye ödülünün sahibi kazanmış yazar.
  • behçet necatigil'in kızıdır.
  • yüreğinin güzelliği yüzüne vurmuş ender insanlardan, gözden kaçmış ayrıntıları ince bir hüzünle sarmalayıp öyküye katan yazar...
  • 'adam öykü' dergisiyle keşfettiğim, çok güçlü bir yazar. behçet necatigil'in kızı olduğunu "denizler dört duvar" kitabını okuduktan sonra öğrenmiştim. şimdi adını hatırlamadığım bir hikâyesinde, şehriyeli bir pilav pişirmişti, kokusu hâlâ burnumdadır. nedense o öykü bana ilk okuduğum günden beri kanlıca'yı hatırlatır. ayşe sarısayın, çok iyi bir don kişot çevirmeni olmasının yanı sıra, "erdal öz: unutulmaz bir atlı" adlı, muazzam erdal öz biyografisinin ve tabii "yorgun anılar zamanı" ve "karakalem resimler" kitaplarının da yazarıdır. biyografi yazını açısından çok zayıf olan memlekette, böylesine güçlü bir kalemin bu anlamda da başarılı olarak, erdal öz gibi bir ismin hayatının sınırlarına dalması ve oradan alnının akıyla çıkması, takdire şayan. ve ama, daha çok yazmalı ayşe sarısayın. hep yazmalı.
  • ödüllü öykücü. son zamanlarda okuduğum en sıcak öykü kitabının yazarı. ancak, kendini tekrar etmese daha iyi olurmuş dedim, okurken.
  • wolfgang borchert'in "fener, gece ve yıldızlar ve ölümünden sonra yayınlananlar" * isimli derlemesinin behçet necatigil ile birlikte çevirmeni.
hesabın var mı? giriş yap