*

  • shakespeare'in guzel bir trajedisi. insanlarin sevgisini ve saygisini kazanmak icin paralarini oraya buraya sacan dagitan atinali zengin aristokrat timon'un hikayesini anlatir. gun gelir paralar suyunu ceker ve dostu saydigi herkes timon'a sirtini doner. timon kardesimiz de bu durumda insanlara kuserek daglara cikar, olaylar gelisir. **. guzel bir hikayedir hayat hakkinda temel bir derstir..
  • (bkz: andy timmons)
  • tamamının shakespeare'e ait olup olmadığı kimi otoritelerce tartışılan eser. sebebi ise oyunun bir kısmının tam anlamıyla shakespearevari olması, bir kısmınınsa shakespeare'den beklenmeyecek şekilde doyuruculuğunun olmaması, anlatım zayıflığı. yanılmıyorsam bu fark ilk 3 perde ile son perdeler arasındaydı. şöyle üç varsayım var: ya shakespeare oyunu yarım bıraktı, birisi de eksik kısımları doldurarak oyunu şekle şemale soktu; ya shakespeare başkasının oyununu aynı şekilde kendi usülüyle tamamladı; ya da oyun tamamen shakespeare'in ama tamamlamaya fırsat bulamadı, bazı kısımları taslak şeklinde bıraktı.
  • insanları o kadar fazla sevmiştir ki nefret etmeye gelince birinciliği kimseye bırakmaz.. bundan yardım isteyenlere bahçesindeki ağaçları gösterip kendinize kıycaksanız kullanabilirsiniz gibisinden yaklaşarak nefretine hayran olup kapısında bizi müritliğine almaz mıdır diyerekten nekadar niyaz etmişizdir.. soysuzluğun insana özgü oluşunu doğası yaparak ayaklarının çamurlu olduğunu unutmasını istemez..
  • erdemleri bencilliğinden doğmuş timon un aslında; cömertliğiyle ve iyiliğiyle doyurmaya çalışmış varlığını..
    bu yaşam insana böyle söyletebiliyormuş sonralarda;

    "aslan olsan tilki sana oyun oynardı. kuzu olsan kurt seni yerdi. tilki olsan da eşeğin suçlamasına uğrasan aslan senden kuşkulanırdı. eşek olsan sersemliğin yüzünden dert çeker, ayıya kahvaltı olurdun. ayı olsan at seni öldürürdü*. at olsan parsın pençesine düşerdin. hangi hayvan olmalıydın ki, hayvan olmakla neler kaybettiğini görmüyorsun!"

    gelin görün ki, macchiavelli, prens de, daha kuzuya gelmeden, "hem aslan hem tilki olunuz siz de o zaman"** deyip çıkmıştır işin içinden.
  • oyun atölyesi bu oyunu kocaman bir kadroyla sahneye koymak için çalışıyor bu aralar. ilk olarak onbeşinci uluslararası istanbul tiyatro festivali'nde izleyiciyle kucaklaşacak. kadroyu algılayıp, prova notlarını okumak, ardından galeriye bakınmak oyuna dair heyecanı arttırıyor. bakalım nasıl bir yorum ortaya koyacak oyun atölyesi; bakalım ne olacak bu timon kumbarası. (edit:salona yağdı, hatıra)
  • klasik bir sheakspeare tragedyasını çok orjinal bir yorumla izledik oyun atölyesi tarafından. haluk bilginer yine döktürüyordu, enerjisini sahneye, seyircilere aktararak bu işin hakkını verdiğini tekrar gösterdi bize. oyun kibir, şehvet, mücadele, nefret, sükunet, dostluk, sahtekarlık, samimiyet gibi benim burada saymakta kısa keseceğim gel-git'leri anlatmakta hiç sıkıntı çekmiyor.madalyonun her yüzünü gördük yine. rahatsız edici bir oyun olmaya başlamış ama arkasını getirmemiş bana kalırsa, çok daha hayvansı olabilirdi diye düşünüyorum en azından ikinci perde için. reji ve sahne tasarımının da çok sade ve çok güzel olduğunu belirtmek gerek. oyuncuların rol dağılımı açısından çok kollektif bir oyundu ki bence daha güzel hale getirmiş oyunu. sadece oyunun başındaki güncel şarkılar ve yine "kurşun atan da yiyen de şereflidir" sloganına atıfta bulunan replikler rahatsız etti beni. ki kişisel marazımdır-objektif değerlendirme yapamayanlardanımdır bu hususta.. lakin oyun atölyesi ay sonuna bu oyunu sergileyecek, ekim ayına kadar tutacağınız nefesiniz için ideal bir oksijen tüpü vazifesi görebilir..*
  • modern tiyatronun onemli orneklerinden.

    shakespeare, hep metinlere birebir sadik kalinarak, dekorda butun donemsellik ve detaylar dusunulerek sergilenmistir cogu zaman. metinler tiyatro ile ilgili insanlara bile agir gelebilirken normal izleyicinin sikilmamasini ve o edebi bombardiman arasindan shakespeare’in dehasini cikarabilmesini beklemek hayal olmustur acikcasi…

    oyun atolyesi’nin atinali timon’da yapmaya calistigi da bu acikcasi: shakespeare’in dehasini anlasilabilecek sekilde izleyici ile bulusturmak…peki nasil? karakter ozellikleri ve iliskiler sabit kalirken metni, kisileri, davranislari, kiyafetleri, dekoru izleyicinin yasamindan, tecrubelerinden pek cok ortak nokta bulacagi sekilde 21. yuzyila adapte etmek, oyunu sadece antik cag aristokrasisi uzerinden degil de biraz da 20. yuzyil sermaye cevresi uzerinden somutlastirmak...

    kisacasi shakespeare’in dehasini antik donem dunyasi icinde degil de izleyicinin kendi dunyasi icinde, gunumuz sartlari icinde anlatmak...

    bunu othello ile de yapmislardi, atinali timon ile bir adim daha oteye goturmusler ve bunda haluk bilginer kadar her iki oyunun da yonetmeni olan kemal aydogan’in emegi gozden kacmamalidir.

    dekor cok sade fakat cok fonksiyonel, bir o kadar da etkileyici tasarlanmis…gozu yormuyor ve metnin somutlasmasindaki rolunu fazlasi ile yerine getiriyor. hatta gelecek sene odul bile beklenebilir dekor icin…bu gorsel solen icin, daha once othello ve jeanne d'arc'in oteki olumu'nde de ovguye mahzar olmus bengi gunay ve gamze kus’un ellerine, gozlerine saglik…

    haluk bilginer icin ise fazla soze ne hacet...bu ulkede tiyatro biraz da onun sayesinde var oluyor, farkli seviyelere atlayabiliyor. atinali timon'un kendisinin turkiye'deki ilk shakespeare oyunu oldugunu belirtmekte fayda var.

    timon: “artik sacacak isigim kalmadi. ay gibi yeniden dogamiyorum; cunku oldugumde bana isigini yansitacak guneslerim yok artik.”

    not: oyunu 24 mayis-3 haziran arasi oyun atolyesi'nde izleyebilirsiniz. gelecek sezon icin ismi aciklanmayan bir shakespeare oyunu daha oyun atolyesi programina alinmis durumda.
  • shakespeare'in zor oyunlarından biri. metin güzeldir lakin öyle çok yere dokunur ki şaşar kalırsınız. elbette yine haluk bilginer ile kemal aydoğan eli var ki saygıdeğer timon, ızdırap içinde ki yorgun timon günümüzde hayat bulmuş; günümüzde varolan "olmayan dostlara" bin mumluk ışık tutmuş. işte sadece bu değil, bir de tülay bursa ile cüneyt uzunlar'ın (hemi de sesi birazcık kısılmıştı gibiydise de) sahnede harika duruşları var; seyreylemeye, alkışlanmaya değer.
    bizleri karşılayan ve de uğurlayana dek cezbeden, oyuna özel müzikler, cd'si olsa da dinleyebilsek dedirtti. oyun atölyesi, oyunlarının müziklerini toparlayıp bir albüme doldurmalı artık.
  • haluk bilginer timon roluyle sahnede çok etkileyiciydi.oyuncuların heyecanı,hevesi,sahne içindeki elektriği seyirciye de geçiyor tabi ki bunda haluk bilgilner'in payı çok fazla...ekibinin içinde üstad olduğu,ekibe çok şey öğrettiği o kadar belli ki... oyunda perfonmansıyla dikkati çeken,görüntüsünden çok sesini bir yerlerden çıkardığım apemantus roluyle tülay bursa oldu...haluk bilginer'le ikili sahnelerde haluk bilginer'le birlikte devleştiler sahnede...
hesabın var mı? giriş yap