*

  • astrid lindgren tarafından yazılan jonatan ve karl adında iki kardeşin öyküsü. ithaki yayınları tarafından ali arda çevirisiyle yayınlandı.

    "size ağabeyimi anlatacağım, ağabeyim jonatan aslanyürekli’yi. onun öyküsü bir parça masal ve biraz, birazcık hayalet öyküsüne benzese de gerçek bir öykü. benim ve jonatan’ın dışında hiç kimse bu öyküyü bilmiyor.
    jonatan’ın soyadı ilk başta tıpkı benim, annemin ve babamın ki gibi yalnızca aslan’dı. jonatan aslan’dı. ben karl aslan, annem sigrid aslan ve babam axel aslan’dı. babam daha ben iki yaşındayken bizi terk etmiş, denizlere açılmıştı. ondan bir daha haber alamadık.
    neyse, şimdi size jonatan aslan’ın nasıl jonatan aslanyürekli olduğunu ve sonrasında yaşanan bütün o şaşılası olayları anlatacağım.
    jonatan benim çok yakında öleceğimi biliyordu. sanırım bunu, benim dışımda herkes biliyordu. okuldakiler bile biliyordu. çünkü ikinci yarıyıl boyunca hiç okula gitmemiş, hep evde kalmıştım. sürekli hastaydım, öksürüyor ve genellikle yataktan kalkamıyordum. öleceğimi annemin elbiselerini diktiği bütün o teyzeler de biliyordu. onlardan biri annemle konuşurken istemeden kulak misafiri olmuştum. uyuduğumu sanıyorlardı. ama yalnızca gözlerim kapalıydı. uyuyormuş gibi yaparak dinledim, böylesi korkunç bir şeyi -çok geçmeden öleceğimi- benim duyduğumu bilsinler istemiyordum.
    tabii üzülmüş ve çok korkmuştum. bunu anneme göstermek istemiyordum. ama jonatan eve geldiğinde onunla konuştum.
    “öleceğimi biliyor musun?” dedim ve ağlamaya başladım.
    jonatan biraz düşündü. belki de bu soruya hiç cevap vermek istemiyordu.
    “evet, biliyorum,” dedi sonunda.
    o zaman daha çok ağladım."
  • çocukluğumun bir numaralı kitabı` :ilkokuldayken` * *. dokunaklı bir şekilde başlayan ama sonrasında çok heyecanlı maceralarla dolu, sürükleyici çocuk romanı. iki kardeş arasındaki bağı en güzel şekliyle anlatır ve kendimizin de içinde yaşamayı istediği bir masaldır adeta.

    bunu seven şunu da sevdi:

    mio benim mio'm
  • çok sevdiğim bu kitapla ilgili şöyle bir yazı yazmıştım zamanında http://uzuncorap.com/…anyurekli-kardeslerizhepimiz/
  • sadece 3 entry si olmaması gereken başlık. dokunaklı başlayıp sonra değiştiğini söylemişler, ben dokunaklı kısmı atlatamadım ya da kitap bence hep dokunaklıydı. *
    (bkz: fazla dokunaklı)
    astrid lindgren in en güzel kitaplarından biri.
  • kitaplığımı düzeltirken önceden okuduğum bu eseri bir daha okudum ve dikkatimi çeken düşüncelerimi başlıklara bölerek paylaşmak istedim. yer yer spoiler kısımlar var kusura bakılmasın

    dünyanın en ünlü çocuk edebiyatı yazarlarından olan isveçli yazar astrid lindgren’in aslanyürekli kardeşler isimli eseri sadece ünlü olmasının yanı sıra en kaliteli çocuk edebiyatı ürünlerinden birisi sayılmaktadır.incelenecek bu eser pegasus yayınları’ndan ali arda çevirisi ile türkçe’ye çevrilmiştir. çizimlemeleri ılon wikland tarafından orijinal eserdeki çizimlemeler kullanılmıştır.

    hitap edilen yaş

    aslanyürekli kardeşler eseri 6-10 yaş aralığına büyük birisi ile beraber okunabilecek bir eser iken çocuğun kendi başına okuyabileceği yaş sınırı en azından 12-13 yaşlarıdır. konusu itibari ile doğaüstü canavarın bulunması zalim düşmanın yaptığı zulümlerin dile dökülüp anlatılması sebebiyle bu yaş aralığına daha uygundur.

    öbür yandan üst yaş sınırı eserin yoktur. her yaştan kişinin okuyunca etkilenip, kardeş duygusu ile sevgisini hissedeceği ve özgür yaşama isteğini tetikleyecek zalimliklere karşı durup iyiliğin ve ailenin önemini dile getirmesi yönüyle de hem evrensel olup hem de bireysel açıdan özel bir konuyu dile getirmesi ile her yaş aralığından okuyucu kitlesine ulaşabileceğine inanıyorum.

    konu işlenişi ve dil özellikleri

    roman ve masal arasında gidip gelen bir anlatımı, dil özelliği ile eser vurucu bir şekilde okuyucuyu üzerek ilk yirmi sayfasını tamamlar ve asıl anlatılmak istenenler nangijala’da iki kardeşin ölmesi ve ölümden sonra adı geçen yeni dünyada kavuşmasıyla devam eder. bu gerçek bir kavuşmadır ayrı geçirdikleri süre açısından birbirlerine duydukları sevgi ve özlem artmıştır.

    ölümden sonra tekrar kavuşan kardeşler mutlu mesut yaşarlarken esrarengiz bir şekilde komşu kasaba yabangülü vadisi’nde zalimlikler yapan kötü yürekli tengil ve onun en büyük yardımcısı ejderha katla insanların yüreklerinden sevgi ve umudu alıp yerine korkuyu bırakıyorlardı. daha fazla dayanamayan nangijala isyan lideri iyi kalpli sofia ve onun yardımcısı büyük kardeş jonatan aslanyürekli bu kötülüklere karşı dik duruşları ve zafere giden hikayeleri ana konuyu oluşturmaktadır.

    eserin alt metninde yukarıda bahsedilen konu dışında insanın göze aldıklarıyla güzelleşmesinin ve iyiye yönelebileceğinin öyküsü anlatılmıştır. cesaretin kaynağının kin, kötülük veya öç alma değil sevgi olduğunu anlatır.

    kardeş sevgisinin azaldığı, doğa ile beraber barış içinde yaşamanın unutulduğu şu zamanlarda özellikle konu olarak seçip masalsı dil özellikleri ile anlatması ve yer yer de karl aslanyürekli’nin okuyucu ile birebir konuşması okuyucuyu eserin muhteşem tabiatına çekip sarmalaması, bütün maceralarda bir yardımcı karakter gibi bulunmasını sağlamıştır. “size ağabeyimi anlatacağım, ağabeyim jonatan aslanyürekli’yi. onun öyküsü bir parça masal ve biraz, birazcık hayalet öyküsüne benzese de gerçek bir öykü.”(syf5)

    kahramanlar

    eserin bir çocuk yayıncılığı olması sebebiyle bir yetişkin edebiyatı eserine göre daha az kahraman bulunması doğaldır. iyiler hep iyi, kötüler de hep kötüdür. fakat burada dikkati çeken özellikte bir husus vardır ki kitabın ana karakteri karl aslan’ın değişimi mevzusudur. dünya’da geçirdiği yıllarda bu dokuz yaşındaki kahramanımız sürekli yatağında yatarak ölümünü bekleyen abisinden ve annesinden başka birisinden sevgi duygusunu hissedememiş, öldükten sonrada nangijala’da yaşadığı zorlu serüvende geçirdiği süre ile artık abisi gibi aslanyürekli olmuş cesaretli gözüpek bir çocuk olarak hikayelendirilmiştir.

    karl aslanyürekli’nin on dört yaşında ki abisi jonatan aslanyürekli… karl’ın sözleriyle “yalnızca yakışıklı da değildi. iyi kalpliydi, güçlüydü, elinden her iş gelir, her şeyi bilirdi. sınıfının en iyisiydi. bahçede bütün çocuklar onun peşinden koşar, onunla oynamak isterdi.”(syf10). ölümünden sonra da bu muhteşemliği değişmemiş kardeşine karşı duyduğu sevgi azalmamış bu sevgi ile sürekli koruyup kollamış, onunla oyunlar oynamıştır. nangijala’da sofia ile beraber tengil ve katla’ya karşı durmuş, vadiye sakinlik ve vadinin eski güzel günlerine dönmesi için savaşmıştır.

    eserin kötü karakterlerine geldiğimizde kötü kalpli tengil ve onun zalimliklerine en büyük yardımı sağlayan ejderhası katla… vadiyi ele geçirmeye çalışan tek bayrak altında bütün insanları emri altına ve istekleri doğrultusunda ağır işler yaptırmaya zorunlu tutar. tengil’in askerleri kötülükleri ve zalimlikleri ile efendilerine yardım eder ve ayak işlerini yaparlar. fakat bu zalimliklerinin yanı sıra akıllarını pek kullanmayan kötü varlıklar olarak okuyucuya sunulmuşlardır.

    eserde kardeşlerin öldükten sonra yaşadıkları vadi kiraz vadisinin isyan lideri olan sofia iyi kalpli, gözüpek bir kadın kahraman olarak canlandırılmıştır. ismi geçen bir diğer önemli karakter de mattias’dır. bir şekilde yakalanan ama kimliği bilinmeyen karl, tengil’in askerleri tarafından yakalandığında yabangülü vadisi’nde karl’ı askerlerin elinden kurtarmış yaşlı, sakallı, göbekli; iyi yürekli korkak ama bu korkaklığını bastırabilip cesurca hareketler yapmış birisi olarak karşımıza çıkar.

    resim-metin ilişkisi

    ılon wikland tarafından çizilen karakalem çalışması olarak toplam elli sayfada yapılan resimler okuyucuyu eserin içine çekecek bir şekilde bazen bir konu içerisinde birkaç; bazen de birkaç konuda bir resim olacak şekilde konuyu destekleyecek biçimde kullanılmıştır. resimler çok kaliteli olacak şekilde hayal gücünü canlandırabilecek şekilde eserde önemli yer tutar.

    eserin mesajı

    eser bir yandan unutulmaya başlamış olan bireysel dünyada kardeş, doğa sevgisi ve yaşama isteğini çocukların anlayabileceği bir dille, canlı öz bir şekilde, fazla sanata kaçmadan ama kuru bir dile dönmeden anlatmıştır.

    çocukların babasız büyümesi ama bunu büyük bir sorun yapmaması dikkat çekicidir. “babam daha ben iki yaşındayken bizi terk etmiş, denizlere açılmıştı. ondan bir daha haber alamadık. neyse,...” (syf5) babaları ile ilişkisi başka bir yerde geçmemiştir. annelerine karşı duydukları sevgi gene dikkatleri çekmektedir. onlar için komşulara dikiş makinesinde çalışarak para kazanan, evin geçimini gideren kişi rolündedir. bir nevi evin yöneticisi konumundadır. iki kardeş arasında ki ilişkiye karışmaz uzaktan izler. zaten eser aslında aile kavramını kardeşler arasında güçlü bağa çevireceğini anne baba üzerinden konuyu çekmesi ile belirtmiştir.

    karl’ın yani jonatan’ın deyişi ile çörek’in hasta olması onu toplumdan uzaklaştırmış hatta toplum tarafından ötekileştirilmiş bir çocuk olarak çıkarır karşımıza. “şehirde jonatan’ın yasını tutmayan, “keşke onun yerine kardeşi ölseydi” diye düşünmeyen bir kişi bile yoktu. en azından elbiselik, perdelik kumaşlarını alarak evimize koşan teyzeler böyle düşünüyordu. mutfaktan geçerken bana bakıp iç çekiyor, “ah zavallı aslan hanım! niçin dünyalar güzeli jonatan gitti ki” diyorlardı”(syf17)

    eserde bahsi geçen en önemli konu kardeş sevgisidir. kardeş sevgisi hemen her kültürde bulunması yönüyle eserin pek çok dile çevrilmesinde önemli bir etken olmuştur kanımca. bir ders verme olarak konu işlenmemiş aksine çocuklara yönelik olması göz önüne alınarak macera duygusu ana işleyişi hareketlendiren bir madde olmuş kardeş sevgisi bir alt başlıkta kazanım olarak işlenmiştir.

    iki kardeş arasında derin ve içten bir sevgi bağı bulunmaktır. kardeşine taktığı lakabın nedenini jonatan anlatmıştır eserde:”jonatan bana çörek derdi. küçüklüğümden beri bu böyleydi. bir seferinde niçin bana çörek diyorsun diye sormuştum, çörekleri çok sevdiğim için demişti. en çok da benim gibi çörekleri severmiş. jonatan beni gerçekten çok severdi…”(syf7)

    eserin sonunda kötü bir şekilde yaralanan jonatan ölmek üzereyken karl aslanyürekli olmak yolunda son ve en büyük adımını abisine karşı duyduğu sevgi yardımı ile cesaret edip elma vadisi’ne geçmek için abisi ile beraber ölmek üzere yamaçtan aşağıya atlar.

    “yalnızca nangilima’ya giderse iyileşirmiş! ah şimdi anlamıştım. beni yine yalnız bırakmak istiyordu, bunu biliyordum! daha önce de beni almadan nangijala’ya gitmişti…

    “bir daha olmaz! diye bağırdım. “bensiz olmaz! nangilima’ya bensiz gidemezsin!”

    “benimle mi gelmek istiyorsun? diye sordu.

    “ne sandın ya!” dedim. sen nereye gidersen oraya geleceğim dememiş miydim?”(syf246)

    mekan tasviri genel hatlarıyla üç ana hatta incelenebilir. ölmeden önce yaşadıkları kasaba ve orada anlatılan karl’ın yaşadığı sıkıcı ev tüm ayrıntıları ile resmedilmiştir.

    öldükten sonra nangijala’nın kiraz vadisi’nde abisine kavuştuğu doğa tam bir cennet tasviridir. “kiraz vadisinin etrafı yüksek dağlarla çevriliydi. dağlar da güzeldi. ilkbahardı, tepelerden dökülen suyun şarkısı yayılıyordu bütün vadiye. havasında değişik bir şey vardı; içmek istiyordunuz, o kadar temiz o kadar güzeldi ki.”(syf28)

    üçüncü mekan olarak tengil’in eziyetleri altında ezilmiş güzelliğinden ve neşesinden eser kalmamış yabangülü vadisi. vadi genede şehir dışında eski güzelliğini yaşar fakat tengil’in askerlerinin bulunduğu şehir merkezi bir korku meydanı olarak anılabilir.
hesabın var mı? giriş yap