• boğaziçi üniversitesi'nde görev alarak, "türkiye'yi yazılım devi yapalım" projesi fikriyle gazetelere çıkmıştır.

    o fikir, çekinmeden söylüyorum, bendenizindi. sene 1995, turbo pascal'da ilerleme kaydetmek üzere ssg beyefendiyi gözlemliyor ve hayaller alemine dalıyordum. türkiye'nin en iyi programcılarını birkaç katlı bir binada bir araya getirmek, 365g/24s program yazmak ve eğlenmekti fikrim.

    ben programcı olmadım. birkaç katlı bina sağda solda her yerde vardı zaten, programcılar da var içlerinde, şâhâne de eğleniyorlar.

    peki, ne mi oldu?
    (bkz: 1 milyon dolara sattık siteyi)

    ayrıca (bkz: çift motorlu f16)
  • geceme ne$e kaynagi olmu$ olan adam, her amerika birlesik devletlerinden geri donen bilim adami show business'e girmek zorunda mi hissediyor kendisini bilemiyorum...
  • "necdet eraslan'ın oğlu profesör arsev eraslan ise necdet eraslan'ın 1929 yılında şimdiki itü olan yüksek mühendislik okulu'ndan mezun olarak paris'teki “havacılık ulusal yüksek okulu”ndan 1933'te makina uçak yüksek mühendisi diploması almaya hak kazandığını ve amerika'da uçuş tecrübesi edinerek ülkesine geldiğini ve hava kuvvetlerinde mühendislik yaptığını anlattı."[1]

    "türkiye'nin ilk uçak mühendisi prof. dr. necdet eraslan'ın oğlu olan ve ay'a giden apollo projelerinin yazılımını (bilgisayar programlarını) gerçekleştiren ekipte görev alan türk bilim adamı prof. dr. arsev h. eraslan, nasa'dan emekli olup türkiye'ye döndü.
    1959'da abd'ye makine mühendisi olarak giden ve orada hava uzay mühendisliği doktorasını yaptıktan sonra nasa'da çalışmaya başlayan eraslan'a, boğaziçi üniversitesi'nde özel bir çalışma odası tahsis edildi. "

    'vatandaş yapamadılar'
    eraslan, nasa'da çalışmaya başlarken başından geçen ilginç bir olayı şöyle anlattı:
    "nasa 1965'de apollo projesine beni aldı. o dönemde park cezası yediğim için diplomamı bile alamıyordum. pasaportum geçmiş, vizem bitmişti. çok gizli projelere katılmam için abd vatandaş formunu doldurmamı istediler. 'doldurmam' dedim, ikna edemediler. sonunda, 'abd ile türkiye arasında bir savaş çıkarsa hangi tarafa gideceksin?' dediler. ben de, 'abd'yi seviyorum ama türkiye vatanım' dedim. bana bir mektup yazdırdılar. mektupta, 'abd'yi de, türkiye'yi de çok seviyorum, eğer abd ile bir savaş çıkarsa 24 saat içinde hangi tarafa sadakatli olacağımı bildireceğim' diye yazdım. bu formüle ikna oldular ve çalışma izni verdiler.
    böyle bir uygulama ilk kez yapıldı. nasa, 'bu adam bize şart' dediği için oldu. çünkü yazılım programı yapan yoktu o sıralarda. abd vatandaşı olsam, dedelerim mezarında ters dönerdi."[2]

    kaynak:[1]http://www.gnckampus.com/news.php?readmore=958
    [2]http://www.milliyet.com.tr/…6/20/yasam/axyas01.html

    boğaziçi üniversitesi makine mühendisliğinde ilintili öğretim üyesi olarak gözükmektedir.

    (bkz: necdet eraslan)
  • an itibariyle ulusal bir televizyon kanalındaki bir programda, nazi döneminde almanyada bulunan ve incelenen bir uçan daireyi gözleriyle gördüğünü iddia etmektedir.
    böyle ciddi bir insandan gelen böylesine ciddi bir iddia karşısında ne desem bilemedim.
  • kariyerini bilmesem de yaptığı yorumlar ile( 'abd'yi mi seviyosun türkiyeyi mi' gibi bana soru sordular dediği röpörtaj ) sıradan kahvehane muhabbeti yapan hasan dayı kıvamlı adam.

    röportajinı okumak istemeyenler için kendisinin sarf ettiği sözlerle entry'mi noktalıyorum: yazılım programı, doktoram uzay üzerine, ben olsam f16'yı çift motorlu yaparım vs.
  • şuan dada da izlediğim zatı muhterem. kendinize güvenin bir türk çok sey yapabilir diyor özetle.
  • ne kadar genel olarak röportajlarına takılmış olunsa da mesleğinin hakkını vermiş gurur duyulası güzel insan.
  • 29 temmuz 2018 tarihli teke tek özel programı ile tanıdığım nasa eski yazılımcısı.

    kendisini dinlemek gerçekten büyük keyif , bundan yıllar yıllar önce dünya çapında ses getirmiş uzay programlarının yazılımlarında görev alması muazzam.

    umarım ülkemiz gençleri vakit öldürmek yerine vakitlerini tekrar böyle değerli insanların açtığı yollardan ilerlemeye harcarlar .

    allah uzun ömürler versin.
  • kendisi dünyanın en mütevazı insanı. onu ilginç kılan aslında bu özelliği değil, "dünya" için önemli bir işi gerçekleştirmiş olması.
    tarihler 20 temmuz 1969'u gösterdiğinde 1,5 milyar insan televizyonlarına odaklanmış neil armstrong'un ay'da yürüyecek olmasını heyecanla bekliyordu. armstrong’un "benim için küçük ama insanlık adına büyük bir adım" diyerek nitelendirdiği bu yürüyüşün ardında bu yanımdaki beyefendi vardı. nasıl mı?
    kendisi de o an tv başındaydı. tullahoma'da bir evde. yanında da bir düzine bilim insanı. spiker o an beklenmedik bir haber verdi "astronot armstrong'un bilgisayarı bozuldu, ay'a iniş yapamayacak!" bu ana şahitlik edenler üzüntü verici bu haberi alınca büyük bir hüsrana uğradı. elbette tullahoma'da bu evdeki bilim insanları da sukutuhayal içindeydi. sonra içlerinden biri "telaşa gerek yok, neil modülü ay'a indirebilir. bilgisayarın bozulma ihtimaline karşı, manuel olarak indirebilmek için üzerinde 1,5 yıl çalıştı" dedi.

    bu cümle üzerine şaşkınlığa uğrayan bilim insanları "sen nereden biliyorsun be türk?" deyince yanımda bulunan ve o vakit 32 yaşında olan bu bey "ben arsev eraslan, nasa'da apollo 11 projesinde yazılım ayağında çalışıyorum" dedi.
    bu adamın tahmini doğru çıkmıştı, armstrong bilgisayarın bozulması üzerine manuel olarak modülü ay'a indirmişti. 1,5 milyar insan izlemiş, insanoğlunun ay'a ayak basmasından ötürü gururlanmıştı. eraslan'ın nasa'daki görevi ise modülün dünya'ya dönüşü yani “re-entry” yazılımlarını gerçekleştirmekti. collins ve aldrin'in dünya'ya sağ salim dönmesi için gerekli yazılımları gerçekleştirdi. yani eraslan’ın yaptığı yazılımlar olmasaydı o modül dünya'ya inemeyecekti.
    başka ne mi yaptı? abd’deki tüm nükleer santrallerin çevreye olan etkisini minimuma indirmek için yazılım geliştirdi, ay’da kristallerden mücevher yetiştirmek için yazılım geliştirdi, suçluyu yüzünden tanıyan dünyadaki ilk 3d yüz tanımlama teknolojisini geliştirdi. bu yazılımla 1999 senesinde abd’de ödül kazandı. yani günümüzde kullanılan yüz tanımlama ilk kez bir türk’ün yani bu yanımdaki beyefendinin geliştirdiği teknoloji ile hayat buldu. uzun süre nasa’da bilim insanı olarak görev aldı, abd’deki birçok üniversitede profesör olarak öğrencileri ve nasa personelini eğitti.
    peki nereden merak sardı buna? babasının kitaplarından! uçak teknolojisi ve havacılıkla ilgiliydi bu kitaplar. içinde abd’nin japonya’yı bombaladığı uçağın fotoğrafını gördü ve maketini yaptı. henüz ilk okuldaydı ve model uçak yapıyor, kitaptaki gibi aynı şekilde boyuyor, pervanelerini takıyordu. o kadar çok model uçak yapmıştı ki evin bir odası dolup taşmıştı.
    işte o kitapla başladı her şey. babası türkiye cumhuriyeti’nin ilk uçak mühendisi necdet eraslan’dı. atatürk, necdet eraslan’ı fransa’ya gönderdi ve paris’te 1928’da ecole nationale superieure de l’aeronautique’te havacılık ve uçak mühendisliği öğrenimi gördü. sonrasında abd’ye 1937’de türkiye için satın alınacak uçakların temini için bizzat atatürk tarafından gönderildi. sonra ne mi oldu? necdet eraslan, türkiye’deki ilk dizel motoru icat etti. su türbinleri yaparak elektrik üretti. ‘karman line’ yani dünya ile uzayın birleştiği çizgiyi ortaya çıkaran dünyaca ünlü bilim insanı theodore von kármán’ın “gel abd’de kal sana profesörlük verelim” teklifini “atatürk’ün ülkesinde yapmam gereken işler var” diyerek reddetti. istanbul teknik ve yıldız teknik üniversitesi’nde profesör olarak çalıştı.
    1963’te abd’ye profesör olarak gitti necdet eraslan. louisiana state university makine – uzay havacılığı bölümünde profesörlük yaptı. bir yandan da nasa’daki görevlilere ders verdi. bu öğrencilerin hepsi apollo 11 projesinde çalıştı. yani baba necdet eraslan da ay’a gidilmesi için dolaylı olarak katkı sağladı. 24 adet kitap yazdı, motor ateşlemesi konusunda büyük çabalar kat etti, tübitak’ın kurulmasının fikir babası oldu ve türkiye cumhuriyeti’nin ilk uçak mühendisi olarak tarihe geçti.

    kaynak: tolga aydoğan.
hesabın var mı? giriş yap