• (bkz: gileadlı roland) her ne kadar bilinçli olmasa da bu kötü ünvanı taşımıştır hayat boyu.
  • bir demet tiyatro'da bir sekreter tiplemesi vardı demet akbağ'ın. hah işte onun diline yapışmış bir sözdü bu. sürekli çatlak annesiyle telefonda konuşur ve isterik bir şekilde "anne, anne diyorum lütfen çıkar o tüpçüyü evden! annneeee diiyoruuum..." falan diyip telefonu kapadıktan sonra da "anne katili oliciiim." diye beyanat verirdi. pek gülerdik kendisine ve şimdi de gerekli durumlarda yadederiz.
    (bkz: terbiyesiz)
  • şakasının bile kanımı dondurduğu olay. hiç yok mu? var tabii ki...
    bu konu ile ilgili :

    analardır adam eder adamı
    aydınlıklar önümüzde giden
    seni de bir ana doğurmadı mı
    analara kıymayın efendiler
    analara kıymayın efendiler
    bulutlar adam öldürmesin.....
  • denizanası öldürmekte bir çeşit anne katili olmaktır...
  • murathan mungan'in yabanci hayvanlar adli derleme kitabinda yer alan, patricia highsmith'in su kaplumbağası adlı hikayesinde gecen konu.
  • (bkz: matricide)
  • dün okuduğum bir haber beni aşırı üzdü ve saatlerce kafamı meşgul etti. bir nevi iç dökmek gibi olsun diye hislerimi burada da paylaşmak istedim.

    haber şu: https://www.samsunhaberhatti.com/…uklandi-2451.html

    samsun'da 16 yaşındaki bir çocuk 43 yaşındaki annesini, aralarında çıkan bir tartışmanın neticesinde tabancayla vurarak öldürmüş. sonra olay yerinden kaçmış ama birkaç saat sonra karakola giderek teslim olmuş. ardından tutuklanmış, babası ise şüpheli sıfatıyla çağırılmış ve adli kontrol şartıyla bırakılmış. anne ve baba birkaç yıl önce boşanmışlar.

    genelde böyle beni sarsan ölüm haberlerinde hemen gider o ölen kişinin sosyal medya hesabını araştırırım. ölmeden önce ne yapmış, nerelere gitmiş, neler yazmış, neler paylaşmış, bunu merak ederim. psikopat biri olduğum için değil ama yeni ölmüş bir kişinin saatler veya birkaç gün önce paylaştığı şeyler, özellikle de güzel şeylerse, bana bu dünyanın geçiciliğini hatırlatır. bunu hatırlamaya ihtiyacım var ve hatırlamak istiyorum. bir nevi mezarlık ziyareti gibi bir şey bu benim için.

    melek baştürk'ün de facebook hesabına baktım ve ölmeden saatler önce kur'an okurkenki bir resmini paylaşmış. annenin facebook duvar fotoğrafında kadere iman ile ilgili güzel bir söz var. resimlerine ve paylaştıklarına baktığımda çok temiz yüzlü, temiz kalpli, çocuklarına bağlı bir insan gördüm. hatta onu öldüren çocuğuyla da daha iki sene önce, yani çocuk 14 yaşındaykenki bir resimleri var. çocuk da çok temiz yüzlü, kollarını annesinin boynuna dolamış, ikisi de gülümsüyor.

    işte beni aşırı sarsan şeyler bunlar oldu. bir anneyi öldürmek gibi, bence dünyanın en kötü suçlarından biri olan bir şeyi bu çocuk, bu anneye nasıl yapabildi? aklım almıyor. diyebilirsiniz ki 'annenin kötü biri olmadığını nereden biliyorsun?'. birincisi, bir anne ne kadar kötü olsa da bir tartışmanın ardından ona kurşun sıkmak dünyanın en kötü suçlarından biridir. ikincisi, insan sarrafı değilim ama o annenin kötü bir anne olduğunu, hele ki 16 yaşındaki oğlu tarafından tabancayla öldürülecek kadar kötü biri olduğunu düşünmüyorum. hatta o çocuğun da çok iğrenç bir varlık olduğunu düşünmüyorum. insanların iç dünyaları yüzlerine bir şekilde yansır ve ben onların yüzlerinde bir şeytanlık göremedim. sadece yüzlerinde değil, paylaşımlarında veya yazdıklarında da hiç kötü bir şey göremedim. kim ne derse desin.

    babasının şüpheli olarak ifadeye çağırılması ve adli kontrol şartıyla salınması bende babanın bir kışkırtması olabileceği fikrini uyandırdı (tabi burada tamamen spekülasyon yapıyorum, babaya suç atmıyorum). benim de anne babam yıllar önce boşandığı için bu durumu iyi biliyorum. güzel bir şekilde boşanma ve ardından her iki tarafın da hayatına normal bir şekilde devam etmesi çok nadir görülen bir durumdur, hele ki insan ilişkilerinin çamurlaştığı günümüzde ve hele ki ortada çocuk varsa. her iki taraf da çocuğu kendisine çekmeye çalışır ve bazen de maalesef daha ileri giderek çocuğun aklına karşı tarafla alakalı kötü fikirler sokar. 14 yaşında gülerek kollarını annesinin boynuna atmış bir çocuk, iki senede annesini tabancayla öldürecek duruma nasıl geldi? bence bu tarz bir sorunun cevabı sadece bu haber özelinde değil, genel olarak hepimiz için önemli çünkü bu tarz şeyler, toplumsal hastalıkların bir tezahürüdür.

    benim için işin duygusal bir boyutu da var. o anne kendisine tabanca doğrultulduğu anda, kendisine ateş edildiğinde ve yerde son nefesini verirken neler hissetti, neler düşündü, neler söyledi?büyük ihtimalle annelik hisleriyle yine de çocuğunu düşündü. onun hapse gireceğini, büyük bir günah işlediğini, sonraki hayatının nasıl olacağını... annenin son anları, o duyguları, tüm bunları hayal etmek beni zihnen yordu. haber sitelerinde millet o çocuğa sövmüş ve 'linç edin' falan demiş ama ben 16 yaşında annesini öldürmüş çocuk için de üzülüyorum çünkü bu bence hayali mümkün olmayacak kadar büyük bir vebal. rabbimin anneye sonsuz rahmetiyle muamelede bulunacağını ümit ediyorum ama çocuk, bu felaket yükle bu hayatta yaşamaya devam edecek. ben onun yerinde olsaydım (allah korusun) hayatım boyunca vicdan azabı çeker, kendimi allah'ın ve annemin nezdinde affetirmek için hayatımı iyi bir insan olmaya adar, annemin arkasından her gün kur'an okur ve dua eder ve de hayırlı işlerde bulunurdum. inşallah o da, hapisteyken de, oradan çıktığında da öyle yapar. affedilmeyecek günah yoktur.
hesabın var mı? giriş yap