• altına altın yumurta eden tavuğun hödük kocasıdır efendim bu horoz.. namına bir de opera eylemişler ki, bize de bu opera sabahında, malum eseri yazmak düştü..

    horozumuzun öyküsü puşkin'in olup, sevgili rimsky korsakov tarafından besteye nail olmuştur; üç perdeliktir, 1909'a denk gelen bir gün moskova'nın arka sokaklarında vücut bulmuştur.. kimler vardır peki bu operada? hemen sayalım:

    * bunak kral dodon (bariton),
    * semerkant kraliçesi (soprano),
    * altın horozun sesi (soprano),
    * müneccimin teki (bas)..

    operanın prologunda, hadisenin sadece bebelere masal olduğu kuvvetle vurgulansa da, dönemin çarı (sonradan başını yediler neyseki) bunak kralı kendine benzettiği içün, eserin oynanmasını birkaç sene yasaklamıştır..

    eserimiz şöyledir: bunak kralımız dodon efendi, savaşlardan, askerlerden, halktan, boğazlara inme sevdasından, velhasıl her şeyden bıkmıştır.. bu sebeple, o aralar pek ünlü olan bir müneccim, krala tehlikeleri önceden haber veren, sismograf gibi bir altın horoz getirir, hey maaşallah; böylece kral biraz olsun rahatlar yani..

    horoz bir gün, durduk yerde semerkant kraliçesinin ülkeye saldıracağını haber verir gaipten.. kral da derhal kılıcını kuşanıp, atına atladığı gibi askerleriyle birlik savaşa koşar.. lakin kraliçeyi görür görmez savaşacağı yerde, kadıncağıza aşık olur (ki biz buna savaşta barışanlar demiştik zamanında).. kralın bir dolu zirzop hareketinden sonra kraliçe mecbur evlenmeyi kabul eder bizim bunakla.. herkes memnundur, oh ne aladır..

    fakat, gün geçtikçe kraliçe pimpirik kraldan gına getirir gayrı.. bu arada meşhur müneccim de dadanır kralın başına; verdiği horozun karşılığını istemektedir tabii haklı olarak.. peki nedir bu karşılık? densiz müneccim kraliçeye talip olmasın mı a efendim, olsun, yani bize ne.. ne ise, kral bunu duyunca bir hışım müneccimi boğazlar, bu esnada gök gürler, hava kararır, ortalık birden alacakaranlık kuşağına döner vesselam..

    altın horoz fırlar sahneye bu anda, öte öte gelerek kralın zaten gel-git kafasını gagalar.. ve birden fırtına diner, her şey eski haline döner.. lakin kralımız yerde iki seksendir, ölmüştür; tebası başında dövünüp durmaktadır nitekim..

    altın horozla kraliçeye n'olmuştur peki? o andan itibaren birlikte sırra kadem basmışlardır efendim; bakın 21.yy.dayız, halen daha haber alınamamıştır kendilerinden.. hayır, bir de horoz ve kadın, nasıl bir münasebettir yani bu; bütünüyle meraktayız..
  • doğan kitap tarafından yayımlanan juan rulfo kitabı. esasen bir senaryoymuş.
hesabın var mı? giriş yap