• giden birinin, biten bir mevsimin veya terkedilmek zorunda kalınan bir şehrin özlemi ile paralel duygu. tam tersi olan "alışmak", için için yanan korların üzerini örten bir kürek ılık külden başka bir şey değildir... ve zamanı geldiğinde, yaşanan en ufak enstantane, o külleri itina ile eşeler.
  • içi doldurulamaz kocaman bir boşluk oluşan içinize söz geçirememektir.
  • bu sabahların bir anlamı olmalı. (bkz: vega)
  • zar zor çevrilen yeni sayfalara, kalem izlerinden mütevellit, yeterince anlamlı cümleler kuramamaktır.. sayfanın inceliğindendir bu bol kelimeli cümlesizlik, bu dağınıklık, yahut fazla bastırarak yazmış olmaktan öncekilere..

    kimi zaman kişi, bir adım daha ileri gider -karanlığın "en" çekiciliğini giyinmiş olduğu anlardır- ve gözünü hala alamadığı izlerden kombinasyonlar çıkarmaya, şekil yapmaya uğraşır beyin fırtınaları yaratıp kendi kendine ki, zamana ihanetin alasıdır..
  • alışılamayan onun yokluğu ise, hep beklemektir. alıştığın anda bekleme süreci de bitmiş olur zaten.
  • yaklaşık 7300 sabah, saat 6'da kalkılmasına rağmen 7301. sabah yine küfrederek uyanmaktır.

    9 senedir gurbetten dönmemi bekleyen annemin, artık hiç gelmeyeceğimi her gün yeniden idrak etmesidir.
  • sabah kalkar kalkmaz kalpte hissedilen cizirti sesi. kimi zaman arkadaslardan uzaklasmak, aileyi ozlemek, sevgiliyi yanibasinda gorememek, farkli bi evde uyanmak...bazen hepsi..
  • masanın üzerindeki bardak bile şaşkındı, neden buradaydı? perdeleri yeri süpürüyordu salonun, kasvetli bir şey yoktu başlarda. sonradan boğuyordu. tohumu toprağa yeni düşmüş sarmaşık misali. derin iç çektiğimde anlamıştım enerjimi benden alan yaşama zorunluluğumu. bir yatağı vardı diğer odanın, katlanan masası, aynı renge uydurulmuş kitaplığı, dolabı. sıradanlığı iki günde iç burkarken dahiyane fikirler gökten zembille mi inecekti. sabaha endişelerim biter mi diye bir yabancı gibi sokulmuştum yatağa, her an uyanıp beni ben yapan bir yere gidecek gibi. burası hayatımın bir durağı. ne kadar konaklarım uzun vadeli planlarıma bağlı. belki bir gün sessizce kaçarım, hesap vermeksizin, yeni duygulara yelken açmak için. imkansızı başarmak için.
    tavandaki lambanın kıvrımlarına odaklanmış gözlerim adaptasyon sürecinde başarısızdı. sabahın ilk ışıkları hayatıma farklı bir yerden doğmuştu bile. ne fark eder ki uyansam, yorganı kafama çekip düşlerimle boğuşma zamanı! bir plan, bir ümit arama vakti.
    saate bakmak için telefonu ararken baş ucumdaki bira özgürlüğüne çoktan merhaba demişti, yayıldı kokusu küçücük odaya. o bile hayatıma siktiri çekip gitmişti, kimim vardı ki? bir ben bir muammalarım.
  • önyargıların çok büyük role sahip olduğu durumdur. onlardan bi kurtul, bi kasılma, bi rahat davran, sonra yine olmuyor diye bana gel. öptm kib bye.
  • kudurmamaktan beter değildir.
hesabın var mı? giriş yap