26 entry daha
  • nagisa oshima’nın japonya'da yaklaşık 30 yıl yasaklı kalan filmi.

    pornografik bir film midir, erotizm ile porno arasındaki ucu belirsiz çizgide gezinen popüler bir film midir, yoksa trajik bir öyküyü konu alan bir sanat yapıtı mıdır, bugüne dek çokça tartışılmıştır.

    bir uluslararası sinema festivalinde yasaklanan ilk film olmuş ve doğal olarak sanat sineması ile ticari sinema tartışmalarını yeniden alevlendirmiştir. filmin yönetmeni ise porno çektiğini zaten röportajlarında birçok kez dile getirmiştir.

    ai no corrida, yaratıcısının da mimlediği gibi, pornografik niteliği öne çıkan bir yapıttır. oshima’nın asıl başyapıtı ise kuşkusuz ai no borei'dir. bu filmde erotizm o denli naif, natürel bir biçimde takip edilmiştir ki, erkek ve dişi doğal bir motivasyonla birbirlerini arzularlar ve doğal içgüdülerinin yönlendirmesiyle birbirlerine sahip olurlar. işte, bu iki film bile konumuzu yeterince açıklığa kavuşturuyor. şöyle ki: her iki oshima filminde de erotik ayrıntılar tasvir edilmişse de erotizmin nerde başlayıp nerde bittiğini, pornografinin nerde bitip nerde başladığını saptamak handiyse olanaksızdır. bu bağlamda şu yargıya varıyoruz: erotizm ve okunuş tarzı kültürden kültüre haliyle değişebiliyor. bunun altını iyice çizmek gerekiyor. çünkü cinsellik ve görüngüleri evrensel düzeyde ve tek genel anlama gelecek şekilde okunması imkansız parametreleri barındırıyor.

    bugünden geriye bakıp filmi yeniden izlediğimde filmin pornografik, dolayısıyla uyarmaya/orgazm olmaya dönük niteliklerini kabul etsem de düpedüz tecimsel amaçlı bir porno filmi olduğunu kabul edemiyorum. oshima porno amaçlı çektiğini söylese de ulaştığı nokta ucuz uyarma fantezileri değildir. hem zaten yönetmenlerin kendi filmleri hakkında çoğu kez yalan söyleidklerini unutmamalıyız. onlardan öğrenebileceğimiz fazla bir şey yok. filmlerin kendisine bakıp sadece filmleri okuyalım yeter. filmin sinematografisi bile kitshc olanı dıştalar. ai no borei'nin de benzer bir görsel yapıya sahip olduğunu düşündüm hep.

    her şeye rağmen öyküde cinselliğin kırılgan doğası, iğdiş edilme, obsesyon gibi freudyen kavramlar tartışmaya açılmıştır. seviyorum bu filmi.
  • bir festivalde savcılık tarafından el konulan ilk filmdir aynı zamanda. ki o festival bugün siyasi duruşuyla öne çıkan ve sürekli kişisel ve kamusal özgürlükleri gündeme getiren berlin film festivali'dir. bir sanatçının inanılmaz yalnızlığı. sartre, bulantı'da "yapayalnızım ama bir kente yürüyen ordu gibiyim." diye yazıyordu. nitekim filmin yönetmeni oshima, değeri zamanla anlaşılacak filmiyle birlikte ne denli güçlü bir sanatçı olduğunu kanıtlamıştır. "iyi" eserlerin anlaşılması için zaman gerekir, sözü bir kez daha kanıtlanmış olur böylece.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap