• değeri üzerinden alınan vergi anlamında latince sözcük.. örneğin kdv, miktara göre değil malın değeri üzerinden bir orana bağlı olarak alınır.
  • matrahın hesaplanılmasında kullanılan bir yöntemdir. matrah, bir mal ya da hizmetin parasal değeri üzerinden hesaplanıyorsa ad valorem; hacmi, alkol derecesi, miktarı gibi fiziksel ölçüler ile hesaplanıyorsa, spesifik yöntem kullanılıyor demektir.
  • sağlıklı bir vergilendirmenin yapılabilmesi için kullanılması gereken yöntemdir. ülkemizde uygulanan vergi sisteminde oldukça az uygulanmaktadır. örneğin gelir vergisi "ad valorem" iken motorlu taşıtlar vergisi "spesifik" bir vergidir.
  • eğer vergilendirmede vergi konusunun değeri esas alınıyorsa ad valorem matrah söz konusudur. vergi değer üzerinden hesaplandığından vergi konusunun değeri arttıkça vergi de artmaktadır. bu nedenle adaletli bir matrah çeşitidir.
  • (bkz: ad valorem)
    (bkz: spesifik vergi)
  • malın belli bir yüzdesi olacak şekilde alınan vergilerdir.
    mesela 1000 liralık bir x malı aldığınızda 10 olarak ödediğiniz bu sabit vergi (fiyat üzerinden) ad valorem olacaktır.
    dolayısıyla 10.000 aldığınızda yine %10 kalacaktır.
  • gümrük tarifelerinde gümrük vergisi adı altında alınan ithal bir malın fiyatının yüzdesi.
  • ülkemiz, bir yandan, özellikle fed'in bir süredir uygulamakta olduğu sıkı para politikasının bir sonucu olarak, hem ödemeler dengesi açısından, hem de onun bir uzantısı olarak dış borçlar üzerinden giderek daha hızlı şekilde büyüyen bir maliyet yükü ile karşı karşıya kalırken, diğer yandan iç piyasada yıllardır süregelen durgunluğa bağlı olarak azalan vergi gelirlerine paralel şekilde kamu maliyesi dengesizliği ile de karşı karşıyadır ve bu durum bir kamu borç krizi tehlikesini de gündeme getirmiştir.

    devletin piyasadaki para miktarını artırmak suretiyle, enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir etki oluşturarak çoğaltmayı hedeflediği gelir kalemlerinin başında ad valorem vergi uygulaması üzerinden elde edilecek kazanç gelmektedir. yakın zamanda merkez bankası ve maliye bakanlığının gerçekleştirdiği "faizleri düşüreceğiz, nas bunu söylüyor" diyerek kılıf uydurduğu genişletici para politikasının iki önemli sonucundan biri ve asıl gerekçesi de işte devletin bu gelir türünde sağladığı kazançta meydana gelmesini beklediği artıştır.

    spesifik vergiler dışında, değişime dayalı vergiler paranın miktarı ve buna bağlı olarak değerindeki dalgalanmalara eşanlı tepki verirler. ağırlık ve hacim gibi fiziksel miktarlar üzerinden belli parasal tutarlar olarak miktarları önceden saptanan spesifik vergi uygulamalarında -mal ve hizmet fiyatlarında enflasyonun neden olduğu artışa rağmen- miktar sabit kaldığı için, vergi yükünde düşme meydana gelir. oysa ad valorem vergiler oran esasına dayalı oldukları için, bu tip vergilerden elde edilen kamu gelirleri de enflasyonla doğru orantılı olarak yükselir.

    ancak bu uygulama, içi çürümüş sebzelerle dolu bir kavanozun kapağını biraz daha sıkmaktan farksızdır. sonuç olarak o kavanozun içindeki sebzeler çürümeye devam edecek, çürüme sonucunda giderek daha fazla gaz açığa çıkacak ve bu da kavanozun içindeki basıncın zaptedilemez hale geldiği anda bir şekilde patlayacaktır. ülkemiz ekonomisinin durumu ve karşısında uygulanmaya çalışılan çarelerin özeti budur. ekonominin yapısal sorunlarını çözmeye yönelik yöntemler yerine, günü kurtarmaktan öteye gidemeyen tüm bu uygulamalar günün birinde artık işe yaramaz hale gelecektir.

    sonuç olarak, ad valorem vergi gelirlerinde enflasyon sayesinde kısa vadede yaşanan reel artış, diğer vergi türlerinde yaşanacak nominal artışın, bunların reel açıdan tekabül ettiği değerlerde de uzun vadede düşüşe neden olacağı için, ilk etapta kamu gelirleri üzerinde gözlemlenecek olan yükselme, bir sonraki aşamada nötralize olacak ve yine başlanılan noktaya geri dönülmüş olacaktır.

    ayrıca, piyasadaki para miktarını arttırarak milli gelir üzerinde kısa vadede yaşanacak olan artış, hane gelirleri homojen dağılmadığı için, toplumun çoğunluğunu oluşturan emekçilerin gelirindeki artışa reel enflasyon oranının altında kalan bir nispette yansıyacağından, belli bir noktadan sonra efektif mal ve hizmet taleplerinde daralma meydana gelmesi kaçınılmaz hale gelecektir. bu da devletin yaşayacağı kamu borç krizini ertelemek pahasına, genel ekonomik krizin öne alınması anlamını taşır. son tahlilde, efektif talepteki genel daralma, devletin kdv ve ötv gibi dolaylı vergi gelirlerini de düşüreceğinden, reel bileşenlere ters düşen genişletici para politikası uzun vadede resesyona ve hatta depresyona giden yolu kısaltır. bunun en çarpıcı örneklerinden biri de 1994 ekonomik krizidir ve basiretsiz yönetimin bedeli halka ödettirilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap