• tarihi okuma biçimleri içinde sokaktakilerin elinden tutan bir kitap.

    "tarihe, 'büyük adam' yaklaşımına bilinçli şekilde muhalefet ederek başka bir şekilde bakmak da mümkündür. bu, belirli olayları sıradan insanlar açısından alır ve onların öyküsünü anlatır.... ama bu tür bir 'aşağıdan tarih' çok önemli bir şeyi, olayların birbirine karşılıklı bağımlılığını, gözden kaçırabilir. bir olayda yer alan insanlara yakınlık duymak, kendiliğinden, onların hayatlarını ve hatta bizim hayatımızı biçimlendiren daha kapsamlı güçleri anlamamıza yetmez... örneğin 19. yüzyıldaki işçi hareketlerini, sanayi devrimini anlamadan anlayamazsınız. insanlığın mevcut duruma nasıl geldiğini, bu ve benzer pek çok olayın karşılıklı ilişkisini anlamadan anlayamazsınız. bu kitabın amacı böyle bir bakış açısı sunmaktır." ( sayfa: 11)

    zorlu; ama insanı okuyamama bunalımına sürüklemeyen bir kitap. tarih okumaya heveslendiren bir kitap. yazanın, çevirenin, basanın eline, emeğine sağlık.

    "dünyanın kapitalizm tarafından fethedilmesi, tarihsel süreci son derece hızlandırmıştır. 20. yüzyılda dünya nüfusunun çoğunluğunun hayatında, tüm önceki 5.000 yılda olduğundan daha fazla değişim vardır. böylesine müthiş bir hız, insanların yeni durumlarla, çok farklı durumların en son deneyimlerini yansıtan fikirlerini kullanarak baş etmeye çalıştıkları anlamına geliyordu. insanların düşüncelerinde dönüşüm geçirmeleri için, avrupa'da burjuvazinin 600 yılıyla karşılaştırılabilecek yalnızca onyıllar söz konusuydu. yüzyılın sonunda bu sürecin tamamlanmamış olduğu gerçeği, o sürecin hâlâ devam etmediği şeklinde yorumlanamaz. 20. yüzyılın tarihi, sayıları giderek artan, birbirini izleyen nesillerin, rekabetçi sermaye birikimi dünyasına boyun eğme mantığına direnen insanların tarihidir. bir kez rusya'da kısa süreyle başarılı oldular. kimi zaman, -almanya'da 1918-19'da; fransa'da 1936'da ya da polonya'da 1980'de olduğu gibi- sonra yenilmek üzere yarı başarıyla yetindiler. ama bunların hiçbiri, sınıf mücadelesinin bittiği iddiasına en küçük bir mazeret teşkil edemez. 19, yüzyılda küçük işçi sınıfının, 20. yüzyılın ilk yarısında daha büyük bir işçi sınıfının ve de yüzyılın son çeyreğinde çok daha büyük bir işçi sınıfının yürüttüğü türden mücadele, yeni binyılda, milyarlar gücündeki işçi sınıfı kesimlerince tekrarlanacaktır.

    bu mücadelelerden, dayanışma, karşılıklı yardım, eşitlikçilik, kolektif işbirliği ve kaynakların demokratik kullanımı değerleri etrafında toplumu yeniden biçimlendirmek için yeni girişimler ortaya çıkacaktır. dünyanın yönetici sınıfları, 5.000 yıldır kendilerinden öncekiler gibi, bu girişimleri önlemek için ellerinden geleni yapacaklar ve eğer gerekirse, kutsal iktidar ve mülkiyet hakları olarak gördükleri şeylere tutunmak için sonsuz barbarlıklara başvuracaklardır. mevcut kapitalist düzeni sonuna kadar -bu örgütlü insan hayatının sonu bile olsa- savunacaklardır.

    bu tür büyük çatışmaların sonunun ne olacağını önceden söyleyebilmek mümkün değil. bu yalnızca, nesnel sınıf güçlerinin -kendiliğinden sınıfların büyümesinin- çatışmasına değil, fakat ayrıca genişlemiş 'evrensel' işçi sınıfı içinde, nasıl savaşılacağını ve yoldaşlarının bu anlayışa nasıl kazanılacağını bilen bir çekirdeğin ne ölçüde ortaya çıkacağına bağlıdır. sistemin şu ya da bu yönüne şiddetli muhalefet edecek gruplar ve hareketlerin sıkıntısı çekilmeyecektir. sistemin kendi barbarlığı ve irrasyonelliği, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de bunu sağlayacaktır. ama 20. yüzyılın tarihi göstermektedir ki, bu unsurlar, sisteme her yönüyle meydan okuyacak bir kararlılıkta bir devrimci örgütlenme içinde kristalleştiğinde ancak ve gerçekten etkili olabilecektir. burjuvazi 17. yüzyılda yeni model ordu'da ve 18. yüzyılda jakoben kulüpleri'nde böyle bir kristalleşmeye ihtiyaç duymuştu. rusya işçi sınıfı, 1917'de bolşevik partisi'yle buna gereksinme duymuştu. muazzam genişleyen dünya işçi sınıfı, eğer insanlık bir bütün olarak yıkımla karşılaşmayacaksa, buna 21. yüzyılda tekrar tekrar gerek duyacaktır. bu gereksinme, ancak bu işe kendini adayan insanlar varsa karşılanabilir. irlandalı devrimci sosyalist james connoly, bir keresinde şuna işaret etmişti: 'gerçek peygamberler, yalnızca geleceği kendisi için yaratabilenlerdir'.

    geçmişi anlamak yararlı olabilir. bu kitabı o nedenle yazdım." (sayfa: 586-587)
  • "tercüme etmesi gerçekten zor bir kitaptır muhtemelen."

    bunun farkındayım...

    ancak, "yine de daha iyi tercüme edilmeliydi" diye düşündüğüm, eser...

    (bkz: halkların dünya tarihi)
  • keşke lise tarih dersleri de sultanlar ve savaşlar üzerinden değil de bu kitapta olduğu gibi halklar ve olgular üzerinden anlatılsa dedirten muazzam kitap. bitirmesi çok uzun sürdü ama yüzlerce yeni bilgi edindim. yordam kitap'ı da başarılı ciltleme ve çeviri için tebrik etmek lazım.
hesabın var mı? giriş yap