• oyunbozan tiyatro topluluğu'nun kenter tiyatrosu'nda sahnelediği ilk oyunlarının adı. ana rahmine düşen dört spermin öyküsünü anlatan oyunda emel çölgeçen, erdem akakçe, ismail hacıoğlu ve sermiyan midyat rol alıyor. oyun müziklerini de ceza yapmış.
  • 15-16-17-18 kasım 2007'de kenter tiyatrosu, 19 kasım 2007'de ataköy yunus emre kültür merkezi, 20-21 kasım 2007'de kadiköy halk eğitim merkezi, 30 kasım 2007'de caddebostan kültür merkezinde sahnelenecek oyundur. konusu itibariyle dikkat çekici gözükmektedir.
  • konusu itibariyle dikkat cekicidir ancak içeriği itibariyle itilesi tiptendir. bir dinci, bir homoseksüel, bir kadın ve bir marksist(?)... bir de köylü olsaydı çok daha iyi olacaktı aslında. anne canlı bombadır anne olduğunu öğrenir ama yine vaz geçmez. oyun nereye gider, ne amaçla yapılmıştır pek bilinmez. marksist olan gerçekten marksist midir yoksa zevkine düşkün bir kardeş midir? anlaşılmaz. ne kadar gülünür o da bilinmez. oyuncular ne kadar tanıdıktır? çok. gişeye çalışılmış mıdır? evet. iyi olan bir şey yok mudur? vardır o da dekor (göbek bağını temsil eden boruyu saymazsak). iş yapar mı? hiç sanmıyorum.
  • sonuna kadar, sapına kadar klişelerle dolu bir bir oyun.

    politik komedi, afili görünen, zor bir daldır ve bu oyun o dal üstünde tutunamamış; bir fıkra gibi başlayan konusuyla zaten tökezlemişti ama yine de içerisinde barındırdığı ilginçlikler ile "belki" dedirtmişti, şu an ise "olmamış" dedirtiyor.
    oyuncular fena oynamadı, dekor ve sahne gerçekten güzeldi, espriler güldüremiyordu, özellikle islami spermin yaptığı abuk subuk çakma(?) arapça konuşmalar seyirciyi kangren edecek düzeydeydi.

    --- spoiler ---

    güttüğü mesaj kaygısı var mıydı oyunun, tam olarak bilemiyorum. bir mesaj vermek istendiyse bile aynı terane yıllardır tekrarlanmakta ve herkesin ağzına sakız olmuş durumda, yine ve yeniden bunları bu şekilde duymak kimse de hiçbir kaygı uyandıramaz sanırım. herkesin teker teker ana mesajını verdiği konuşmalar o kadar yapmacıktı ki "oehhh" yani.

    bunlara rağmen verilen asıl mesaj, eninde sonunda kimsenin kimseyi düşünmeyeceği ve her koyunun kendi bacağından asılacağıydı. yalnız başına kalan her spermin sandalyenin üzerine çıkarak göbek bağına tutunarak kendini kurtarmak istemesi buna işaretti.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    "diyor ki... de ki..." repliğini espri repertuarınıza alma sebebi oyun. tabii liberal spermin "niye hiç bize demiyo da hep sana diyo lan bu" cevabı ise oyunun doruk noktalarından biriydi. 1 mart cumartesi günü izmirdeydi 9 ay son gün ekibi. çok üst seviyede olmamasına rağmen gayet tatmin edici bir oyundu izlediğimiz. oyunun başında "lütfen cep telefonlarınızı kapalı tutunuz. lütfen kapatıyomuş gibi yapıp sessize almayınız. sessize aldığınız zaman oyun esnasında kendinizden vınn vınn şeklinde sesler gelmesini istemezsiniz" şeklinde bir seromoniyle başlıyor oyun ki, ilk dakikaları itibariyle yeni bir şeyler izlediğinizi farketmenizi sağlıyor.
    --- spoiler ---
  • ana rahmine düşen dört siperm ve onların dokuz ay on günlük serüvenini konu alan lezzetli bir oyun. hicvi yanı ağır basan yoğun bir provokasyon var. adeta birilerini rahatsız edercesine güldürüyorlar seyirciyi. üstelik içinde bulundukları rahim bir canlı bomba. terörizmin çaresizliğini aynı anda "hem kurban hem katil" olmakla sergileyen, bir yandan da " hepimiz aynı rahmin çocukları değil miyiz" diye replikler savururken barış ve kardeşlik mesajları veren, bünyesinde birçok mesaj içeren bir oyun. bombaların patladığı, kardeşin kardeşe kırdırıldığı bir dünyada belki de en güvenli yer ana rahmi iken orda bile huzursuz olmanın ironisi...anne dışarıda patlamaya hazırlanırken içeri tıkılmış dört birbirinden spesifik spermin geçirdiği trajik- komik dakikalar...
    islami sperm rolündeki erdem akakçenin ve liberal sağ sermiyan midyatın performansı etkileyici ve dört oyuncu da sahnede fevkalade...
    oyuncuların hepsi içimizden birer "tip"i canlandırmakta ve toplumdaki sosyal, ahlaki ve dini değerlerin nasıl harcandığını hepsiyle tek tek dalga geçerek sunmakta ... nüktedan replikler oyunu canlı tutuyor. oyunun hem ironik hem de sarkastik havası espirilerle birleşince bir şeyleri fark ettiren, rahatsız eden, provoke eden, ifşa eden ve tatmin eden bir hali var.

    oyunun espirilerinden dem vurmak gerekirse " yani diyor ki...de ki..." repliği slogan olma yolunda ilerler. cezanın parçalarından iki tanesini de kullanan oyun, oyunbozanın ilk oyunudur.
  • öncelikle, ferhan şensoy ve sumru yavrucuk ikilisi tarafından yapılan cep telefonu kapatın uyarısı, başarılı bir oyun başlangıcı. anneyi de zuhal olcay seslendiriyor.

    günümüzde artan ayrılıkçı söylemlere karşı, "birbirimizle neden geçinmiyoruz ki" söylemini farklı ve bence başarılı bir şekilde sunuyorlar.
    süper bir oyun değil belki, eleştirmeye kalksak hatalarını da saymak da mümkündür.
    ama gülümsetmeyi de başarıyorlar, izlenmeye değer bir oyun bence.

    http://www.9aysongun.com/basin.html 'dan öğrendiğimiz kadarıyla:
    “9 ay son gün” oyununa usta oyuncular zuhal olcay, ferhan şensoy, sumru yavrucuk, altan erkekli, bülent emin yarar ve nihat ileri sesleri ile destek veriyor. oyunun sürprizleri arasında yer alan, rap müziğin ülkemizde ilk akla gelen ismi ceza’nın “9 ay son gün” için hazırladığı iki şarkı oyunun tarzını, ritmi ve sözleriyle ortaya koyuyor.

    not: düzeltme için kafamkaristi ya teşekkürler.
  • sermiyan midyat'ın yaratıcılığını gösterdiği, konusu, dekoru, her ince detayıyla kendisine hayran bıraktıran, ceza şarkıları ve ustaların sesleriyle de birleşince farklılığını hissettiren, sezonun en çok güldüren oyunudur. özellikle erdem akakçe'nin performansı görülmeye değerdir. uzun yıllardan sonra bir oyun, gülmekten gözlerden yaş getirmiştir.
  • sermiyan midyat hayranlığımı arttıran oyundur..
  • oyunun soundrack ceza'nın seslendirdiği 'hayatı çalan zaman'şarkısı.
hesabın var mı? giriş yap