• çocuğun mu var, derdin var kardeş! ilk bir buçuk sene zaten ölümüne zor geçiyor. moro refleksiydi, diş çıkarmasıydı, gaz sancısıydı, emmesiydi, gömmesiydi ebemizi sikti. tam iki yaşına geldi diyorsun, bu sefer iki yaş bunalımı geliyor. hadi alışıyor, alışıyorsun; büyüyor biraz, böyle normal sakin bir çocuk olmaya başlıyor derken, hooppp üç yaş...

    ulan her yeni yaşıyla birlikte yeni bir depresyona, bunalıma mı gireceğiz, eeeh eytere bea!

    bir ay önce üç yaşını doldurmuş olan oğlumun resmen patern gösteren arızaları var mesela şimdi. her gece, ama istisnasız her gece; son derece sakin ve mutlu bir akşam geçirdiğimiz ve pamuk gibi olduğu halde uykunun hemen öncesinde "uyumiycam ben, büyümiycem, dinlenmiycem, kreşe de gitmiycem" teranesi var. yatmadan önce dua eder gibi bunları sıralıyor. sonra "ben anneyi sevmiyorum, vurucam anneye, sen üzül, sen git" geliyor. bazen gerçekten dayağımı yiyip oturuyorum, bazen de bir anda insafa gelip sarılıp öpüyor, uyuyor. gündüz de bağırma ve öfke nöbetleri var mesela. bazen her şeye hayır deme anları oluyor, istediği şeyin ne olduğunu kendisi de bilmediği için, her şeye hayır diyor, ağlıyor ağladığı için de sinirleniyor bu sefer. sonra sinirlendiği için ağlıyor. sonra bir anda gördüğü ya da duyduğu bir şeyle o moddan çıkıyor, "anne biz bugün körüklü otobüs gördüüükkk" diye bambaşka bir moda bürünüyor. 4 yaşın krizi var mı, merakla onu bekliyoruz şimdi. yeni sürüm çıkar çıkmaz indirip güncelleyeceğimdir.
  • bir örneği de aşağıdadır:

    ofise yeni gelmişim, telefonum çalıyor, eşimin numarası; açıyorum, konuşan benim cüce.

    +anne, sen buraya gelmelisin.
    -oğlum, ofisteyim ben, sen neden daha kreşe gitmedin?
    +cahil kalıcam ben. senin eve gelmeni istiyorum. patron sana para vermesin. aç kalalım.
    -tamam annecim.
    -tamam, iyi akşamlar anne (saat sabah 9 buçuk)
  • evet sevgili ekşiciler, bir başka üç yaş sendromu örneğiyle daha karşınızdayız.
    cincüce bu pazar sabahı pek tatlıydı. oy kullanmaya birlikte gittik, sandığa oyu o attı; sandık görevlileriyle sohbet etti, alkış aldı filan. sonrasında evde de keyifli; ben de küçük psikopat diktatör cücenin keyfi yerinde diye seviniyorum.
    sonra kek istedi allahın bacaksız diktatörü. o kadar da güzel konuşuyor ki! annecimler, lütfenler havada uçuşuyor. neyse baktık un az kalmış, babasıyla markete gittiler. unu bana getirdikleri anda anne kek yapmasın diye bir ağlamak kopardı ki!
    sanki cehennemden bir görü gelmiş buna, o keki pişirirsem iblis o kekten çıkacak; öyle itiraz ediyor, yerlerde tepiniyor! yumurtaları şekeri çırpmışım kalıp yağlanmış unlanmış len bi git oldum; bu sefer de keki çöpe atmam için debelendi yarım saat. çaktırmadan fırından çıkarabilirsem ne ala. hoofff nr kadar zormuş lan! annelerinize öf demeyin valla taş olursunuz bak! çocuk dediğin şirin tipli ruh hastası yau!
  • elbisesini giyeceği zaman bize kök söktürüyor. ikna etmek için bir yere gitmeden önce yarım saat zaman geçiyor. annenin yanından hiç ayrılmıyor. tuvalete bile gitmesine izin vermiyor. kızımız zaman zaman bu şekil davranışlarda bulunuyor.
  • 30 yaşındaki insanlara hiç mi hiç yakışmıyor.
    (bkz: her sendrom yaşında güzel)
  • evde iki yaş sendromu başında bi cücükle üç yaş sendromunun zirvesini yaşayan bir cücük var. bana da isyanlar çıldırmalar düşüyor.
    gece gece büyük bi sinir harbinden sonra başlıktakileri okuyup rahatladım. hepsi mi aynı olur arkadaş bu cücüklerin. bazen kafayı yiyecek gibi oluyorum acaba sorun benimkilerde mi diyorum ama değilmiş ohh*.
    (bkz: terrible twos)
    (bkz: horrible threes)
    (bkz: fucking fours)
  • kendini yerlere atma, herşeye hayır deme, istediği olmayınca çığlık çığlığa bağırma sinir krizi geçirme dönemi. nasıl üstesinden gelinmesi gerektiği ile ilgili kamu spotu yapılması lazım o derece sıkıntılı bir süreç.
  • çok zor lan..valla bak. doğduğundan beri yardımcı, bakıcı olmadan tek başıma bakıyorum oğluma. her yaşın zorluğu var ama en dişlisi 3 yaşmış. istediği bir şey o an olmadığında ağlamaya başlıyor. hem ağlıyor hem anlatmaya çalışıyor ama mümkün değil anlayamıyorum anlattığı şeyi. sakince "seni ağladığında anlayamıyorum" falan diyorum ama bunu derken de kendimi salak gibi hissediyorum çünkü dediklerimi duymuyor bile o an.
    istediği şey o an yapabileceğim mantıklı bir şeyse yapıyorum ama bazen "rüzgar esmesin" diye ağlıyor mesela. napayım yani o an. bahçıvanlar ağaçları budamasın, gökyüzünde gördüğü uçak gözden kaybolmasın. sevdiği bisküvinin ambalajı değişmiş o günden beri yemiyor onu. marketten eski ambalajlı kalanları topluyoruz.
    birey oluyor, benlik algısı falan anlıyorum, saygı da duyuyorum ama ağlamadan söylesene derdini küçük eşşek.
  • uzun zaman sonra ziyarete geldiğim yeğenimde bugün gördüğüm ve öğrendiğim hede.hele o ağlama krizleri yok mu insanı bitirir.yerde öyle bir tepiniyor ki hiçbir şey yapamıyorsunuz resmen.yok arkadaş ben evlenmiyorum, çocuk da yapmıyorum.
  • dişlerimi fırçalamayacağım.
    ellerimi yıkamayacağım.
    sağlıklı beslenmek istemiyorum.
    saçımı toplamaaaa aneeeee
    ceket giymeyeceğim hayır hava soğuk değil.
    2 yaş döneminin katlanarak tsunami gibi üzerinize geldiği dönem.
    sendrom değil gelişim dönemidir en azından çocuk için sabırlı ebeveynler değilseniz sendromu siz yaşarsınız.
    evde minik bir ergen. soruyor,sorguluyor kabul etmiyor. herşeyi kendi yapmak istiyor yapamazsa öfke başlıyor.
    inatlaşmamak en iyisi.
    çelik gibi sinirlere sahip olmak gerek.
    2 yaştan farkı 2 yaşta dikkati kolay dağılır, kolay ikna olur.
    3 yaşta dikkatini başka yöne çekmek zordur hedefe kilitlenir, ikna olmaz.
    ağlar, bağırır,tepinir,vurur ve fırlatır.
hesabın var mı? giriş yap