• 21 eylul 1986 ankaragücü beşiktaş maçından yarım saat sonra başlayan maçtır. tabii o gün için kimse ahmet akçay'ın beşiktaş ağlarına atacağı golün 21 yıl sonra gündeme geleceğini tahmin edemediği için ankaragücü-beşiktaş maçını spor sayfalarının kıyısına köşesine sıkıştıran derbidir.

    her fenerbahçe galatasaray maçı gibi yüzyılın derbisi olarak lanse edilen maçın diğer ilginç bir yönü, yugoslav milli takımının kalesini koruyan iki file bekçisinin iki türk takımın kalesini koruyor olması idi. simoviç euro 84'de yediği gollerle ikinci plana düşmekle beraber -bizce- hala daha lukovcan icin önemli bir alternatifti. milli oyuncuların türkiye'de top koşturmasını bir gurur kaynağı sayan bizler için bu önemli bir olaydı. zira yugoslav milli takımının sol açığı şekerbegoviç'in beşiktaş formasıyla çektirdiği ilk fotoğrafın bende oluşturduğu duygu sağanağını tarif etmem bugün bile mümkün değildir.

    sonuçta iki takımın kalesini de milli patentli iki oyuncu koruyordu ve sıkı durun: yugoslav milli takım teknik direktörü bu maçı izlemeye türkiye'ye gelmişti. allahım ne büyük onur ve gururdu! kimi seçerse seçsin yugoslav milli takımı kadrosu sayılırken bir türk takımının da adı geçecekti. biz de derbi mücadelesini biraz yugoslav antrenörün gözüyle izleyecek ve altın değerindeki yorumlarla olayı irdeleyecektik:

    "lukovcan hava toplarında daha mı iyi ne?"
    "yok canım! bakma uzun boylu olduğuna. tam tersi. o yerden yapılan vuruşlarda, simo ise yan toplarda daha iyidir"
    "lan nasıl iyi? görmedin mi bayer uerdingen maçında yediği golü geçen sene?" *
    "evet ama filanca maçı da o aldı"
    "bu lukovcan'ın bir parmağı yarımmış"
    "sen sonuca bak olum. adam mis gibi kaleci"
    vs..
    vs..

    basında devlerin savaşı adıyla bir yanda kılıcını çekmiş simo, diğer yandan mızraklı lukovcan karikatürleri gırla gidiyordu. bu hengame arasında kim takardı ankaragücü beşiktaş maçını? bir tarafta kimsenin tanımadığı jurkoviç destekli -hem de ne destek- ve altyapıdan yetişen oyuncularıyla beşiktaş karşısında hüsnü'lü adil'li ankaragücü, diğer tarafta yugoslav millileri arkasına alan, gurbetçi türk futbolcuları ile caka yapan galatasaray ve fenerbahçe.

    trt'nin biz iyi kullarına bir hediyesi olarak iki maç dönüşümlü olarak yayınlanacaktı. bunu her zaman olduğu gibi maç sabahı öğrenmiş ve bütün planı programı rafa kaldırmıştık. plan program dediğimde hatunla el ele tutuşup gezmek falan değil. başarı yayınlarının liseler için kimyası veya hasan kartal'ın matematik kitapları ile sehpa üzerinde karakucak güreşi. bu planların rafa kalkmasına zerre üzülmeyip maçı beklemeye koyulduk. neyse ki henüz uefa türkiye'de gece maçı altyapısı olmadığı için bekleyişimiz uzun sürmedi ve öğleden sonra 14:30 gibi beşiktaş maçının başlamasıyla sona erdi. o maçın hikayesi zaten son 5-6 gündür anlatıldığı için mevzuya girmeyeceğim. fakat şu kadarını söyleyeyim, derbinin berabere bitmesine duacıydık. zaten işler de istediğimiz gibi gidiyor, lukovcan ve simovic'in klaslarına yakışmayacak şekilde yediği gollerle maç 1-1 devam ediyordu. bizim aklımız niye ankaragücü'ne gol atamadığımızdı ama ahmet akçay başıyla kıçıyla bu beklentimize tuz biber ekti. dedik ya derbi daha geç başlamıştı ve beşiktaş maçından sonra ama bu defa dönüşümsüz ve kızgın bir şekilde fenerbahçe - galatasaray maçına bakmaya çalışıyorduk. kaşlarımız çatık, dudaklarımız ahmet akçay ile ilgili hırıltılı dilek ve temenniler yayıyordu.

    neyse ki beşiktaş maçı derin bir üzüntü ile son bulmasına rağmen derbide durum berabere idi. maç böyle biterse beşiktaş sıfır, rakipleri birer puan alacak ve fark açılmayacaktı.

    ancak oyle olmadı. galatasaray fenerbahçe maçı da tıpkı ankaragücü beşiktaş maçı gibi hakemin skor üzerine doğrudan etki etmesiyle galatasarayın galibiyetiyle sonuçlandı.

    aralarında 450 km mesafe olan iki maçın iki orta hakeminden biri bizzat ankaragücü adına golü yazıyor diğeri hakem camiasının alex'i olabilmek için asist krallığına soyunuyordu.

    maç 2-1 galatasaray hakimiyetiyle biterken bu maçı 21 yıl sonra aynı hararetle yazacağımızdan habersiz yükleniyorduk ertesi günün soğuk matematik sabahına sabri babacan'ın trigonometri sorularıyla.

    iki hakemin toplam 15-20 dakika arayla dokunduğu iki top bir anda herşeyi bombok etmişti. beşiktaş bir puandan olurken galatasaray ek bir puanla 2 puanı evine götürmüş ve siyah beyazlılara karşı bir anda 2 puanlık bir avantaj elde etmişti. sezon sonu beşiktaş'ın şampiyonluğu 1 puanla kaybetmesinin üzüntüsünü ise en azından 21 eylül günü yaşamamıştık. meğer o sezon bizi daha ne ızdıraplar beklermiş.

    ertesi günü sınıfta geçilen taşağı ne siz sorun ne ben söyleyeyim. okul yolu üzerindeki akçay otel diye cenabet, döküntü bir oteli gören galatasaraylı arkadaşların en az 2 yıl boyunca "ahmet akçay ankaragücü'nden aldığı paralarla otel açmış kendine" esprisini ise ne kadar komik bulduğumu anlatamam.

    haa yugoslav milli takım kalecisi kim mi oldu? ne lukovcan ne simoviç. yanılmıyorsam stajonovic.
  • fenerbahce nin attigi golde hakem aykan koseoglu nun yaptigi asistle hatirlanan mac.macin 18. dakikasinda fenerbahceli pesic in korner atisinda havadan falsolu gelen top arka diregin onunde sekip auta giderken, topun uzerine geldigini goren aykan koseoglu paniklemis ve omzunu geriye cekip, yana dogru egilince kendisine carpan top guzel bir omuz pasi olarak hasan in onune dusmus ve onun da topu geri cekip alti pasa yaptigi ortada, senol rasit in hamlesine ragmen simovic in yanindan topu aglara gondermis.hakem ayhan koseoglu da galatasarayli futbolcular kotu bakislari altinda basi onde santrayi gostermistir.
  • talihsiz bir şekilde hakem aykan köseoğlu'na çarpan top, fenerbahçeli futbolculara asist olmuş ama galatasaray maçı 2-1 alarak hem hakemi hem de tarihe geçecek bir talihsizliği bertaraf etmiştir.
  • ali tanrıyar'ın başkanlığı döneminde gerçekleşmiştir.

    (bkz: ali tanrıyar/#46460236)
  • turkiye birinci ligi 1986-87 sezonu ilk devre müsabakasıdır.
hesabın var mı? giriş yap