• corneille, jean racine, la rochefoucauld gibi isimlerin çıktığı dönem edebiyatı.

    barok edebiyatı, klasisizm bu dönemde ortaya çıkmaya başlamıştır. bu dönemdeki en güçlü isimlerden birisi şüphesiz rene descartes'tır. felsefe temalı eserler vermiştir. alexandrine yani 12 hecelik dizelerle şiirler yazılmaya başlamıştır bu dönem edebiyatında. klasik trajedi eserleri ortaya çıkmıştır. bu alanda racine, corneille gibi isimler öncülük etmiştir. libertinage kavramı çıkmıştır yani buna göre akıl ön plandadır. din dogmaları ve hıristiyanlığın getirdiği disiplinler kabul edilmemektedir.

    klasik dramaturji:
    * jean racine
    * pierre corneille
    * moliere

    şiir:
    * françois de malherbe

    moralist:
    * jean de la fontaine
    * blaise pascal
    * jacques-bénigne bossuet
    * françois de la rochefoucauld

    roman:
    * madame de la fayette
    * paul scarron
    * antoine furetiere
    * charles sorel
    * jean de lannel
    * cyrano de bergerac

    bunlar dışında;
    * nicolas boileau
    * la bruyere
    * blaise pascal
    * pierre gassendi
    * madame de sévigné
    * le cardinal de retz
    * gautier de costes de la calprenède
    * marin le roy de gomberville
    * georges de scudéry
    * madeleine de scudéry
    * pierre de marbeuf
    * gédéon tallemant des réaux
    * françois tristan l'hermite
    * jean rotrou
    * jean-baptiste rousseau
    * marc-antoine girard de saint-amant
    * charles saint-evremond
  • çeviri edebiyatı açısından inceleyecek olursak, les belles infidèles (sadık olmayan güzeller) isimli akımın damgasını vurduğu edebiyat dönemidir. bu yüzyıl içerisindeki mütercimlik tarzlarını bu akım çerçevesinde gelişen ve bu akıma tepki duyan dört grup halinde inceleyebiliriz.

    1. çevirinin zamane değer yargılarına uygun yapılması gerektiğini ve bu uğurda orijinal eser yazarının hem düşüncelerinin hem de yazdıklarının değiştirilebileceğini düşünenler (les belles infidèles)

    bu düşünce akımının çıkış noktası çeviri edebiyatına ket vurulması ve anadil fransızca'nın zenginleştirilmesi için bu dilde eserlerin yazımına öncelik verilmesini savunan joachim du bellay önderliğindeki la pleiade grubu olup, 16. yüzyıl sonunda plutarkhos'un paralel hayatlar adlı eserini inanılmaz bir adaptasyon gücüyle çeviren ve neredeyse fransızca dilinde yeni bir eser yarattığı kabul edilen jacques amyot bu grubun öncüsü olmuştur.

    bu yüzyılda mukaddes prensip olarak görülen "beğeni toplama takıntısı ve zamane değerlerine adapte olma" düşüncelerini en iyi bu grupta görebiliriz. bu gruba en güzel örneği nicolas perrot d'ablancourt verecektir. kendisi, çeviri mesleğinin zamanın değer yargılarına uygun olarak edebi nitelik taşımadığını kabul etmekte ancak kendisinin yaptığı şeyin de zaten çeviri olmadığını, daha nitelikli bir olgu olduğunu iddia etmektedir. bu düşünce etrafında toplanan çevirmenler ise onun isminden yola çıkılarak "secte perrotine" üyeleri olarak kabul edilecektir.

    2. bu yüzyılda görülen ikinci akım asıl metne belli bir bağlılığı şart gören ancak yüzyıla egemen olan hoşa gitme ve zamane değer yargılarına adapte olma prensipleri nedeniyle söylemesi kolay olan metne bağlılık şartını tam anlamıyla yerine getirmeyenlerin oluşturduğu akımdır.

    en iyi örnekleri bay ve bayan dacier'nin ve françois de malherbe'in çevirileridir. bunlar pléiade grubuna tepki duyan çeviri tutkunlarıdır ve her ne kadar belles infidèles'in sınır tanımayan serbest çeviri tekniğine karşı çıksalar da (bilhassa malherbe "commentaires sur desportes" isimli eseri ile jacques amyot çevirisini aşağılaya aşağılaya perişan etmiştir) yaptıkları çevirilerde kısmen bu akıma yenik düşecekler, bir çeşit çelişki içerisinde olacaklardır.

    3. üçüncü grupta anlatacağımız akım belles infidèle'in tam anlamıyla antitezidir. içerisinde blaise pascal ve antoine arnauld gibi zamanın önde gelen jansenistlerini* barındıran port-royal isimli manastır, serbest çeviri ilkesini tamamen reddetmiş ve "grammaire logique de port-royal" isimli eserde çeviriye aklın ve mantığın ışık tutması gerektiğini, hatta doğru bir çeviride bir eseri ilk önce yabancı dile çevirip daha sonra bu çeviriyi orijinal diline çevirdiğinizde karşınızda orijinal metnin tıpatıp aynısını bulmanız gerektiği açıklanmaktadır. son derece ütopist olan bu ideal doğal olarak hiçbir zaman gerçekleştirelememiş, sözde kalmıştır. zira bu kadar uçta bir sadık çeviri taraftarı olan bu aydınlar bile zamane değerlere uyum sağlama prensibinden paylarını almış, ve yaptıkları çevirilerde adabımuaşereti gözönüne alarak bir takım ufak değişiklikler gerçekleştirmişlerdir.

    4. dördüncü ve sonuncu grup ise bütün bunların ortasını bulmaya çalışan insanlardan oluşmaktadır. pierre daniel huet gibi edebiyatçılar belles infidèles'in serbest çevirisine karşı olduklarını, asıl metne sadık kalınması gerektiğini ancak çevirinin konusuna uygun olarak farklı çeviri yöntemlerinin uygulanabileceğini savunmaktadırlar. teknik bir metinde motamot çeviri ön plana alınırken, edebi metinlerde iletilen mesaja sadık kalmaya çalışmayı mantıklı bulurlar.

    bu yüzyıla ait çeviri hakkındaki bilgileri sonlandırırken, belles infidèles'den ilginç bir anektodu da iletmek isterim. beğeni toplama ve adabımuaşerete uyum gösterme ilkesine saplantı derecesinde bağlı olan bu akım yazarları, aşağılayıcı alt metinlere sahip olan domuz, horoz gibi kelimeleri çevirmekten sakınmışlar, mesela horoz (coq) demek yerine çevirilerinde "bouquet multicolore qui décore le toit de nos églises" (kiliselerimizin çatılarını süsleyen renkcümbüşü) demişlerdir.
hesabın var mı? giriş yap