• adnan menderes zamaninda cikarilan musluman olmayan azinliklarin turkce konusmalarini hedefleyen ozunde irkcilik tasiyan kampanya.
  • vatandaşlık hakkı vermek için zorunlu dil sınavı uygulayan hollanda ve danimarka devletlerinin gizli ırkçılığının yanında masum kalan irkçımsı söylem
  • kampanya 1928'de milli turk talebe cemiyeti tarafindan baslatilmis, dp döneminde azinliklara yonelik olarak canladirilmistir.
  • içerdiği emir kipi, birey kavramını reddeden bir vatandaş kelimesi ve zaten herhalde türk bir bakkalla rum müşterisinin rumca konuşmayacağı varsayımıyla değerlendirdiğinde, iki rum'un aralarında türkçe konuşması zorunluluğunu ortaya çıkaran (belki mecburiyet olmasa da) düpedüz faşist slogan. bu sloganı destekledikten sonra bulgaristan'daki türklere yapılan baskılara karşı çıkma şansınız kalmaz; eh zaten türksünüz diyip türkçe isim vermekten pek de uzak bir tavır değildir bu. rum bir anne, tramvayda çocuğu ile konuşurken* birinin kalkıp "vatandaş, türkçe konuş" demesi herhalde haklı bir rica değildir.

    *post express sayı 2001/05 sf 46
    andonis kafecopulos röportajı- faik paşa caddesi, numara 12
  • 2 jenerasyon sonra kimsenin ladino konusamayacak olmasina sebebiyet verecek olan devlet politikasi...
  • bu "emir" cümlesinin değişik türevlerine kahvehanede kendi arasında, veya hastanede ziyaretçiler ve hasta kişi arasında geçen konuşma, kendi anadillerinde, kürtçe olduğu için ülkemizdeki bir kısım kürtler de maruz kalmıştır. sonra bunların pkk'lı olmasına çok şaşırılmış ve bütün suç arkalarındaki dış mihraklara yüklenmiştir.
  • eger bu kampanya ircilik tasiyan bir kampanya ise, butun bati avrupanin irkciligin besegi oldugunu kanitlayan kampanyadir.

    yer hollanda, sehir x, tien stad regels( sehirin on kurali) meydanda elektronik bilbordta yayinda,

    4. regel, spreek nederlands, we begrijpen elkaar.(4. kural hollandaca konus, birbirimizi anlayalim)
    sehirdeki fasli nufusunun kafasina vuran bir cumle.

    benzer bir tabelaya belcikada da rasladim. ve de avusturyada da benzeri uygulamalar oldugunu biliyorum.
    ota boka soykirim, asimilasyon, azinlik kiyimi vs.. demeden once dunyadaki uygulamalari nasildir. bakmaliyiz.

    ayrica hollanda da su uygulama yillardir vardir.

    siz dogustan ya da sonradan yerlesmis pasaportlu bir vatandassiniz. issiz kaldiniz. sosyal yardima basvuruyorsunuz. cevap su, eger onlarin belirledigi okulda butun gununuzu dil egitimine harcarsaniz, o parayi veriyorlar .yoksa para yok. acsiniz yani, butun omrunuz calismakla gecmis olsada tikir tikir o paralar sizden kesilmis olsada, ya git is bul diyor ya da git hollandaca kursuna.
    diyeceksiniz ki ne guzel iste kurs veriyor iste.( ezik avrupa hayrani lafi)

    bu adamlar hollanda vatandasi, icerisinde 55 yasinda olan adam var.,teyze,nine her birsey. ayni muameleyi onlara da zorluyorlar.
    fakat hollandali ayni durumda oldugun da git japonca ogren yoksa vermem demiyor. ya da git bir ust okula yazil hem oku hem parani al. sorgusuz veriyor. kendi vatandaslari icerisinde bile ayrim yapiyor birakin baskalarini.

    isin aci tarafi bu ve bir suru benzeri baslikta vurguladigim gibi, bunu yapan adamlar turkiye deki avanak insan haklari savundugunu iddia eden kesimin ilham kaynagi kesimler. sonra da gidip nutuk cekmezler mi bruksel de..

    edit:tabiki bazilarinin sindirim sistemleri farkli gelismis! ve bu sebeple, bu tur olaylari hazmetleri kendilerince daha kolay gorulebilir, fakat yanildiklarini aci sekilde anlamalari , genelde uzun surmez.

    soyleki, adi gecen ulkeler, mesela hollanda, yeni bir ilke daha imza atmistir. turizm disinda , 3 aydan fazla ulkeye girecek avrupa birligi disindaki yabancilara, vizeyi alabilmek icin, vize sartlari disinda on bir sart koymustur. bu da hollandacayi daha turkiyede iken ogrenmek 2. level seviyesine cikmak, bununla da kalmayip, devletin yaptigi vatandaslik sinavini( hollandaca) daha turkiye de iken gecmek), yani sindirimi kuvetli , cok bilmis suser, yaw bir hatunla tanistim sarisinda bal dok yala, bir iki sene yasayayim beraber diyemeyecek, sindirimini kuvvetlendirmek icin gerekle olan meshur sodalari , oradaki marketlerden alamayacaktir!!

    aksine turkiyenin neresinde olarsa olsun , ankara ya da istanbul daki konsolosluklara gelmek ve orada kalmak zorunda kalacaktir. ogrenene kadar .tabiki benim sindirimim kuvvetlidir bir okadar da hizli ogrenirim. !5 gunde dili cozerim diyemiyorsa. kizilcahamam sodasina uzunca bir sure talim edecektir.
    herkez oradaki unuversitelerden burs alamaz ya!!

    bu arada bunu yazan suserin, uzunca bir sure amerika deneyimi oldugunu, 11 eylulu orada yasadigini, bu vesile ile , dunyada ki butun memelilerin, sindirim sistemleri ve hazim surecleri hakkinda bilgili oldugunu hatirlatmak isterim.
  • imparatorluktan devlete donusumun,guc kaybinin temel gostergelerinden.
  • evet luzumlu ayar gereksinimi uzerine hakkinda tekrar beyanat vermek zorunda hissettigim sovenizmin dibine vurmus slogan/kampanya. kampanyada ihtiva eden irkcilik ile ilgili isbu entry'de ( #7669585) oldugu gibi fiktif, boyle desteksiz bir karsilastirma yapmadan once yiyorsa sartlari tartismakta faide vardir. bir kere bati avrupa demokrasilerinin dil uygulamalari ile cumhuriyetin ilk yillarinda ekonominin millilestirilmesidoneminde filizlenen ve dp iktidari ile hayata gecirilecek zemini ve gucu bulan uygulamalar arasinda ciddi bir kontrast vardir, hatta ben siyah-beyaz cekerim buna.

    hollanda, isvec gibi ileri demokrasileri hazmetme evresinde, kendi carpikliklarini ozumseyemeden her yurtdisina cikan gibi elestirel ve defansif egilimdeki turk gencinin hollanda'da sokaktaki "bilbort"ta gordugu ibare ayni ulkede yasayanlarin birbirini anlama amacini guder. 40-50 senedir - ya da yarim yuzyildir diyelim de durumun vehameti daha bir iyi kavransin - almanya'daki turklerin, hollanda'daki faslilarin kendi icine kapali ortamlarda, gettolarda hayatlarini surdurmeleri ve entegrasyona tamamen karsi yasam bicimleri bati avrupa hukumetlerini cesitli dil politikalari olusturmaya itmistir. avrupada'ki bu sloganlar avrupa'nin artik kendi parcasi olarak gorme zorunlugunda ve egilimindeki bu topluluklari/azinliklari egitme, icinde yasadiklari ulkelerin dillerine yaklastirma, onlara - yani embesillikten uzak, biraz ja, nein disinda almanca anlamayan, konusamayan zihinsel sorunlari olmadigini iyi niyetle dusundugum insanlara - en buyuk toplumsal iletisim aracini ogretme mahiyetlidir.

    evet turkiye tarihinin kara sayfalarinda yer almis bu kampanya tipki alti yedi eylul olaylari, varlik vergisi, 1934 trakya olaylari, yunan uyruklularin sinir disi edilmesi gibi azinlik karsiti irkci bir uygulamalar butunudur. yukaridaki kampanyadan farkli olarak sig beyinlilerin aklina hemen gelebilen turkcenin yozlasmasi, dilimize giren ingilizce kelimelerinin coklugu gibi konular artik 1980'deki ressam evren pasa ihtilalinin tecavuzune ugrayarak ozunu ve fellegini sasirmis turk dil kurumu ve buyuk ordinaryus profesor doktor oktay sinanoglu'nun sorumlulugundadir.
hesabın var mı? giriş yap