• izmir'e 9 eylül 1922'de ilk giren komutan. atından düşüp yara almasına rağmen, izmir hükümet konağı'na türk bayrağını çekmiştir. kendisine buhara'dan gelen bir kılıç, atatürk tarafından verilmiştir.

    (bkz: üçüncü kılıç)
  • atından düşüp yara almasına rağmen, izmir hükümet konağı'na türk bayrağını çeken, izmir işgaline sonlandıran ve bu kahramanlığından dolayı 89 yıldır her 9 eylül’de süvariler tarafından getirilen bayrağın izmir valiliği’ne çekilmesi törenine sebep olmuş kahraman.

    89 yıldır yapılan bu tören artık yapılmayacakmış. "ulusal ve resmi bayramlar ile mahalli kurtuluş günleri, atatürk günleri ve tarihi günlerde yapılacak tören ve kutlamalar yönetmeliği"nin kurbanı olmuş.

    (bkz: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/21400773.asp)

    arızalı uçağı iade ettik "kurtulduk" diye apronda deve keseriz. bir şehrimizin "kurtuluş" gününün kahramanını anmayı çok görürüz.

    : izmir'li değilim bilmiyorum; kurtuluş günü hangi coşkunlukla kutlanırdı, bu kahramanımız nasıl bir kalabalıkla anılırdı ama bugün tepkiler olacaktır, göreceğiz.
  • izmir'in kurtuluşu sırasında kendisinin komutanı olan fahrettin altay, yıllar sonra bir radyo programında, yüzbaşı şerafettin'in hasta ve sağ olduğunu unutarak, "yüzbaşı şerafettin çoktan ölmüş olmalı" demiştir.

    buna karşılık, yüzbaşı şerafettin'in bazı arkadaşları ona, ölmediğini belirtmesi için gazeteye açıklama niteliğinde bir yazı göndermesi gerektiğini söylemişler; ancak yüzbaşı şerafettin, "ben mezarımda hakkımda söylenenleri dinleyebiliyorum. silah arkadaşıyız, onu mahçup etmek istemem. koskoca komutanın yanlışı çıkarılıp öyle ulu orta söylenmez. bırakın, olduğu gibi kalsın.." demiştir.
  • fahrettin altay'ın yıllar sonra yazdığı anılarında kendisine ve izmir'in kurtuluşuna dair güzel anektodlar verdiği büyük kahraman. altay daha sonradan vefat eden yüzbaşı şerafettin'in, izmir şehitleri arasında sayılması gerektiğini söyler. o anekdotlardan biri şöyledir:

    "öncü alayı izmir rıhtımından geçerken parke taşlarının çıkardığı nal sesleri, akdeniz'in bu taşlara çarparken çıkardığı hafif dalga seslerine karışıyor, bir zafer marşı gibi nağmeleniyor. bazı pencerelerden atılan çiçekler de süvarilerimizin başlarına konuyor. bu hal heyecanı artırıyor. bir oluktan akan su gibi süvariler hükümete doğru akmağa başlıyor.

    pasaport yanından geçerken bir manga kadar ingiliz deniz askeri tarafından selamlanan öncü bölükleri az ileride sivil bir şahsın attığı el bombasile karşılaşıyor, yüzbaşı şeref (şerafettin)'le birkaç er hafifçe yaralanıyorlar. fakat aldırış etmeyerek soluğu hükümet kapılarında alıyorlar. yunanlılar hükümeti kapatmış ve kaçmışlar. bir odacı kadın kapıları açıyor. şeref, birkaç erle hemen balkona çıkıyor, şanlı sancağımızı öperek direğine çekiyor ve selamlıyor. sancak yükselirken, ay yıldızının bir kısmına yüzündeki yaranın kanının bulaştığını görüyor ve bu saadete ermekten taşan heyecanını gözlerinden boşaltıyor. hıçkırıklarını tutamıyor, bir an sonra kendisini toplayarak yanındakilere; "arkadaşlar vazifemiz bitmemiştir. millet bizden daha çok şeyler bekliyor" diyerek aşağıya iniyorlar. bu defa da oraya toplanan izmirlilerin coşkun alkışları arasında kucaklanıyor, öpülüyor, öpülüyor..."
  • "9 eylül’de şafak sökerken ıv. süvari alayı sabuncubeli’nden izmir’e akmaya başlar, artık izmir’in dağlarında çiçekler açmaya başlamıştır, mavi gözlü dev belkahve’den onları izlemektedir, saat 09:00’da bornava’dadırlar süvariler, rum milisler bağlardan ateş açarlar, yüzbaşı şerafettin bey bunlara aldırmaz “ileri” komutunu verir! saat 09:30 halkapınar’a ulaşır türk urunguları, burada tuzakoğlu fabrikası yakınlarına gelirler, tuzakoğlu fabrikası’nda “tuzak” kurulmuştur, şerafettin bey* “at in!” emri verir, çıkan çatışmada dört kahraman türk urungusu şehit olur. şerafettin bey anılarında :

    “hepsinin gözleri açıktı ve izmir’e dönüktü” diyecektir.

    konyalı mehmet, akşehirli hakkı, avanoslu ahmet, balkan göçmeni bergamalı veyis düşerler oracıkta, şimdi “kahramanlar” denilen o bölgede “halkapınar şehitliği”nde yanyana yatarlar."*

    aziz ruhu şad olsun.
  • izmir'e türk bayrağını diken yüzbaşı. gurur.

    bu resimde bir özel ayrıntı var : kılıç.

    ekim 1921, sakarya savaşı yeni bitmiş, büyük kayıplar var. 9 eylül hayal dahi edilemezken, buhara cumhuriyetinden tbmm'ye 3 kılıç hediye gelir.

    1. başkomutan mustafa kemal'e verilmek üzere,
    2. garp cephesi komutanı ismet paşaya verilmek üzere,
    3. bir hedefe, hayale, inanca. o kılıç orta asya'dan oğuz kağan'dan bilge kağan'dan, cengiz han'dan geldi ve tek bir cümleyle ifade edildi.

    ''izmir'e bayrağı dikecek komutana verilmek üzere !''

    not: bu kılıçlar emir timur'un. prof. dr. timur kocaoğlu hocanın babası buhara cumhurbaşkanı osman kocaoğlu tarafından gönderilmiştir.
  • bugun 9 eylul. ızmir hukumet konagina ilk turk bayragini ceken askerdir .

    bir izmirli olarak kendisine ve silah arkadaslarina minnettarim. umarim kendisine hediye edilen ancak şu gunlerde kayip olan o unlu kilicta bulunur ve sergilenir.

    ruhlari şad olsun.
  • izmir’e ilk turk bayragini ceken turk suvarisi. 9 eylul tarihindeki efsaneyi bizzat kendisi yazmistir.

    askerlerinin bircogunu izmir yolunda sehit veren yuzbasi serafettin, izmir girisindeki yunan makineli tufek bolugunun pususuyla yaralanmis ancak yoluna devam etmis, yetmemis yolda bir el bombasi da onunde patlamistir. agir yarali haliyle kaniyla suladigi turk bayragini hukumet konagina cekmistir.

    buraya kadar olan kismi genelde herkes tarafindan bilinir. kendisiyle ilgili baska anektodlar da bulunmaktadir. donemin buhara cumhuriyeti(gunumuzun ozbekistan’i) istiklal savasi esnasinda turk ordusuna yardim ve muhimmat gondermekle kalmamis, orduya moral olmasi amaciyla timur’a ait 3 kilici da gondermistir. buharalilarin teklifiyle, 3 kilictan bir tanesi baskomutana*, digeri bati cephesi komutanina* hediye edilmis, 3. ise izmir’e ilk girecek olan askere hediye edilmesi kararlastirilmistir.

    izmir’in 9 eylul’de yunan isgalinden kurtulmasiyla, 3. kilic yuzbasi serafettin’e verilmis, soyadi kanunu ile de bizzat ataturk tarafindan kendisine izmir soyadi secilmistir.

    1951’de vefatindan sonra mukaddes esi, kilici kamu gorevlilerine vererek muzelerde sergilenmesini istemis ancak tam bir turk isi dolandiricilik ile kilic kaybolmus ve muzelerde sergilenememistir.

    ruhu sad olsun...

    https://www.izmirdergisi.com/…hi-ne-bir-kayip-kilic
  • dedemin komutanı.. 1930'lu yılların başlarında askerliğini yapan dedem, 2. dünya savaşı patlayınca tekrar askere çağrılır. süvari olarak trakya'da görevlendirilir. alay komutanı artık albay olan şerafettin izmir'dir. (aslında bayrak çekme olayından sonra binbaşı rütbesi verilen bu kahraman çoktan paşa yapılmalıydı)

    anılarında şerafettin albay'ı çok sert ve disiplinli bir asker olarak anlatırdı. neyse konumuz bu değil...konumuz millet olarak maddi-manevi hiçbir şeyin kıymetini bilmememiz. balık hafızalı bir toplum olmamız.

    bugün sözlükte, hakkında neler yazılmış diye bakınca maalesef iç burkan detaylarla karşılaştım. ayrıntıları zaten hakkında girilen sadece 8 entry'de okuyabilirsiniz.

    19 mayıs 1919'da atamız bandırma vapuru ile samsun'a çıktı deriz, ortada bandırma vapuru yok... çanakkale deniz savaşlarını nusret mayın gemisinin döşediği mayınlarla kazandık deriz ortada nusret mayın gemisi yok...

    izmir'e ilk bayrağı çeken yüzbaşı şerafettin'i ve maiyetini yaşadıkları sürece, her 30 ağustos'ta izmir'e davet edip onore etmek varken adamı yaşarken öldürmüşler... ne diyeyim... iktidarda da kurtuluş savaşını kazanan kurucu babalar var haa.. mustafa kemal, ismet inönü, fahrettin altay falan...daha kemalistlerin karşı devrimci dedikleri demokrat parti'nin iktidara gelmesine 27 yıl falan var. ne yani, kahramanlığınıza ortak mı olurdu bu insanlar??

    hadi atatürk soyadı kanunu çıkınca unutmamış, kendisine "izmir" soyadını vermiş. atatürk'ün vefatından sonra tamamen sahipsiz kalmış bu kahramanlar..
  • ''izmir fatihi şerafettin izmir’in öyküsünü ‘üçüncü kılıç’ adıyla kaleme aldığı kitabıyla kayıp kılıcın izini süren tarihçi prof. dr. kemal arı ise “bugün konak meydanı ya da izmir'in herhangi bir yerini gezdiğinizde, yüzbaşı şerafettin ile ilgili en ufak bir bilgi kırıntısının olmadığını görürsünüz” diyerek, atatürk’ün bile unutmadığı o kahramanın heykelinin dikilmesi gerektiğini belirtmektedir.''
    diyecek hiçbir kelime bulamıyorum...
hesabın var mı? giriş yap