• başka bir kişi, nesne ya da fiili kendinden bir cüz gibi hissetmek.
  • değirmenin yavaş dönüp ince öğütmesi.
  • "faulkner* okuyorum. nihayet. tam bir mabet. derleme öyküler ve yazılar. tam anlamıyla kusursuz bir betimleyici üslup: ve bir dolu betimleme: köpekler, kokuları, düzüşmeler* ve korkular. sahneler. genelevlerin içi. renkler, mizah ve hepsinden öte, hızlı bir kurgu: mısır koçanlarıyla tecavüz, cinsel sapma, vurulan ve diri diri yakılan insanlar, hepsini özümsüyor. ve nerede benim küçük olaylarım, ayakkabılardan damlayan kanım?" sylvia plath - the journals of sylvia plath

    [*ikinci öbektekiler, seçkinler katına yükselmişlerdir. onlar da hoyratlar kalabalığındakiler gibi kılık sapığı, frijid, eşcinsel, erseliktirler. yani bir bocalama içindedirler ama kırık porselenlere, ince kuyumlara, suyu çekilmiş sebzelere, çarpık cenin resimlerine bakarak sürüden biri olmamayı seçmişlerdir. birtakım şeyleri, bu arada özellikle "barbar sosyalistleri" "özümser", "ayrımsar", "biliser", "duyumsar"lar.] tomris uyar - sesler yüzler sokaklar
  • piaget'ye göre bireyin karşılaştığı yeni olguları var olan bilişsel şemalarına yerleştirmesidir. daha önceden edinilmiş bilgilerin zihindendeki görsel veya çeşitli tanımsal halleri şema olarak açıklanır. özümseme ise yeni bilgi ve olayları kendi şemalarımızla açıklama çabamızdır. örnekle açıklamak gerekirse kedi denen canlının zihinde dört ayaklı bir hayvan oldarak şemalandıran çocuğun ilk defa gördüğü dört ayaklı farklı hayvanlara da (köpek, koyun gibi) kedi demesidir. portakala çocuğun top demesi de buna bir örnektir.

    özümseme sonucunda yanlış şemalar oluşabilir. örneğin yuvarlak olan herşeye top denmesi gibi. bu şemaların daha sonra ayrıştırılarak yeni şemaların oluşturulmasın ise uyumsamadır.
    örnek: turuncu yuvarlak olan nesler portakaldır.
hesabın var mı? giriş yap