• eskiden sadece tahil ogutmek icin kullanilan ama simdilerde elektrik bilem uretilen, asli mekanik enerjinin bisilere donusmesine dayanan duzenek.
    (bkz: ben yel degirmeni olayim sen ruzgar), (bkz: kahve degirmeni), (bkz: yel degirmeni), (bkz: su degirmeni)
  • resat nuri guntekin'in oldukca komik romani..bir kasabada alem yaparken yaralanan ve bunu vilayete yutturmak icin sahte deprem hikayesi yaratan bi belediye baskaninin oykusu..filmi de cekilmis ve basrolde sener sen oynamisti..
  • (bkz: moulin rouge)
  • aksaray'da cogunlukla gaylerin takildigi bir meyhane, ayni zamanda da mukemmel kukilerin yapildigi bir pastane*.
  • kuşadasının, davutlar istikametinden sonra bulunan ve eski bir taş binanın restorasyonu ve çevre düzenlemesi (yapay göl, kuşlar, tavşanlar, köpekler) ile mükemmel hale getirilmiş, geleneksel ege yemeklerinin lezzetini tattıran adeta bir çiftliği andıran ünlü bir lokantası
  • su düşleri'nden bir murat çelik şarkısı...

    ''sözlerin gizindeyim zaman geçmiyor
    bilmeceler denizindeyim gücüm yetmiyor
    dışarıda kavgalar devam eder çoğalır sesler
    biz güneşler büyütürken içimizde

    herkes kendine bir yol çizer ve zaman geçer
    sen kendine koşarsın kimse bilmez
    kapılar var ki, yüreğinde hiç girilmez
    gezdiğimiz yerlerse hep bizi söyler

    sen ve ben
    sonsuzluğa dönen değirmen''
  • beyoğlunda, galatasaray lisesinin yanındaki sokakta yarın açılacak, emin igus, muammer ketencoglu gibi özgün müzisyenlerin farklı zamanlarda konser vereceği, konser sırasında içki servisi yapılmayacak mekan
  • bir çingenin sevda hikayesi... sabahattin ali'nin akıllarda kalan hikayelerinden.. (bkz: hanende melek) çingene şöyle severmiş...

    "çiçeklerin açtığı mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturmak ve öpüşmek yoruluncaya kadar öpüşmek hoş şeydir... seni gördüğü zaman zalimce başını çeviren mağrur bir dilberin kapısı önünde veya ışığı altında sabaha kadar dolaşmak, bunu candan arkadaşlara ağlayarak anlatmak, söz aramızda gene hoş şeydir. fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımağa tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yalnız bu sevmektir. "
  • istanbul avcılarda arka sokakta kalmış olmasının hem bir avantaj hemde bir dezavantaj olduğunu düşündüğüm, pizzacı olmasına rağmen klasik tarzı ve müşterilerinin ağır takılmasıyla ün yapmış, hafta sonları yer bulunmayan, pahalı bir mekandır. genelde manitayla gidilmesi gerektiği, 5-6 kişilik kalabalık bir arkadaş topluluğuyla gittiğiniz zaman, garsonların size yırtık dondan çıkan şey gibi baktıkları, ayrıca üst katta sevişmenin serbest olduğu (bkz: aile salonu) alt katta ise el ele tutuşmanın zararlı olabileceği unutulmamalıdır.
  • kilometrelerce yolu gidip, heralde çeşme'ye asla varamiijaz derken karşımıza çıkan beyaz metalimtrak yel değirmenleri, az sonra arabadan inip ayaklarımızı uzatıp çeşme'nin serinliğini çıkartacağımızın sembolüdür..
    (bkz: yel değirmeni)
hesabın var mı? giriş yap