• örk olarak kullanıldığında hayvanları bağlamaya yarayan ip ya da zincir anlamına gelir.
  • ork'un daha ağır versiyonu. överkill gibi.
  • aşağı yukarı eşanlamlısı sikke olup, hayvanı hem bağlamaya, kısmi sabitlemeye yarar, hem başında beklemeksizin belli bir çap içinde otlatmaya. başka türlüsü mümkünse de genellikle örklerin toprağa çakılan sivri bölümü demirden/metaldendir. başında yariçapı oluşturacak olan metal zincirin eklendiği bir halka, devamında sözkonusu zincir, öbür uçta kıldan örme veya çaput biçiminde eşeğin ayağına bağlanacak olan püskül veya ip ucu, zincirle bağ arasında dönerek kılı, ipi erkenden kopmaya zorlamasın diye fırdöndü vardır. bazı eşekler şahlanarak, yüklenerek, tek ayaklarından bağlı olduğu halde örkü/sikkeyi çakılı olduğu yerden gevşetme, çıkarma yeteneğiyle donanmıştır. örkleme eşeğin bağlı olduğu merkezi değiştirmek, başka bir yere otlamaya tekrar çakarak bağlamak anlamına gelir.

    (bkz: örklemek), öklemek
    (bkz: tarlada çalışmak)
    (bkz: havana/@ibisile)
  • eski türkçe'de yükseklik anlamına gelen sözcük.
  • örük'le aynı şey olması muhtemel kelime.
    örülmüş bir şeyi ifade etmektedir.
  • bağ, yular, gem.

    "biri beg sözini katığ tutsa berk, ikinçi havâka ukuş kılsa örk"
    (birincisi beyin sözünü sıkıca tutmalı; ikincisi heveslerine aklını yular yapmalıdır.)
    kutadgu bilig

    örk: yular.

    "közin ked küdezse tilin beklese, ukuş birle ârzû havâğ örklese"
    (gözünü iyi gözetmeli ve dilini muhafaza etmeli; aklı ile arzu ve heveslerine gem vurmalıdır)
    kutadgu bilig

    örk: gem.

    "ay dünyâ cemâli uluğlukka körk, ay mülketka nûr ay yayığ kutka örk"
    (ey dünyanın süsü, ey ululuğun ziyneti, ey saltanatın nuru, ey dönek huylu saadetin bağını elinde tutan)
    kutadgu bilig

    "bolu berdi evren ilig berdi taht, tuta bersü tenri bu taht birle baht
    (devran sana devlet ve taht verdi; tanrı bu taht ile bahtını dâim etsin.)
    kutadgu bilig

    örk: bağ.

    "mana urmasa örk meni tuttaçı, keyik teg kaçarmen kim ol yetteçi"
    (bana vurmazsa yular beni tutan, geyik gibi kaçarım; bana kim yetişebilir.)
    kutadgu bilig

    örk: yular.

    örk: yular; at tavlası (ahır, barınak)
    örklemek: örklemek, sıkı sıkıya bağlamak.
    divanu lügati't türk

    edit:

    kişen sözcüğü ile yakın anlamları bulunuyor.

    "sevügrek atın er kişenlig tutar, kereklig atın kör küdezlig tutar"
    (insan sevdiği atını köstekli tutar; lüzumlu atını muhafaza altına alır.)
    kutadgu bilig

    kişemek: kösteklemek, bağlamak.
    kişen: köstek.
    divanu lügati't türk

    "kişenlig küremez kerekçe yorır, tuşağlığ yıramaz tilekçe barır"
    (köstekli olan kaçamaz, istenildiği kadar yürür; bukağılı olan uzaklaşamaz, istenilen yere varır.)
    kutadgu bilig

    örk - kişen - tuşağlığ (bukağı)

    "yayığ kut kişeni bu nenlerturur, bu yanlığ basa kutnı kaçmaz kalur"
    (dönek kutun kösteği bunlardır; bu şekilde bağlanırsa kut kaçamaz, kalır.)
    kutadgu bilig

    sözcüklerin kullanım yerlerinden çıkan sonuca göre kavramlar belli bir çap içinde tutmayı anlatıyor.

    kişen: #160088808
hesabın var mı? giriş yap