• okunması basit, anlaşılması kolay bir ilmihal yazarak ölümünden yıllar sonra bile hayırla yad edilen ilim insanı.
  • kaleme aldığı "büyük islam ilmihali " eseri şu bölümlerden oluşmaktadır :

    1- akaide dair
    2- taharetlere , sulara dair
    3- namazlara dair
    4- oruçlara, yiyenlere, adaklara ve keffaretlere dair
    5- zekat, sadaka-i fıtra dair
    6- haclara dair
    7- kurbana vesair kesilen hayvanlara , avlara dair
    8- kerahiyet ve istihsana, yani helal , haram, mübah ve mekruh olan şeylere dair
    9- islam ahlakına dair
    10- isimleri kuran-ı kerim'de zikredilen büyük peygamberlerin mübarek siyretlerine, tarihçelerine dair.
  • türkçe ezana karşı çıkanların başında gelmektedir.
  • yetimdir. aslen erzurumludur. amcası ebduurezzak hilmi efendi'den ilk ilmi erzurumda alır. sonra istanbula gelir fatih medreseinde ders alır. tokatlı şakir efendinin derslerine devam eder. iki yıl ders takibinden sonra icazet alır. hukuk mektebinden birincilikle mezun olur. 28 yaşında hukuk müderrisi olur. çanakkale savaşına gönüllü katılmak ister. fakat alınmaz. kardeşi çanakkalede şehit olmuştur.
    darüşşafak lisesinde, imam hatip lisesinde görev yapmıştır. iyi dercede fransızca, farsça, arapça bilmekteydi. istanbul müftülüğü yapmıştır.
    çok bilinmese de iyi bir şairdir.
  • yazdığı ilmihalin orijinal halini, bugünün gençleri okusa da pek anlayamaz. bu sebeple günümüz türkçesiyle yazılmış basımını okumalarında yarar var. orijinalini anlamak için epey osmanlıca sözcüğü bilmek gerek.
  • osmanlı tedrisatından geçmiş, ulema bakiyesi bir âlim. hemen anlaşılır zaten biri eski devrin adamıysa; o vakar, o ilim vesaire, ilahiyat fakültelerinden çıkamaz; çıksa çıksa yaşar nuri öztürk çıkar ilahiyatlardan.

    kendisinin ''eshâbı-ı kiram hakkında müslümanların nezih itikadları'' adında harikulâde bir eseri vardır ki; hazret-i muaviye'ye vesaire dil uzatan cahillere, mezhepsizlere verdiği yanıtlarla doludur. maalesef ki, çok eski bir baskısı vardır ve hadisler/ayetler arapça asıllarıyla verilmiştir; yani arapça bilmeyenler için okunması son derece zordur. ben de sağa sola çevirtmek zorunda kalmıştım.

    ömer nasuhi bilmen'in enteresan bir noktası da şudur ki, ''muvazzah ilm-i kelam'' adlı iman esaslarını anlattığı kitabında da ''allah'ın yarattıklarını bir anda yaratması mümkün olduğu gibi; onları safha safha yaratmasına da aklen, ilmen ve dinen bir mâni yoktur'' diyerek, evrim teorisine selam çakmıştır.
  • "vücudundur senin timsal-i hikmet ya resulâllah!
    kudümün kâinata verdi nüzhet ya resulâllah!

    mukaddessin, bütün esrara vakıfsın ki zahirdir,
    senin her bir sözünden bin hakikat ya resulâllah!

    cihana verdiğin feyzi düşündükçe sıkılmaz mı,
    seni inkâr eden ehl-i cehalet ya resulallah?

    senin nur-i zuhurunla ne ulvi mazhariyyet ki!
    ufuklardan açıldı gitti zulmet ya resulallah!

    tecelliyâb olunca tal’atın evci risaletten,
    münevver etti ekvanı hidayet ya resulallah!

    meşam-i âşıkanı her seher etmektedir ta’tîr,
    nesîm ettikçe dergâhını ziyaret ya resulallah!

    zülâl-i vuslatınla âlemi ihya ederken sen,
    dili pür vecdimi yaksın mı firkat ya resulallah?

    muattar ravza-ı pür feyzine ben iştiyakımdan,
    enin etmekteyim, artık inayet ya resulallah!

    günahkârım peşiman bir kulum, gayet perişanım,
    niyaz etmekteyim senden şefaat ya resulallah!"
  • bunun kırmızı islam ilmihali vardı. zamanında okuduk.
  • yezitçi bir tip. ben çocukken ilmihali şiddetle tavsiye edilirdi. baştan sona hatmetmiştim, doğal olarak da özel bir sevgi oluşmuştu içimde. öyle iyi okumuştum ki bilgi yarışmalarına sokarlardı beni, karşımda kimse duramazdı.

    bir arkadaşımın evinde bizi yoran bir konuyu tartışıyorduk. lafın bir yerinde ayağa kalkıp rafta bir yere uzandı, bak ömer nasuhi bilmen şöyle diyor dedi. kitabı açtı, okudu. kulaklarıma inanamadım, "hz. hüseyin baği (asi) sayılmaktadır, yezit haksız değildir" mealinde şeyler söylüyordu arkadaş. sorulu cevaplı bir şekilde hazırlanmış bu kitabı elime aldım, o satırları kendi gözlerimle okudum. gözlerime de inanmak istemedim, kitabın kapağını çevirdim. gerçekten o mu yazmıştı bu satırları. evet, isim doğruydu. zihnimde bir domino kulesi büyük bir şangırtıyla yıkılmıştı adeta.

    ardından eve geldim ve ışık hızıyla kütüphanemden siktir ettim bütün kitaplarını. o günden sonra zihnimde boşlukta durduğunu fark edemediğim bazı taşlar, domino kulenin yıkılmasıyla yerine oturmuştu. o günkü münakaşayı kendime bir hüccet kabul ettim.
hesabın var mı? giriş yap