ömer özsipahioğlu
-
elif şafakın araf isimli son kitabının baş karakteri. öyle mükemmelce yaratılmıştır ki kendisinin çekiciliğine kapılmamak elde değildir, aşık olunası roman kahramanlarımdan (sadece) biridir.
-
kendisiyle ortak ozelligimiz durumlara gore sevilen sarkıları ustuste dinliyor olmamız. hatta zaman birimi olarak da bu kullanılmaktadır roman kahramanınca. ***
-
kitapta yaban ellerde isminin başına gelene sözlükte de maruz kalan kitap kahramanı
(bkz: ıspanak) -
hayatinin hemen her anini bir fon muzigi esliginde yasayan birisi.(bkz: araf soundtrack)
siyaset bilimi doktorasi yapiyor kendisi amerika'da. asik oluyor sonra, hayati kayiyor. bu hikaye bana bir yerden tanidik geliyor ama cikaramadim simdi... -
(bkz: omer sipahioglu)
-
kahve seksten bile iyi kupasıyla kahve içen aşmış insan.müzik adamı.
-
içimden geçtiğini hissettiğim ve beni korkutan karakter. zira bir gail vardır ve olan gail değil sadece gümüş kaşıklardır.
-
zaman kavramı olmadığı için zamanı şarkıların sürelerinden yola çıkarak hesaplayıp kontrol eden, kökünü bulamadığı için arafta kalmış kişi.
-
elif şafak'ın araf adlı kitabında, yazarın kendine has "kalabalık bir hikayeyi, tek bir öykü gibi anlatma yeteneği" yine tavan yapmaktadır ve dolayısıyla esas karakteri seçmek yine epey güçtür... lakin yine de sanki-belki-bence-biraz öykü ömer özsipahioğlu'na inceden torpil geçmektedir... (sonuçta kim ne derse desin, kitap, gail'in hikayesi olarak da okunabilir, alegre'nin hikayesi olarak da, piyu ile abed'in hikayesi olarak da)
ömer özsipahioğlu'nun "zaman kavramı-hayat akışı" devrini takip anlayışı, şarkı süreleri ile oluşmaktadır... yani misal, "buradan metro durağına 10 dakkada mı giderim... bu 2 david bowie parçası eder..." veya "20 dakka sonra kalkmam mı gerek oturduğum yerden... demek ki bir patti smith, bir barry adamson, 2 lou reed bir de nick cave dinleyip kalkabilirim"... bununla birlikte şarkıların tematik yapısı da çoğunlukla an-mekan-durum ilişkisiyle bağlantılıdır...
kitap boyunca ömer'in kulaklığından birçok şarkı geçer... işte size ömer'in playlisti ve hatta bence araf'ın soundtrack'i... size tavsiyem bu şarkıları edinin ve kitapta hangisinin adı geçerse, okumayı kesip o şarkıyı dinledikten sonra okumaya devam edin... keşke ben kitabı okumadan biri çıkıp bu tüyoyu bana verseydi a dostlar... keşke verseydi...
nick cave - as i sat sadly by her side
steppenwolf - born to be wild
roger mcguinn - it's allright ma
stone roses - made of stone
barry adamson - save me from my hand
pixies - where's my mind
david bowie - i'm afraid of americans
patti smith - paths that cross
leftfield - open up
cypress hill - hits from the bong
barry adamson - the vibes ain't nothin' but the vibes
alabama 3 - mansion of the gods
queensryche - suite sister mary
lagwagon - coffee and cigarettes
lou reed - stupid man
sugarcult - stuck in america
something corporate - i kissed a drunk girl
david bowie - i'm deranged
anita lane - like caesar needs a brutus
banco de gais - how much reality can you take
cypress hill - i want to get high
patti smith - citizen ship
better things - (söyleyen belli değil, bu isme sahip birden fazla şarkı mevcut ama içimden bir ses kitapta geçenin the kinks'e ait olduğunu söylüyor...)
nico - these days
primal scream - out of the void
skunk anansie - it takes blood and guts to be this cool but i'm still just a cliche
primal scream - don't fight it feel it
the ramones - somebody put something in my drink
the smiths - what difference does it make
portishead - only you
sex pistols - something else
manic street preachers - suicide is painless
chumbawamba - amnesia
elvis costello - home is anywhere you hang your head
don allison - you can be replaced
dead kennedy's - bleed for me
good riddance - overcoming learned behaviour
pj harvey - this mess we're in
iggy pop & the stooges - gimme danger -
" ...ömer'in karşı cinse meyli, bir oyuncak arabanın kendi yolunda güvenle ilerlerken karşısına çıkan her engelin önünde acıklı acıklı debelenmesine benzetilebilirdi... tıpkı o pilli arabalar gibi, ne zaman engelin üzerine çıkmayı başaramayıp sırtüstü yuvarlansa, ters dönmüş bir kaplumbağa gibi debelenir ve nihayet taklasını tamamladığında tekrar tırmanıp tekrar düşer, pilleri tümüyle bitene ya da bir dış güç onu bu taklanın içinden çekip çıkarana kadar asla yöntemini değiştirmeyi aklına getirmeden bunu habire tekrarlardı... işleri daha da karmaşıklaştıran onu bir 'kadın' taklasından çekip çıkaranın genelde başka bir 'kadın' olmasıydı..."
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap