• cok sey bildigini dusunen, cok yanilir.
  • "eski türk oyunları" dizisinin dördüncü kitabının ismi. recaizade mahmut ekrem tarafından binbir gece masallarının birinden esinlenerek kaleme alınan eserin yayıncısı mitos boyut yayınları.
  • çok şeyi bilmek herşeyi bilmek değildir. çok şey bildiğini sanan kimse bilmediği pek çok şeyi görünce şaşırır. kendine güveni gittikçe yok olur ve tam bir yanılgı makinesi haline gelir.
  • çok bildiğini sanmakla alakası olmayan, çok bilenin aklındaki kriterlerin çokluğu dolayısıyla daha sık yanılgıya düşeceğini ifade eden güzel bir özdeyiş. kaldı ki hiç yanılmamak sadece çaba sarfetmemekle mümkündür.
  • kel turcan'ın her dersinde sarfettiği cümle.
  • recaizade mahmut ekrem'in bir tiyatro eseri.
  • "çok bildiğini iddia etme, sadece başkalarına değil, kendine de. fikir yürütürken kendine hep bilmediğin daha çok şey olduğunu hatırlat. " anlamında yorumladığım atasözümüz. bir de ekürisi var bunun, "bin bilsen de bir bilene danis". kültürümüzde varolan mütevaziliğin, bilgiye bilgeye saygının bir ürünü olduğunu düşünüyorum ben bunların. çünkü ne zaman bir konuda böyledir şöyledir diye bilmiş bilmiş konuşsam, annemden artık ruhumca emilip sindirilinceye dek zaten binlerce kez duyduğum bu iki sözü tekrar duyarım: "çok bilen çok yanılır yavrum. bin biliyosan da bir bilene danış demişler."

    bir taraftan temsil ettiği erdem yüzünden gurur duyuyorum böyle bir öğretiyle yetiştirildiğimiz için, bir taraftan da sözün kıymetinin içeriğine göre değil, söylerken ne kadar bağırdığına, ne kadar iddialı, kendine güvenli durduğuna göre verildiği ortamlarda bulundukça, hele o ortamda senin şeceresine kadar bildiğin halde olur da yanılıyor olabilirim diye mütevazice görüş bildirdiğin bir konuda, o konu hakkında bi skim bilmeyen misal bir fransız, saçma sapan fikrini sırf olabildiğine ukalaca ortama fırtlattığı için sözü dinlendiğinde lanet ediyorum. tevazu ile kendine güvensizliği ayırt edememek bir meziyet haline gelmeye başladıkça böyle atasözlerini ipleyen de dinleyen de kalmayacak sanırım. (sonlara doğru yaşlı teyze kıvamına geldiğimin farkındayım)
  • dogrudur. hatta, neredeyse elle tutulur hale gelecek kadar net bir ornegine gozumle sahit olmuslugum vardir. o kisiyi bir gun yeniden gormek nasip olursa sokak ortasinda parmakla gosterip, "hahaha! noooolduuu?" diyesim bile gelir.
  • bu sezon samsun'da izlemiş olduğum; canlı canlı piyano, darbuka, flut ve keman performansı dinlediğim, oyunu izlerken her darbuka çalışında oturduğum yerde kıvırmaya başladığım, kostümleri şahaneolan, sahnenin akustiği ile ilgili problemlerin sıkıntı yaratmasına rağmen müzikli, danslı, eğlenceli oyun. acaba bende bir duyma problemi mi var, yoksa bu salonlarda mı problemm..?
hesabın var mı? giriş yap