• söz konusu sınavı "tofel" yazanların mümkünü yok erişemeyecekleri skor.

    edit: esasen tofel dan 500 almak başlığı altına girilmişti. anlayamadığım bir nedenle buraya taşındı, eğreti durması bu yüzdendir.
  • 300 spartalı ve ailesi.
  • geçen gün bu otobüse bineyim dedim vapur yerine. hafif gribim, vapurda rüzgar yemeyeyim diye.

    yol boyunca üç kişi suratıma hapşırdı. bu kadarı ancak denk getirerek olabilir diye düşünüyordum ama oluyormuş. kendimi ne kadar sakındıysam başka insanlar da o kadar rahattı.

    bu otobüsü veya bunun bir üst modeli 500t, içindeki yolcularıyla birlikte londra'ya ışınlansa herhalde orada yaşayanlar hayatlarında hiç maruz kalmadıkları virütik ve bakteriyel bir ortama maruz kalacak, büyük bir salgın yaşanacak.
  • eskiden kadıköy - cevizlibağ arasında sefer yapan, artık son durağı cevizlibağ' dan zeytinburnu' na taşınan ohö otobüs hattı.
  • sadece bir sayı herkes için. benim için de öyleydi, şimdiyse sensizliğin gündönümü...
    karşımda fotoğrafın öylece bakıyorsun bana hafif gülümseyerek, bense o fotoğrafta yanında duran kızdan bambaşka biri olarak yazıyorum bunları.

    500 sensiz günü iyi kötü geride bırakmışım.
    500 gün yokluğuna sarılıp uyumuşum.
    500 gün kendimle konuşmuşum sen diye.
    bu 500 günü geride bırakırken en çok gözünün içine bakıp seni sevdiğimi söylemeyi özlemişim.

    sanki 500 gün önce ölmüşüm de gömülmemek için ısrar etmişim, ondan heralde içimde üzerine toprak atmaya kıyamadığım bi sürü anı ve sen. büyüdüm diyorum, değiştim diyorum ya, 500 gün önce o evden çıkarken öldüğümden işte. aynı bedende başka ruhla devam edişimden o büyümek işte...

    500 güne bi sürü şarkı adadım. her birini "aaa benden ona" diye anlamlandırdım. bazılarıyla sabahlara kadar ağladım, bazılarıyla sabahlara kadar içtim. adı hoşçakal olan, içinde gitmek kelimesi geçen her şarkıyı önce beynime sonra da her hücreme kazıdım.

    seninle sil baştan başladığım her şeyi sakladım içimde bi kutuya, bir daha başlayamayayım diye...
    keşke sen konusunda biraz kör olsaydım, hala kendime " belki bir gün" diyebilseydim, umutla yaşamak çok daha kolay çünkü.

    500 gün içinde bi sürü şey yaşadım. güldüğüm de çok zaman oldu, sensiz güldüm de yalana gerek yok...

    yokluğun öyle bi şeydi ki uzunca bi süre ölücem sandım, sonra böyle yaşanmaz diye isyan ettim, sonra başımı sallayıp bi ömür bu eksiklikle yaşayacağımı kabullendim.

    zaman geldi aştım seni, zaman geldi en başa sardım. zaman geldi "bunu o da yaptıysa bu kirli dünyada yaşamanın anlamı yok" diye isyan ettim, zaman geldi koyverdim, saçmaladım. zaman geldi seni ne kadar sevdiğimi anlattım birilerine, zaman geldi ne kadar aptal olduğumu...ama zaman 500 günü geride bıraktığımı gösterdiğinde -hem de sensiz 500 günü- , değişmemiş olan tek şeyin bu eksiklik olduğunu görüyorum.

    sensiz eksik kaldım ben; tadın kaldı, yarım kaldım çünkü... bi daha tamamlanmak da istemiyorum, böyle yaşar giderim diyorum.

    500...bu 500ü sana bırakıyorum artık hayatında sadece bi sayı olsun diye... seni hayal kırıklığına uğrattığım an, hayatın diye oynadığın oyunun sahnesinden bilmem kaçıncı kere çıkmaya karar verdim.

    bilirsin her şey ters işler bende. 500 gün sonunda cehennemden çıkıp arafa geçiyorum, cennette gözüm yok şimdilik. kim bilir belki sayı 1000 olduğunda belki 5000 olduğunda belki de hiç, kim bilir...
  • kadikoy-topkapi iett hatti
  • 500. , beşyüzüncü anlamına gelir. ayrıyetten beşyüzüncü entryim.
  • romen rakamlarında büyük d ile gösterilir.
  • yunanca okunusu pentakosia
  • süper bir lush şarkısı. lovelife albümünden. daha girişinde yakalıyor insanı. solistin şarkıya girdiği kısımda kayıtsız kalmak imkansız, insan ister istemez başlıyor “shake baby shake” diye.
hesabın var mı? giriş yap