• yahu bir hafta oldu, hala daha barikatımız olmadığında 15 bin kişinin 15 saniye içinde dağıldığını, dağıldığımızda maruz kaldığımız tutuklamaların hepimize terör saldığının ayırdına varmamakta ısrarcısınız. barikat olmayınca saldırı sonrasında yara dahi saramadığımızı, yaralıları götürecek bir yer edinemediğimizi ve tekrar toplanamadığını fark etmemekte ısrarcısınız

    o barikat bizi koruyor.
    rastgele bir kitle kuramı kitabı açın; ateş ve ses'in önemini göreceksiniz. sivil ya da kamusal hiçbir şeye zararı olmayan ateşin, yana ateşin insanı ne denli direnişin, olayın içine dahil ettiğine bakın. şahsen bugünkü sazın yerine "tak tak tak" o kafa ziken devrimci monotonluğunu aradık. "toma'nın bastıramadığı direnişi kesk bastırdı" diye geyik dönüyordu alanda.

    sokağımız, evimiz, işimiz, okulumuz, kitapçımız, barımızda, kendi mekanlarımızda biber gazına, plastik mermiye, tazyikli suya, aşağılanmaya, küfüre, dayağa ve hepsi sonrası müebbetlik iddianamelere maruz kalıyoruz. buna rağmen kaçmıyoruz. duruyoruz. burası bizim sokağımız. ne provakasyonundan bahsediliyor hala? kim provokatör? dile dök abla, abi, tanımla bakayım, neymiş bu provokasyon?

    karşımızda son derece örgütlü bir terör örgütü var. gözü dönmüş teröristleri üzerimize salmış, yüksek koltuklara, devleti temsil eden bir terör örgütü var. hasbelkader, hayatımızı ortaya koyup yaşam alanlarımızı tutmaya, aşina olduğumuz, sevip benimsediğimiz, kendimizi güvende ve iyi hissettiğimiz alanlarda olmaya çalışıyoruz.

    kimmiş provokatör?

    2 ölü var. 5 kişi gözünü kaybetmiş. tanıdığım alçılıların sayısı 9. 4000 hastanelik yaralı, 3000 gözaltı; yediğimiz suyun, gazın, merminin, hakaretin; üzerimize sürülen tomanın, akrepin, sivil polis aracının haddi hesabı yok... hala "ama onlar da camı çerçeveyi indiriyooğ".

    vah cam çerçeve gitti. vöh polise taş atiyölöğ...
    provokatöğleee!

    provokatör filan yok. provokatör diye bir şey yok. bir organize terör örgütü ve teröre direnmeye çalışan her görüşten tekil insanlar var. o direnmeye çalışan insanlar rastgele kafede yan masanda oturup bitki çayı içen insanlar; pet şişelerin kapaklarıyla tekerlekli sandalye alınsın diye biriktiren, çöpü yere atmamak için cebinde taşıyıp cebinde unutan insanlar; beklediği konser olacak diye iki ay aç yatıp beş ay evvelden bilet alan sıradan insanlar; görme engelli biriyle karşılaştığında kendine bakıp kendince utanan, onlara özel sarı kaldırımdan bir panik halinde kaçıp yol açmaya, mahçup şekilde yardımcı olmaya çalışan insanlar.

    sen, ben.
  • sakarya'da yürüyen, eylemle alakası bile olmayan insan kalabalığının üstüne sebepsizce gaz atılmasıyla ortalığı karıştıran eylem.

    kaç gündür yaşanılanlarla ilgili bir şey yazmıyorum. gg olmasın diye entrileri yarıda silip çıkıyorum. 3 gün evime gidemedim. hem yorgunum, hem sinirliyim. kaç gecedir rüyamda polisten kaçtığımı görüyorum.

    1 haziran'da güvenparkta tekrar toplanacağımız gün erkenden gittim oraya. hem ortalığa bakayım dedim, hem de hazırlıklarımı yapayım. uyku bastırmasıyla da oturdum bir kenara hafiften kestiriyorum, bir yandan da arkadaşlarımı bekliyorum. ağaçların gölgesinde 50'ye yakın üniformalı oturuyor. çay may içiyorlar. telsizlerden bir şeyler söylüyorlar. 3 otobüs de yanda. içinde yine üniformalılar.
    yanıma bir adam oturdu. uzun süre oturdu. kalktı gitti bir daha oturdu. gittiği yerden beni izlemeye devam etti. her hareketime dikkatlice bakıyor. ama tipi bir görseniz resmen bağırıyor ben sivilim diye. kolunda buff var, tipin de biraz şey seni gözetliyom ben diye bağırıyor. ben de ters ters bakıp kafamı geri çeviriyorum. en sonunda biraz daha yakınıma oturdu ve;
    sivil=s
    ganjah=g

    s: merhaba, uzun süredir buradasınız, neyi bekliyorsunuz? (gülümsüyor)
    g: arkadaşlarımı bekliyorum, biraz da uykum var kestiriyorum. (gülümsüyorum)
    s: haa anladım. ne zaman gelecekler, neredeler?
    g: 1 saate gelirler.
    s: siz yabancı mısınız?
    g: hayır türküm.
    s: aa öyle mi? güney amerikalılar gibisiniz. saçınız, tipiniz filan. yabancı sandım ben de. (gülümsüyor)
    g: doğrudur. (gülümsüyorum)
    s: siz niye burada bekliyorsunuz? arkadaşlarınız niye buraya gelecek? (bu nasıl bir konuya giriştir yahu)
    g: işimiz var. (gülümsüyorum)
    s: burası da sanki kalabalıklaşmaya başladı. bir şey mi var acaba bugün? (meraklı gibi olmaya çalışıyor)
    g: evet, eylem var. o yüzden toplanıyoruz.
    s: haa anladım. çok polis gelmiş. olay filan mı çıkacak acaba?
    g: sanırım ülkede olanlardan haberiniz yok. normaldir medyada yayın yasağı var çünkü. tüm türkiye ayakta dünden beri.
    s: evet duydum onu. neden bu kadar çok eylem oluyor? şu park için mi?
    g: en başta sadece öyleydi ama hükümet sağolsun artık olayların boyutu değişti. halk isyanda.
    s: anladım. bir sürü polis gelmiş zaten. herhalde olaylar ciddi.
    g: evet kafalarına göre gaz filan atıyorlar.
    s: haha yok canım. polis yapmaz öyle şey. eğer bir çatışma olursa polis müdahale eder. yoksa polis güç kullanmaz.
    g: hahah. sanırım geçenlerde ağacın altında gaz sıkılan kızın fotoğrafını görmediniz. o da mı çatışıyordu polisle? (gülümsüyorum)
    s: yok canım. o olay o polisin densizliği. terbiyesizlik etmiş. yoksa polis yapmaz öyle.
    g: daha dün buradaydık. barikatın önünde polislere derdimizi anlatmaya çalışırken emir gelse de sıksak diye bakıyorlardı resmen. gazı attıktan sonra önlerine çıkanı da copladılar. çatışma da yoktu ha. gayet normal konuşuyoruz ediyoruz.
    s: hahahah. yok yok polis bir şey yapmaz öyle.
    (o ara arkadaşlarım geliyor, onlara el sallıyorum)
    s: geldi galiba arkadaşların. (o tarafa bakıyor) kaç kişiler? erkekmiş haa. kız da var.
    g: evet. neyse ben gideyim. iyi günler. (gülümsüyorum)
    s: iyi günler.

    sonra bu adam gitti ağacın gölgesine bi ara. çay içen üniformalılarla filan lafladı. sonra baktım yine parkta oturan insanlarla muhabbet ediyor.

    şimdi bir daha gelse de sorsam çatışma/tahrik olmadan gaz atmayan polis, sakarya sokaklarında yürüyen eylemle alakası bile olmayan insanların ortasına ne diye gaz atıyor?
    arkadaşımı gördüm koşarken. solo'da oturuyorduk diyor yahu. oturduk içiyoruz, sohbet ediyoruz. barın önüne attılar diyor. küfür ediyor bir yandan.

    sanki karşında düşman varmış gibi, vurmazsan ölecekmişsin gibi tavır takınmanın sebebi nedir? ne silahı, ne bombası, ne kalkanı olan insanları kolej metro-kurtuluş parkı arasında sıkıştırıp havadan da helikopterle gaz atmanın sebebi nedir? kıç kadar yere bir de toma sokmanın sebebi nedir? trafiğin arasına kaçtığımızda arabaları bombalamanın sebebi nedir?
    nasıl lanet ettim günde 1 paket sigara içtiğime. bırak gazı mazı koşarken nefesim kesiliyor. hadi dayan ganjah şu binaya dalarsın diyorum. bir yandan yanımda koşan çocuğun bacağına çarpan kapsüle bakıyorum. koş koş diyor, öleceğiz yoksa. ah bir de o ara sokaklarda bekleyip gelin gelin burası sakin diye milleti oraya çekmeye çalışan sivil polisler yok mu? bir yandan bağırıyoruz ara sokaklara kaçmayın diye. gidenler geri dönüyor korkuyla. kepenkler inmiş, kapılar kilitli. lütfen diyorum girecek bir yer olsun şurada. en sonunda güç bela dalıyoruz bir tekele. adam hemen arkaya saklıyor bizi. ışığı da kapatıyor. dün birilerini sakladık, polis arama yaptı götürdü çocukları. sessiz kalın burada diyor. yemek veriyor, su veriyor. sağ olsun.

    tozun dumanın arasında coplanan insanlar görüyorsun. hiçbir şey yapamıyorsun. gidersen sana da girecek o. slogan atarken, bağırırken, küfür ederken, barikat için ortalık yakılırken gaz atmalarına alışmıştık da gayet normal takılırken acaba atarlar mı lan diye düşünmekten paranoyak oldum. hadi gözümüz ciğerimiz alıştı. etkilenince geçeceğini bilerek rahatlatıyoruz kendimizi. atlatıyoruz. ama senin bırak dikkatsizce ortalığa ateş etmeni, direkt insanları hedef aldığını görüyoruz artık. sığındığımız yerlere gaz atıp yoluna devam ettiğini görüyoruz.

    ne yazıyor o kapsülün üstünde?
    açık alanlar için gaz fişeği. doğrudan insanların üzerine ateş etmeyiniz.

    ne diyor sivil polis?
    eylemciler çatışmazsa polis bir şey yapmaz.

    ne diyor başbakan?
    biz ağaçları keseceğiz demedik ki. oraya avm yapıp ağaçları başka bir yere taşıyacaktık.
    eğitim sistemi mi? eğitim sistemiyle ilgili slogan atmıyor kimse. sorun o değil.
    3-5 çapulcu ortalığı karıştırıyor.
    kimsenin yaşam tarzına karışmadık.

    ne diyor birtakım gazeteler?
    pkk bile bu kadar zarar vermemişti!

    ulan hiç bilmeyen biri duysa bunları türkiye'yi beyaz zambaklar ülkesi sanacak. biz de sikimizin keyfine dökülüyoruz sokaklara. rahat battı.

    yazık.
  • gezi parkı'nda "zafer kazandık" diye halay çekenlerin gözlerini açması ve ortada kazanılan bir zafer olmadığını görmeleri gerektiğini açıkça ortaya koyan eylemlerdir. istanbul'da polis şiddeti dinince her şey yoluna girdi sanıyorlar. ancak ankara, adana ve rize'de dehşet devam ediyor. onlar direndiğinde biz destek oluyorduk, şimdi biz direnirken onlar da destek olmalılar.
  • -istanbul kandil, ankara fitil... biri yandığı için diğeri parlıyor!
  • bunu söylemek hiç hoşuma gitmese de, tüm şehirler taksim için ayağa kalktı, her yer taksim, her yer direniş dedi. direngeziparkı dedi. fakat taksimin talepleri kısmen de olsa yerine gelince taksim destekçilerini unuttu. taksim kutlamalara erken başladı. adana'da, hatay'da, izmir'de yaşananları görmedi.

    ankara'da gerçek bir vahşet yaşanıyor şu saatlerde bile, ama taksim'den yeterince direnankara sesi çıkmıyor. her yer ankara her yer direniş demiyor taksim.

    hani kurtuluş yoktu tek başına?
  • gerçekten tüm samimiyetimle söylüyorum bu gece ankara'da yaşananlar yüzünden uyuyamıyorum.

    biz istanbul'da herhangi bir kutlama yapmıyoruz ankaralı kardeşlerim.
    emin olun gezi parkında sürekli sizinle ilgili haberleri takip ediyoruz.
    insanlar sürekli ankara'da, hatay'da, antakya'da, rize'de neler oluyor diye soruyor.

    bu direniş bir halk direnişidir.
    her birey özgürlüklerine kavuşana kadar sürecektir.
    bizleri birbirimize karşı kışkırtmaya çalışan insanlara lütfen itibar etmeyiniz.

    diren türkiye!
    bir dost.
  • "mübarek gün, evinize gidin diyenlerin." neden "mübarek gün, bugün de polisler saldırmasın." demediğine anlam veremediğim eylemler.
  • kennedy'deki grup biber gazlarını oooooo-oleey eşliğinde karşılıyor. nasıl iyi hissettim anlatamam.
  • bugün tam ortasında yer aldığım eylem. arkadaşımla buluşmak üzere yola çıktım, otobüsler güvenpark'a girmediği için necatibey'de indim, aa ne güzel hiç bir yerde polis yok diye diye merkeze doğru yürüdüm. merkezde grevciler, öğrenciler, anneler, babalar, çocuklar, teyzeler neşe içinde halay çekiyor, şarkılar söylüyordu (demek provokatörler yokmuş, insanlar kamu malına zarar vermiyormuş, özgürce eylem yapabiliyormuş dedim!). gülümseye gülümseye geçtim oradan. arkadaşımın yanına gittim mülkiyelilerde yemek yiyordu (kızılay'da bundan sonra gideceğimiz birkaç mekandan biri malum nedenlerden dolayı!), son günlerde yaşananları müzakere ettik bir güzel, dışarıdan slogan atarak geçen gençleri bahçede yemek yiyenler olarak alkışlayıp destekledik. sonrasında çıktık biz de katıldık halaylara, şarkılara,çimlerde oturup çay içen insanlara, hoş sohbetlere..hafif yağmur yağmaya başlayınca simit dünyasına (birkaç mekandan diğeri!) gittik kısa bir süreliğine..akşama doğru da tunalı'ya çıkıp kuğuludaki kalabalığa katılalım dedik, içimiz neşe dolu, günlerden sonra güzelce sesimizi duyurabileceğiz..tam çıktık simit dünyasından merkeze doğru yöneldik, (abartmıyorum) yüzlerce insanın bize doğru koşmasıyla neye uğradığımızı şaşırdık..halay çeken, eğlenen, kendi halindeki insanlara vahşice bir mücadele sonrası insanlar kaçıyordu. birçoğuyla birlikte simit dünyasına sığındık biz de..garsonlar işi çözmüşler; ayakta dikilmeyin göz altına alırlar diyenler mi ararsınız, içeride müşteri gibi oturun diyenler mi.. garsonun biri geldi dolmuş belli, içini döktü bize..8 gündür sokaktaymış, sabah 4'te işe geliyormuş akşam 5'te meydana, bu bir vahşet, daha çok olmalıyız, gençlere, insanlara saldırıyorlar diye diye gelip gidip sinirini akıttı.. sonra simit dünyasının bulunduğu sokağa (izmir caddesinin orada) müdahaleler devam etti, sokak artık bomboştu herkes cafelere, dükkanlara sığınmıştı..ama yine de müdahale devam ediyordu, tam karşıdaki dükkanın camına hedef alınıp gaz bombası atıldı!!! herkes kaçışmaya başladı, dükkan kepenklerini kapattı hemen..ister savaş alanı deyin, isterseniz mahşer yeri..sonra çıktık sokağa her yer polis kaynıyordu..büfeden süt alırken sivil polis olduğunu anladığımız biri bize dikti gözlerini, arkamızdan da bakmaya devam etti.. sağanak başlamıştı, gaz kokusunu silmek istercesine..insanları yıldırmadı bu haksız saldırı, kuğuluda toplandılar ve devam ettiler haklı mücadelerine..

    bugün masum insanlara yapılan bir başka saldırıya daha şahit oldum ben.. yüzlerce insanın çaresiz koşuşturmasını hayatım boyunca unutmayacağım..bunun için de meydanlarda olmaya devam edeceğim!
  • bugün artık somut hedeflerin de dillendirilmesi gereken eylem. yoksa bu iş böyle kabak tadı vermeye başlayacak ve tepki toplayarak sönecek.

    benim şahsi fikrim bugün hepimizin tek bir ağızdan sloganlarla seçim barajının düşürülmesini ve akabinde bir genel seçim yapılmasını talep etmek en demokratik yol olacaktır. bunun yanında öncelikli hedeflerimiz de var

    talep olarak;

    - günlerdir tüm türkiye'de 81 ilde halka canice şiddet uygulayan polislerin ve polisi bu şiddete yönlendiren sorumluların yani mülki ve idari amirlerin acilen haklarında soruşturulma açılması;

    - abdullah cömert'in faillerinin, ağır yaralı halde tedavisi süren kardeşlerimizi orantısız kuvvet kullanarak yaralayan kişilerin bulunması ve yargılanması;

    - arabasıyla halkın arasına dalarak 3 kişiyi ağır yaralayan kişinin adam öldürmeye tam teşebbüsten yargılanması;

    - polisin arasına elinde sopayla karışıp halka saldıran şahısların haklarında kamu davası açılması;

    - medya'nın toplu olarak halktan özür dilemesi ve olayları artık sadece gezi parkı protestosu olarak değil, hükümet karşıtı protestolar olarak yayınlamaya başlaması;

    - alkol düzenlemesinin cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesi;

    - yıllardır uygulanan sansürlerin kaldırılması

    öncelikli taleplerimiz arasında olmalı.

    nihai hedef olarak ise;

    - seçim barajı düşürülsün, dar bölge seçim sistemine dönülsün.

    *bunun açıklamasını yapmam gerek. dar bölge seçim sisteminde özellik olarak oy vereceğiniz aday öne çıkar, adaya göre oy verirsiniz. daha önce akp dar bölge seçim sistemini önermişti fakat önerinin içerisinde d'hondt sistemi de yer almaktaydı. bu tabi ki klasik şark kurnazı akp'nin kandırmacasıydı. şimdi bizler ya seçim barajının düşürülmesini talep edeceğiz ya da saf bir dar bölge seçim sisteminin uygulanmasını. fakat nihai talebimiz erken seçim olmalıdır bana göre.

    - nihai talep olarak da az önce belirttiğim gibi bir erken seçim olmalı. dar bölge sisteminde ya da barajı düşürülmüş bir d'hondt sisteminde akp'nin eli çok zayıflayacaktır.

    - partiler meclisi olağanüstü toplamalı ve bu talepleri yerine getirmelidirler. bu sayede eylemlerimiz son derece demokratik bir yol ile başarıya ulaşmış olacaktır.
hesabın var mı? giriş yap