• öncelikli amacım henüz izlemediğim bir filmi övmek yahut yermek değil,maalesef tarih bilgisini hollywood filmlerinden edinen vatandaşları yanılıgıya düşmekten kurtarmak.elbette film hakkında da deriz birşeyler.
    birincisi,pers ordusunun 1 milyon kişi oluşu meselesi.mö 480 senesinde dünya üzerinde değil 1 milyonluk ordu,1 milyonluk şehir bile yoktur.1 milyonluk orduyu toplayacak nüfus,biraraya getirip düşman ülkeyi işgale götürecek ikmal,bu kadar adamı donatacak,yedirecek,masrafını karşılayacak ekonomi en büyük devletler için bile hayaldir.gerçek rakam takriben 50 bin kişidir,o devir için oldukça büyük bir rakam,fakat elbette 1 milyon fantazisine göre göz kamaştırıcılığı epeyce az.ha peki rakam abartılarının tek örneği midir derseniz,elbette hayır.sırplara sorsanız kosovadaki,macarlara sorsanız mohaçtaki osmanlı orduları da 1 milyondur!bunlar tamamen kahramanlık havasını büyütmek için kullanılan abartılı rakamlardır,ciddiye alınacak tarafları yoktur.
    ikincisi,geçidi tutmaya giden yunan kuvvetleri 300 kişi değil,takriben 12 bin kişidir.3 günlük çatışmaların ardından pers süvarilerinin geçidin arkasındaki bir gizli patikadan inmeye başladıklarını ve etraflarının sarılacağını gören sparta (bunu tarih dersinde isparta diye söylerler,alakası yoktur,sparta mora yarımadasının güneyindedir)kralı leonidas kendi askerleri ve bu hikayedeki kahramanlığı abartmak için batılı tarihçiler(!) tarafından hokus pokusla ortadan kaybedilen takriben 1000 müttefik askeri ile geride kalmıştır.iddia edilenin aksine de bunlar onbinlerce kişiyi kılıçtan geçirdikten sonra şehadet şerbetini içmiş değildir,sayıları azalıp geçidi kapayacak bir duvar oluşturma imkanları kalmayınca etrafları sarılıp oklanarak öldürülmüşlerdir.elbette bu,bilerek ölümü kabullenen ve bunu zafer için değil,zaman kazandırmak için,yani zafer ihtimali için yapan insanların kahramanlığını azaltmaz,sadece daha gerçek yapar,ki doğrusu da budur.açıkçası ben çanakkale savaşı ile ilgili bir filmde on milyonluk işgal kuvvetinin otuz kişilik taburla denize döküldüğünü görsem pek mutlu olmazdım,bu bana gerçek kahramanlara hakaret gibi gelirdi.
    üçüncüsü,ortada bir milletin uyanışı falan da yoktur,yunan devletlerinin büyük kısmı tarafsız kalmıştır,pers ordusunda önemli sayıda yunan paralı askeri vardır,dağ geçidini perslere gösteren bir yunanlıdır vs.zaten o devirde sadakat henüz var olmayan bi ulus bilincine değil,dine ve hükümdaradır.atinalılar atinalıdır,spartalılar da spartalı.yunan mileti diye bir kavram yoktur,tıpkı bir pers milleti olmadığı gibi.
    filme gelirsek,fragmandan gördüklerimiz hakikaten güzel ve etkileyici.üstelik yüzüklerin efendisi filmindekinin aksine pek öyle bilgisayar oyunu görüntüsü de vermiyorlar.umarım diğer pek çok örnekte olduğu gibi filmin görülmeye değer tüm sahnelerinin toplandığı bir fragman izlememişizdir de geri kalanından hayal kırıklığına uğramayız.bana ilginç gelen şey pers ordusunda olduğunu tahmin ettiğim birtakım mahlukat.dev var,gergedan var,hilkat garibesi kadınlar var vs.bunlar çizgi romanın fantastik dünyasından filme aktarılanlar herhalde.şunu da söylemeden geçmeyeyim,1 milyonluk mevcuduna rağmen (!) her ne hikmetse yunanlıların üzerine teker teker koşan pers askerlerinin (üstelik bunu yapan tüm çerez askerler gibi kılıçlarını havada tutup göğüslerini açıkta bırakarak) birer kılıç darbesiyle indiği kısım bana bizim tarihi filmlerimizi hatırlattı.eminim ki konusu açıldığında "abi kara murat ne yaaa,ahahah malkoçoğlu süper aaabiii" şeklinde tepkiler veren birçok genç bu filmden ağızları bir karış açık olarak ve batılı insanın (filmde yunanlıların değil batılıların,özellikle de amerikalıların üstünlüğü teması işlenmiştir diğer tüm örneklerde olduğı gibi.kral,firavun,şah ünvanlı büyük iskenderin veya roma imparatoru marcus aireliusun yahut sparta kralı leonidasın mücadelelerinin "özgürlük" için olması bundandır) kahramanlığına hayran kalarak çıkacaktır.yemeyin,yiyenleri de uyarın efendiler!
  • --- spoiler ---

    hakkindaki tum negatif ele$tirilere ek olarak filmdeki diyaloglarin kurgudan yoksunlugu, tekduzeligi insani cildirtacak cinstendi. sadece agizlarin oynatildigi flash gordon cizgi filmleri gibi resmedilmi$ diyaloglar sikintiya bunaltiya yol acti. genel olarak filmin anlatiminda insana guzel bir film izlerken aldigi hazzi almasina engel olan aksaklik, ritm bozuklugu, eksiklik gediklik vardi. basitce aradaki onca zaman ve teknoloji farkina ragmen, cesur sava$ci/$eref/namus temali filmler arasinda butun olarak, paket cozum olarak bir braveheart'in yanina bile yakla$amadi benim gozumde. troy'dan bile kotuydu.

    acikcasi izledigim aksiyon sahnelerini bile yanima kar koymakta zorlaniyorum. amerikalilar kurban bayrami ya$amadiklari icin kafa kesilince ne olur konusunda pek bilgileri yok besbelli. "cizgi romana sadik kalmak" bahanesi goruntu yonetmeninin gorsel sacmaliklardan siyrilmasina izin verse de, yonetmenin anlatimda sicmasini mazur kilmiyor.

    trailer ne kadar iyiyse film o kadar kotuydu. trailer'daki muzik secimi, kurgu ne kadar guzelse filmdeki muzik secimi o kadar ucuz ve tutarsizdi. orkestral ile metalocalypse ucuzlugunda hard rock arasinda zamansiz uyduruk gitgeller son derece rahatsiz edici ve egretiydi. trailer'daki $airane kurgu ve nine inch nails kalitesinin yanina dahi yakla$amadi.

    trailer'da ideal uzunlukta konulmu$ sahneler, filmde uzatilmi$ da uzatilmi$, 1000 kere trailer'ini izledikten sonra kuyu ba$inda "madness?.. this isn't madness.. this is sparta" kismi ve ayni $ekilde "our arrows will blot out the sun.. then we'll fight in the shade" kisimlari o kadar uzun, brezilya dizisine donmu$ ki filmi seyrederken rahatsiz oldum, yonetmen adina utanc hissettim bunaldim. ne geyige susami$siniz, nasil sava$ci irksiniz belli degil.

    trailer'indan bir sahne: http://www.youtube.com/watch?v=ezeyviwz99i alin bakin. 5. saniyesinde leonidas'in kameraya baktigi yuz ifadesi, yeryuzu bitmi$ bo$lukta yurudugunu farketmi$ coyote'nin yuz ifadesi gibi. tam bir garfield somurtkanligi. ayni $ekilde hemen devaminda leonidas'in yuzune geri dondugumuzde arada yuz ifadelerinde kafa konumlarinda bir yerlerde ciddi kopukluk bir tek benim mi gozume batiyor deliriyor muyum neyim? ilk trailer'da leonidas'in bu guduk ifadesi yoktu o yuzden hayran olmu$tum o sahneye. ama filmde bu youtube'daki trailer'dan cok daha fazlasi da var ne yazik ki.

    filmde hicbir karakterin ki$iligi anlatilmadi. evet mesela leonidas'in gencligini ne a$amalardan gectigini ogreniyor fakat bu a$amalarin ki$iligine etkilerini gormuyoruz. leonidas'in ozgurluk a$kinin nerden geldigini anlamiyoruz. babasindan dayak yiye yiye ozgurlugun iyi bir $ey olduguna ikna oldugunu ancak tahmin edebiliyoruz. kisaca film kim oldugunu bilmedigimiz tanimadigimiz uc be$ sava$ manyagi insanin birbirini kiymasindan ba$ka bir $ey anlatmadi. hikayenin sunabildigi kli$e ya da zirva olmayan tek mesaj "egitimli bir kadroyla sistematik sava$in avantajlari vardir" oldu.

    hikayenin "curuk cocuklarini cope atan, kolayca olume yollayan soguk kalpsiz sava$cilar olarak yeti$en spartalilar"dan "baba yuregi dayanmiyor civanim, gitti yavrim"e donu$mesi hastalik yaratti. asabiyet katsayisi yukledi. senaryo yazarina veya kendisine sadik kalinan frank miller'a kafa atma istegi uyandirdi.

    ilk sava$ sahnesinde (kalkanlarla olan) sava$ alaninin $eklini $emalini kesinlikle anlamadik. adamlar deniz kiyisinda ve seviyesinde degil miydi? bunlari nerden ucuruma doktuler? goremedik. kamera seyircinin gormesi gereken yerleri gostermeyi beceremedi. tek bir uzun metrajli dovu$ sahnesi di$inda karambol olmayan bir dovu$ sahnesi gormek pek mumkun olmadi. leonidas'in final sahnesinde okcular leonidas'in dibindeyken neden oklarin illa ki "gune$i karartarak $oyle bir guzelinden kavis cizerek" dunyayi dola$ip uzak yoldan geldigi anla$ilamadi.

    quasimodo'nun makyaji hacivat karagoz neden olduruldu'deki kesik kafa efektlerinden daha kotuydu. kollari kilic olan obez yaratigin tasarimi direk doom'dan arak hissi uyandirdi. frank miller surumune sadik kalma ugruna frank miller'in sacmaliklarini, yeteneginin parcasi gorme tutkusunun gerekceleri anla$ilmadi.

    cinsellik, 300 tane gym'den cikma adamin slip donla cenge gitmesini saymadigimizda dahi son derece yapay ve abartiliydi. bence leonidas'in karisinin sutunda kistirildigi sahnenin drama etkisi hikaye icinde leonidas'in ahmet yilmaz karikaturlerinden cikmi$casina balkonda ta$ak serinletme ritueli sonrasi sevi$me sahnelerinden daha buyuk onem arzediyordu. daha cok vurgulanmaliydi. diger yandan 1 saat 52 dakika suren filmde oracle'in gogus uclarina sadece 2 dakika ayrilmasi yeterli olmami$. hikayenin kritik bir noktasi ustunkoru gecilmi$.

    ve evet her "freedom", "free man" kli$esi sarfedildiginde midem bulandi. hele amacin "ozgurlugunu korumak"la "mistisizmi yeryuzunden silmek" arasinda gidip geldigi yerlerde aglamak istedim. her zenci pers gordugumde fena oldum. gostere gostere "biz kadini hor goruruz" "oyle mi biz cok deger veririz" ayrimi yapilmasindan tiksindim. hatta bir ara "ozgurlugu korumak icin daha cok asker yollamaya ihtiyacimiz var" lafi gecince bush'un gecenlerde onunu actigi irak'a yollanacak 25,000 ek asker kontenjani geldi iyice fenala$tim. direk alakasi oldugundan degil ama onun amerikan halki zihninde yaratacagi sahte uyarimlardan dolayi. zira filmin sonunda amerika'da sinemada 2.5 yildir ilk defa $ahit oldugum alki$ tufani beni bu mesajlarin tam olarak olabilecek en vahim $ekliyle bunyeye sindirildigine ikna etti.

    --- spoiler ---

    muhte$em bir trailer, cok guzel bir kac dovu$ sahnesi, rezalet bir film. cumleten gecmi$ olsun.
  • iran'da "1 000 000" adıyla gösterime girecekmiş, öyle duydum.
  • bas bas bağıran anafikri inanılmaz bir şekilde gizleyip, tali konularla, detaylarla göz boyama konusunda bir şaheser. demek ki iyi bir sinematik anlatım, bolca efekt, şişirilmiş görsellikle sunduğun zaman, en vahşi adamların bile bir kahraman gibi algılanmasını sağlayabiliyorsun.

    --- spoiler ---

    adım adım inceleyelim:

    "çocuk doğduğu zaman... tüm spartalılar gibi, incelendi.
    eğer küçük, cılız, hastalıklı ya da vücut yapısı bozuk olsaydı... öldürülecekti."

    görüldüğü üzere kahraman spartalılar aslında ari ırk peşinde koşan bebek katilleri. sadece standartlarına uygun olan çocukların yaşamalarına izin veriyorlar.

    akabinde de bu "uygun" çocuklar ayakta durmaya başladıkları andan itibaren "savaşın ateşi ile vaftiz" ediliyorlar. bakmayın böyle savaş, ateş, vaftiz diye süslenerek anlatıldığına. bildiğin aile içi şiddet aslında. baba çocuğuna kafa göz girişiyor, anası da yunan sütununa yaslanıp seyreyliyor.

    7 yaşında - sparta'da adet olduğu üzere- annesinden koparılıp; aç bırakılıp, çalmaya ve gerekirse öldürmeye zorlanacağı şiddet dolu bir eğitime(!) zorlanıyorlar. 7 yaşında oluyor bu bak. adamların ilkokul müfredatına bak. müfredatta sopalar, kırbaçlar, daha ne herzeler var.

    ilkokul mezuniyeti için çocuk kara kışın ortasında, yalın ayak başı kabak vahşi doğaya salınıyor. alenen "git kurda kuşa yem ol" deniliyor. ama çocuk manyağın, psikopatın önde gideniyse, bir şekilde vahşi doğa ile savaşı kazanıp, memleketi sparta'ya dönüyor ve sürpriiiizzzz. olsa olsa psikopatın kralı olan bir çocuk tarafından aşılabilecek bu zorlu merhaleleri aşan veledimiz sparta kralı oluyor.

    şimdi allahını seversen söyle. kralı böyle bir tedrisattan geçmiş bir topluma senin notun kaç olur? imam-cemaat ilişkisi + benzerlik teoremi aga.

    filmin tam bu noktasında anlatıcı abi -gözüne aldığı darbeden ötürü olsa gerek- iyice saçmalamaya başlıyor ve pers ordusunun "dünyanın elindeki tek mantık ve adalet umudu" olan yunanistan'ı almaya hazır olduğunu beyan ediyor. şimdi isterim ki şu "mantık umudu" neymiş, onu bir irdeleyelim.

    "ephorlar. eski tanrıların rahipleri. berbat bir topluluk. insandan çok hayvandırlar. leonidas'ın bile rüşvet verip yalvarması gereken hayvanlar. çünkü hiçbir sparta kralı ephor'ların kutsamasını almadan savaşa gitmemiştir."

    şimdi bu ephorlar eciş bücüş, cüzzamlı gibi tipi olan, kralı gelse bile rüşvet yiyen, vatan haini ve sapık herifler. ama dünyanın son mantık umudu olan sparta'nın kanunu nasıl bir dokunulmazlık verdiyse bu heriflere, adamlar ne dese o oluyor. kralın, konseyin falan hiç esameleri okunmuyor. ephorlar (ve onların yönlendirdiği kahin denilen afyonlanmış hatun) ne derse o.

    ephorlarla ilgili kral leonidas'ın kanaati "hastalıklı yaşlı fakirler. değersiz artıklar. mantıksız bir geleneğin kalıntıları. alçak, değersiz bir topluluk." ama çocukluğu inanılmaz travmalarla geçmiş olan leonidas'ın bu kanaatleri ne kadar sağlıklı, bence o da muallak. belki de ephorlar iyidir de çevreleri kötüdür, bilemem.

    diğer taraftan, dünyanın en son mantık ve adalet umudu olan yunanistan'ın atina bölgesi sakinleri için kral leonidas'ın "o felsefeciler ve oğlancılar" diyerek yaptığı "mantıklı" tespite de, bir cümle ile olsa dahi değinmeden geçmek olmazdı.

    şimdi bütün bu girizgah ışığında -bak daha ortada savaş falan yok-, spartalıların kralıyla, kraliçesiyle, çocuğuyla, konsey üyesiyle, rahibiyle, kahiniyle aslında hiç de akıl karı bir millet olmadıklarını alenen tespit ve teşhis ediyoruz. lakin demek ki bizler de en az onlar kadar akıl karı insanlar değiliz ki, bunların duruşuna, konuşmasına, six packine falan aldanıp, herifleri kafamızda hero ilan ediyoruz.

    peki finalde ne oluyor? bu ari ırk düşkünü, bir nevi hitler'in m.ö. muadili spartalılara boruyu kim döşüyor? normal şartlarda öldürülmesi gereken ama annesi tarafından sparta'dan kaçırılan şekli bozuk bir spartalı: ephialtes.

    yani demem o ki; ne leonidas ne yanındaki 300 süper savaşçısı, ne xerxes ve milyonluk ordusu, ne konsey ne de kraliçe... bu hikayenin anafikri; spartan law diye diye şişirilen mantıkdışı kurallar ve gelenekler silsilesinin, vahşi doğaya bırakılması ve maalesef sparta'ya geri dönememesi, hayatına devam edememesidir. ephialtes hem kendisinin hem de diğer mağdur yoldaşlarının intikamını, sparta kanunu'nu tehna bir keçi yolunda sıkıştırıp bir güzel almıştır.

    sözlerimi leonidas'ın konsey üyelerine hitaben "sparta will need sons" demek suretiyle en az üç çocuk düsturuna selam çakmasını anımsatarak bitiriyor, bir başka gerzek hollywood yapımının derinliklerine ineceğimiz güne dek esen kalın diyorum.

    --- spoiler ---
  • 1) film'le cizgi roman arasinda ciddi farklar var ki bunlarin cogu spartalilarin daha medeni ve perslerin daha sefil gosterilmesine hizmet etmekte. ornek: "bu kari ne konu$uyo ziv ziv?" "biz kadinlarimiza cok deger veririz" "karicim tekmeleyebilir miyim?" "tekmele hayatim az bile pis zenciye" sekanslari. leonidas'in ogluna gosterdigi babacanlik hatta genel olarak leonidas'in oglu. oglu cirkin dogunca tekmeyi basan ama olunce aglayan baba yuregi dayanmayan duygusal spartali baba tiplemesi. barbar kalbine ragmen tuy narinliginde sevi$en romantik erkek leonidas. sirt sirta dovu$en amerikali gibi birbirine laf atan iki spartali. "mistisizm" bahsi. vatani ugruna namusunu hice sayan, adam oldurecek kadar yurekli kralice tripleri. cesetleri mizraga oturtmak yerine yigin yapan medeni sparta ordusu.

    bunlarin hicbiri cizgi romanda mevcut degil.

    2) frank miller, zach snyder'a yonetmenlikte kurguda hic kari$madigini hatta bu yuzden zach'i kiskandigini roportajinda belirtmi$. (http://www.ugo.com/…article/?id=16424&sectionid=106). dolayisiyla filmde eklenen ve bati dogu medeniyetleri arasindaki ucurumu arttirmaktan ba$ka bir $eye hizmet etmeyen degi$iklikleri "cizgi roman adaptasyonu" diye savunmak mumkun degil. bariz $ekilde bati medeniyetini dogudan ayirmak spartalilari iyi gostermek icin caba sarfedilmi$. bunu anlamamak icin bayagi bir gozleri kismak lazim.

    3) frank miller bir roportajinda "spartalilar o sava$i kazanmasaydi $u anda bu roportaji yapamazdik" diyor (http://www.darkhorse.com/…ews/interviews.php?id=623). utandiran yuzeyselliginden dolayi frank miller'a kimsenin "bugun parmaklarindan fazlasini ortadogu medeniyeti sayesinde sayabiliyorsun", "yazi, kanun, para denen olgular varsa ortadogu medeniyetleri sayesinde var" demedigini, kendisinin de ara$tirmaya gerek duymadigini cikariyoruz.

    kisaca ortada bu hikaye icin yunanistan'da iki hafta gecirmek ve 7 ya$inda the 300 spartans filmini seyretmek suretiyle tek tarafli ve ustunkoru cali$mi$ frank miller ve onun $iraci $ahidi zach snyder var. zach snyder'in "filmin %90'i tutarli" demesinden zaten tutarli dedigi kaynaklarin kendi ba$ina hikaye oldugunun farkinda olmadigini cikariyoruz. senin tutarli dedigin kaynagi kendisinin tutarliligi mechulken o tutarlilik orani ne ifade ediyor? kendisi "top-notch historians" demi$. o historian'larin heredot di$inda kaynagi mi var, yoksa bizzat sava$ta mi bulunmu$lar?

    bu "top-notch" historian'larin "bravo cok dogru helal" diye alki$ladigi filmin en ba$ta surekli vurgulanan 1 milyon rakami yanli$. gercek rakam o gunun su yemek kaynaklari degerlendirilerek maksimum 250 bin olarak cikarilmi$ (http://links.jstor.org/…>2.0.co;2-d&origin=crossref) (http://en.wikipedia.org/…size_of_the_persian_army). bu "top-notch" historian'lar makale okumuyor mu?

    hayir madem "fantazi yaptik" diyorsun "historian'lar onayladi %90 tutarli" niye diyorsun? madem "tutarli" diyorsun neden i$ine gelmeyince "fantazi" arkasina siginiyorsun?
  • yüzüklerin efendisi, truva, alexander filmlerinin ardından gelen, bu filmleri daha rezil ve doğrudan bir ideolojik açıklıkla takip eden, hiç bir dramatik numarası olmayan, gerilimden nasibini almamış, karagöz-hacivat tadında dümdüz ve ezik bir hikâye. bu film hakkında söylenecek iki şey var:

    birincisi görsel değeri. savaş sahneleri, renkler, antik çağın [elektro gitarlı] savaş naraları, efektler harikaydı. dış sesin ve yer yer kralların cümleleri şiirsel ve cezbedici imgelerle yüklüydü, doğrusu bunlar baymadı. ama bunlar zaten çizgi roman uyarlaması ve "postprodakşın" harikası her filmin vaat ettiği numaralar. ki o kadar olmasa da postprodakşın dediğimiz şeyden asmalı konak'ta da vardı; geçelim.

    ikinci ise filmin klasik alegorisi. film barbar doğulular ve medeni batılılar üzerine ki; bu kadar pespaye bir alegori ben görmedim, duymadım. yukarıda zikrettiğim filmlerden ve sayısız romanlardan, diğer başka filmlerden mütevellid oryantalizm yalaması oluğum için doğrusu kızmayıp sadece güldüm filmi izlerken; hele son sahnede bir "mistisizme karşı omuz omuza" vaveylası vardı ki kahkaham bütün salonda patladı.*

    arada da akıl, mantık, rasyonalite, vatan, millet, demokrasi, parlamento, kanun hükmünde kararname lafları; tezkere meclisten geçecek mi tartışmaları havalarda uçuşmadı değil. aydınlanma ve fransız ihtilali çok eskiden varmış da haberimiz yokmuş.

    işin kötüsü ortalama amerikan taşralısı bu filmi izleyip de muhtemel ve müstakbel bir abd'nin iran'ı işgal girişimine bile sessiz kalabilir. film bir yandan da bu dediğim pespaye ve kör gözüm parmağına alegorisiyle ırak işgaline de selam çakıyor: özgür spartalılar, diktatör kralın kölesi perslere karşı.

    bu karşıtlık tastamam ve aynı cümlelerle alexander filminde vardı. filmde iskender batılı bir lider olarak anakronizmin zirvesinde dolaşıyor ve batı'nın, bu iğrenç, bu uygarlık dışı pers yaratıklarını yok etmesi gerektiğini söylüyordu. oliver stone'nun bu filminde iskender, george bush gibi konuşuyordu ve askerlerine "özgür makedonyalılar" diye seslenirken doğulu pers askerleri için "kralın köleleri" diyordu. edward said, oryantalizm için kısaca "doğuyu, doğuluyu batılı zihninde karikatürize edip tarihsizleştirerek onların yıkımlarını "meşrulaştırıır" demişti... 300, "incelik", birikim, güç, zaman ve bilgi, uzun bir zorbalık gerektiren bu korkunç süreci bile müsamere seviyesine çekmiştir. dolayısıyla film de neresinden tutsak elimizde kalmıştır.

    son olarak filmlerdeki bu "kötüler eşcinseldir" vurgusu da kabak tadı vermiştir. filmde 300 spartalı delikanlı perdeye erkeklik hormonu salgılarken, persliler "böyle puşt gibi ibne gibi bir şey" olarak gösterilmiş, pers kralının alınmış kaşları, ojeli tırnakları gözümüze sokulmuştur. bu erkeklik gösterisi de nedir? neden "pis ve barbar doğulular" sanki kötü bir şeymiş gibi üstüne bir de eşcinsel gösterilmektedir? seyircinin basit seksist algılarını gıdıklayıp "pis" doğuluları bir kez daha aşağılamak için mi? ayrıca yunan uygarlığının eşcinsellik konusunda söyleyecekleri bu olmamalıdır değil mi?

    bir de not: filmin sonuna doğru çalan bir şarkı*, çok bilinen bir makedon türküsü zajdi zajdi jasno sonce'nin değişik bir yorumudur. makedonlarla kanlı bıçaklı olan yunanların buna ne tepki vereceğini merak etmekteyimdir. dilerim soundtrack albümde bu şarkının kaynağıyla ilgili doğru bir bilgi verilmiştir.
  • her ne kadar gerçekte thermopylae savaşı yunanlar ile persler arasında geçmiş olsa bile, bu filmde yunan tarafı, batı medeniyetini, pers tarafı ise doğuluları zamandan bağımsız olarak temsil etmektedir. iran'ın çok hastası değilim ama bu filmde persler türkleri, arapları, afrikalıları, hintlileri ve diğer doğu halklarını temsil etmektedir batılı gözüyle.

    bu adamlar bunu bin kere yaptılar. vietnam savaşında, vietnamlıları kafalarında konik şapkaları, çekik gözlerini kısmış ebleh ebleh bakan tipler olarak karikatürize ediyorlardı. afrikayı sömürürken, afrikalıları kafalarına kemik bağlamış, yamyam dansı yapan baldırı çıplaklar olarak tanıtıyorlardı. son zamanlarda kafalarını ortadoğu ile bozduklarından kelli, müslümanlar da terörist olarak karikatürize edilmeye başlandı*. yaklaşan iran savaşı öncesinde, şimdi de sıra geldi iran'a. bunlar basit tesadüfler değiller.

    işin acı tarafı, bazı "doğuluların" kendilerini bu hakaretlerden muaf sanmaları, üstüne alınmamaları. ey embesil, bu hakaretler sana ediliyor emin ol, yüzsüzlük yapma.

    öte yandan, bizim özel şansızlığımız ise, doğunun batısında olmak, batının da doğusunda olmamız. her ne kadar, bu özel konumdan bakınca doğunun da bin türlü nanesi gözükse de, bu durum böyle ucuz, çıkarcı saldırıları haklı çıkarmaz.
  • --- spoiler ---

    öncelikle şunu söyleyeyim, frank miller amcamın 300'ünü okumuşluğum (ya da resimlerine bakmışlığım işte her ne yapılıyosa onla) yoktur. lakin eğer bu film epey sadık bir uyarlama ise, ki öyle olduğunu duydum, kendisi salağın önde gideniymiş. ben film biter bitmez koşarak salonu terkettim, sonuna kadar da sırf para verdiğim için kaldım. rezalet ötesi bir film. aksiyon filmi olduğu için ideolojisini sorgulamamalıymışız, o zaman efendim dünyadaki en iyi yönetmen osmanlı imparatorluğu zamanlarında geçen türkleri öcü gibi gösteren dünyanın en güzel filmini çeksin, hadi o zaman sorgulamayın ideolojisini. halbuki orhan pamuk ne de kötü bi romancı olmuştu birden geçtiğimiz günlerde. türklere laf etmediğin sürece istediğin kadar ez diğer milletleri biz de gülelim. ikiyüzlülüğe gel.

    hadi ideolojisini geçtim, belki yönetmen amcam bu filmin ideolojisini ve günümüzdeki durumla paralelliğini göremeyecek kadar saf ve yüzeysel bir insan, ki bu sıfıra yakın bir ihtimal onu da belirteyim zira mesaj apaçık ortada, yine de çok kötü bir film bu. oyunculuk desen sıfır, karakter gelişimi desen sıfır, diyaloglar rezalet, klişeler diz boyu. troydan, yüzüklerin efendisinden, rome dizisinden copy paste bazı sahnelerin işlenişi. yönetmen filme epik bir hava katmaya çalışırken diyalogları, karakterleri, sahneleri yüzüne gözüne bulaştırmış, komik bi şey ortaya çıkmış.

    filmde olaylar şu şekilde gelişiyor: bi takım spartalılar var ki bunlar özgürlüğün hüküm sürdüğü, herkesin dilediğini dilediği gibi engellenmeden söylediği müthiş diyarlarda yaşıyorlar. lakin biraz cahiller. nerden anladın derseniz bi gün bunlara aslen afrikalı olan (zenciler çünkü) ama persmiş gibi yapan çok zeki düşmanlar geliyo. çok zekiler çünkü savaşı kazanırlarsa oh ne ala, kazanamazlarsa da kabak perslerin başına patlıcak bunlar paşa paşa döncekler afrikaya. güzel plan valla. neyse bu zenci güya persliler geliyo teslim olun diyo, bu deli de olmam diyo elçiyi öldürüyo, sonra matematiği biraz kötü cahil olduğu için sanıyo ki 300 kişi milyon askere karşı koyabilir kafasında bölüyo hepimiz iki kişi öldürsek 300 çarpı 2 eşittir 5 milyon falan diyo. aralarında en çok kafası basan da bu herhalde ki yanına kolaylıkla buluyo üç yüz kişi. arada keşişlere felan çıkıyo orda biraz göğüs meme felan gözüküyo. sonra savaşa gidiyolar sürekli çeşit çeşit yaratıklar geliyo işte doğu dediğin böyle bi şey zaten yaratık hepsi bi tane normal insan yok. tabii ki bunları hep öldürüyolar çünkü özgürlük bunların imanı. kahraman savaşçılar özgürlük adına savaşırken işte bu delinin dışladığı engelli bi vatandaş bereket bunları satıyo hepsi ölüyo da film bitiyo ve sinemadan koşar adımlarla çıkabiliyoruz. çok şükür.

    ha arada bi sevişme sahnesi var ki sanırım hayatımda izlediğim en kötü çekilmiş sevişme sahnelerinden birisi. bu noktada bütün salon filmle dalga geçti zaten.

    replikler filmi kolay takip edebilmeniz için hep tahmin edilebilir şekilde yazılmış. ayrıca önemli bi olay olduğunda karakterler mutlaka dillendiriyor bu olayı ki hani uyurken kaçırırsanız yakalayabilin die. kolu kesilen adam mesela ah kolum diyor mutlaka. merak etmeyin istediğiniz kadar uyuyun. zaten bi bok olmuyo işte öldür öldür öldür öl. 4 kelime filmin özeti.

    bu arada filmin hedef kitlesi homofobik ve savaş yanlısı amerikan erkekleri olduğundan perslerin liderine hafif eşcinsel özellikler katmayı da ihmal etmemiş ya yönetmen ya da frank miller amcam. böylece bu homofobik kitle spartalılarla daha kolay özdeşleşebiliyor, perslerden daha kolay hatta en kolay yoldan nefret edebiliyor.

    neyse film bitince hepimiz özgürlük adına savaşmanın ne kadar yüce bi şey olduğuna emin olarak sinemadan ayrılıyor, hemen koşup ırak'a asker gönderilmesini destekliyor, mitingler felan düzenliyoruz. onlar insan değil yaratık çünkü.

    bi de özgürlük sevmeyenin derisi siyah oluyo ya da yaratık ucube falan oluyo, özgürlük seven de beyaz. o neden oluyo anlamadım özgürlük hormonlarının etkisi herhalde.

    ha bu arada spartalıların misyonu da mistisizmi yok etmekmiş. canım ya. evangelist bi adam tarafından yönetilen bi ülkede bu masalları duymak da ayrı bi çelişki olsa gerek. üstelik sen kıçı kırık 200 yıllık tarihinle, cahilliğinle, binlerce yıldır varolan doğu ve pers medeniyetlerine dil uzatabileceksin, özgürlük ve serbest düşünce gibi kavramları sanki kendin icat etmişsin gibi sahiplenip bi de onun üstüne dünyaya pazarlamaya çalışacaksın. valla büyük cesaret. ben bu zihniyetin de, bunu yazanın da, filme çekenin de afedersiniz ama ağzına sıçayım!

    --- spoiler ---
  • hollywood'un el atmasının çok mantıklı ve çok normal olduğu frank miller eseridir. peki durum neden böyledir? çünkü 300 batılı asker 1 000 000 tane pers askerinin soyunu kırmaktadır. batılı savaşçılar doğulu barbarları ezmektedir. zaten pers dediğin köle olduğu için, yunanlı ise özgürlük* için savaşır. hollywood da anlatır bize atlarını, askerlerini doğu'nun bağrına süren batlı komutanları. büyük iskenderdi, leonidastı, haçlı seferleriydi. ama kimse ne cengiz han'dan, ne fatih sultan mehmet'ten ya da atilla'dan bahseder. zaten bu isimleri geçenler barbardır, vahşidir, acımasız katillerdir.
  • gittik, gorduk. cocuklar bir film cekmisler. ozetleyelim:

    - gorsel efekt olarak gusel. kilic, kalkan, kan, tukruk, kelle, kafa, bacak, gobek, meme vs. derkene gusel savas ve sevis sahneleriyle takdir ettirdi.
    - baska da pozitif bir sey eklemek mumkun degil. sin city bile cok daha doluydu. diyaloglar cheesy, monologlar ziyadesiyle demagoji ve propaganda kokuyor. cizgi roman olarak guzel olabilir ama bir film olarak mayasi tutmamis, olmamis.

    siyasi ve tarihi okumalar:
    - film boyunca "liberty", "reason", ve dahi "freedom" gibin terimlerin 2200 sene sonra alacaklari manalari ile sunulmalari ve sparta gibi ultra militarist, totaliter, ve hiyerarsik bir sehir-devlet'inin bunlarin savunucusu olarak gosterilmesi pes dedirtti. bir anakronizm, bir fantaazi ki sormayin gitsin...
    - filmin sonunda buyuk yunan ordusunun "bekleyin millet, sizi mysticism ve tyrannyiden kurtarmaya geliyoruz!!!" deyu böğürünerektene saldiriya gecisi de izlenmesi gereken ayri bir enstantane idi. sozumona bush ii'nin ortadoguyu diktatorlerden kurtarmaya gelisi hakkindaki soylemleriyle fazlasiyla kesisiyordu.
    - film sparta toplumunda kadinin yeri hakkinda fazlasiyla bilgilendiriciydi. filmin basinda leonidas elciye "bana yamuk yapma, eline koluna hakim ol, burasi sparta" derkene son onayi almak icin yine karicigina donup bakiyor, onun onayi uzerine kararini veriyordu. spartada kadinin ozel bir yeri oldugu dogruymus, ancak o donemde hicbir kralin donup kralicenin onayina bakacagini sanmiyorum. ayrica kralice lep demeden soyunup domalacak kadar da "zeki" (yada meyilli) bir kadinmis, bunu da gormus olduk. ha, kocasi canini feda ederkene o da gotunu feda ediyordu, az miydi yani...
    - spartalilarin genetik olarak guclu ve saf bir nufus yaratma projesi cercevesinde eugenics algilamasinin oncusu bir toplum olduklarini hatirlatmistir. istenmeyen adam ilan edilenlerin de gidip farslilarin sundugu dilberlerle koklasabilmek icin spartaya madik attiklari, leonidas'in da bu durum karsisinda "yandi gulum keten helva..." dedigi zikredilir.
    - buyuk bir beklenti ile gitmemistim. grafik olarak cicili-bicili olsa da, senaryo ve diyalog olarak bu kadar da rüküş bir calisma beklemiyordum. hadi biz fazla ciddi seyredip zevk alamiyoruz diyelim, salondaki bir grup seyirci bile olayin fazla geyige sardigini farketmis olmali ki "burasi sparta gulum, biz adamin umugunu sikariz" tarz monologlara kakara ve kikiri ile tepki verdi.

    biraz da gulelim:
    - sparta sehrinin etrafi tumden bugday tarlalariynan cevrilidir, millet her daim bunlarin ortasinda bulusur, savasa gidenler tarlanin ortasindan gecip giderler. benim annamadigim bunnari kim ekiyo, kim biciyo?? bir ekip biceni varsa, o kadar herif tarlanin agzina sicarken niye cus demiyo, "yoldan yurusenize deyyuslar" demiyor....
    - bir de agit yakmislar bu herifler icun, ask ile buyrun:
    300 speedolu akinlarda cocuklar gibi sendik,
    300 speedolu o gun iki milyon farsliyi yendik...
hesabın var mı? giriş yap