• dürüst, güvenilir, sözünün arkasında duran, milletin hizmetkarı, asrın liderimiz recep tayyip erdoğan ’ ın yaklaşık 3 sene önce sarf ettiği (bkz: erken seçim vatana ihanettir) açıklaması sonrası bugün vermiş olduğu erken seçim kararıdır. o zaman vatana ihanetti sonra açılım oldu zaar.

    edit:

    sevgili moderatör,

    24 haziran 2018 günü yalnızca cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmayacak, hem cumhurbaşkanı hem de milletvekili genel seçimi yapılacak bu sebeple başlığın 24 haziran 2018 türkiye erken genel seçimi olarak düzeltilmesi gerekir diye düşünüyorum.
  • en sevmediğim seçmen tipini düşünüyordum epeydir, sonunda buldum. yok, akp'liler değil, o kadar büyük bir kitle arasında her türden insan vardır. muhtemelen çoğu ayrı bir gerçeklikte yaşayan (dış güçler, fetö, yerli ve milli dünya lideri, vs) normal insanlar.

    benim en sevmediklerimse akp'yle ideolojik bir alakası olmayan ama mütemadiyen muhaliflerin saflıklarıyla, umutlarıyla ve türlü hıyarlıklarıyla dalga geçenler.

    kendilerini bu kavgaların üstünde görüyor olmalılar, kitlelerden daha zeki olduklarını düşünüyor olmalılar. ve ne hikmetse son tahlilde hep güçlüden yanalar.

    çünkü o zaman yanılma riski az oluyor ve bu insanlar, bu kadar önemli bir konuda bile kendi egolarını her şeyin üstüne koyacak kadar şuursuzlar, ve yanılmayı göze alamayacak kadar da korkak.

    onlardan nefret etmemin sebebi de, sanırım yapı itibariyle onlara benziyor oluşum...

    ***

    ben de sevmiyorum kalabalıklara kapılmayı, dava adamı olmayı. iki gram analiz yapmak yerine sürekli edebiyat parçalayanlarla bir tutulmak istemiyorum. mitinglerdeki o toplu gaz verme seanslarına katılmaya can atmıyorum.

    evet, hepsi aptallıklarla dolu. ama kalabalıklar akarken kenarda duranların, sırtını güce yaslayıp "ben demiştim" diyebilmeyi umanların da, tarihte tek bir değişime bile neden olduklarını sanmıyorum.

    devrimler, çok iyi analiz yapıp her 10 seçimin 9'unda haklı çıkanlar tarafından değil, 10 seçimin 9'unda kaybedeceğini bile bile umut duyanlar ve eyleme geçenler tarafından yapılıyor. dünya'yı gerileten de ilerleten de bu insanlar.

    ***

    bunları türkiye'den pek umudu olmayan (seçimden bağımsız biçimde), bu umutsuzluğunu özellikle de ekonomik ve sosyal verilerle sürekli dillendiren biri olarak söylüyorum. çünkü beterin beteri var. bu ülke, batarken bile azıcık daha iyi yönetilse, kurumları azıcık daha iyi işlese, insanların sisteme inancı azıcık daha artsa, milyonlarca kişinin hayat kalitesinde bir artış demek bu.

    bu senin benim egomdan, haklı çıkma isteğimizden, kazanan tarafta olma içgüdümüzden çok daha ağır basan bir şey. bu ağır basabildiği için hayvanlardan ayrıyız zaten.

    bu yüzden de rahatça diyorum ki "bu seçimden umutluyum".

    zira umut duymayı, en çok, umutsuz durumda kalanlar hakeder. en çok, güce karşı savaşanların yenilgiyi baştan kabullenmeye hakkı olmaz.

    benim elimden uzaktan oy atıp yazı yazmak dışında bir şey gelmiyor. ama sandıklarda görev yapmayı düşünen arkadaşlara sesleneyim: muhtemelen fedakarlıklarınız sadece %10 ihtimalle bir işe yarayacak. belki hileli oylarla çalışmanız anlamsız kılınacak veya hile olmasa bile, tüm devlet imkanlarıyla destekli propaganda sonucu (bu da bir çeşit hile ama demokrasi zaten hep böyleydi) azınlıkta kalacaksınız.

    bunların hiçbiri, yanılıp enayi gibi hissetme riskini almamak için bahane değil. bugünün erken teslimiyetleri, gelecekteki mücadelelerin de altını baltalar. yanılacaksak da tek elde toplanmış güçten yana değil, ezilenden yana yanılalım.
  • ignaz semmelweis macar asıllı bir hekimdir. viyana'da tıp eğitimi alan semmelweis, görev yaptığı klinikte kadınların doğum sonrası ölüm oranlarının çok yüksek olduğunu görür. bir odada doktorlar, diğer odada ise ebeler doğum yaptırmakta fakat ilginç olan şu ki, doktorların doğum yaptırdığı odada daha fazla kadın ölmektedir. semmelweis pek çok araştırma yapsa da sebebini bulamaz.

    bir gün başka bir hekimin otopsi yaptığı esnada elini kestiğini ve akabinde öldüğüne görünce aydınlanma yaşamış ve bu ölümlere mikropların sebep olabileceğini düşünmüştür. bundan böyle doğum yaptırmadan önce, klorlu su ile ellerini yıkayıp, öyle doğum yaptırılmasını önermiş ve ölüm oranı %1 e kadar düşmüştür. fakat gelin görün ki, diğer hekimler mikropların kendilerinden yayılıp, hastaların ölümüne sebep olduklarını kabul ermek istememişlerdir. semmelweis ile dalga geçer, hastaneden de kovdururlar. hatta ülkesine de geri yollarlar. maalesef talihsiz doktor aklını kaybetmeye başlar. bir akıl hastanesine yatırılır ve henüz 47 yaşındayken de deva olması gereken yerde, hastanede ölür.

    yaşadığı talihsiz olaylar sonrasında, psikolojik bir durum olan ve adını kendisinden alan ''semmelweis refleksi'' tanısı ortaya atılır. yeni bir şeyi asla kabul etmeyen, bir bilgiyi veya bir düşünceyi üzerine hiçbir araştırma yapmaksızın, bilgi sahibi olmaksızın veya yeterli tecrübede olmaksızın reddetme durumudur.

    halkımıza ne anlatırsak anlatalım, ne kadar ikna etmeye çalışırsak çalışalım yeni bir bilgiye kendilerini kapattıkları gibi, bizlerin çabasını da göremeyecek kadar inkarcılar. onlara göre herşey yolunda ve vatan haini olan biziz. seçim ne zaman yapılırsa yapılsın, bu güruh olduktan sonra bizlerin pek şansı yok gibi.
  • lan akp'ye oy veren seçmen için sağdan alternatif çıksın diyoruz. sonra sağdan çıkan alternatife oy veren yine biziz. nasıl iş anlamadım ben.

    not:chp
  • sonuç ne olur gerçekten bilmiyorum. ama uzun bir aradan sonra ilk defa gönül rahatlığıyla sandığa gideceğim. çok eleştirdik muhalefeti, bu sefer hakkını vermek lazım. kimse pek beklemiyorken adeta baskın şeklinde açıklandı seçim tarihi ama istisnasız tüm muhalefet partileri hızlı reaksiyon aldı ve iyi bir kampanya dönemi geçirdi.

    kişisel ego yapmadan muharrem ince'yi aday gösteren, iyi parti'ye milletvekili transfer hamlesiyle hesapları boşa çıkaran ve herkesi şaşırtan sıfır baraj ittifakının kurulmasında çaba gösteren kemal kılıçdaroğlu'na,

    abdullah gül'ün çatı adayı olmasına engel olarak seçime umutlu gitmemizi sağlayan, binbir engellemeyle karşılaştığı kampanya döneminde sesini duyurmak için müthiş bir gayret sergileyen meral akşener'e,

    kendi cenahından gelebilecek bütün tepkileri sineye çekip millet ittifakı'na katılan, belki bu yolda büyük bireysel rantları geri çeviren, verdiği mesajlarla umut aşılayıp muhafazakarlara başka bir alternatif olabileceğine de inandırmaya çalışan temel karamollaoğlu'na,

    her yönüyle iyi hazırlandığı belli olan seçim kampanyasında müthiş çalışarak tam 107 miting yapan muharrem ince'ye,

    bütün bu mitingleri organize eden, tv ve sosyal medya kampanyalarını yürüten parti örgütlerine,

    oylarımızı korumak için sandık organizasyonlarını kuran tüm gönüllülere,

    teşekkür ederim.
  • - çıkarın kağıtları seçim yapıyorum..
  • koyduk mu ?
    akp li bir arkadaş sormuş
    koyduk mu demiş. evet koydunuz tebrik ederiz.
    gerçekten bizim için acı oldu
    anlamadığımız şu, niye bu kadar sevindiniz ilk defa koymuyorsunuz ki, 16 yıldır sürekli koyuyorsunuz.
    masumları kumpasla hapse koydunuz,
    genel kurmay başkanını kumpasla kodese koydunuz,
    feto yu, apo yu adam yerine koydunuz,
    halkı asgariye köle edip, paraları cebinize koydunuz,
    çözüm sürecini bir fırına bir buzdolabına koydunuz,
    medyaya el koydunuz,
    devlet kurumlarına vasıfsız sahte diplomalıları koydunuz,
    limanlara yabancıları koydunuz,
    dini siyasetin merkezine koydunuz,
    paket paket makarnalarla paket paket açılımlar koydunuz,
    torba torba kömürler le torba torba yasalar koydunuz,
    çalıntı sorularla üniversiteye akademilere harp okullarına teröristleri, gerici yobazları, yandaşları koydunuz,
    suriyelileri sınavsız kamulara, türkiye cumhuriyetinin çocuklarını sokakta koydunuz,
    bakan, vekil çocuklarına askerlik yaptırmayıp, gariban çocuklarını tabuta koydunuz,
    kadınların madencilerin fıtratına koydunuz,
    yetmedi adaletin, ekonominin, eğitimin, hayallerin, ormanların, tarihin, sanatın, estetiğin, devletin, millete koydunuz.
    bir tek şeye koymadınız; elinizi vicdanınıza...!!!
  • ailemin yüz karası olarak ince'ye oy vereceğim seçim.

    evde vatan haini ilan edilmeme ramak kaldı. babam öğrense kahrolur kesin.
  • benim anlamadığım tek bir husus var.

    şimdi bu iyi parti yüzde 10 aldı değil mi? bunun yüzde 2.5'lik kısmını chp'den devşirdi diyelim. kalanını da mhp'den devşirdi diyelim...

    ecevit koalisyonu hariç mhp ne zamandan beri yüzde 18-19'luk bir parti oldu bu memlekette? bu adamlar barajı aşamadıkları 2002 seçimi hariç hep 10-15 arasında oynadılar. iyi parti, mhp'den bölünüp mhp'ye tepki olarak kuruluyor. barajı aşıyor. ancak gel gör ki mhp bu işten hiç zarar görmüyor? hem de doğru düzgün miting yapmamayı geç 3-5 salon konuşmasında bile 3-5 adama zar zor seslenerek?

    birileri çok fena taşşak geçiyor bizimle. bunun başka bir açıklaması yok.
  • oyumu kullandım biraz önce. kimliğimi alıp çıkmadan önce görevlilere 'sandıkta millet ittifakından müşahit var mı?' diye sordum. bir iki tanesi gözlerini kaçırdı benden. bir tanesi de eliyle yaşlıca bir ablayı işaret etti: 'işte o.'
    ablaya döndüm, 'ablacığım karnın aç mı?' diye sordum. 'neden sordunuz?' dedi. 'yemek getiren olmadıysa size yiyecek bir şeyler getireyim.' dedim. yüzünde gülücükler açtı. 'haaa yedim. çok teşekkür ederim.' dedi. sonra demin benden gözlerini kaçıranlara döndüm, 'arkadaşlar yemek yemeyen var mı? bir şeyler getireyim size de.' dedim. deminki gibi gözlerini kaçırmadılar bu defa. kısaca, 'yok sağolun.' deyip kestirip attılar.
    amacım ablaya sahipsiz ve kimsesiz olmadığını; diğerlerine de ayrımcılık yapılmayacağını hissettirmekti. bir nebze de olsa başarılı olmuşumdur sanırım.
hesabın var mı? giriş yap