• saat 19:00'da başlayacak derbi maçı. iyi olan, yani benim takımım kazansın.

    edit: tamam senin takımın da kazansın.
  • gollerin dakka 45 e göre simetrik olduğu maç olmuştur

    12 20 | 70 78

    ha bir işe yaramaz o ayrı, ama dakika yetmiş olduğu zaman arkadaşa dedim 8 dakika sonra gol var diye, çat diye de geldi yani..
  • bir beşiktaş taraftarı olarak galibiyeti sonuna kadar hakeden fenerbahçe'yi kutladığım maç .

    öte yanda galibiyeti sonrası bağdat caddesinde gördüğüm fener taraftarını anlatmak zorunda oldugum maç.
    efedim kendisini caddede fenerbahçe bornozu ve fenerbahçe terliği ile dolaşırken görüp şok ve dumur oldum. elinde sigara da vardı. verdiği mesaj acaba cimboma koyduk sonra duşumu aldım orgazm sigarası içiyorum mudur çok merak ediyorum? sonuç ne olursa olsun helal olsun demek istiyorum kendisine...
  • yine maraton üst tribünde yerimi alarak izlediğim ve beni.çok karışık duygulara sevkeden maç oldu..
    ismi lazım değil büyük türk düşünürünün “fener’in üstüne gidersen yenersin” tatktiğinin uygulayan için galibiyetten daha yüksek bir olasılıkla nasıl bir faciaya yol açabileceğinin güzel bir örneği oldu maç. maçın ikinci dakikasında bulduğu pozisyon dışında hiç bir pozisyon üretemeden saldıran galatasaray’a karşı alex, tuncay, appiah ve sonradan giren anelka üstün klaslarını konuşturarak öldürücü darbeleri vurdular. direklerden dönen toplar içeri girse maç 6-0’i da gölgede bırakacak tarihi bir farkla bitecekti.. fenerbahçe’miz için, daha fazlası bile hakedilmiş parlak bir zaferle sonuçlandı maç. üstelik maç öncesinde gs sahaya çıktığında kısa süreli bir küfür sekansı canımı sıkmışsa da, maç içinde sahaya pek bir şey atılmamış olması stad atmosferi açısından da beni memnun etmişti..
    ve 90. dakika sonrası..
    bana deselerdi ki, arkadaş fener gs’yi 4-0 yenecek ama sen staddan yüzün beş karış çıkacaksın, çok merak ederdim neden öyle olacakmış acaba diye.. ışıklar söndürüldü ve lazer gösterisi gibi bir şey başladı.. ne olmuştu, lig mi bitmişti, şampiyon mu olmuştuk, hayır, şimdiye kadar tarihte sayısız defalar olmuş olan bir şey olmuş, ezeli rakibimizi yenmiştik.. gs taraftarı stadda iken ışık gösterileri eşliğinde “bir baba hindi” yapıldı.. sanırım amaç sadece onları geldiklerine pişman etmekti.. ben bu saçmalığı izleyemeyeceğim artık dedim, ve çıktım staddan sinir içinde..
    önce şunu söyleyeyim:
    asy’de “hepiniz orospu çocuğusunuz” diye pankart açanlar, diğer maçlarda ve bizimle oynanan maçta 90 dakika boyunca takımıma küfür edip, yine 90 dakika boyunca sahaya su şişesi atanlar,
    kadıköy’e sarhoş ve esrar çekerek gelip, ortalıkta terör estiren, insanlara taş, sopa ve jilet atan, kendi stadlarında “bazıları analarıyla anılır” diye pankart açanlar
    sizlerin aman da fenerbahçe ne çirkefmiş diye söz etmeye hakkınız yok, daha temiz değilsiniz ve hiç bir zaman daha temiz olmadınız..
    ancak, maç sonunda belli ki sadece maça gelen gs seyircisine (kendileri devre arasında, ortada hiç bir şey yokken koltukları kırarak ne kadar iyi niyetli bir topluluk oldukları hakkında ipucu vermiş olsalar da) acı çektirmeyi amaçlayan o saçma, o gerçekten seviyesiz kutlama, sporun ruhuna, fair play, rakibe saygı gibi kavramlara çok derin darbeler indirdi. manisa’da lay lay fenerbahçe anonsuna hepimiz kızdık, peki ligin bitmesine bilmemkaç hafta varken, 4-0yendiğimiz rakibimizin taraftarı stadımızda iken iken böyle bir gösterinin içinde kötü niyetten başka ne var, yanıtlayabilecek miyiz?
    kendimi bildiğimden beri sarı-laciverte tutkunum ben, ve burada kendi tuttukları takımın rezilliklerini görmeden fenerbahçe’ye nefret kusanların dediklerini ciddiye de almıyorum, umurumda da değiller. ama ben , rakibe karşı “it-aat et” yazan pankart organizasyonu hazırlayan, derbi galibiyetinden sonra lazerli – bir baba hindi anonslu gösteri düzenleyen bir yönetimi istemiyorum fenerbahçe’mde.. bana bir yandan anelka ve alex’i izletirken, rakipler ne kadar çirkeflik yapsa da büyüklüğünü, vakarını koruyan bir kulüp yönetimi istiyorum ben.. 4-0’dan çok bunları düşündüm bu maçtan sonra.. gs’yi farklı yendiğimiz çok maç izlemiştim, ama hiç birinden sonra kendimi üzgün ve utanmış hissetmemiştim…
  • bir beşiktaş taraftarı olarak temennim maç öncesinde, sırasında ve sonrasında çıkan olaylar nedeniyle iki takımın da küme düşürülmesi ve üçüncülük mevkisinde bulunan beşiktaş'ın şampiyon ilan edilmesidir.
  • maçın stresi ekşisözlüğü bile takip edemez duruma gelmeme neden oldu. başlıkları dahi yanlış okuyorum.

    başlık : türkiyeyi komünizmden amerika kurtardı
    benim gördüğüm : türkiyeyi komünizmden anelka kurtardı

    başlık : bizim amerikaya ihtiyacımız var
    benim gördüğüm : bizim anelkaya ihtiyacımız var
  • benim gibi efendi bir fenerbahçeliyi bile bütün hafta boyunca burnundan hırs dumanları çıkarmasını sağlayan bir maçtı.

    bir tarafta tüm olanaklarıyla fenerbahçe ve 3 puan geride, diğer taraftan medyanın mazlum yaftasını yapıştırdığı ve gerçekten de tüm olanaksızlıklarına rağmen 3 puan önde galatasaray.

    fenerin bu maçı mustafa denizlisel bir kafada bitirmeyle aldığını biliyordum zaten. yüzde 51 maç bizim olmalıydı, olmalıydı ama her zaman korktuğum bir hasan şaş vardı karşı takımda, necati ateş vardı veya, o ne şahane deparlardı öyle, hakan şükür vardı bir de, tüm gol kaçırma rekorlarını alt üst etse de bu adam fenere karşı hep bir başka oynuyordu.

    fenerbahçe'nin dezavantajı aslında tam da buydu, yani maçın ve ligin favorisi görünmek. bu yalnız adamlık aslında pekte iyi bir şey değil, zira içinde her ne kadar bir çok yabancı unsur bulunsa (alex, daum, anelka, appiah, aurelio vs..) da bu takımın özü türklerden oluşuyor ve neticede bir türk takımı. türkün dostu da düşmanı da kendisi, yani bir rehavet virüsü ile işteki tüm ciddiyeti bir anda kaybedebiliyorsunuz.

    dolayısıyla öyle ya da böyle maçı kazanacığına inansam da zor olacağını sanıyordum. ama ne oldu? gerets acaip bir tercihle başladı, orta sahada sasa iliç'in yerine cihan haspolatlı ile başladı. sağ tarafa uğur'u ya da sola ferhat'ı koymuş çok önemli değil bence, bu oyuncular bir iki hata yapabilme özgürlükleri var ve bence çok önemli bir tecrübe oldu bu maç. ama esas yanlış olan, eric geretsin şahane giden bir hücum kurgusunu fenerbahçeden çekindiği için bozmasıydı. 2 golü yedikten sonra iliçi oyuna alması bir nevi tükürdüğünü yalama gibi oldu ama zararın neresinden dönülse yine de kardır tabi, ama bu sefer sanırım biraz geçti.

    ayrıca hasan şaşı ve necati ateşi bu maçta gerektiği kadar hırslı ve inançlı görmedim. sezonun en önemli maçında hem de, ki hasan şaş bu takımı 30 hafta taşıyan isimdi, hem saha içinde yaptıklarıyla hem de genç oyunculara geerkli motivasyonu sağlamasıyla; bu maçta fenerbahçenin üstünlüğünü kabul etmiş görünüyordu.

    fenerbahçe için ekstra bir şey demeye gerek yok. muhteşem bir stad organizasyonu ile birlikte oynanan harika bir futbol var. defansı özellikle çok dikkatliydi. ilk 5 dakika bocalayıp 2 pozisyon verdikten sonra galatasaray'ın bir tek hakan'ın kornerden gelen bir pozisyonu var. onun dışında ilk yarıda ve ikinci yarıda ben tehlike yarattığını hatırlamıyorum. ama buna karşılık fenerbahçe özellikle çok hızlı atak başlatarak müthiş pozisyonlar buldu. bu pozisyonalrda nobre, tuncay ve alex mondragonu içeri sokmaya çalışmayıp biraz plase vurabilseler, fark direklerin bile koruyamayacağı kadar fazla olabilirdi.

    son olarak, bir fenerbahçeli olarak tabiki takımımla gurur duydum. ancak işin şurası da var ki, körler sağırlar birbirilerini ağırlar. türkiyede futbol tamda böyle işliyor. biz ne zamanki bu iki takımı avrupa'da çeyrek ve yarı finaller oynarken görürüz, o zaman dünyanın 3. büyük derbisi ünvanını hak ettiğine yürekten inanırız. içeride tam rekabet, dışarıda birbirine tam destek. düstur bu olmalı.
  • sonunda kim kazanırsa kazansın çıkan olaylar sonucu iki takimin da ligden düşürülüp, beşiktaş'in liderliğe yükseleceği maç

    (bkz: oha)
hesabın var mı? giriş yap