• sarıyer demirciköy mezarlığında ikindi namazından sonra gerçekleşen olay..
    39 yaşında kalp krizi sonucu vefat eden arkadaşımızın cenazesinde 11 yaşındaki oğluna, son kez görmesi için babasının yüzünü gösterdiler. haliyle çocuk babasının ölüsünü görür görmez kıyameti kopartıyor..
    ondan sonra imam olacak lavuk "rabbim bize taşıyamayacağımız acılar verme" diyerek dua etmeye başladı. be yavşak sen bir çocuğa ömrü boyunca taşıyamayacağı acıyı verdin.. bırak babasını canlı hatırlasın çocuk, ne gösteriyorsunuz ufacıcık çocuğa babasının ölüsünü? sen mesleğin gereği her gün ölü görebilirsin sana göre normal bir şeydir de, çocuk ulan bu çocuk..

    ilkokul 5'e geçtiğimizde abi kardeş 2 sınıf arkadaşımız boğulmuştu, annemi dinlemeyerek cenaze evine gittim arkadaşlarımı son defa göreyim dedim. 10 yaşımdan 14 yaşıma kadar arkadaşlarımın yüzleri gözümün önünden gitmedi, her gece gözümün önüne geldi.. şimdi o çocuğu düşününce kalbim sıkışıyor resmen.. umarım benim yaşadığımı yaşamaz..

    çocukları öldürmeyin...
    çocuklara ölü göstermeyin...
  • bu biraz çalıntı bir hikayedir. bizim her okuduğuna atlayan uzmanlarımız da hiç süzmeden, kültürel süzgeçten geçirmeden "çocuk vedalaşsın, cenazenin her evresinde olsun, yaşasın" başlığında bunu önerirler; tek çıkar yolu ölü bedeni göstermek, elini öptürmekmiş... gibi.

    hiç demezler ki "benim okuduğum bu önerileri yazanların ülkesinde mevta giydirilir, makyözce renklendirilir, yas ritüeli farklıdır..."

    yok, ezbere öner.

    bir kız çocuğu getirmişlerdi yıllar evvel; çocuk psikiyatristinden "çocukluk depresyonu" tanısı almış, ilaç dayanmış... bakıyorsun hikayesine babaanneyi gömülürken izletmişler... sonra gelsin korkular, kabuslar... psikiyatrist hoca da bir tuhaf yani. prozac yazıp kapatıyor olayı. çözdük vesselam da yapmayın, etmeyin.

    ez cümle çocuk hazırlanmamışsa travmatik olur ve uzun süre kurtulamaz. çok dikkatli yaklaşılması gereken bir mevzuudur.
  • bu nasıl bir aymazlıktır. o çocuğun akrabalarından biri olsam cenaze falan dinlemez, bu fikri veren adamı açılan mezara diri diri gömerdim. çocuklara yapılan her türlü şiddet ya da sömürü de kan beynime sıçrıyor. allah davul etsin sizi emi.
  • yanlış bir hareket.

    okula gitmiyordum daha.
    kadıköy'de oturuyorduk. sokakta oynarken o cumbalı evlerden birinin kapısı aralıktı, yerde kefene sarılmış merhum yatıyordu. üstüne bıçak konmuştu.
    o kare aklımdan günlerce çıkmadı. halâ da çıkmamış bak.

    30 yaşımdaydım. babamı kaybettik.
    camide akrabamız bir amca yanımıza yaklaştı, hadi gidelim babanızı görün dedi.
    gidemedik. ben babamın son anına zaten tanıktım. ruhum kaldırmazdı ki onu o soğuklukta görmeyi? aklımdan çıkmazdı ki bir daha.
    mekânı cennet olsun tüm kayıplarımızın.
  • benim de tam olarak 11 yaşımdayken başıma gelen durum.
    kim istedi kim söyledi bilmiyorum. fakat ben de 13 yaşındaki abimle birlikte babamı yıkandıktan sonra görmüştüm. görsünler dediler.

    peki ne oldu? keşke daha uzun görseymişim diyorum şimdi.
  • babanın o çocuk için diriyken de ölüyken de bir olduğunu bilmeyenler duyar kasmazlar mı bir de?
    siktir gider misiniz!
  • o kadar travmatik olmayan bir olay bence, belki orada görmese ileride babasına dair bir anısı bile kalmayacak. ayrıca çok daha küçük , 4 yaşımdayken başıma geldi, uyuyor gibi çok güzel görünmüştü gözüme. belki ölümü anlayamadığım için, belki bir daha görmeyeceğimi bilemediğim için. hele ki kalp krizi gibi, bedenen bir defermasyona uğratmayan bir ölüm şeklinin o kadar korkunç gözükmemesi gerekir, babalarının gözleri önünde paramparça olduğunu gören insanlar var, hayatın gerçekleri bunlar.
  • anısı kalmazmış falan geçin, kala kala bu anının kalması daha kötü zaten. ben 10 yaşındayken babaannem vefat etmişti, tabutunu görmüştüm sadece camide. ben onu bile unutamıyorum, bir de ölüsünü görsem kim bilir n'olurdum?

    ülkedeki insanların cahilliğinin, işgüzarlığının sonucudur.
  • üzücü bir durum. ben babamı 25 yaşındayken kaybettim. bana neredeyse göstermeyeceklerdi ki kıyameti kopardım göreceğim diye. işgüzar bir akrabamın bana sunduğu bahaneye bakar mısınız " sonra herkes görmek isteyecek ama". bir dakika bile göremedim belki, bıraksalar bir ömür bakardım.
  • (bkz: keser döner sap döner gün gelir o imama girer)

    bir kısmını tenzih ederek söylüyorum etmediğim diğer imam çoğunluğunun canı cehenneme dostum. bu lanet olası pislikler federallere mi çalışıyor anlamıyorum adamım. son duyduğum imam olduğunu iddia eden lanet olası bir sapık 12 yaşında bir erkek çocuğuna tacizde bulunuyordu. dünyanın sonu geldi adamım ve bizlerse iyi olarak kaldıkça kirli dünyada daha çok pisliğe batıyoruz.

    ne yapmamız gerek biliyor musun zenci ha ? o lanet olası kirli dünyalarında onlara yaşam hakkı tanımadan kendi pisliklerinde boğulmalarını beklemeden onlar doğduklarına pişman edelim ha ?

    özetle; yukarıda olayı biraz mizansen yaparak eleştirdim ancak gerçekler insanın canını gereğinden fazla yaktığı için bağırıp çığırıp naralar atmaktan sıkıldım. insanlar ciddi yazıları dahi okumuyor artık. içinde mizah olmayan anlatımlar özellikle yeni nesil gençlerin ilgisini dahi çekmiyor. kara da olsa mizahı kullanmak gerekiyor.

    not: yukarıda yazdığımdan dolayı belki beni eleştirenleriniz olabilir ancak birileri eleştirirken aslında konunun daha da derinlerine inerek özümsediğinin farkında değil.

    toplum olarak dinimizi dahi tanımıyoruz. ülkenin %99 u müslümanım diyor geyiği dönüyor ancak kuran okumuş müslüman sayısı bu sayının yarısı bile değil. hatta 4 de 1' i bile değil. ondan sonra imamın ahlakından söz ediyoruz. hepimiz din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde yalnızca din bilgisi aldık neden mi çünkü bize bu dersi anlatanlar ahlakın ne olduğunu dahi bilmiyorlar. fatiha okuyup dersten geçtik. ahlak bunun neresinde.

    dinde reform olmadan mevcut ahlakını yorumlayamayız. çünkü din kendi için dogmatik ahlakını kendisi yaratmıştır.

    ha bu arada o hocanın da mınakoyum.
hesabın var mı? giriş yap