• öypliler, programın başından itibaren gelenin gidenin tokatladığı bir kitle oldular zaten.

    -normalde anca doçent olunacakken alınması gereken dil puanı, lisansı henüz bitirmiş bu arkadaşlardan istendi. atandıktan sonra 1 yıl içinde 65'i geçemeyeni atarız dediler, attılar da...

    -önce 65'i geçenlerin yurtdışına dil eğitimine gönderilme hakkı vardı, iptal edildi.
    -kadro garantisi zaten uçtu gitti.
    -20 binlik yüksek lisans ödeneği 8 bine düşürüldü. doktora ödeneği de düşürüldü tabii...
    -doktora bittikten sonra esas üniversitesine dönmesi gereken araştırma görevlileri bir günde alınan kararla, "ders dönemini bitiren dönsün" emrine uymak zorunda bırakıldı.
    -tüm bunlar olurken değişmeyen tek şey 350 binlik senetler ve 6-8 yıllık zorunlu hizmet yükümlülükleri oldu.
    -son olarak da 33a kadrosu ile işe başlayan tüm bu arkadaşlar ki sayıları 10 bin yaklaşık; bir gecede 50d'li oldu. yani "doktorasonrasıkapıdışarı" kadrosu.

    şimdi sırrı gibi sormak istiyorum "la bu öypliler netti size?" başından sonuna tek bir referans olmaksızın, birbirinden bağımsız 3 alanda (mezuniyet notu+ales+ingilizce) iyi puanlar alıp başvuru yapan, senet imzalayan, eğitim aldığı üniversitede alamancı muamelesi gören, işleri güçleri tüm diğer akademik personel gibi alanlarında uzmanlık kazanmak olan bu insanlara özel bir gareziniz mi var acaba?
    ve yine sırrı gibi tepki vermek istiyorum:
    -gel hele gel, bırakın gelsin...
  • cok elestirdim oyp'yi. cok yanlisi, cok eksigi vardi. ama arkadas bu yapilmaz ki! sen devlet olarak bu adama soz vermissin. "git okulunu oku, ben parani verecegim" demissin. bu eleman da sana soz vermis, "geri donup calisacagim" demis. e bu ne perhiz bu ne lahana tursusu. yurtdisindakiler bile geri donecekmis. ne diyecek o insan yaninda calistigi hocaya? oyun mu oynuyoruz burada.

    her kurumdan temizliyorsun guya fetoculeri, temizle madem bunlarin icinden de. beceremiyorsun degil mi? doldururken cok hostu ama?

    bence en iyisi ne yap biliyor musun? kapat butun universiteleri, her seye en bastan baslayalim. bir gaz bulutuydu...

    iste bunlar hep yekta. gecmis olsun oypli kardesler. unutmayin, yaninizdayiz, hep birlikte.
  • senetlerin durumu:
    a) 50d'li araş gör tekrar 33a'ya aktarılmazsa iptal edilecek
    b) 50d'li araş gör tekrar 33a'ya aktarılırsa, eğitimi bitince senet karşılığı zorunlu hizmet yapacak; yapmayı reddederse senet tahsil edilecek.

    yani batı cephesinde değişen bir şey yok.
  • kendi alanımda türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinden mezun oldum. daha lisans zamanında daha iyi ne yapılabilir diye düşünüp çift anadala başladım. iki bölümü bitirip de ne yapacaksın? biran önce mezun ol diyen "hocalara" rağmen ikisini de derece ile tamamladım. mezuniyette bana ödül vermek üzere kürsüye gelen anabilim dalı başkanının tüm derslerinde en yüksek notu almama rağmen "senin adın neydi canım?" sorusundan sıyrılamadım.

    lisans 2. sınıftan itibaren neredeyse her ales ve dil sınavına girdim. mezuniyet yılında it gibi çalışarak girdiğim kpss'den kendi alanımda ilk 300'e girdim. rahatlıkla atanabilir halde iken üniversiteyi seçtim. başladıktan sonra bana "çok güzel öğretmen olacaksın" diyen hocaların 2.40- 2.50 ortalamalarla hangi insanları üniversiteye yalvar yakar çağırdıklarını da duydum fakir ailelerin çocukları geliyor bu programla seviyeyi düşüyorlar diyenleri de.

    cari alımlarla başkalarının haklarının nasıl gasp edildiğini masal anlatır gibi anlatan insanların yanında üç sene it gibi çalıştım. son üç haftadır 3 makale ile doçentliğini almış "hocaların" öyp çok şöyle böyle deyişleri ile fırtınanın yaklaştığını anladım ama bu kadar haksızca bir yıkıma sebep olacağını düşünemedim.

    şimdi aynı kapatılan üniversitelerdeki suçsuz akademisyenler, araya kaynayan suçsuz insanlar gibi beklemekten başka hiçbir şey yapmıyorum. çünkü biliyorum ki zamanında sessiz kaldım ve şuan sesimi duyacak kimse yok. bildiğim bir şey daha var ki ben de benden bir sonraki toplu haksızlığa su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim diyeceğim ve böylece bizi biz yapan her değer yanana kadar oturup izleyeceğiz.

    hiçbir siyasi görüşe körü körüne bağlanmamanın, din kavramının kişisel olarak kalmasını savunmanın, hak yememenin ve empati kurabilmenin birey olmanın gereklilikleri arasında olduğunu düşünmüştüm ama yanılmanın da öğrenmenin de yaşının olmadığını şu süreçte daha iyi anlıyorum. bu ülkede mutlu olabilmek ve birey olarak algılanmak için herhangi bir görüşü körü körüne savunmak, din ile gösteriş yapmak ve başkalarının acılarından, umutsuzluklarından şükür ve/veya mutluluk sebebi çıkartmak gerekiyor.
  • bunu destekleyen cahiller var. bunu yapan cahiller var.

    sözün özü; cahiller elinde küskün kederiz.
  • bugün tartışmamız gereken konu oyp'li arkadaşların yeterlilikleri, dil puanları, üniversite mezuniyetleri degil. bugün tartismamiz gereken bir gecede iş güvencesi ellerinden alınan khk'dır. amasiz, fakatsız buna karşı çıkmamız lazım. yoksa yarın önce sen issiz kalırsın sinra da ben.
  • çok yalın, çok basit, bir ilkokul çocuğuna anlatır gibi anlatacağım;

    "öyp" açılımı: öğretim "üyesi" yetiştirme programı.

    öğretim üyesi: yrd. doç. dr. ve üst unvanlardaki (yrd. doç. dr.,doç. dr. ve prof. dr.) üniversite hocaları.

    öğretim elemanı: öğretim üyesi unvanlarının da içinde olduğu, arş. gör., öğr. gör., okutman, uzman unvanlarını kapsayan akademik kadro.
    dümdüz bir mantıkla bakıldığında; öyp'nin amacı öğretim üyesi, yani gereklilikleri karşıladığında yrd. doç. dr. ve üstü olabilecek öğretim elemanı yetiştirmek.

    doç. dr. başvurusu yapabilmek için gerekli olan kriterler: kabul edilen bir merkezi yabancı dil sınavından 65 puan ve üzerine sahip olmak ve size yeterli eser puanını sağlayacak akademik çalışmalar yapmış olmak. doçentlik başvurusu ile ilgili detaylı bilgi.

    öyp başvurusunda ise ilk etapta yabancı dil şartı olmamakla birlikte, yeterli puan (65 puan ve üzeri) alınmadığı takdirde programa devam ettirilmiyorsunuz. yani atılıyorsunuz. öyp başvurusu detayı.

    edit1: öyp alımlarını, garanti olarak bilinen yani dr. sonrası atılmak zorunda olunmayacak kadro türü 33a olarak yapmıştır. 50d kadrosu ise, bursiyer kadro olarak bilinen, maaşı/bursu alabilme şartının eğitim devam etmesi olan yani dr. bitimiyle maaşı/bursu kesilecek yani kısacası işsiz kalacak olan kadro türüdür. öyplilerin 50d kadrosuna geçirilmesindeki en büyük sakınca, atandıkları üniversitelerin öypye bakış açılarının olumsuz olması halinde, dr.larını bitirip geri döndüklerinde bu kişilerin sözleşmelerini bitirip, işten çıkarılacak olmalarıdır (dr. eğitim süresi max. 6 sene). ki bu da herkesin tahmin edebileceği üzere 30-32 yaşlarındaki koca koca insanların işsiz kalacak olması anlamına gelir.

    öyp ile atanan kişilerin akademik yeterliliklerini tartışmak bana düşecek bir iş değil. hatta zaman zaman bu arkadaşlara çokça kızmışlığım bile olmuştur. sebebi ise bir kısmının verilen işlere (ki kesinlikle şahsi işler değil, bölüm fakülte işleri) "yaa ben buraya eğitim görmeye geldim, neden bu işleri yapıyorum." tavrında yaklaşmaları, görev bilinçlerinin düşük olmasıdır. zaten de akademi içinde istenmemelerinin büyük sebebi bana göre, görev bilinci eksikliğinin olmasıdır (kesinlikle görev bilinci olan, vatana, millete, bilime katkı sağlamaya çalışan herkesi tenzih ediyorum).

    fakat bir kısım kendini bilmez kişiler yüzünden bu programın bu kadar karalanması ve iyi yönde verilen hakların ellerinden alınması, insanlarda körelmeye başlayan adalet duygusuna katkıda bulunmaktan başka neye yarar?

    ben öyp'li değilim, cari usul bir 50d'liyim. her sene sözleşme stresini yaşayan hatta bazen çok daha fazla stres altında olan bir 50d'li. ama bu demek değildir ki, herkes bu stresi yaşasın, insanlara verilen haklar ellerinden alınsın, milletin aile, gelecek düzeni bozulsun. böyle düşünmek kesinlikle vicdansızlıktır. hele ki ülkece bu kadar hassas olduğumuz bu dönemde, vicdana bu kadar ihtiyacımız varken...

    umarım en kısa sürede bu durum açığa kavuşturulur ve insanların daha fazla haksızlığa uğramasının önü kapatılır.
  • ciddi ciddi "onlar sadece yüksek ales ve dil puanıyla geldiler, iyi olmuş darısı başımıza" diye sevinen reziller türemiş.

    evet bir sürü yeteneksiz ve beceriksiz insan bu yolla girmiş olabilir. ancak binlerce çalışkan ve torpilsizlik sebebiyle onuruyla akademisyen olamayacak insan da şu an öyp sayesinde akademiye emek veriyor.

    ben son derece yüksek puanlarımla, öyp sayesinde bile ancak 3 yıl sonra atanabildim. kendi bölümümde yüksek torpil sayesinde kadro sahibi bomboş insanlar var. şimdi o kodaman yakını gerizekalıların iş güvencesi varken ben bunca yıl onurumla emek veren biri olarak gelecek kaygısı yaşıyorum.

    şu an kendi halimi düşünmekten çok benden daha kötü duruma düşecek diğer arkadaşlarıma üzülüyorum ve o kadar sinirliyim ki, umarım bu duruma sevinen her biriniz mağdur olan binlece insandan da daha kötü durumda kalırsınız.
  • ben hep 50d olduğum için beni etkilemeyen uygulama.
  • öyp çoğunlukla hatalı bir uygulamaydı. doktoradan mezun olup, makalesi olmayan akademisyenlerin çıkmasına, daha sonra o sözde akademisyenlerin yanlışlıkla bir makaleye adlarını yazdırarak hoca olabilmelerinin yolunu açtı. ancak adam akıllı planını yapmış, akademisyen olmayı kafasına koymuş ama tanıdığı ve imkanı olmayan insanların da akademisyen olabilmesini sağladı. ben bu 2 tipten de insan tanıyorum. bir tanesi kendini geliştirmek için oradan oraya koşarken, geceleri deney yaparken diğeri benim yaptığım deneylerle makale basıp adımı bile yazmadı ve hoca olmanın yolunu kovalıyordu, şimdi ne oldu bilmiyorum.

    ben yüksek lisans yapıyorum ve devlet beni en ufak şekilde desteklemiyor. sebebi de şu, ben aleste, dilde bu öyplilerin hemen hemen hepsini geçecek puan aldım. ama kendi dalınızda ülkenin en zor üniversitesinden mezun olunca ortalamanız düşük kalabiliyor. yüksek lisansa başladığımda da öyp programı bitmişti, ona başvurma şansım da yoktu.

    milyon tane hatası, yanlışı var öypnin. ama bunların hiç biri devlete yaptığı ve insanların buna göre hayatını yönlendirdiği anlaşmayı bozma hakkı vermez. aralarından seçim yapılsın, belirli bir h index kovalansın, öyplilere de bir sınav yapılsın, her biri tek tek araştırılsın, ne yapılırsa yapılsın da bu kadroyu aldı diye götünü büyütmeyen, akademisyen olacağım diye fazladan dersler alan ve bu işi adam gibi yapmaya çalışanlara yazık olmasın. oynamayın lan insanların hayatıyla ibneler.
hesabın var mı? giriş yap