• yoğunluk meselesi
  • eskiden kalma bir deyiş. artık bunun yerine "rte gibi üste çıkmak" ya da "tayyeap gibi üste çıkmak" kullanılıyor.

    zeytinyağının özgül ağırlığı sudan kücüktür. rte'nin özgül ağırlığı ise bırak zeytinyağını, herşeyden küçüktür,küçücüktür. her koşulda en üstte o olur. her zaman üste çıkmayı bilir.
  • dilin esnekliğini çok iyi analiz etmiş, kelimelerle oynamasını bilen insanların meziyetidir bu... haksızlıklarını kanıtlamak ancak karşılarına yoğunluğu kendisinden daha düşük bir şahsın çıkmasıyla mümkün olacaktır ki bu durumda dahi geçit vermemek için ellerinden geleni yaparlar... ama tabi murphy yasalari...
  • zeytinyağı yukarıda debelenip duruken su, bardağın dibinde, dinginlikle, ibretle ve belki küçük bir gülümsemeyle onu izlemektedir. gel gör ki su gibi altta kalmak diye bir deyim yoktur, olmayacaktır.
  • hatalarını kabul etmekten yoksun kimselerin sudan sebeplerle başklarını hatalı duruma düşürme çırpınışlarının sonucunda ulaştıkları ya da ulaştıklarını sandıkları zirve noktasının -mak -mek eki ile süslenmiş hali.
  • ben kalabalık bir aileden geliyorum ve yemek yapmayı çocukluğumdan beri severim. tabi kalabalık aileden dolayı yapmaya alıştığım yemek miktarı biraz fazla. yani elimin ayarı yok.

    yeni evliyiz ve ben iki kişilik yemek yapmayı bir türlü beceremiyorum. ve dahası ertesi gün dünden kalmış yemek yemekten çocukluğumdan beri hiç hoşlanmam ( yemem demiyorum sadece hoşlanmıyorum)
    dün yine bir düdüklü tencere dolusu mercimek çorbası yaptım. salatanın çokluğu ise sosunu hazırlarken gözüme bi çarptı. amaan neyse yeriz yaa derken eşim geldi.

    - ooo canım kocam yaa yine 5 günlük yemeğimizi hazır etmiş
    + ne alakası var ( birine bir şey söylediğinizde ilk cümlesi ne alakası var ise kesin haklısınız)
    - ertesi gün aynı yemeği sofrada görünce mır mır eden de sensin
    + o yemek niye ertesi güne kalıyor ona bakmak lazım ( hatayı kabullenmeme karşı tarafı püskürtme evresi)
    - çok yaptığın için değildir kesin
    + evet ben çok yapmıyorum, sen az yiyorsun. bir kepçe çorba içiyorsun bitmez tabi o kadar az yersen , zaten peynir yemezsin , tavuk yemezsin , o zararlı , bu bilmem ne. 3 gün sonra yemeği çöpe dök üstüne bir de günah ohh ( yolu buldum mu durmam yürürüm)

    en son bulaşık süngerini ağzıma tıkamaya çalışıyordu da gülmekten beceremedi. *
  • bugün arş-ı alaya ulaşmış olan mevzu.
    devran döndüğünde iletişim fakültelerinde, hukuk fakültelerinde işlenecek türden şeylere tanıklık ediyoruz.
  • haksız ve hatalı olduğunu bildiği halde bunu karşı tarafa hissettirse incileri dökülür korkusu duyan, olayı en ince ayrıntısına kadar kavrayan fakat anlamamazlığa vuran insan davranışı.
  • (bkz: fenerbahçe)
    (bkz: galatasaray)
  • hatayı kabullenememe hali. tipik, dogmatik ve ilkel bir davranış.
    ama bundan daha ilkeli, bu çeşit davranan kimseye kızma halidir ki, bu tanımdaki en ilkel varlık da kanaatimce o'dur.
hesabın var mı? giriş yap