• acun: bir kere medeni cesaretin güzel, yozgat'tan geldin
  • baha bayırlı'nın gönlümde kazandığı yarışma. o değil de çocukcağız hiçbir şeyin farkında değil hala milletten koca bir alkış istiyor. keşke acun "atalay sen üzülmeyesin diye fake attım aslında baha birinci oldu." dese yılın espirisi olurdu.
  • katılıp elendiğim yarışmadır. birkaç bir şeyler yazalım hakkında.

    bu yarışmaya katılma nedenim başlarda bir kızgınlıktı. elbette acun'a ya da yarışmaya, türkiye'nin yetenek seviyesine yapılan seviyesiz göndermeye falan değil. sonuçta bu bir televizyon programı ve her türlü palyaçoluk serbest olmalıdır. bu başlık içinde daha evvel de paylaştığım üzere ben elitist sanat sosyetesi ile akademik tavrın samimiyetsizliğine tepki olarak oraya gittim. vay arkadaş ne büyük derdin varmış diyebilir duyan... lakin toplumsal bir infial yaratmak gibi bir amacım da yoktu. tamamen bireysel bir iç ferahlatma metodu olarak kullanacaktım yarışmayı.

    daha evvel yine paylaşmıştım lakin tekrarlayayım. bu yarışmanın almanya versiyonu olan bir das supertalent'ta bir thereminist görmüştüm epey vakit önce, barbara buchholz;

    http://www.clipfish.de/…a-buchholz-spielt-theremin/

    süper, bir thereminist böyle bir şova çıkıp theremini tanıtmış falan filan. daha sonra bu hatunun yaptığı albümün türkiye'de dağıtımda olduğunu öğreniyorum ve direk bu dağıtımı üstlenen label'a gidip bakın benim de bir albümüm var, tamamen kendim yaptım. mikrotonal müzik yapmaya çok uygun olan bir enstrümanı mikrotonal armoni arayışı için kullandım, kapağı dahi hazır dedim;
    http://magyar.walltapper.com/?page_id=410
    http://www.bfwrecordings.com/…urgatoryspendulum.php

    falan filan..

    lakin ağırlıklı olarak klasik ya da deneysel müzik basan bu label gayet umursamaz biçimde ancak 2012 yılının sonunda dinleyebiliriz bu albümü diye fikir beyan ettiler. yanlış anlaşılmasın, basmak değil, dinlemek dahi 2012 yılının sonuna denk getirilebilirdi, maliyecilerden kaçmak için adresi belli olmayan ve randevularda karpuz yenen bu ciddi label'ın ofisinde.

    her neyse, türk kimliği taşıdığım ve türkçe konuştuğum için türkler tarafından ilk adam yerine konulmayışım bu değildi elbet. theremine olan ilgilerini açık etmekten geri durmayan akademisyenler tarafından da iplenmiyordum. 2008 yılında bir theremin gecesi düzenlendi oraya da davet edilmedim. bir muhabirimiz theremine ilgi duymuş ve bu enteresan aletin icracılarından birine ulaşma ihtiyacı hissetmiş, ulaşmış da;

    http://www.cnnturk.com/…k.aleti/586983.0/index.html

    muhabir sanki türkiye'de thereminist yokmuş gibi bi yığın zırva soru soruyor alman thereministe, son olarak;
    -türkiye’den sevdiğin theremin virtüözleri var mı peki?
    -tabii ki, meslektaşım cihan gülbudak, meczup olarak da biliniyor. o çok değişik bir tarzda çalıyor. o gerçekten muhteşem bir virtüöz, kullandığı perdeler muhteşem ve çok hızlı çalabiliyor.

    sonra anladım ki bu akademisyendi, theremin hakkında birkaç satır bir şeyler bilen insanlardı, bunlardan bana hayır yok. dedim halkın içine ineyim. evet metrolarda çalayım, bilmeyenlere bildireyim, sayemde bilsinler de böyle bir adam vardı desinler. 3 ay çalabildim fünikülerde. sadece müzisyenlik yapmadım oysa ki. durdum anlattım aletin tarihini, insanlara denettim. bu öyle büyük bir olaydı ki aslında ben dahi thereminimi satın almadan evvel deneme şansına sahip olamadımdı. dünyada hala theremin performansı görmemiş şehirler varken(ki bikaç yıl evveline kadar istanbul da bunlardan biriydi) fünikülerde haftada 3 gün boyunca bir adam, hayvan gibi ekipmanı getirip müzik yapıyordu; amfi+theremin+pedal board, mikrofon standı, bir çanta dolusu kablo... ancak bu çabam da baltalandı;
    [(bkz: #18919858) ]
    ayrıca kabataş geçidinde zivziv birşey çalan hırpani genç oldum. facebook'ta yetenek sizsiniz videom dönüyor ya, yorumlardan aynen copy paste ediyorum;
    -bu lavuk kabataş alt geçitte çalıyordu.

    bunca yolu denedikten sonra yetenek sizsiniz türkiye fındık fıstık geliyordu bana. bir anlık gazla başvurdum ve elbette kabul edildim. ilk eleme gaziantep'te oldu. muhteşem bir deneyimdi. bugüne kadar sokak, metro, büyük küçük onlarca konser salonu ve hatta akıl hastanesinde dahi theremin çaldım. lakin böyle bir deneyim ancak burada edinilirdi. bunu anlatmak çok zor, daha evvel bu başlıkta da söylediğim gibi; "müzikleriyle ve sözleriyle şaklabanların draması olarak niteleyebileceğimiz, benim de theremin ve müzikli testere'den mütevellit icrasına çok bulaşmak istediğim bir müzik türü var; dark cabaret... 19. yüzyılın o muhteşem fark edilmezliği, kaçınılmaz siliciliği elbette yoktur günümüz sirklerinde ve ben de martyn jacques gibi bir kerhanenin üst katında 7 yıl yaşayıp muhteşem hikayeler biriktiremeyeceğimden, dün yaşadığım 12 saati son derece kıymetli buluyorum."

    bu yarışma ya da yarışmanın favorisi aref ile ilgili yazdıklarımı kötümser yorumlayanlar ve yarı finalde acun'un sorularını benim bu yazılarımı bana yutturmak amacıyla sorduğunu düşünenler olmuş. ben kötü bir eleştiri görmüyorum yazdıklarım içinde. söylediklerim yalnızca bir sirk betimlemesiydi ve kimse bir sirki kötüleyemez. aynen yarışmada söylediğim gibi, ben yetenek sizsiniz'i beğeniyorum. zira bana thereminle ilgili insanlardan, akademisyenlerden, istanbul'un deneysel müzik sosyetesinden ve daha nicesinden daha fazla "evet" verdiler, daha fazla şans tanıdılar.

    şayet finale çıkabilseydik haggard'ın eski sopranolarından gaby koss ile elfen lied'in jenerik müziği lilium'u seslendirmeyi planlıyorduk arp ve theremin ile birlikte. ancak dedeler müziğini düzenleyip canlı yayında çalmak gibi fikirlerimiz de vardı. bu görüşleri yarı finali atlattıktan sonra kesinleştirecektik. düşünmeden edemiyorum, keşke finale yükselseydik ve şu sıralar bunun fikir alışverişlerini yapsaydık. sanırım tarihe geçecek bir sikertme olurdu...

    ekleme: bu arada seneye müzikli testere yahut cristal baschet yahut da her ikisi ile tekrar katılacağımdır, yetenek sizsiniz türkiye yarışmasına.
  • yarışmacılardan uğur'un annesi "yetenekli olan kazansın." diyerek yarışmada olması gerekeni kısa bir cümleyle özetlemiştir.
  • programa katılan yarışmacıların kendi gruplarının ismini bilmediği yarışma.

    -grubunuzun adı nedir?
    -style of the power.
    -yani?
    -stilin gücü.

    oh ye beybi, ebe of the pussy.
  • acunun bir ekşi sözlük yazarına "yetenek sizsiniz türkiye" yarışmasını beğendiğini söyletmek için çırpındığı program. bu ne la.

    -yetenek sizsinizi beğeniyor musun?
    +evet
    -bir daha söyle
    +evet
    -bir daha söyle
    +evet
    -ben de seniiiiii ekşiciiiiiii
  • eğer finale kalabilseydim, theremine eşlik edecek, zeynep öykü ve arpı ile birlikte haggard'ın eski sopranolarından gaby koss ile sahne alacaktık. hem de seslendireceğimiz parça elfen lied'in iç oyan parçası lilium olacaktı;

    http://www.youtube.com/watch?v=rav6edvgig4

    hala anlamayanlar var, beni popüler kültüre malzeme olmakla suçlayanlar, beni hiç tanımadan aslında yarışmadan para kazanmayı umut ettiğimi düşünenler var.

    [(bkz: #21204982) ]

    mümkün mü lan?
  • apaçi yuvası, varoş vitrini.

    birde sağdan soldan dövüş okulu, bale okulu, cart kursu gibi yerlerden grup olarak katılanlar yok mu, hayattan soğutuyor insanı.

    saçma salak sagopa arabeskçileri ve cırcıvık mikslenmiş şarkılarla el, kol, göt sallayan
    ( kendi aralarında bu hareketlere dans diyorlar ) veletler. e bi bitmediniz ...

    namı jüri olanlar var ki sormayın gitsin. biri başını ganyandan kaldırmaz, öbürü küstah kahkahaları ile sevimli görünmeye çalışan şımarıklığı ve beceriksizliği ile insanları yıllardır kendinden tiksindirmiş, bir diğeri ise tüm bu bela formatlarda ki programları başımıza saran zevat. muhteşem üçlü.

    bu programa denk geldikçe aklıma '' yoksa türkiye büyük bir bağcılar mı?'' sorusu takılır oldu.
  • -halkımıza salak demek çok günah bişey. inşallah allahın izniyle götümle davul çalarak birinci olcam maşalah işalah allahım dinimiz amin.
hesabın var mı? giriş yap