• kuru toprak, otlak, mera, deniz, orman, ev, mekan vs. değildir sadece.
    misal;
    "senden başka gidecek yerim yok"
    cümlesinde insandır.

    insan insanda rahat eder.
    (yer, yere batsın...)
  • informal english'de (türkçesi sokak dili olsa gerek) "your" anlamına gelen kelime.
  • kadıköy moda'da keyifli mekandı. rahmetlim oldu nezdimizde ...

    sanki sahipsiz, garsonlar tarafından işletilen yerde sanki müdavim olgusu bir türlü oluşamıyor. bunun garsonların kafa her daim iyiymiş gibi devinimsizliğine bağladık. yangın çıksa bile algıları 20 sn sonra gelecek gibi boş boş bakan bu kadar adamı bir araya toplamak ne büyük başarı. bir ara neredeyse haftada 2-3 de gitsek bir tanınma, gülümseme göremedik. merak etmeyin o kadar da gitsek genelde %10-15 arası bahşişimizi de eksik etmiyorduk. güleryüz görmemeyi içselleştik geçtik.

    ardından menüyü zamladılar. fiyatlar güzel yemekler güzeldi neyse moda'da kiralar yüksek falan dedik. ısrarla gittik sanki yer yokmuş gibi ... kaşınanı kaşarlar.

    sonra ürün içerikleri değişti. menüde muhteşem değişiklikler yaptılar. sonra acaba dedik gitmeler seyreldi.

    bir gün eşimizi dostumuzu götürdük yedik içtik. arkadaşımız fiyatlar iyiymiş dedi yok falan dedik niyeyse. boktan ithal gavurun shotına 30 tele alınca lan noluyoruz iyice saçmaladılar dedik. ha bu arada 4 tane içmişiz hesap gelince ayıldık. içtiğimiz de madar oldu.

    en son yer olmadığı için 4 kişilik bir masada oturan yiyen ve içen arkadaşımı yemek ve içmek isteyen 4 kişiyi oturtmak için içkisi bitmeden kaltırdılar ya ... çüş dedik.

    muhteşem ötesi ! müzikleri, o güleryüzlü enerjik servisi !, kantarı kaçmış fiyatları bozulmaya başlayan menüsü ile başarılar ...

    ha yazarken fark ettim de az aranmamışız biz de... onlara yuh da bana da misli yuh. böyle mekanlara prim vermemeli ya .
  • "bir yerde o varsa,
    onda da bir yer vardır.
    yer nerede ya da ne kadarsa;
    o yoksa, yok kadardır.
    ama bir de o varsa,
    yer hem hep kadar, hem her kadardır." *
  • moda'da bir mekan. kahvaltısı güzel.
  • dolar bazen yer kalmaz tıklım tıkış itiş kakış raf ömrü bitmiş atılmaya kıyılamayan bir sürü bayat şey kaplar tamamını. kimisi de her an lazım olabilir gibi gelir. o yüzden boşaltılamaz. sürekli istiflenir, tasniflenir ama eksilmez bir türlü.
    kirlenir bazen de toz toprak olur üstüne yağmur da yağarsa çamur olur. bu çamur her yere bulaşır, izi kalır. ortalık durulunca temizlenir. süpürülür, paspaslanır. bu kez de hemen kurumaz. kaygandır, dikkat edilir. icabında düşülür yer bulmak için. kaynaşılır zemine.
    kaybolabilir.adres değişikliklerinde veya unutkanlıklarda. yeri yurdu belirsiz kayıp ruhlar partisine döner civarı.
    tanımlıdır bazen. vidanın somunu gibidir. sahibi bellidir. başkası gelse olmaz, yakışmaz, uymaz.
    diyalog için gereklidir. yer olmadan her şey yüzer. yüzsün ama yüzdüğü yeri tarifleyemedikten sonra hiçbir anlamı kalmaz.
    üstünde dünya kuracağımız, her seferinde tazelenen boş bir sayfa gibidir. bazen su, kahve, çay dökülür bu boşluğa.ziyan olmasın diye de öylece kurutulur ve kullanılır.
    yer kalmaz bazen de. kapalı gişeden, el altından satılıverir.
    tapusuzdur, gönülden verilir genelde gönüllü birine.
  • moda'da souffle yerine açılan yer. her şeyden biraz koyalım menülü, sade dekorlu, içkili rahat mekan.
  • oruç aruboa'nın "yürüme"sinden:

    "yol, iki yer arası değildir - yer, iki yol arasıdır."
  • mekan
  • ortam olarak güzel, fiyatlar da çok göz korkutucu gelmese de porsiyonların ufaklığı sebebiyle ya çok pahalıya ya da mutsuz kalkmanız muhtemel.

    örneğin küçük bir bardak portakal suyu 8, 1 tanesi asla yetmeyecek (starbucks'ın tall kahvesinin yarısı kadar) kahve 5.5 tl. kahvaltı için anlamsız kaçıyor, yer varsa yanındaki dodo'ya gidin.
hesabın var mı? giriş yap