• (bkz: nal yengeci)
  • türkçe bir sözcüktür. oğuzcadan gelir. kitapta, kaşgarlı'da yeri var. "n" ünsüzü nazal söylenirmiş. "yan- geri gelmek, aksetmek, "yangaç" biçimi de "yankı" anlamında.

    linki minki: http://www.nisanyansozluk.com/?k=yengeç
  • midemle tanismasi bundan yaklasik 10 sene oncesine dayanir. silifke' deydi. ilk kez gidilen bir yeri kesif amacli dolasirken rastladim, her adimda bir adi yazan restorant tabelalarinda. sasirmistim, yengec yenir miydi lan?!once bu da yengen gibi bi sandvic turudur falan dedim. fakat bu meragimi bastirmamis, bilakis acligimi tetiklemis olacak ki girdim kapisindan yengec satan bi lokantanin.

    once her sey normaldi ve kalabalikti. epey bi kimse ilgilenmedi benle. zaten o sayede tanistim yengec siparis veren ve yengec yiyen o teyzeyle. icanadolu'nun o klasik mutfagiyla doymus, beslenmis biri olarak korkmus, istahim kacmisti. evet, sandvic falan degil, bildigin yengecti lan bu. haslanmis yumurtanin cay kasigiyla catlatilmis ama soyulmamis kabuguna benzer goruntusuyle yan masamda yenmeyi bekleyen bi yengec vardi. az sonra teyze kabuklarini soymaya ve bembeyaz etini bi tasta bulunan sosa bandirip sapirtata sapirtata yiyince bi kabarma hissettim. yo yo bu kabarma istahimdi. tam da o esnada gelen garsona yengec yemek istedigimi biraz da urkekce soyleyiverdim.

    o andan sonra tek yaptigim, teyzenin hareketlerini izlemek ve nasil yenecegini ogrenmek. zaten bana hep boyle olur; istahla yemek yiyen biri kabartir istahimi hep. misal erol tas tavuk yemeyedursun! onume konan yengec bana, ben ona bakarken ellerim uzandi zavalli hayvana, yuzum ise sanki biraz burusuk. ilk koparabildigim parcadan cikartabildigim bi lokmacik eti o sosa batirip agzima saldiktan sonra ( su anda resmen agzim sulandi vallah) "vay minagoyim bu ne laaan, nefiss" icsesimle parcaladim yengecimi. kaldigim iki gun boyunca 10-15 tane yemisimdir herhalde.

    o gunden bu yana bi kere dahi yiyemedigim bu lezzet harikasi hayvani, tesadufi bi silifke rastlasmasina birakiyorum. ama o sosu da es gecmemek lazim, limonlu bi seydi. belki de sade limon, hatirlayamadim. kisacasi enfes lezzetli bi heyvan.
  • kahve falındaki anlamı için, sizi etkileyen biri ile kısa sürede tanışacaksınız, demişler. bekliyoruz efenim.
  • edip cansever şiiri.

    belirsiz olan ne? ölülerden
    boşalan yeri doldurur doğa
    yansır beyaz hayvan kemikleri, taşıllar
    yok oluşun içinde
    iri bir yengecin sırtı arasıra.

    ben ki yengeçleri bilirim daha çok. birini
    yıllar var unutamadım
    dönüp duruyordu bir taşın etrafında
    sanki bir hırçınlıktan damıtılmış ya da bir sıkıntıdan
    ve geçer gibiydi tekrar bir başka sıkıntıya
    gömüldü kumlara iyice, şöyle bakındı
    gördüm kendi büyüsüyle keserken kıskacını
    o gün bugündür anladım ağrıyı, taşıdım da.

    büyüdür ölüm, külrengi harcıdır sonsuzluğun
    bir vahşet gibi yaratılır orda umut
    gerer kayalar kaburgalarını
    katırtırnakları arasında
    arabalar biter, atlar birikir
    bir tanrı gelir belli belirsiz, ne kadarlık bir tanrıysa
    büyüdür çünkü ölüm
    külrengi harcıdır sonsuzluğun.

    gerçi kurnazdır doğa, alımlıdır da
    her gün biraz olsun geri verir aldıklarını
    sızar kentlere, evlere, dölyataklarına
    bir gün ki ölü bulmuştum kendimi, korkmuştum
    öyle bir yok olma saatinde, bir kuytuda
    sanırım boynumdaki bu yara izi ondan

    kaplanır sabahları göğe uzatsam
    geceden kalma bir yıldızla
    buz rengi bir yıldızla. ve uykum
    yeni bitmiştir daha, üstelik
    geri veriliyordur bana
    düşlerimin o karmaşık mimarisi
    dalgalar susmuştur çoktan, denizse gümüş sikkeler gibi harcanıyordur.
    aşağıya yukarıya
    yukardan aşağıya
    nedense her başlangıçta bir acı vardır. sabah
    kuşatır bu acıyı önce
    eskiyip gider sonra da

    ve yengeç batırır göğsünün ortasına kıskacını
    tam göğsünün ortasına. artık
    görüp göreceğiniz ölü bir yengeç kabartısıdır
    her gümüş sikkenin üstündeki
    yalnızca bir kabartma. derken
    kaskatı kesilir gök, fırlatıp atar bir kırlangıcı
    ürperir yosunlar, deniz şakayıkları, batık gemiler
    yaşlı balıkçılar sandallarında
    kayalar, balık sürüleri ve fenerler
    ve hayalet gemiler türer çıkarak kınlarından
    yonulara döner tayfalar, çarşı
    camlara, aynalara yapıştırılmış bitkiler
    yoktur ki görünsün bir intihar anının gölgesi
    ölü bir şeyin gölgesi yoktur ki
    fışkırır kazılarından birbiri ardısıra yengeçler
    sütunlar, kemerler, eski çağ mozaikleri üstünde
    posta kurşunları üstünde, kandiller ve çanaklar
    armalar, tapınaklar, yüzük taşları üstünde
    ve yengeç ki onca dönüşten sonra geriye
    yetişir kendi ölüm törenine yeniden
    ve ölüm, o gözüpek savaşçı
    bir yandan kendi büyüsüyle çizerken yazgısını
    yazar bir kelimelik tarihini de.

    belli ki bir yol bulmuştur yengeç
    kumlardan değil, kendinden gidilen bir yol
    ne var ki, rüzgar ileri olduğu için külden
    ölümden önce geldiği içindir ki sezgi
    duyar insan bu gereksiz yüzgeçleri
    iki gök arasında kımıldayan
    tanımazsa da kendini bir başkasının düşü gibi.

    üç kişiyle başka türlü konuşulur, bir kişiyle
    kendini açıklar insan
    bir vahşet gibi de olsa yaratılır orda umut
    hızlı bir ibreye döner yürekse
    yaşamını içerirken bir yandan
    işler ölümünü de.
  • (bkz: cancer)

    anlayana kelime esprisi olarak bile yeterince aşağılayıcı.
  • hediye güven'in bir şarkısı. diğer şarkıları gibi bu da çok güzel. sözleri şöyle;

    uyandırsam kendimi her gün her gün kendimi öldürmekten
    uyandırsam kendimi her gün her gün aynı işe gitmekten
    uyandırsam kendimi her gün aynı rüyayı görmekten
    uyandırsam kendimi her gün her gün aynı kilidi açmaktan
    bağıra çağıra bayıra çayıra kendimi atsam
    yüzü koyun uzanıp ensemi güneşe açsam ısınsam
    yengeç miyim ben ya ne bu böyle yan yan kayalar arasında

    uyandırsam kendimi her gün her gün kendimi öldürmekten
    uyandırsam kendimi her gün her gün aynı işe gitmekten
    uyandırsam kendimi her gün aynı diziyi izlemekten
    uyandırsam kendimi her gün her gün aynı güne uyanmaktan
    bağıra çağıra bayıra çayıra kendimi atsam
    yüzü koyun uzanıp ensemi güneşe açsam ısınsam
    yengeç miyim ben ya ne bu böyle yan yan kayalar arasında
  • kopan uzuvlarının yerine yenisinin çıktığını bilirdim de şunu ilk kez gördüm:
    http://www.liveleak.com/view?i=11a_1328323277
  • kabuk değiştirdiği anı da buradan izleyebilirsiniz.
    http://video.haberturk.com/…k-degistirdigi-an/64099
  • ülkemizde mavisi vardır ki

    yenir.
hesabın var mı? giriş yap