• ortalama 5 dakikada bir espiri oluyor ve o 5 dakikayı beklemek hakikaten sıkıcı.
  • yahşi batı'yı yorumlamak için cem yılmaz konusunda biraz düşünmek gerekli diye düşünüyorum. cem yılmaz'ın "komedyen", "senarist", "karikatürist" ve benzeri ünvanlarla şu ana dek ürünleştirdiklerini saydığımızda; filmlerindeki protagonistler (altan, arif, iskender ve aziz) ve stand-up'larındaki karakterler (albay'a diklenen artist onbaşı, sinema/tiyatro salonuna çift olarak gelmiş erkek, okuma fişleri ve havuz problemleri dünyası, vs...) gibi bir liste elde etmiş oluyoruz.

    elimizdeki listedeki tüm öğelerin ortak noktası ise; stereotype olarak isimlendirebileceğimiz karakterler ve olayın geçtiği zaman/mekanların bir türk vatandaşına kavramsal olarak oldukça yakın gelmesi. başka bir değişle, cem yılmaz sizde varlığı mevcut olan bilgiyi kendi malzemesiyle süsleyip olağan üstü zekasıyla size geri verirken beyninizi gıdıklayan ve bu konularda size komik noktaları öne çıkartılmış yepyeni bakış açıları bağışlayan bir yetenek.

    ben bir takipçisi olarak; çeşitli kategorilerde farklı çalışmalar yapmasını mutlulukla karşılıyorum. çünkü beğenilmeyen şu yahşi batı filmi dahi bir karikatür ansiklopedisi çıkartacak kadar malzeme içeriyor. yine kendi birikimi ile "türkler uzayda", "türkler taş devrinde", "türkler vahşi batıda" temalarıyla bizim kendi kendimizi fıkralaştırma durumumuzu (bir gün bir alman, bir ingiliz ve bir türk bir bilmemneye katılacak temelli) bize kendi perspektifiyle anlatıyor.

    zaten cem yılmaz'ın rolüne girdiği oyuncunun birebir o kareyi izleyen adamı bireysel aktörlüğü ile güldürmesinden çok öte bir kaynak bana kalırsa bu, zira cem yılmaz bir james eugene carrey değil veya bu tarz bir aktörlük çabasında değil. ama canlandırdığı karakterlerin bizzat türkiyede bulunması ve seyirci için yumuşatılmamış bir halde sergilenmesi konusunda takındığı cesur tavra hayran olmamak elde değil. çünkü bu filmi izleyip, sinemadan çıkar çıkmaz "çok küfürlü olmuş amına koyayım manitayla gelsek madara olacaktık" cümlesini kurabilme potansiyeli olan bir milleti başka nasıl canlandırabilir ki bu adam? yanlış anlaşılmasın ben turist ömer izleyerek büyümüş bir adam olarak, bunu samimi buluyorum ve türklüğü de eleştirmiyorum.

    sözün özü, cem yılmaz dünyalar çiziyor, oraya karakterler koyuyor. hepsini aslında tanıyoruz ve cem yılmaz zekası, iletişim ve aktarım yeteneği ile bize hikayeyi aktarıyor, halen üretkenken ben de bunu izlemekten zevk alıyorum.
  • cem yilmaz'in sadri alisik ekolünden devam ettigini gösteren film.

    sadri alisik turist ömer uzay yolunda filminde uzaya gitti, cem yilmaz gora'da.
    sadri alisik 1965 yilinda cevrilen soytari filminde ip cambazligi yaparken cem yilmaz hokkabaz olmustur.
    sadri alisik atını seven kovboy filmi icin vahsi batidaydi, cem yilmaz yahsi batida.

    yahsi bati'da cem yilmaz golünü yine atmis. ekole devam, sadri babaya selam.
  • sozum her espriyi detayina kadar anlayip yine begenmeyenlere degil. insaniz, buraya kadari gayet normal.

    ama...

    demisim ki cem yilmaz ile ortak muktesebati olmayani fazla guldurmez. ornek; filmin acilis sekansini sordum bir arkadasa. bir sey anlamadim, neydi orda espri dedi. yani o fikrayi bilmiyorsan, ozkan ugur'un muhtesem anlatimina belki tebessum edersin o kadar. benimle beraber bu filmi izleseydin ve daha en basta yarisi anlatilan o fikraya gulemeseydin, "abi sen cik istersen, 2 saatine yazik" derdim direk. sen ne zibik bil, ne buzuk.. sonra gel de filmi begen.

    (bkz: öylesini bulsam kendi götüme sokarım)
  • cem yılmaz'ın, satır aralarında sözlük ahalisinin ilgisini çekecek birçok göndermeye de yer verdiği eğlencelik filmi.

    filmde eğlendim mi, evet. peki gülmekten karnıma ağrılar girdi mi, hayır...
    kimi sahnelerinde kahkaha atmış olsam da genel olarak filmin bana aşırı komik gelmediğini belirteyim. sanırım bunun sebebi, cem yılmaz esprilerinin nerde nasıl olacağını artık çoğunlukla tahmin edebiliyor oluşum.

    şunu da eklemek istiyorum: divan ve tanzimat şiirlerinden yapılan alıntılar, geleneksel türk tiyatrosu ve kanto canlandırmaları, osmanlı'nın gerileme sebeplerinin anlatıldığı bölümler ve tarihle ilgili diğer göndermeler de cem yılmaz'ın bu konularda dersine çalıştığını gösteriyor. aferim...

    --- tehlikesiz spoiler ---
    (bkz: tiz-i reftar olanın payine damen dolaşır)
    (bkz: idrak-ı meali bu küçük akla gerekmez)
    (bkz: 300 yıl sonra matbaa ile tanışan zihniyet)
    --- valla bak ---
  • is bu entry direk filmle ilgili olmayacak ama film ustunden bir cem yilmaz elestirisi olacak.

    bir kere filmle ilgili iyi veya kotu yorumu yapamam, film bir skec filmi. film begenisi zaten goreceli iken bir skec filminin komik olup olmadigini belirtmek cok sacma. 10 adam filmin 10 degisik yerinde anira anira gulebilir, 11. ci ise hic gulmez. yasla basla, gondermeleri alip almamayla direk ilgisi var ayrica. ama belirtmeliyim ki, seyrettigim seansta en cok anirilan bolumler kufurlu bolumlerdi. yanlis olmasin elestiri bazli soylemiyorum, genetigimizle ilgili olabilir cunku ben dahil istisnasiz tum kufurlerde gulundu. onun disinda kisisel begenilerim seans nazarinda pek itibar gormeyen ince gorulmus, gondermeli esprilerdi. misal kentucky meselesi, osmanlinin ne mana ettigi, posta arabasindaki bolumler vs. ama bir skec filmin zaafi olan totalde degerlendirilmesinde zayif addedilmesi hususu, bu film icinde gecerli. totalinda sikici, ama cikista akla gelip gulumseten espriler var, ama tekrar ediyorum bu filmi iyi yapmaya yetmiyor. ve yine tekrar ediyorum, bu filmin kotu olmasindan da kaynaklanmiyor. ustune cok dusunulmus, teknigine cok emek sarfedilmis olabilir, ama bir skec film sadece skecleriyle akilda kaliyor ne yazik ki. ne ilk 90 dakkasi boktan bir filmin surpriz bir sonla anlam kazanmasi gibi, ne de muhtesem oyunculuklarin kurtardigi siradan filmler gibi bir sansi yok. filmde cok gulerseniz iyi filmdir, az gulerseniz kotu.

    filmin cogu yerinde baska sey dusundum. hatta bi ara cikista ne yapsam, nerde yesek diye kafa yordum. tekrar olacak ama skec filmde, konuyu zaten takip etmenize gerek yok, o ara espriler de kotu ise film eziyet oluyor. bide yas meselesi var elbet. skec filmeri ortalama 10-20 yas arasi icin ideal, hadi 25 e kadar da kanaatle dahil olsun. kucukken katildigim zaz filmleriydi ama yas atimiyla son donem scary movie'ler sinirimi bozmustu. ama o filmlerde de illa guldugum anlar olmustu. olmaması da garip olur zaten.

    simdi burdan sonra asil diyecegim su; gora, arog ve yahsi bati. neden 3 tane skec filmi. ve simdi 4. cusu yolda. sen ki hokkabaz ve hatta her sey cok guzel olabilecek gibi 2 senaryoyu yazmissin, nedir bu filmler az mi kazandiriyo. halbusu ki biz gibi sen de yas atiyon, olgunlasiyon, yapamayacigini bilsem amenna ama nedir bu takmislik. ben sana yapma demiyom, hobi olarak gene skec filmi yap ama cemcim arada biraz da bizi hos tut, bi hikaye anlat, burustur biraz yuzumuzu, sonra az gulumset. ha kotu olsun, bi de kotu film diyelim. ama film olsun yaw, skec olmasin artik.

    son diyecegim, gosterilerinde gulup gulup cikista hic bisi anlatamazdik ki bu gosteride de gondermesi yapilan bir gercekti. simdi de filmlerde gulmeyip gulmeyip, cikista akilda az biraz esprileri yad ederek guluyoruz. fark bu kadar bariz. bu yahsi batinin elestirisi de degil, dedigim gibi nazarşmda bu film bile degil. gisesi cok olsun, cok kazan ama ricam bu filmin devaminin arasina normal bi film sikistirsan fena olmaz
  • --- spoiler ---
    "bir apaçi ağlıyor" şiiri
    --- spoiler ---
    sayesinde çıktıktan ve de n tane biralı bir gece geçirdikten sonra bile, kalktığımda sabah aklıma gelen, güldürmeye devam eden, kopartan film.
  • cem yılmaz'ın ütopik kurgularından üçüncüsü. uzayda, taş devrinde ve son olarak da vahşi batı'da geçen bir film. tek, bilim kurgudan uzak olanı buydu.

    --- spoiler ---

    kızılkayalar ve bambi espirilerini istanbul'lu olmayanların, hatta istanbul'lu olmasına rağmen buraları pek bilmeyen kitlenin anlamaması aslında filmde daha değişik ince espirilerin de olabileceğinin ipucu. bu alt kültürleri bilmeyen seyirci orada bir espiri göremeyecek belki ama bu orada detaylıca çalışılmış espiriler yumağının olmadığını göstermez.

    --- spoiler ---
  • gereksiz sahne ve diyaloglarıyla baymıştır. misal vereyim titanic'te yapımcılar yunusların geminin önünde hoplayıp zıplama sanelerini gereksiz bulup çıkarmak istemişler ve james cameroon bunu kabul etmemiş. şimdi tekrar bakınca o sahnenin filme renk kattığını görebilirsiniz. şimdi söyleyin bana bu yaklaşık üç saatlik film 2 saat 5 dakika olsa ne kaçırırdık? cevaplanması gereken soru budur.

    ne gerek var 250 kere "çak!" esprisi yapmaya? manasız.
    yakari'yi hatırlattı ya orası güzel.
  • gidin, izleyin, gülün, sonra çıkın sinemadan hayatınıza geri dönün. kıt'a durmayı unutmayın. sola çark yaparken soldaki sabit kalsın. sakın eleştirmeyin ama bu filmi. sikertirler.
hesabın var mı? giriş yap