• aşağıdaki sözlerin de sahibi.

    .....
    söyleyecek sözüm var ve balzac gibi konuşmak arzusunda değilim. ben sanatçı değilim; medeniyete de gerçekten inanmıyorum. ilerlemeye zerre kadar hevesli değilim. büyük bir köprü yapıldığında sevinmiyorum, uçaklar atlantik 'i geçince "aman ne müthiş!" diye düşünmüyorum. ulusların kaderiyle ilgilenmiyorum ve tarih beni sıkıyor. tarihi yazanlar ve onlara inananlar, tarih derken neyi kastediyorlar? nasıl olmuş da insan denen o mütevazi ve sevimli yaratık tiksindirici belgelerin maksatları doğrultusunda istismar edilmiş? nasıl olmuş da insanın mahremiyeti yok edilmiş, dindarlık hisleri iğrenç bir cinayet ve yıkım kargaşasıyla birleştirilmiş? ben ticarete de inanmıyorum. bütün makineleri hurda yığını olarak görüyorum, hesap makinesini, otomobili, lokomotifi, uçağı ve evet bisikleti de. yolculuğa, insanın bedenini alıp bir yerlere gitmesine inanmıyorum, şu ana kadar acaba kimse bir yere gitmiş mi merak ediyorum. siz hiç kendinizi terk ettiniz mi? zihnin bir insan ömrü boyunca yaptığı yolculuktan daha muazzam ve ilginç bir yolculuk var mı? sonu ölüm kadar güzel başka yolculuk var mı?

    (bkz: not defteri olarak sözlük)
  • 1964'te türkiye gelmiş,geldiğinde dönemin başbakanı ismet inönü'yle görüşmüş,dedelerinin mezarının bulunduğu bitlis'i ziyaret etmiş.bu ziyaret sırasında her zaman büyük coşku ve heyecan içinde karşılanmış,bölge halkı ve saroyan'ın ailesini hatırlayanlar büyük ilgi göstermiş,halk oyunları ve davul-zurna gösterilerinin sunulmasından çok etkilenmiştir çevresindekilere göre..

    bunun üzerine,abd'ye döndükten sonra 24 nisan'da düzenlenen ermeni soykırımını anma günlerine bir daha katılmamıştır.
  • topragini terk etmeye mecbur birakilmis bir ailenin acisinin babadan ogula devredildigini su muhtesem dizeleriyle anlatmis ermeni kökenli yazar, bu yazar ki yalnizca bir kez babasinin memleketi bitlis'te bulunmus, yasaminin tamamini amerika'da gecirmis...

    van gölü'ne
    yaniyor gözleri babamin, bakisi bugulu;
    geride kaliyor van gölü. ey keder küpü ic deniz,
    babadan ogula yüregimiz, dualarimiz seninle simdi.
    sert, hoyrat bir vedayla koparildigi vatanin
    kiyisindan batiya dogru yüzünü cevridiginde babamin
    duydugu dehset, husu benim icimde yasiyor simdi.
    bizi rahat birakmayan acilarin simgesi,
    doldukca dolan keder küpü, ey van gölü.

    topragindan dönmemecesine ayrildi babam
    efsanelerin besledigi o gökyüzünden uzak
    ölüp gitti ama ardinda beni, kücük hayaletini
    birakti yas tutsun diye; soguk, sislere gömülü,
    yagmurlarin yikadigi o gölün, tüm ölümlü acilarin,
    toplandigi o havuzun kiyisinda agidini yakip aglasin diye.

    ing.'den ceviren: aziz gökdemir
  • aşağıdaki sözlerin sahibi.
    ......
    öykünde kimsenin katledilmesine gerek yok. sadece bütün tarihin ve bütün zamanların en muhteşem olayını, yani mütevazi ve saf var oluş gerçeğini anlat. bundan daha önemli bir konu yok; öykü karakterlerinden birinin, sanatında sana yardımcı olmak için zorbalık yapmasına gerek yok. şiddet vardır. yeri geldiğinde şiddetten de bahset. savaştan söz et. bütün çirkinliklerinden, israftan bahset. bunu bile sevgiyle yap. ama muhteşem, katışıksız var oluş gerçeğine vurgu yap. en büyük konu budur. bir zafer havası yaratmak zorunda değilsin. yazacağın insanın, yazının mükemmel bir yazı olması için kahramanca veya müthiş işler yapmasına gerek yok. bırak o her zaman yaptığı işi yapsın, yaşamaya devam etsin. bırak yürüsün, konuşsun, düşünsün, uyusun, rüya görsün, uyansın, gene yürüsün, gene konuşsun, hareket etsin, yani bırak yaşasın. bu yeterli. yazacak başka bir şey yok. hayatın kendisinde bir öyküye asla rastlamazsın. hayatta yaşanan olaylar, bir öykü veya şiir ya da başka bir formda olmazlar. senin kendi bilincin ihtiyacın olan tek formdur. ihtiyaç duyduğun tek eylem senin kendi uyanıklığındır. bu insanı anlat, varlığını anla. insanı anlat.
  • "yalınlığın dehası".ermeni asıllı amerikalı yazar.inanılmaz yalın üslubuyla dikkati çeker.ağır sıklet edebiyatçılardan sıkılanlar için iyi bir alternatif diyebilirim."ödlekler cesurdur"adlı kitabı şiddetle tavsiye edilir.ara güler'in dostudur aynı zamanda.
  • aynı kadınla iki kez evlenerek hayatını mahveden adam. oysa olağandır mahvolmuş hayatlar; bilgeler için de, ahmaklar için de.
  • tesadüfen ve bu denli geç tanışmış olduğuma üzüldüğüm yazar. edebi ya da aforizmalarla dolu kitapların içinde boğulmak üzereyken, bir köy kahvesinde karşılaşılan, gün görmüş, insan sevgisiyle dolu, güzel bir adamla sohbet etmek gibi onu okumak.

    "farklı olmak, insan olmanın getirdiği cazibeden başka bir şey değildir. bir halkı insanlaştıran, gelişmesini, sürekliliğini sağlayan şey de nihayetinde içinde barındırdığı o kendine has özelliktir."
  • 'aram derler adıma' adlı öykü kitabını bir dosta verdim onunda okuduktan sonra başka birisine vermesini istedim. insanlar ve dostlar bu yürekli ermeni yazarı okumalı/okutmalı.
  • "ben annemi seviyorum" diye de bir romanı vardır, özgün adını bilmiyorum, milliyet yayınlarından çıkmıştı. oyuncu annesiyle new york'a gelen küçük bir kız çocuğunun tesadüfen bir tiyatro eserinde rol alması, bir çocuğun gözüyle new york arka fonunda bir tiyatro oyununun sergilenmesi süreci güzel güzel anlatılır. kitabın bir yerinde, anne kız demek ki o zamanların ünlü bir fast food tarzı lokantası olan "automat" da (geçen mad men'de de duydum adını) yemek yerlerken hiç konuşmadan yemek yiyen şişmanca bir aileyle aynı masayı paylaşırlar. halen bir alışveriş merkezinde çokça yemek yiyen fakat asık suratlarıyla hiç konuşmayan bir aile görünce bu kitabı hatırlar ve birbirimize bakarak güleriz. (biz: kitabı çocukken okuyan kardeşler).

    edit: romanın özgün adı: mama i love you imiş , 1956 tarihli.
hesabın var mı? giriş yap