• 1913 yılında hitler, stalin, troçki, tito ve freud viyana'da yaşıyormuş. hatta evleri yürüme mesafesi kadar yakınmış birbirlerine. kim bilir belki sokaklarda denk gelmişlerdir ya da aynı tramvay durağında beklemişlerdir yahut aynı çorbacıda çorba içmişlerdir. hitler elinde yemek tepsisi ağır adımlarla yer ararken masanın birinde oturan keçi sakallı gözlüklü troçki'ye “boş mu bu sandalye?” diye sormuştur. “nein” cevabını almıştır. birazdan pos bıyığı ile stalin gelir ve oturur o masaya. “kim lan bu tırrek?” diye sorar troçki'ye. “kendi halinde biri işte, yarrak gibi resimleri var ehuehe” der troçki. bunu üzerine stalin “tamam ulan kuru! cıvıtma..yemeğini ye! ye ki güçlü olasın vurasın yumruğunu düzenin bekçilerine..” demiştir. benzeri birçok değişik senaryonun yaşanması da ihtimaldir.

    şimdi sigmund reyisi bi tarafa bırakırsak, geçen yüzyılın özellikle başına damgasını vurmuş iki ideolojinin babalarının aynı şehirde yaşaması enteresan bir olay bence. sağ tarafta hitler'in başkanlık yaptığı faşizm, sol tarafta ise stalin, troçki ve tito'nun halay çektiği komünizm. bu noktada gözler tabi halay başını da aramıyor değil. lenin. o da aslında komşu ülke isviçre'de yaşıyormuş ve o sıralar avrupa'da interrail misali şehir şehir gezip enternasyonal konferanslarında halklara feyiz veriyormuş. neyse biz viyana'daki komünistlere dönelim. bakınca tito'nun diğerlerinden ayrıldığını görebiliyoruz o dönem daha ılımlı sosyal demokrat biriymiş tito. stalin ve troçki ise hardcore komünist. fakat daha sonra stalin ve troçki de ayrılıyor çok önemli konularda fikir ayrılıkları yaşayıp birbirlerine zıtlaşıyorlar. hatta daha sonra troçki de ikiye ayrılıyor. hayvan evladı stalin'in tuttuğu bir kiralık katil meksika'da troçki'nin kafasına balta indirmek suretiyle onu öldürüyor. ölüm ve ayrılık sol kesimin ezelden beri varolan karabahtı, kör talihi.

    bu arada kafa, balta deyince aklıma geldi. bence hbo için muhteşem bir dönem dizisi çıkar 1913 viyana'sından. eğer bigün konu sıkıntısı çekiyorlarsa direk al sana kral gibi konu. kral demişken de aklıma geldi avusturya macaristan imparatoru da o sıralar viyana'da yaşıyormuş ki bu çok mantıklı. ayrıca meşhur veliahtı franz ferdinand da orda. hbo üstadları araya bir de kızıl saçlı hatun sokarsa, bu karakterler etrafında çılgın bir dizi çıkar bence hafif sepia görüntüde bir çekimle. mesela bizim faşist ve komünistler bu kıza yazıyor ama kız bunlara pas vermiyor gidip sigmund freud'a aşık oluyor. sigmund freud ise kıza kötü davranıyor bunun üzerine bunalıma giren kız gidip cinsiyet değiştiyor ve franz ferdinand'ı öldürüyor daha sonra birinci dünya savaşı başlıyor. tabi tam bağlayamadım ben sonunu biraz saçma oldu benim hikaye ama naçizene belirteyim dedim. zira hbo'ya akıl verecek değiliz, onlar en iyisini hepimizden daha iyi bilir.

    velhasıl-ı, kelam viyana'da farklı zamanlarda daha birçok önemli şahsiyet yaşamıştır, ya da yolları viyana'dan geçmiştir ancak 1913 yılında daha sonra dünyanın kaderini değiştiren bu kadar kişinin aynı anda orda olması fazlasıyla hınzır bir tesadüf bence. hatta dünyanın da senaryosu belki bir hbo yapımı. aniden bitmese bari.

    http://i.hizliresim.com/am4gr4.jpg
  • havaalanında taksici ile bir adam arasında geçen muhabbet:

    - excuse me. which bus goes to the city center?
    + 7 numara abi.
    - eyvallah.
  • tuna nehrinin kenarına kurulmuş ve sahil şeridinin olduğu gibi bisikletlere ve yayalara ayrıldığı şehir. tertemizdir, metropolitan gibi hissettirmeyen bir metropolitandır. dokunulmamış ormanlarla çevrelidir, ormanların şehre yaklaştığı bölgede bol bol üzüm bağı bulunur. şehri çevreleyen tepelerin arasında açık hava yüzme havuzları bulmak mümkündür. bir örneği(bkz: krapfenwaldlbad). bir gün yanınıza mayonuzu alarak çıktiğınız bir doğa yürüyüşünü (bkz: vienna woods), bu havuzlardan birinde noktalamanız durumunda, elinizde biraniz bir havuzdan aşağıdaki şehre bakarken, on tane gökdelen sayamadığınızı fark edebilirsiniz. şehrin içinde gezerken, hiç sahip değilseniz bile, korunagelmiş tarihi binalara ek olarak yeni yapılmış binalarda da aynı mimari anlayışın korunmuş olması sayesinde, bir estetik anlayışı enjeksiyonuna maruz kalmanız işten bile değildir, zira ara sokaklarda hatta şehir dışında bile, binalarin dış cephesinde gözleyebileceğiniz ufak tefek sanat parçaları ruhunuzu şenlendirir. ortalama bir avrupa şehrine göre daha temizdir. şehir içi yolculuk yaptığınız trenlerde (bkz: s bahn), tuvalet ve internet mevcuttur, bizim hızlı trenimize göre bile daha lüks bir hissiyat sunar. hemen hemen hiç denk gelinmez trafiğe (yol yapım çalışmaları hariç). elektronik müziğinden klasik müziğine, sokakta yürürken pek çok konserle karşılaşmak mümkündür. mimari yapısı tam olarak ankara'yı anımsatır, fakat olmuşunu; eğer cumhuriyet ankarasının mimarisi korunup ulustan tüm kente yayılabilseymiş nasıl güzel olacağını, viyanayı gezerken hissedebilirsiniz. dahası, istiklal'in olmuşunu da içerir (bkz: stephansplatz) avrupa'nın en büyük kathedrallerinden birinin adını verdiği bu cadde, istiklal'in nasıl bir fikir ile tasarlandığını gösterir, geniş ve araçsız bu yolda yürürken sağdan soldan gelen çeşit çeşit müzik ve cadde üzerindeki mini kafelaler, 90lardaki istiklal caddesi hissini canlandırır.
    1800 lü yıllardan kalma kafeteryalarda, müşteriye bu iş için çok sağlam eğitim aldigini hissettiriren iyi giyimli ve adapli garsonlara sipariş verirken, eski bir piyanoyu çalan smokinli beyefendilerin sağladığı muthiş atmosfer, kendinizi özel hissetmenizi sağlayabilir.
    şehir sokaklarında akşamları gezinirken, hiç yorulmadığınızı hissetmenin sebebi ışık gürültüsünün azlığı olabilir, zira akşamları şehrin hiç bir yeri ne çok aydınlıktır, ne de çok karanlık. bütün şehir loş ışıkla aydınlatılıyormuş gibi bir his uyandırır.
    en negatif yani, bir orta avrupa kenti olarak erkenden kapanan ve pazar günü kapalı olan dükkanlarıdır, ha bir de avm jenerasyonuna kocaman avmler sunamaması.
    velhasıl, adına ve tarihine yakışan bir havası vardır şehrin. sanki sakinleri, kendi hayat standartlarını çok yüksek tutmak istemiş ve yıllardır buna uygun yaşamış, buna uygun seçimler yapmış gibidir. hikayeme eklediğim için çok mutlu olduğum şehirdir.

    edit: kimi özel isimler
  • istanbul-viyana arası uçakla yaklaşık 2.5 saat. türk havayolları ya da avusturya havayolları ile ulaşım mümkün. zaten bu iki firma anlaşmalı olarak çalışıyor. viyana havalimanı büyük ve modern. dönüşte hediyelik çikolatayı buradan alırım diye düşünüyorsanız şehir merkezinde biraz daha ucuz olduğunu hatırlatmakta fayda var. havalimanının gelen yolcu katından bir kat aşağıda turizm ofisi mevcut. buradan viyana’yla ilgili harita ve broşürler ücretsiz temin edilebilir, ulaşım ve kalacak yerle ilgili bilgi alınabilir. aynı zamanda toplu taşıma araçlarında geçerli olan biletler de buradan alınabilir.

    havalimanından şehir merkezine şehir hatları treni ya da cat (city airport train-şehir havalimanı treni) adı verilen ve her yarım saatte bir non-stop hareket eden hızlı tren ile ulaşmak mümkün. şehir hatları treni 25-30 dakikada cat ise 16 dakikada şehir merkezinde oluyor. ilkinin ücreti 3.6€, cat’ınki ise 10€. eğer viyana merkezindeki toplu taşıma araçlarında (belediye, tramvay, metro) 72 saat boyunca sınırsız olarak geçerli olan bileti alırsanız şehir hatları treninin bileti %50 indirimli (1.8€). 72 saatlik bilet sadece şehir merkezinde geçerli çünkü viyana şehir merkezi ile havalimanının bölgeleri farklı, bu yüzden ikinci bileti almak gerekli. fakat ne istasyonlarda ne metroda ne de diğer toplu taşıma araçlarında turnike olmadığı için bilet olmadan da bu araçlara binilebilir. yalnız genelde duraklarda, yürüyen merdivenlerin başında, asansörlerde ve metroda kameralar mevcut. araçlarda bilet soran herhangi bir görevli yok. biletler araçlardaki makinelere okutuluyor ve makine biletin üzerine tarih basıyor. isteyenler için 24 ve 48 saatlik biletler de mevcut. 18.5€’ya satılan viyana kart'ı alırsanız 72 saatlik sınırsız toplu taşımaya ek olarak 200’ün üzerinde kafe, restoran, mağaza ve turistik yerde indirimden yararlanabilirsiniz.

    viyana’nın harika bir altyapısı var. tren, otobüs, tramvay ve metro aksamadan işliyor. metro hemen hemen şehrin tüm önemli yerlerinden geçiyor. tuna nehrinin üzerinden geçen hatlar da mevcut. landstrasse, stephansplatz, karlsplatz, schwedenplatz ve westbahnhof metro, tren ve otobüs duraklarının kesiştiği önemli noktalar. metroların girişinde o hattın iki yönündeki tüm metro duraklarını gösteren tabelalar var. bu sayede aşağı inmeden gideceğiniz yönü bulup doğru tarafa geçebilirsiniz. metro o kadar hızlı işliyor ki diğer toplu taşıma araçlarına binmeye gerek kalmıyor. metro duraklarında gelen ilk iki metronun kaç dakikada geleceğini gösteren ve saati şaşmayan elektronik panolar mevcut. metro duraklarında şehir haritasının yanı sıra metro hattını gösteren haritalar da var. u1’den u6’ya kadar 6 adet metro hattı mevcut. hatta bağlı olarak sabah 5:30-6:00’dan gece 12-12:30’a kadar metro çalışıyor. bu saatler dışında gece otobüsü denen ve belirli yerlere çalışan araçlar var. ulaşımla ilgili en detaylı bilgi http://www.wien.gv.at/ adresindeki ulaşım linkinden elde edilebilir. bu sitede, bulunduğunuz yeri ve gitmek istediğiniz yeri girdiğinizde otomatik olarak en kısa yoldan nasıl ve hangi araçları kullanarak ulaşmak istediğiniz noktaya gidebileceğinizi tek tek gösteren ve anlaşılması kolay haritayı bulabilirsiniz.

    viyana’da arabaları yol kenarına park etmek 10€’un üstünde bir ücrete mal olabilir. araçlar yayalara saygılı ve trafik ışıklarına harfiyen uyuluyor. kaldırıma adımınızı atmadan şoförler hareket etmiyor. bütün kaldırımların başı ve sonu yolla birleşecek şekilde dereceli olarak alçalan şekilde yapılmış. böylece bebek arabası, bisikleti, pateni, kaykayı, bavulu ya da engeli olan insanlar zorlanmadan tüm şehri rahatça dolaşabiliyor. birçok meydanda saatler var. bunlar çalışır durumda olmalarının yanı sıra zamanı da doğru olarak gösteriyor. sokaklar ve caddeler çok temiz. hatırlatmakta fayda var, avrupa’nın en temiz suyu da avusturya’da. sular alpler’den geliyor ve musluktan akan suyu içebilirsiniz.

    viyana’da 7’den 70’e herkes az ya da çok ingilizce anlayabiliyor. adres sorduğunuzda yardımcı olmaya çalışıyor. yaşlı insanların ve uzak doğulu insanların çokluğu ilk etapta göze çarpıyor. birçok türkle, türk kebapçıyla ya da türk bakkalla karşılaşmak mümkün. türk bakkallarda bisküvi, çikolata, su ve hatta antep fıstığı gibi türkiye’den gelmiş olan ürünler de var; fakat fiyatları türkiye’dekinin 4-5 katı. döner fiyatları ise türkiye’ye göre çok pahalı değil; 2.5-3.5€ arasında değişiyor. gece geç vakit karnınızı doyurmak isterseniz kebapçılardan başka açık bir yer bulmak biraz zor. bunlar da genelde gece 12’de kapanıyor. u1 hattına binip şehir merkezinden tuna nehri yönüne giderken vorgartenstrassede inerseniz metrodan çıktığınızda sağdaki kebapçıda demleme çay bile bulmak mümkün.

    tuna nehri şehir merkezinin kuzeyinden geçiyor. nehrin kanalları ise şehir merkezinin içinden ve yakınlarından geçiyor. tuna nehrinin üzerindeki adacıkta danube tower denilen 252 metre yükseklikteki kuleden şehir manzarası izleyebilirsiniz. u1 metro hattını kullanarak kaisermühlen (vienna international center) durağında inip hem birleşmiş milletler binasını görmek hem de kısa bir yürüyüşten sonra kuleye ulaşmak mümkün. tuna nehri boyunca gezmek isterseniz gezinti tekneleri de mevcut. bir başka şehir manzarası izlenebilecek yer de şehrin kuzey batısındaki tepecik olan kahlenberg. burada meşhur bir kilise, otel, restoran ve avusturya ekonomi odası tarafından kurulmuş olan ve turizm ağırlıklı eğitim veren modul üniversitesi var. yine kahlenberg’e yakın bir yer olan grinzing’de geleneksel avusturya kültürünü yansıtan çoğu birer ikişer katlı binalardan oluşan restoranlar var. buralarda ev yapımı şarapları tadıp yerel yemeklerden yiyebilirsiniz. bu işe heurigen adı veriliyor. ilginç olan bir nokta da bazı şarapları maden suyu katarak içmeleri. bir de şarabın yanında getirilen taze zencefil şaraba ayrı bir tat katıyor.

    viyana mimarisi, düzeni ve romantizmiyle görülmeye değer bir avrupa başkenti. yaklaşık 3 günde şehrin büyük bir bölümünü gezmek mümkün. çoğu avrupa şehrinde olduğu gibi burada da şehir merkezi “old city” olarak adlandırılıyor. şehir merkezini gezmek isteyenler için museums quartier başlamak için ideal nokta. sırtınızı museums quartier’a verip yürümeye başladığınızda kunsthistorisches ve naturhistorishes müzelerini, hofburg kongre merkezini, imparatorluk sarayındaki avusturya ulusal kütüphanesi’ni, yine bu binada bulunan ve eserleri türkiye’den getirilmiş olan efes müzesi’ni, etnoğrafya müzesi’ni, avusturya tiyatro müzesi’ni ve daha birçok tarihi binayı görmek mümkün. yunan mimarisine sahip parlamento binası, tarihi belediye binası ve stephansplatz’taki tarihi kilise şehir merkezindeki görmeye değer diğer yerlerden. bunun dışında alışveriş yapmak, kafelerde oturmak ve gelen geçene bakmak isterseniz museums quartier’den girişi olan meşhur mariahilferstrasse tercih edilebilir. bu cadde ismini üzerindeki kiliseden alıyor. şehir merkezinden metroyla ulaşılabilecek olan schönbrunn sarayı ise çok görkemli bir avusturya sarayı ve mutlaka görülmeli. büyük bir alanı kaplayan sarayı gezmek için en az yarım gün ayırmak gerekli. buraya ulaşmak için karlsplatztan u4 metro hattını kullanıp schönbrunn durağında inmek yeterli. sarayın bahçesi hariç diğer yerlere girmek ücretli.

    kalacak yer konusunda sıkıntı yapmaya gerek yok. her bütçeye göre birçok otel ve hostel var. metro hattına yakın bir yerde kalacak yer bulunabilirse şehrin dışında olması pek sorun teşkil etmez. http://www.booking.com/ dan uygun kalacak yer bulunabilir.

    viyana mutfağı orta avrupa ülkeleri mutfağının bir karışımını sunuyor. meşhur macar gulaşı burada da güzel yapılıyor. et suyu katılan çorbaları iştah açıcı. dana etinden yapılan schnitzel ise tavuktan yapılan benzerlerine göre daha leziz tadıyla denemeye değer. kaiserschmarren adı verilen tatlıları ise söylenceye göre imparator franz joseph için geliştirilmiş. powidltascherl ve topfenstrudel de denenebilecek diğer tatlılardan.
  • sazıyla, sözüyle güzel bir türk şehridir. içinde küçük bir avusturyalı azınlık da barındırmaktadır.
  • orta avrupa üçlüsünden*** en avrupalısı. tabi en avrupalı derken yaşam standartları anlamında en avrupalıdır. yaşam kalitesi düşünüldüğünde insan bu şehirde rahatlıkla huzur içinde yüzler* kulübüne girebilir. viyana diğer iki komşusuna** göre biraz daha pahalı bir şehirdir.

    flughafen wien-schwechat -viyana havaalanı'ndan s-bahn s-7 treni ile kişi başı 4 avroya (2012 sonu) yaklaşık 35 dakika süren bir yolculuktan sonra merkeze ulaşabilirsiniz. müzelere girmediğinizi farz edersek bu şehri gezmek için 1 gün yeterlidir. 24 saatlik metro bileti kişi başı 6,70 avrodur (2012 sonu). belirli bir rota dahilinde yürümek iyidir fakat ihtiyaç duyulması halinde metro kullanmaktan çekinmeyiniz efendim.

    gelelim gezilebilecek yerlere:

    - schloss schönbrunn ve schlosspark schönbrunn: habsburg hanedanı'nın sarayı. 1441 odalı diğeri ise içerisinde botanik parkı, hayvanat bahçesi ve sincapları olan muhteşem parkı. sonbaharın çok yakıştığı bir park. viyana'nın akılda kalan güzel yerlerinden birisiydi.

    bahçe1
    bahçe2

    - sigmund freud museum: freud severlerin gezmek isteyeceği bir müze. 1891 yılına kadar yaşadığı ev burası. ama çok para verip psikolojimizi bozmak istemedik.

    - burgtheather: 1741 de saray için yapılmış, 1888 de yenilenmiş. merdivenlerinde klimt'in freskleri mevcut.

    - rathaus: neo-gotik bir yapı. 98 metrelik bir kulesi var. hemen önünde de büyük bir şövalye heykeli. şimdi belediye sarayı olarak kullanılyor. avlusunda her daim panayır var gibiydi.

    - parlament: parlemento binası. eski yunan tapınaklarını andırıyor.

    - graben: geldik istiklal caddesi'ne. en pahalı butiklerin, güzel binaların sıralandığı turistik, kalabalık alışveriş caddesi.

    - hofburg: habsburg hanedanının yönetim merkezi. yapımına 13.yy da başlanmış. sadece tek bir saray değil mekanlar topluluğu.

    - stephansdom: her avrupa şehri ana meydanının olmazsa olmaz katedrallerinden. graben'in sonunda sivri kulesiyle viyana'nın sembolü olmuş bir katedral.

    - wiener staatsoper: avrupanın dolayısıyla dünyanın en önemli opera salonu.

    - griechenkirche: kırmızı tuğladan yapılmış yunan kilisesi.

    - karlskirche: habsburg hanedanının onuruna yapılmış kilise.

    - schwarzenberg platz: güzel binalarla çevrili kocaman bir meydan.

    - belvedere: prens eugene'ın yazlık sarayı. bahçesinde osmanlı paşa'sının burayı ne kadar çok beğendiğini anlatan bilgilendirme yazıları mevcut.

    yiyecek - içecek:

    figlmüller: şinitzelin başkenti viyana ise bu başkentin en meşhur şinitzelcisidir kendileri. iki yerde şubesi var. ilk açılanı olması sebebiyle meydana(stephansdom) açılan pasaj içindeki küçük yer tercih edilebilir. biraz beklerseniz amca sizi uygun bir yere alıyor. tabi bu amca kalabalık grupları(rezervasyonu olmayanları) geri çeviriyordu. iki kişi olma avantajını iyi kullandığımızı söyleyebilirim. iki şinitzel, bir patates salatası bir de küçük sürahi şarap (bira yoktu) 42 avro(2012 sonu). şinitzel çok büyük ve çok lezzetliydi, şarap güzeldi, patates salatası da fena değildi. şinitzeli yanında bir dilim limonla servis ediyorlar. bu arada tavuk da olmasına rağmen domuz eti ile yapılanı yenmeli yoksa gidin başka bir yere.

    adı geçen pasaj
    sipariş

    cafe sacher: viyana'ya gitmeden önce üç meşhur cafe ismi duymuştuk. bunlar demel, sacher ve landtmann. sacher torte'in tadına bakmak için tercihimiz sacher'di. kayısı kokulu çikolatalı pasta yanında krem şantiyle servis edilen bir viyana pastası. ha çok mu güzel? yooo. ama çapını öğrenmiş olduk. bir pasta, sacher kaffee ve sıcak çikolata 17 avro (2012 sonu).

    ne menem birşey?

    değerlendirme: orta avrupa gezisinden önce beğeni sıramın prag - viyana - budapeşte olacağını tahmin ediyordum. fakat gidip gördükten sonra prag - budapeşte - viyana oldu. tabi hangisinde yaşamak isterdin diye sorulsa viyana derdim. bu cümlelerden ne çıkar? gezmek için son sırada, yaşamak için ilk sırada.

    not: viyana - budapeşte arası viyana eldberg otobüs terminalinden(bırak aşti'yi harem bile değil) eurolines ve 3 saatlik bir yolculuk ile ekonomik bir şekilde gerçekleştirilebilir.

    not2: budapeşte ve prag'a yapılan atıflardan dolayı oralar hakkındaki bazı faydalı bilgiler aşağıdadır.

    budapeşte için (bkz: #33026025)
    prag için (bkz: #33039420)

    not3: görsel algıya hizmet amacıyla bazı resimler eklenmiştir.
  • viyana, rahat (bkz: gemütlich) bir sehirdir. söylenene göre avrupa´nin yasam standardi en yüksek sehridir. sokakta kimse kimseye karismaz. evde biraz yüksek sesle müzik calarsaniz 70 yasindaki komsu polis cagirir. viyana gencliginde rahat bir hal vardir. kimse kimsenin kiligina kiyafetine bakmaz, ya da bakmiyormus gibi yapar. viyana hep berlin´e benzemeye calisir ama bir yandan da kiskanir. her gercek viyanali´nin kökü ya macar, ya cek ya da slovaktir. viyana almancasi da avusturya´daki bütün lehcelerden farklidir. hep bir memnuniyetsizlik havasi icinde gibidir. viyana´da evsizler coktur. sokakta sigara iciyorsaniz sigara paketinizi hep cebinizde tutmaniz tavsiye edilir. cünkü 15 dakika icinde 5 kisi size gelip sigara isteyebilir. eger gencseniz ya da cok sik giyinmemisseniz ve sokakta birine bir sey soracaksaniz, ilk 10 saniye icerisinde sorunuzu tamamlamaniz gerekir cünkü karsinizdaki kisi sizin dilenci oldugunuzdan kuskulanabilir.
    ülkenin tümüyle kiyaslanirsa bir cok fakir insan barindirir. tramvaya binildiginde oturulan yere dikkat dikkat edilmelidir. cünkü ayni koltuga sizden önce oturmus olan yasli teyze altina kacirmis olabilir.
    viyana´da rock azdir, elektronik müzik coktur. djler kücük barlarda techno calar. viyanalilar dans etmeyi pek sevmez, oturduklari yerde techno dinleyip muhabbet ederler. naschmarkt´taki deli´de adana kebap yiyip downbeat dinlenebilir, museumsquartier avlusundaki banklara oturulup bira icilebilir ya da tuna kanalindaki suni plajlarda güneslenilebilir.
    viyana ortada bir sehirdir. her sey asiriliktan uzaktir. bu bazen hosunuza gider, bazen de caninizi sikar.
    yazi güzel, kisi sikintilidir. her mevsim rüzgarlidir. sokaktaki her on kisinin ikisinin eski yugoslavya kökenli, birisinin türk olma ihtimali cok yüksektir.
    viyanalilar gittikleri konserde ister noise, ister pop calinsin ayni ilgiyle dinlerler. 20 yasina geldiklerinde birbirlerine tahammül edememeye baslarlar ve sirf bu yüzden bilmem kimle karsilasmamak icin herhangi bir gece mekanina gitmeyebilirler. zaten gece ciktiklari yerler onlar icin bir statü meselesidir.
    2 adet güzel sanatlar akademisi, 1 kilometrekare icinde 5 büyük müzesi bulunmaktadir. cagdas sanat acisindan kuvvetli sayilabilir ama cagdas müzik 80lerden sonra fazla barinamamistir. her sene düzenlenen wien modern disinda fazla konser olmaz. ama klasik müzik söz konusu oldugunda her gün bir kac degisik konsere gitme olanagi vardir.
    viyana avusturya´da yasanabilecek tek sehirdir. aslinda viyana avusturya´nin tek sehridir. graz, linz, salzburg gibi diger sehirler, sehir mi köy mü olduklarina bir türlü karar verememislerdir. bu da insani cok rahat delirtebilir.
    viyanalilar hem mütevazi hem de burnu büyük olabilirler. sik sik cool olma cabasi altinda kendilerine güvensizliklerini ele verirler.
  • iki gunluk viyana gezisi icermektedir. görsel - görsel - harita

    maximum 10 gorsel eklenebildigi icin, daha fazla gorsel paylasabilmek icin:
    - baslik yok ise, basligi referans veriyorum;
    - baslik var ise, ilgili entry referans veriyorum.

    ara edit: @vardevela adli yazar arkadasin bilgilendirmesi uzerine, 10 gorsel limitinin taslak asamasinda oldugunu ogrendim. entry iskeletini boyle birakmaya karar verdim, ama isten donunce daha fazla gorsel eklemeyi planliyorum.

    vaktim az oldugu icin (toplu tasimayi bekle vs.) e-scooter kullandim. eger gunluk abonman yapilirsa (10,99 euro olmasi lazim), ilk 90 dakika bedeva. sonrasi dakika basina 30 sent. ben "lime" ve "tier" kullandim. lime bulmak biraz zor olsa bile limitli alanlar daha az. tier ise limitli alanda guc unitesini iptal ediyor. iterek gitmeyi deneseniz bile nafile, yurume limitinin uzerine cikamiyorsunuz.
    e-scooter olayinin en sikintili yani arnavut kaldirimlari veya benzeri yerlerde gidonun fazla titremesi (teker capinin az olmasindan kaynakli).

    bisiklet (e-scooter'da bu alana giriyor) yollarinin sehir icerisinde cok guzel ve fazlaca olmasi, sehir icerisinde ulasimin cok daha kolay ve rahat olmasini sagliyor. ozel seritler (otobus ve taxi'lerin dahil oldugu alan) ayni zamanda bisiklet alani yapilmis, cok akilli bir hamle. ozellikle araba kullananlar kurallari uyguladikleri icin guzel bir harmoni yakalamis.

    sehrin temizlik konusu biraz benim kafami karistirdi. temiz mi, kirli mi cozemedim. geneli temiz gibi gozuktu ama bazi yerlerde insanliktan nasibini alamanyanlarin eserleri, bazi yerlerde ise at pisliklerinin kokusu biraz hayal kirikligi birakti. uzay mekigi yapiliyor, su at pisligini yere dusurmeyecek bir aparat yapmak kimsenin aklina gelmez mi? neyse, gezi rehberine gecelim.

    1. gun
    sabah gezisi:

    - schloss schönbrunn - schönbrunn sarayı - gorseller icin: (bkz: #141340683)
    benim amacim saray'in bahcesini gezip, iki sokak ilerdeki muze'ye gitmekti. muze saat 10:00'da acildigi icin erken saatte gidip kafa dinleyip, istedigim manzara fotograflarini kimse olmadan cekmekti. bekledigim gibi oldu. sadece erken saatte spor yapanlar ve benim gibi dusunenler vardi, ama cok azdi. ben gezimi bitirip muze'ye gecerken akin akin insan geliyordu. tavsiyem, sabah erken gitmeniz. gezilen baslica yerler:

    gloriette schönbrunn görsel
    neptunbrunnen görsel
    römische ruine görsel
    obeliskbrunnen görsel - görsel
    engelsbrunnen görsel
    najadenbassin görsel
    westlicher najadenbrunnen görsel
    rosengarten schönbrunn görsel

    - technisches museum wien - viyana teknik müzesi
    inanilmaz bir muze. gitmeden once bakmistim ve 1 saat gezer cikarim diyordum. 1 saat gecti ve ben hala zemin kati geziyordum. toplamda 3 kat oldugu dusunulunce, evdeki hesap carsiya uymadi. ben lise'den yuksek lisans'a kadar makine (türk dil kurumu boyle soyluyor), haliyle agzim acik gezdim. bakin, kol dugmesinden uyduya kadar, ne ararsaniz var. sadece muhendisler icin degil, ozellikle cocuklar icin muazzam bir yer. sadece teoriksel veya gorsel degil, ayni zamanda pratik yapma imkaniniz var. buharli tren icin komur atip, duvara yansitilan kazan dairesindan tutun, tren ve tir saftlarini cekerek surtunme olayini anlatmaya kadar daha nice ekipmanlar var. diger gezecek yerler olmasa butun gun burada kalabilirdim. artiriyorum, 1 hafta gezilebilecek bir muze ve abartmiyorum. yuregi kirik bir sekilde, yaklasik 3 saat sonra muzeden ayrildim.

    görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel

    ogle gezisi:
    - naschmarkt
    burada fazla fotograf cekmedim. ikinci el esyalardan restoranlara kadar bir yelpazesi mevcut. ozellikle cumartesi gunleri cok yogun oluyormus. benim sansima cumartesi gunu gittim ve cok fazla insan oldugu icin gezemedim. daracik yollar, arabalar gibi karsidan gelene yol vermeniz lazim.

    - secessione viennese gorseller icin: (bkz: #141340796)
    gitmeden once arastirdim ve gidenler cok memnun degildi. zaten fazala vaktim olmadigi icin disaridan fotografini cekip ayrildim.

    ogle sonu gezisi:
    - karlskirche - karl kilisesi - gorseller icin: (bkz: #141341127)

    - denkmal zu ehren der soldaten der sowjetarmee - kızıl ordu kahramanları anıtı

    schloss belvedere - belvedere sarayı - gorseller icin: (bkz: #141342836)
    bir digel gorsel hakkimi simdi kullaniyorum görsel. sanat eserleri, bina mimarisi ve bahcesi cok guzel bir yer. gezilen baslica yerler:

    belvedere schlossgarten - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel
    belvederegarten - görsel
    belvedere lake
    kaskadenbrunnen - görsel
    muschelbrunnen - görsel
    unteres belvedere - görsel

    - russisch-orthodoxe kathedrale zum heiligen nikolaus in wien - rus ortodox st. nicholas katedrali
    viyana'ya gelmeden once planlamamistim ama ogle arasinda belvedere'den cikinca yakin oldugunu gordum ve gormek istedim.

    aksam gezisi:
    yarinki gezilecek yerlerin on hazirligi icin hizli bir gece turu yapmak iyi olur dedim ve gezmeye basladim. her sehre aksam atmosferi yakismaz. kisvetli, cirkin, boguk, vs. olabilir. ama viyana'da aksam bambaska, muazzam desem yeridir. gezdikce guzellikler ardi arkasina geliyor. daha ne kadar guzel olabir derken, daha guzeli geliyor. burda viyana opera binası'na ayri bir parantez acip gorsel hakkimi kullaniyorum.

    görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel

    2. gun

    sabah gezisi (7:00-9:00 arasi):
    gidecegim en erken muze saat 9'da acilacagi icin, vaktimin bosa gitmemesi icin sabah gezisi yapmayi planladim. cok az kisinin oldugu viyana sokaklarini sabah gormek istedim. cok mantikli bir karar aldigimi gezerek anladim. tavsiyem, binalarin fotograflarini cekmek istiyorsaniz (yani insanlar olmadan) sabahin erken saatlerinde cekmeniz. gezilen baslica yerler:

    mozartdenkmal görsel - görsel
    naturhistorisches museum - görsel
    maria-theresien-platz - görsel
    kunsthistorisches museum - görsel
    äußeres burgtor
    hofburg - görsel - görsel
    prinz eugen-reiterstatue - görsel - görsel
    erzherzog karl - reiterstatue - görsel
    kaiser-franz-denkmal - görsel
    spanische hofreitschule - görsel - görsel - görsel
    wiener pestsäule - görsel
    domkirche st. stephan - aziz stephen katedrali - görsel - görsel - görsel - görsel
    vermählungsbrunnen - görsel
    ankeruhr - görsel
    hundertwasserhaus - görsel - görsel
    kunst haus wien. museum hundertwasser - görsel
    st. othmar unter den weißgerbern - görsel - görsel - görsel

    muzeler:
    naturhistorisches museum-
    görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - extra gorseller icin: (bkz: #141344432)

    kunsthistorisches museum

    görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - görsel - extra gorseller icin: (bkz: #141344455)

    bu iki muze karsilikli ve ikiside birbirinden guzel. birisi "doga tarihi muzesi" digeri "sanat tarihi müzesi". viyana teknik müzesi icin soyledigim seyler bu iki muze icin de gecerli. tanesine 1 hafta desem yeridir. kesinlikle gidilip gorulmesi gereken muzeler. ozellikle ilham kaynagi isteyenin gitmesinde elzem yarar var. cirak - kalfa - usta egitimini, hizli bir sekilde alma imkaniniz var.

    ogle sonu gezisi:
    fazla vaktim kalmadigi icin gidecegim diger muzere gitmek yerine tekrar bir viyana turu yaptim. malum, sutten dili yanan kedi yogurdu ufleyerek yermis. bundan sonra ince eleyip sik dokumakta fayda var. musait oldukca diger muzeleri gezerim artik. son turda gezilen baslica yerler:

    votivkirche - votiv kilisesi (tadilatta) - gorseller icin: (bkz: #141344613)
    burgtheater - gorseller icin: (bkz: #141344728)
    rathaus der stadt wien - gorseller icin: (bkz: #141344951)
    parlament - avusturya parlamento binası (tadilatta)
    denkmal der republik

    kara duzen dolasirken karsima cikti.
    görsel

    sehir planlamasi nasil cozemedim. normalde sehir merkezinde boyle bir binaya italya'da izin vermezler. ama simdi hakkini yemeyelim, zarif bir bina olmus. karsisina gokdelen dikmemisler.
    görsel
    görsel

    sonuc: beklentimin cok uzerinde bir guzellikle karsilastim. dogasi, tarihi, binalar, eserler, vs. gercekten muazzam.

    edit 1: gerekli eklemeler ve gorseller eklenmistir.

    edit 2: gorseller eklenmeye devam ediyor.

    edit 3: @complicatedmind istegi uzerine harita eklendi.
  • şimdi herkes tarihi yerlerden, efendime söyleyim sachertorte ya da melange'dan falan bahsetmiş ama bunca entry içinde alışveriş konusunda bir kişi de çıkıp primark dememiş ya hayret. ingiltere'ye gitmiş olanlar primark'a aşinadır, bilmeyenler için boyner tarzı bir department store ama çok çok ucuz diyelim (h&m'e ucuz diyorsunuz şaşıyorum). misal biz cuma öğleden sonra gitmiştik, o gün o saatten sonra merkeze gidip tarihi yer gezmek istemedik, eşimi kolundan tutup primark'a götürdüm zorla. bu arada iki tane var, biz g3 alışveriş merkezindekine gittik, (floridsdorf metro istasyonunda inince orada ücretsiz shuttle'lar var yaklaşık 20 dakikada giden, saatleri g3'ün sitesinde yazıyor). alışveriş merkezine gidince zaten herkesin elinde primark poşetleri göreceksiniz, hatta olayı abartıp havaalanındaki gibi tekerlekli arabalara onlarca primark poşeti yığmış araplarla da karşılaşabilirsiniz. buradan kendime 3 euroya çok şirin çiçekli, bağcıklı bir bez ayakkabı, önümüzdeki günlerde doğması beklenen yeğenim için 5 euroya yine şirin mi şirin bir pijama takımı, 1 euroya büyükçe bez bir çanta gibi bi poşet dolusu şey aldım çıktım, ki viyana'da magnetlerin bile ortalama 5 euro'dan satıldığını düşününce (bu konuya gelicem birazdan) bu fiyatlar hakikaten iyi. 3 euroya ayakkabı diyorum yahu, iki günde parçalansa bile (ki parçalanmadı, severek giyiyorum) insan verdiği paraya üzülmez. eşim alışveriş sevmeyen bir insan olmasına rağmen bi baktım "yahu burası ucuzmuş gerçekten" diye erkek reyonunda bayağı bir oyalandı. özellikle iç çamaşırı ve pijama reyonunu inanılmaz tavsiye ediyorum, ingiltere'deyken bu reyonlardan aldığım parçalar hala sapasağlam duruyor ve tasarımları çok güzel (tekrar çok ucuz olduklarını yazmıyorum, artık anlaşılmıştır diye umuyorum).

    magnet konusuna dönecek olursak buradaki entrylerden birinde görmüştüm ama bulamadım (başlık içinde de arattım halbuki), opera binasının önündeki merdivenlerden metro istasyonuna inince oradaki dükkanlardan birinin adı zöhre ana, kasadaki çocuk da türk, magnetleri 2 euroya alabilirsiniz oradan (hediyelik eşya dükkanlarında genelde 5 euro). boşuna 5 euro verip kazıklanmayın, o aradaki artan 3 euroya ayakkabı dedim, boşuna mı yazıyoruz bunları ey sözlükçü.
  • bisiklet sürerken alkollü yakalanırsanız 1000 euro ceza ödeyeceğiniz şehir.

    toplu taşıma için, gün içinde hangi hatlarda bilet kontrolü olmuş şuradan kontrol edebilirsiniz.

    1. viyana'da juri gagarin'de günün menüsünü yiyip, içecekler hariç olmak üzere, istediğiniz kadar ödeme yapabilirsiniz.

    ekim başında gelirseniz -genelde ilk haftası- müzelerin uzun gecesinden faydalanarak, an itibariyle 13 euroya pek çok müzeyi gezebilirsiniz.

    1 euroya bisiklet kiralayarak, bütün şehri gezebilirsiniz.

    hediyelik bir şeyler almak isterseniz, fena kazıklanabilirsiniz.

    şu siteden faydalanarak, nerden nereye hangi toplu taşıma aracını kullanacağınızı öğrenebilirsiniz.

    cuma ve cumartesi günleri, sabaha kadar çalışan metrodan faydalanabilirsiniz.

    club isterseniz, perşembe günleri prater dome'a kadınlar olarak ücretsiz girip, 10-15 euroya kadar bedava içki içebilirsiniz. çok da eğlenirsiniz.

    u6 üzerinde insanların dans da ettiği değişikli barlar var. hoşunuza gidebilir. ha, bunlar daha salaş ve daha az turistik yerler.

    vaktiniz kısaysa ve sıra beklemek istemiyorsanız, gelmeden önce figlmüllerin internet sitesinden, masa rezerve edebilirsiniz.

    top kino'da 1,90'a ev yapımı şarap içebilirsiniz.

    programınızı yapmadan önce şu siteyi kontrol edebilirsiniz.

    kahve seviyorsanız, burayı da sevebilirsiniz.

    şurayı bir kontrol edebilirsiniz.

    illa gidip pahalı bir yerlere oturmak gerekmiyor. çokça karşılaşacağınız ströck'lerin birinden şahane tatlılar alabilirsiniz.

    viyana üniversitesinin önünden geçiyorsanız içeri girip dolaşmakta tereddüt etmeyiniz. kimse oralı olmayacaktır.

    yaz mevsiminde oradaysanız tuna kenarındaki barları değerlendirebilirsiniz.

    yine güzel havalarda içeçeklerinizi alıp mq'da kalabalığa katılabilirsiniz.

    hediye çikolata falan almak için mutlaka marketleri kullanınız. penny, hofer bunlar hep güzel şeyler.

    soğuk olmasına rağmen sanırım şehrin en güzel zamanı, noel zamanı. uzun süreli gidip tüm avusturyayı gezmek istiyorsanız yaz belki daha tercih edilir olabilir. yazın şehirde öğrenci ve pek fazla turist olmuyor. nispeten daha boş oluyor. neyse demem o ki fena özlediğim şehir. gidin. yürüyerek gezin. parklara bahçelere girin. mümkünse araba kiralayıp diğer şehirlerini de gezin. trene yaklaşmayın baya pahalı.

    güvenli bir şehir. baya güvenli bir şehir.

    demem o ki eşek değilseniz viyana'da eğlenirsiniz.

    her zaman yapacak bir şey bulursunuz. yürüyün. bakının.
hesabın var mı? giriş yap