• 17 yıldır aynı kalitede ve cesaretle yazan başka bir gazeteci daha çıkmamıştır.
  • yaşasa tabi ki ergenekondan tutuklanmış olurdu. namussuzluğu köşesinde her allahın günü afişe ederdi çünkü. taraf gazetesini daha ilk teşebbüslerinde maymun ederdi. yalnızca basın ahlakı ile ilgili söyledikleri ve öğrettikleri için bile yaşaması gerekirdi.
  • korkmuyordu. ne araştırırken ne de dile getirirken. hatta belki ölmekten bile. ama içinde bir burukluk vardı. çünkü daha çok şey anlatacaktı, hepsi yarım kaldı. ve evladını bir daha koklayamayacaktı. babaydı.
  • yılın en soğuk günlerinden birinde katledilmiş gazeteci-yazar. bombalanan aracında paramparça edilmesi derin devlet, islamcı terör işbirliğinin sayısız suçlarından biri olarak tarihe geçti. 1993 yılının en soğuk günlerinde yapılan cenaze töreni 12 eylül sonrasının en büyük gösterisine dönüştü.

    http://imggaleri.hurriyet.com.tr/…006\0394751_4.jpg
  • solculuğun ne olduğunu en başta bu mangal yürekli "sakıncalı piyade"den öğrendik...

    on yedi yıl önce bugün, 23 ocak 1993, cumartesi günü son eserinin on birinci bölümüne "ekrad, kürtler demek mi?" adlı ara başlığını atmış ve gerisini getirememiştir. sağlığında kendisinden (içten içe) zerre hazzetmeyen, nice emperyalist, nice dönek, nice bölücü, hem ırkçılık hem dincilik bazında nice yobaz, nice korkak, nice aydınlık düşmanı kesimler bugün kendisini sahiplenme yarışı içinde, varolmayan bir uğur mumcu'yu davalarının neferi olarak lanse etmeye çalışmaktadırlar. yalnız bir uğur mumcu vardı, kim olduğunu kendi cümleleriyle anlatalım ve tanrıdan rahmet dileyelim kendisine...

    “ben atatürkçüyüm,

    ben laikim, ben antiemperyalistim, ben tam bağımsız türkiye’den yanayım. ben özgürlükçüyüm. ben insan hakları savunucusuyum. ben terörün karşısındayım. ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. dün sabaha kadar araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. öyleyse vurun, parçalayın beni! her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır”.

    karanlığın arttığı, zincirlerin çoğaldığı, yalanla yönetilen bir dünyada, özgürlüğün "karşılıklı bağımlılık", sömürünün stratejik müttefiklik, gazeteciliğin iftiracılık olduğu bir ülkede inanıyor ve ümit ediyorum ki öngördüğünüz insanlar doğuyor uğur bey, gözünüz arkada kalmasın...
  • öldürülmüştür, korkakça öldürülmüştür.

    kimi diyor ki dinciler yobazlar öldürdü, kimi diyor ergenekon öldürdü.

    diyelim dostum sen ulusalcısın, ve ispat edildi ki uğur mumcuyu ulusalcı geçinenler öldürtmüş. ya da kardeşim sen akp'ye yakın hisset kendini ama ispatlansın ki bu adamı akp'nin etrafındakiler öldürtmüş.

    ne değişecek? allahaşkına neyi tartışıyosunuz. öldürüldü işte, korkmuyordu, araştırmasının sonuçlarını söylüyordu, şimdi yapılan gibi ne muhafazakarlara dokunan herşeyi "irtica yalanı", ne de ucu ulusalcılara dokunan her şeyi "provakasyon" görme lüksü vardı. sadece araştırıp yazıyordu. ve sonuçta açığa çıkan gerçeklerden tir tir titreyen köpekler tarafından öldürüldü...

    siz devam edin sidik yarışına.
  • tam da bu zamanlarda yaşamasına fazlasıyla ihtiyaç vardı. uğur getirirdi girdiği yere, şiddetli cemaat rüzgarlar karşısında sönmeyen bir mumun uğurunu.
  • katledildiği gün, ankara'nın gördüğü ve göreceği en "soğuk" gündü.
    ama o ve sevenleri "üşümüyordu".
  • öldürmeselerdi şimdi bir şekilde içeri tıkıp ölüme iteceklerdi kendisini.
  • başına gelen onca kepazeliği, rezilliği, soysuzluğu bile goygoya vurup mizahi bir dille anlatabilmiş büyük adam. "türk gazeteci" diyince, herkes bir yana, uğur mumcu bir yana... toprağı bol olsun.
hesabın var mı? giriş yap