• vaktiyle devlet tiyatrolarında müdürlük yapan ancak tiyatronun işleyişiyle ilgili sorunları dönemin kültür bakanı olan mesut yılmaz'a ilettiğinde yılmaz'ın "tiyatro cumhuriyet'in romantik dönemine ait bir şey, ne bekliyordun, nasıl olacaktı" deyip ilgilenmemesi üzerine hiç tereddüt etmeden görevinden istifa eden "adam".
    bugün kaç insan böylesi bir makamda kalmak için her şeyini feda etmez? bu adamsa her daim "çağının onurlu tanığı olmayı" öğüt veren, haram lokma yememeyi kendine ilke edinmiş, yazarlığı "şu çılgın türkler"in gölgesinde kalmış bir cumhuriyet insanı.
    fevkalade tiyatro oyunları yazmış olmasına, şu çılgın türkler'den önce de pek güzel romanlar yazmış olmasına rağmen insanlar bu adamı tek bir romandan ibaretmiş gibi algılamaya çalışıyorlarsa orada bir haset vardır.

    kendisi, gençliğinde beş kuruşluk yol parasını biriktirip kitap aldığını mutlulukla anlatırdı. eskiden fakirlik rahatsız edici değildi derdi. öyle ki otobüse bindiğinde dönemin sağlık bakanını da koltuğunun altında bir dosya, bakanlığa giderken görürmüş.
    bugün hangi bakana yüz metre yaklaşabilirsiniz? hangi bakanın korumaları sizi, insan olarak değersiz bir mahluk, saldırgan bir terörist, yüzsüz bir faydacı olarak görmemeyi başarabilir?

    işte bizim dönemimizle onun dönemi arasındaki fark buydu ve ilk gençliğinden beri topladığı kaynakları kullanarak bir roman yazdı. adamın suçu çalışkan olmasıydı. sağlık sorunlarına rağmen her gün 12 saat masa başında sayfalar arasında dolanıyor olmasıydı. tarihçi değilsin diyenler oldu, adam tarihçiyim dememişti ancak hiçbir kaynakça kullanmadan yazsaydı romanını bu kez ortaya çıkıp bunların hepsi uydurma diyeceklerini biliyordu. uydurma diyemeyenler adamın tarihçi olmadığını söyleyerek suyu bulandırmayı seçtiler.

    bir imza gününde camekanın arkasında durmasını "kurşunlanmaktan korkuyor" diye veren ahlaksız gazeteciler oldu, kendisinin bağışıklık sistemi iyi değildi, sağlık sorunlarına rağmen kitap imzalamaya gitmişti, insanlarla asgari bir temas kurması gerekiyordu.

    kimseyle polemiğe girmedi. ona bu kitabı derin devlet yazdırdı diyen yalçın küçük'e, "yalçın küçük, konuştukça küçülüyor" diyebildi.

    mısıroğlu gibi adamlar atatürk'ü tarihten silmek için uydurma hadiseler anlatırken kendisini de hedef yaptılar, tam da atatürk tarih sahnesinden silinecekti, ne lüzumu vardı özakman'ın çıkıp da hatırlatmasının!
    televizyon programlarına davet ettiler, çok ünlü sinemacılar, aralarında yabancıların da bulunduğu yapımcılar kitabını film yapmaya talip oldu. özakman, kitabın dokusuna zarar gelir endişesiyle kabul etmedi. anlattığı hikaye önemliydi onun için.

    kitabından ne kadar kazandığını hayal edenler, o kitap için ömrünü verdiğini düşünmediler. hayatını yaşarken ahlaklı oldu. dimdik duruşunun altındaki güçlü neden buydu. çıkıp karalamaya çalışan insanlar saldırdıktan sonra kenarda pusuya yatan sırtlanlar gibiydi bu yüzden. bir ısırık daha almak için bekleşip durdular.

    adam mütevazılığından bir devlet töreni bile istemedi. ne devlet tiyatrolarında, ne uzun yıllar öğretmenlik yaptığı fakültede bir anma etkinliği istemedi. öldüğü zaman herkes yaşlı bir adam düşünüyordu oysa o tabutun içinde bir gün adını ölümsüzleştirecek ve atatürk'e sahip çıkacak bir eser yazmış olan bir cumhuriyet genci vardı. o gün ona derin bir şefkat duydum.

    böylesi bir çalışkanlık, insanlarla laf dalaşına girerek zamanını harcamayan, sürekli okuyan, bilgisini güncel tutan bir adamın kişilik özelliği olabilirdi. uzun yıllar içtiği sigaranın dumanı altında yaptığı derslerden yetişen onlarca tiyatro yazarı, senarist, romancı var.

    ona laf edenlerin hangisi böyle faydalı oldu, para için değil, "onuru" için yaşadı?

    milli mücadelenin kıymetinin bilinmesi gerek. bir adamın, yıllarca bir oda içinde kapanıp inşa ettiği dev romanlar, tarihi çarpıtmayı gaye edinmiş kötü niyetli, onursuz insanlara rağmen basılacak ve okunacaklar.

    asker ve ergenekon desteği ile kitabının rekor kırdığını düşünen insanlar, onca cemaate rağmen, devletin onca olanağına rağmen neden bir tane cemaat yazarı rekor kıramıyor onu düşünmeliler. bir kitabın gerçekten iyi olması için, bir ruhu olması lazım, o ruh ancak "gerçeği" anlatanların üfleyebileceği bir şeydir.

    artık aramızda olmayan bir insanın arkasından konuşmak ahlaksızlığını yapmayın. gerçi, kendisinin umurunda bile değildi çünkü konuşan basit insanlar ve çalışan insan arasında derin bir uçurum vardı.

    inandığı şeyleri savunurken bile üslubuna dikkat etti. kimse hakkında kötü söz söylemeyen, saflıkla işini yapan tertemiz bir insandı. kibirsiz biriydi, derslerinde kendi kitaplarından biri üzerinden örnek verirken bile "ben kitap yazdım, siz kim oluyorsunuz" tavrı göstermeyen, komplekssiz oluşu yüzünden kendisiyle bile eğlenebilen nadir bir mizah anlayışına sahip olan güzel bir adamdı. benim hocamdı ve hep hocam olacak.
    maraton koşuyoruz ve şimdi sıra bizde. (bkz: korkma insancık korkma)

    düzelti: yazım hatası
  • son derece zeki ve bir kısmı sapına kadar müslüman olan sözlük yazarlarının geçen hafta alabildiğine dalga geçtiği yazardır.
    bu acımasız dalga geçmenin sebebi ise imza gününü cam bir kabin içinde yapmış olması ve hem kendisi hem de okurlarının maske takması idi.

    bu güya dindar bütün arkadaşlara göre yazarın yaptığı okurlarını it yerine koymaktı.
    şimdi ortaya çıktı ki geçirmiş olduğu akciğer ameliyatı yüzünden böyle bir önlem almış, okurlarına saygısından dolayı imza gününü iptal etmek yerine cam kabin içinde maske takarak ve taktırarak sözünü tutmuş.

    e hadi ama güzel kardeşlerim? şimdi de gelip irinlerinizi tükürsenize? zekanız, espri kabiliyetiniz, delikanlılığınız nerede? ne farkı var ki durumun 3-4 gün öncesinden? turgut özakman hala 79 yaşında düşkün bir ihtiyar. hadi yahu, ne duruyorsunuz? az daha dalga geçsenize?atsanıza tekmelerinizi? ayarı bozuk tuvalet edevatları? detroitliler? bölgesel delikanlılar? dalgametreciler? zanjiler? çilekli pudingler? mörfiler? yurttaşlar, romalılar?

    hadi lan??? gelin gösterin gerçek yüzünüzü, gelin gösterin ki bilmeyenler de öğrensin ne kadar insan sevgisi(!) ile dolu olduğunuzu.

    düzeltme: yanlışlıkla akciğer ameliyatı yerine karaciğer ameliyatı demişim. çok büyük bir suç işlemiştim. şimdi düzelttim. insanlığımdan feci götüren bir suç oldu bu. allah benim belamı versin. insanlığımdan utanıyorum yemin ederim. insan olmayı bilemedim. inanabiliyor musunuz dostlar, akciğer yerine karaciğer demişim! ahirette yerim yok lan!
  • 25 gün önce akciğer ameliyatı geçirmiş ve enfeksiyon kapma riski olmasına rağmen imza gününü iptal etmemiş; ama mikrop kapmasına engel olabilecek önlemler almış yazar. ama biri çıkıp sebebini araştırmadan "hepiniz mikropsunuz dedi" diyebiliyor. sığlığını, çirkinliğini geçtim kendine insan diyen bir insanın bunu yapması mümkün değil. bu yaratıklarından daha fecileri de var: "aha bak ayar vermiş" diyebilen troll bokları.
    lütfen çıktığınız yere geri dönün.
  • 79 yaşında, sayısız sağlık sorunuyla boğuşan bir yazardır.

    dönem itibarıyla bağışıklık sistemi zayıflamış olan yaşlıları en çok tehdit eden hastalık olan domuz gribine yönelik önlem aldığı için okuyucularına it muamelesi çektiğini söyleyen düzeysizlere dert olmuştur.

    gerçi bu dert olma yazdığı kitaplarla alakalı, biliyoruz ama laf eden düzeysiz, ancak işte 79 yaşındaki hasta bir adama imza gününü grip kapmamak adına cam bir kabinde yaptı diye saldıracak kadar delikanlı çıktığı için farkında değil ne kadar "ucuz" göründüğünün.

    belki de kandisi kanserdir ve kemoterapi görüyordur güzel kardeşim? allah beyin vermiş, ara sıra kullanmaya ne dersin?
    bak sana gidip domuz griplilerin olduğu ortamda tuttuğun adamla dudak dudağa öpüş demiyorum, sadece biraz düşün diyorum.
    he? ne dersin?
  • onu sadece "şu çılgın türkler" ile tanıyanların tüccar diye nitelendirmekte bir sakınca görmedikleri yazarımızdır. beğenilsin beğenilmesin bu ülkenin en önemli oyun yazarlarından biridir.
  • hiçbir kitabını okumadım. hastalığı olduğunu da bilmiyordum. ama kendisine bok atan zavallılar şimdi biraz vicdan azabı duyuyor mudur? bunu merak ediyorum. başlığı altına kendi çapında dalga geçen 10 tane entry yazınca turgut özakman'ın prestijini mi bozmuş oluyorsunuz, yoksa kendinizinkini mi yerin dibine sokuyorsunuz sizce?

    detroit - pennsylvania civarlarından bir özür bekliyoruz ama nerde..
  • avukattı, yazardı, babaydı, dedeydi, bir hizmet insanıydı. ülkemizin başı sağolsun.
  • akşam gazetesi'nden ercan yavuz'a şu açıklamaları yapmış:
    • ali babacan, sevr'i imzalamadan önce nutuk okusun.
    • inönü döneminde atatürk devrimleri sulandırıldı.
    • türkiye'nin son 30 yılı, osmanlı'nın sonuna benziyor.
    • ecevit'in atatürk'ün yolunda olmadığını anladık.

    tam metin: http://www.aksam.com.tr/haberpop.asp?id=268

    edit: dayanamadım, copy-paste iyi bir şey...

    • batı'nın soykırım kartını yeniden önümüze koymasına ne diyorsunuz?

    ermeni sorunu 1923'te lozan'da kapanmıştır. batılılar öylesine rezildir ki, mağlup oldukları konuları her zaman zulalarında tutarlar. işlerine geldiğinde, fırsatını bulduklarında da yeniden ortaya çıkarırlar. avrupa dediğiniz eli kanlı yalancı ve bencil bir insan topluluğudur. dünya tarihinin en bencil topluluğu avrupa'dadır. milletlerarası anlaşmalar tarafların şerefi altındadır. ama bunlar lozan'da altına imza koydukları anlaşmayı yok saymaları ile şereflerinde bir zaaf olduğunu ortaya koymuşlardır.

    • soykırım değildi tamam da hiç sorumluluğumuz yok mu?

    türklerin kusurları da var. bunlardan utanmıyorum. günahsız insan olmadığı gibi günahsız millet de olmaz. batılılar ne kadar barbarsa biz de o kadar barbarız.

    • vatan hainlerini bugünün türkiyesi'nde de görüyor musunuz?

    bizim milletimiz zengin bir millet. her zaman kahramanı olduğu gibi haini de bol oldu. mütareke döneminde olduğu gibi her dönemde var. her devrin haini var. milli mücadeleyi bilmeden türkiye'yi yönetmeye kalkmak huzursuzluk getirir. çünkü tarihe karşı gelinmez. atatürk üç arkadaşıyla çankaya köşkü'nde oturup 'bu devleti laik yapalım' diye karar vermemiştir. yüzyıllardan beri din, yobazların elinde bir silah haline gelmişti. cumhuriyet kurulmasaydı da laik düzen yolunda çabalar başlamıştı ve devam edecekti.

    • kitabınız kaç baskı yaptı?

    38'inci baskıyı piyasaya sürüyoruz. şu anda kitap 70 bin sattı. benim için satılmasından çok okunması önemli. kitap her kesimden okunuyor, bu tarafı güzel. bu kitap incelediğim belgelerin sadece yüzde 15'ini kapsıyor. çanakkale savaşı ile ilgili bir kitap daha çıkaracağım.

    • kimlerden tebrik aldınız?

    cumhurbaşkanı ahmet sezer, deniz baykal, devlet bahçeli telefonlarla tebrik ettiler. her kesimden yurt içinden ve dışından telefonlar alıyorum.

    • neden bu kadar çok satıyor?

    nedenini bilmiyorum. rekora gidiyoruz. böyle bir satış rakamına ulaşacağını tahmin etmiyordum. böyle bir tahminde bulunmak hayal olurdu. beş korsan baskısı var ama hiçbir etkisini görmedik. çünkü analar babalar bu kitabı çocuklarına hediye etmek için alıyor. alırken de 'orijinalini alalım' diyor. aslı varken korsanını almıyorlar. kırık bir duruşumuz var dünya karşısında. bu kitabın bu kadar satılmasının nedeni halkın geçmişe vefa duygusudur. kitap, kurtuluş savaşı'ndan sonra incitilen yaralanan türk halkının yarısına merhem oldu. türk insanını üzerindeki ölü toprağını reddettiği için ilgi uyandırıyor.

    • türk insanında avrupa'ya karşı bugün de böyle bir eziklik görüyor musunuz?

    maalesef var. aşağılanmışlık duygusu devam ediyor. sahte tarihçilerin ortaya çıkışı ile birlikte, 'bizden adam olmaz' ön yargıları yeniden yerleştirildi. türkiye'nın son 30 senesi osmanlı'nın son 100 senesinin birebir kopyasıdır. avrupa sevr'i adım adım değiştirip önümüze koyuyor. alevileri lozan'da dini bir azınlık yapamadılar, şimdi ab uyum yasaları ile bunu yaptırmaya kalkıyorlar. ne değişti de bunu yapıyorlar?

    • vahdettin'in hain olmadığına ilişkin tartışmalara ne diyorsunuz?

    istanbul yönetiminin milli mücadele'ye karşı olduğu kesin. 'el altından mücadeleye destek olduğu' gibi söylemler yanlıştır. istanbul yönetiminin tutumunu savunmak ihanete ortak olmaktır. vahdettin'i de bundan ayrı tutmuyorum. bütün kötülükleri damat ferit paşa yaptı diyorlar. damat ferit ne yapmışsa arkasında vahdettin olduğu için yapmıştır. tarihçiler bu gerçeği gözardı edemez. ben kitabımda hamasete kaçmadan, ucuzluk taslamadan hainlikleri de kahramanlıkları da anlattım.

    • osmanlı ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

    osmanlı'ya karşı bir tavrım yok. bilakis özel bir saygım var. vahdettin ailesine de bir saygım var ama gerçeğe saygım daha fazla.

    • ecevit'in sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

    ecevit'in milli mücadele tarihi üzerine daha çok çalışması gerekir. çocukluktan duyduğu sözleri tarih zannetmesin. zaten bazı olayları birbirine karıştırıyor. tarihin birine hain demesi için ecevit'ten vize alması gerekmiyor. o devri kitaplardan, belgelerden öğreniyoruz.

    • siz de bir tarihçi değilsiniz ama...

    tarihçi olmak illa tarih eğitimi almak demek değildir. 55 yıl boyunca bu dönemi inceledim, araştırdım. özellikle 1945'ten sonra sahte tarihçiler türedi.

    • şimdi bazı tarihçi olmayan kişiler de 'ermeni soykırımı'nı kabul edelim' diyor.

    ellerinde bir rapor, belge varsa, bunu ortaya koysunlar biz de kabul edelim. bunlar tarihçi olmadığı gibi aydın da değil. ben türklerin '1.5 milyon ermeni'yi keselim' diye bir anda ortaya çıktıklarına dair bir belge görmedim. bu konuda hiç bir tereddüte düşmedim. bunu söylemek herkesin hakkıdır ama araştırmak aydının görevidir. tarihçi bir kaygı ile 'bunun sonucunda ne çıkacak' diye düşünmeden araştırma yapar. tarih neyse onu ortaya çıkarır. bunu yapmadan ahkam kesiyorsa, görevini yapmıyor demektir.
  • "her sağlıklı birey kendi yaşadığı ülkesinin ve devletinin kuruluşu ile iftihar eder ya da etmesi gerekir. normal olan budur. ama şu sıralar "cumhuriyet bize ne kazandırdı ki, bir çivi bile çakmadı" diyen, diyebilen tarihi bilmeyen gençlerin sözlerini internetten okuyorum. bunu diyen ya bu şekilde cehaletle eğitilmiş, yönlendirilmiştir kanımca, ya da o kişinin akıl ve ruh sağlığından şüphe ederim" diyerek takdirimi kazanmış, hislerime tercüman olmuş ve teşhisi 12'den vurarak koymuş yazardır.
  • yeri zor doldurulacaklardan.

    mekanı uçmak olsun.

    meydan kendisine laf yetiştirmeye çalışan paralı asker kadrolu cemaat tarihçisine kaldı.
hesabın var mı? giriş yap