• adamı tv. de görünce akrabamı görmüş gibi oldum. selam dayı oğlu.
  • uzaktan uzaktan merhaba naber falan dediğim bu adamı bu sene daha çok tanıdım. tanıdıkça şaşırdım, şaşırdıkça daha çok sevdim. hatta hobileri ile bu kadar ortak noktamız olduğunu bilsem bir dönem atanalır'a geleyim mi yerine benimle çıkar mısın derdim.

    daha da önemlisi benim bir insanda en çok dikkat ettiğim olay yine the vagrant'ta da var. gördüğüm kadarı ile hiçbir olayı kendine yontmuyor. birini kırılır diye eleştirmekten çekinmiyor. ama cümlelerini kırılabilir diye de çok dikkatli seçerek derdini karşı tarafa anlatabiliyor.
  • zaman diye bir şeyin var olmadığının kanıtı gibidir onun varlığı. günler geçer, seneler geçer ama aranızdaki bağ hep aynı yaşta kalır. 15-16'da mesela.. o zamanlardaki gibi saf, inanmaya hazır, sonsuz güvenli..

    çünkü o, sizi tanıdığı yaşının sadece güzel huylarını biriktirmiş ve 'zaman' onun birikiminden çalmak yerine, o huylarını faize yatırıp, daha da çoğaltmıştır.

    şu an, o en arka sıranın cam kenarında oturduğumuz 'zaman'ın içinde, fonda radiohead çalarken teşekkür ediyorum, hayatımda her daim kalacağını bilmenin verdiği o güzel güven duygusuna..
  • potansiyel yarımmilyoner. o yüzden bu aralar iyice davranıyorum.
  • tipi ve duruşu ile yoğoslav ekolünden gelen teknik direktörümüz. miroslav vagrantoviç.
  • şahsımı 70 lira nakit ve monopoly'de başlangıç noktasından geçerken 20 yerine 40 lira verme vaatleriyle insanlarla evlenmeye ikna etmeye çalışan kişilik.

    (bkz: dallmayr)
  • ne zaman bir esbpl maçında görsem "vaayy kardeşim benim" deyip sarılasım gelen adam. şeytan tüyü bol, sempatik ve moda arenaya 4 dk uzaklıkta oturan adam.**
  • toz bulutu*dur kendisi.
hesabın var mı? giriş yap