• maalesef, hiç beklemediğimiz bir anda, hiç olmadık bir nedenle başımıza gelebilecek ve hayatımızda hiç hesaplanmamış bir tehdit olarak önümüze dikilebilecek olaydır.

    8 kasım gecesi, model grubunun müzisyenlerinin de başına gelmiş olaydır.
  • turkiye'de yasamamayi secmek icin en gecerli sebep. ekonomik zorluklar, daha iyi para kazanma olanaklari, türkiye iran olmak üzeredir korkulari, %42 falan hepsi hikaye. turkiye'deki gibi sokakta yururken sebepsiz yere veya trafikte diger aracin onune kirdin diye insanin sirf dayak yeme degil oldurulme olasiligi bu kadar yuksek olan kac tane ulke vardir dunya yuzunde? diyeceksin latin amerika ulkelerinde de bu sikinti var. evet belki oralar daha az guvenli ama en azindan bu isi yapan belli. adamin meslegi bu. adam kacirir, oldurur, gasp eder boyle yasar hayatini. bizde bazen bunu yapanlar senin benim gibi insanlar. yemek yedigin lahmacuncunun firincisi, seni her gordugunde hatrini soran bakkalin ciragi, mahalledeki liseli genc. bi de para veya herhangi bir cikar icin degil. zevk icin.... sinirlendigi icin... zevk icin adam dovmek, sinirlendirdi diye adam oldurmek... basin gidin kardesim... basin gidin kacin kurtarin kendinizi, deger mi ya.
  • hiç şaşırmadığım, benim için tarihin tekerrürü olan olaydır.
    (bkz: #2870987)
    önden not: buradaki taraftar grubunun takımının yerine istediğinizi koyabilirsiniz, 20'si 30'u bir ara geldi mi hiçbiri diğerinden farklı değil.
  • boyle olaylarin olmasinin tek nedeni var: "kaybedecek hicbir seyi olmayan insanlar ordusu" var disarida. adami sirf siyah beyaz esofmani var diye dovme gerekcesi olarak gorecek bir suru adam. sadece futbol taraftari degil bu, sirf kiz arkadasinizla yuruyorsunuz diye ve kendilerinin yok diye kiskanip kavga cikartmak isteyen adamlar, sirf omzunuz omzuna carpti diye diklenen, cebinde 7/24 bicakla, emanetle gezen insanlar, hayatta tutunacak birseyi olmadigi icin tek dayanak gordugu alti ustu bir futbol takimi icin adam oldurmeye gozunu kirpmadan dusunecek adamlar var.

    dusunsene ben besiktasli bile degilim, o gun orda siyah beyaz kravatim var, seviyorum arada takmayi, kaza eseri uzerimde is cikisi olsa, beni de orda harcayacaklardi.

    disarda mutsuz, hasta ruhlu, kaybedecek hicbirseyi olmayan insanlar var, zaten kimden korkucak ruh hastasi. bu ulkede icinde bicak,silah olmayan kavgaya polis bile gelmeye tenezzul etmiyor. ne olcak dovusur,yorulur birakirlar degil mi?

    helal olsun adam hala o ulkede kalmayi dusunebiliyor, ben dusunemedim, 2004'te biraktim gittim. yapamadim, sehirlerarasi yolda ustume kamyon suren adamlarla edilen munakasada ailemi kurekle dovmek isteyen adamlar gordum. cahillik, yoksulluk, adaletin ve kurallarin islemeyisi , issizlik, stres, bunlarin hepsini toplayin disarda saatli bomba gibi gezen bir suru bilinmeyen psikopatlar ordusundan yaka silktim, valla gene de cennet vatanim diyemiyorum, donemiyorum, hep donmeyi kafama koyuyorum gene donemiyorum bunlari gorunce. o ortam beni bile yari sinir hastasi yapti, saatli bombaya donusup kim vurduya gitmemek icin kactim. insan gibi yasamak icin kactim, 6 yildir aklimdan siddetin s'si gecmedi.

    hani diyorlar ya sen gidersen ben gidersem kime kalacak bu ulke, kimseye kalmaz zaten merak etme, oranin sahipleri o psikopatlar zaten.

    ve bir tane hayatimiz var, bundan sonra baska hayat var midir yok mudur bilinmez, ama kesin olan su bedenimizde bir tane yasam sansimiz oldugu gercegidir. o yuzden en az stresle ve maksimum huzur ve mutlulugu secmek bana gore korkaklik degil bence sadece elindeki sansi degerlendirmektir.
  • çok değil iki gece önce istiklal caddesinde yürürken, hem de çok özlediğim istanbulda bir gün bile değil sadece birkaç saat geçirebilecek ama buna rağmen mutluyken, yanımda buluşabildiğim için çok mutlu olduğum birisiyle birlikte, güle oynaya, etrafa bakına bakına yürürken, yani kısaca mutluluk üstüne mutluluk katarken, sanırım yunan konsolosluğunun önünde gördüm onları. iki sevgili, caddenin köşesinde öpüşüyorlardı. bir an için gördü gözlerim ve sonra haliyle başka şeylere odaklandı, zira istiklal caddesi bu; hem de bir cumartesi gecesinde. görecek onca şey, bakacak onca insan, ilginçlik var. ama işte tam o sırada bu öpüşen çiftin olduğu taraftan bir ses geldi, ses demiyeyim de biri böğürdü sanki. ister istemez dikkatim yine o tarafa kaydı. gençten bir adam, arkasında kendi gibi garip kılıklı, garip saçlı bir arkadaşıyla böğüre böğüre bu çiftin üstüne doğru yürüyordu. böğürtülerinden anladığım kadarıyla, hooop napıyorsunuz, aile var lan gibi saçmasapan birtakım kelimelerden cümlecikler oluşturmaya çalışıyordu. ilk tepkim sinirlenmek oldu, sonra ne büyük haksızlık lan bu, elin pisliğine bak, sen kimsin ki iki insanı yargılıyorsun, şerefsiz diye geçirdim içimden, devamında gelen üçüncü tepkim ise ne büyük ikiyüzlülüktür kendi güruhu gülhane parkına gidip işi pişirirken kimse ona ne yapıyorsun lan sen burda demiyor, riyakar herif oldu. sonra zaten genelde hepimizin apaçi diyip aşağıladığı bu arkadaş daha fazla olay çıkarmadan yoluna devam etti. ben de yanımdaki bilge sözlük yazarına dönüp, ıyhh iğrenç herif, amele cinsinden birkaç ukala ve küçümser laf savurdum. bilemiyorum artık o esnada o bilge ne düşündü, bir cevap vermedi ama konu kapandı.

    sonra dönüş yolunda bu sefer ağzına içemeyip kavga edenlerle karşılaştık. bu sefer bu durum komik geldi bana. hahaha bak tipik bir cumartesi gecesi taksim hali dedim, o da saatine baktı ooo saat 03:10 olmuş, istiklal caddesi sarhoş kavgaları 10 dakika önce başlamış dedi. gülüştük bu sefer, dedim ya bir taksim klasiği idi bu ve kavganın ortasında kalmadığım sürece bana neydi.

    taş çatlasa yarım saat sonra cihangirin sokaklarında geziniyoruz bu sefer, durup durup evlere bakıyoruz, aa bak bu güzelmiş, şu restore edilse ne güzel olur şeklinde bir abuk muhabbet içindeyiz. kendimize göre eğleniyoruz o saatte. girdiğimiz sokağın öbür ucunda bir anda birkaç tane sarhoş adam beliriyor, bunlar da gecenin başlangıcında gördüğüm adamın tipindeler ve ondan aşağı kalmaz bir şekilde böğürüyorlar. böğürdükleri sokaktaki apartmanların hepsi ev, yani dükkan yok denecek kadar az ve gece artık 03.30 falan olmalı. kuvvetle muhtemel o esnada birçok evde insanlar uyuyor. ama bu böğürengiller bunu pek umursamıyor haliyle, gittikçe daha yüksek sesle en yanık şarkılarını çığırtmaya devam ediyorlar. o esnada çok emin olamıyorum, yanlarından geçen başka bir çifte mi yoksa onlara doğru gitmiyor olsak da (yine bir şey için durmuş onu konuşuyorduk zira) bize doğru mu küfürler savurmaya başlıyorlar, diyorum ya bilge diye, var elbet bir sebebi, bütün bilgeliğiyle bana dönüp eh bu sokakta yürümeye devam etmeyiz heralde diyor, haliyle canımıza susamadığımız için biz de sırtımızı dönüp tekrar ana caddeye çıkıyoruz ve başka bir istikamete doğru gidiyoruz.

    şimdi bu başlığı okuyunca aklıma o gece geldi işte benim, o gece konuştuklarımız geldi. niye bu kadar çok apaçi doluyor bu sokaklar diye sordum ben hem kendime hem o bilgeye, zira gezindiğimiz yerler benim mahallemdi ve mahallemde gecenin kaçı olursa olsun, gönlümün istediği gibi gezememek sinirime dokunuyordu. sonra bu durumda taksime her semtten ulaşmanın kolaylığının önemli etken olabileceğini konuştuk. bilge dedi ki, caddebostan sahilde olmaz ama böyle bir şey, tek başına gidip otursa bir kız orda hatta yatsa uyusa sabaha tek parça kalkar yine. ben karşının taksisi değilim, bilemiyorum tabii. diyorsa doğrudur, haklıdır, bilir de söyler diyip kabul ediyorum. kabul ediyorum da sinirime dokunuyor biraz dedikleri. ne yani, illa istediğim saatte dışarda oturabilmek için caddebostana mı taşınmam lazım benim, o herifler gönüllerinin istediği saatte, denize nazır güzelim manzarada oturup, içip sıçıp, benim evimin bahçesini çöplüğe çevirirken ben ağzımı açıp onlara bir şey diyemiyorken, yine bir başka gece 20si birden yine alkolün şişede durduğu gibi duramamasından mütevellit tam da yine benim evimin önünde bıçakla birbirine girişirken ve biz yine ağzımızı açamıyorken, polisi aradığımızda uykulu bir sesle cevap veren memur bey, hee tamam haber veririz ekiplere diyorken ama o ekipler bir türlü gelmiyorken, bu arkadaşlar gönüllerininin istediği gibi hareket edebiliyorken kısaca, her şey onlara hakken, ben mi caddebostana taşınmalıyım? hatırlarsınız belki tam da 21 eylül 2010 tophane artwalk galerilerine saldırı olayı olduğu esnada, facebookta bir video çıkmıştı. tophanede oturan bir çifttiler sanırım, arkadaşları gelmişti evlerine ve video kamera ile bir şeyler çekerlerken, tophaneli cengaver bir komşu anırarak ana avrat dümdüz hakaret etmeye başlıyordu bu arkadaşlara, sebebi gürültü idi. gürültü. mü? yoksa bizimki gibi delikanlı, namuslu mahallede ne geziyor bu ibneler, siktirsin gitsin pezevenkler diye gözdağı mı veriyorlardı? o zaman benim de hakkım değil mi bu cengaverlere siktirip gitsenize lan kendi sokağınıza demek, evimin önünde ne gürültü yapıyorsunuz hayvanlar diye böğürmek? niye bunu yapmaya çalıştığımız zaman sonumuz tolgahan aksu, aykut alıcı gibi oluyor?

    yanlış anlamayın, çok bir şey istediğim yok hayatta benim, fanus gibi bir hayat istemiyorum kendime, steril alışveriş merkezlerinden çıkmayayım, para babası bir herif bulayım değil derdim. ben istanbul'u her haliyle seviyorum, her semtiyle seviyorum. mahmutpaşayı gezmek kadar güzel benim için bebek, kasımpaşanın sokaklarının arasından çıkan evler etilerin villalarından daha karakterli gözümde. pis fakirler ölsün hepsi, yaşasın kanyon alışveriş merkezi değil hayattaki sloganım. ama bu riyakarlık, bu adilik, bu kendine müslümanlığı kaldıramıyorum. tophanede karımıza kızımıza laf attılar ondan dövdük diyen şerefsizlerden, her boğazkesen caddesinden geçişimde laf yiyorum ben. cık cık cık şıllık karıya bak diyorlar benim için kuvvetle muhtemel. perşembe pazarında tek başıma gündüz gözüyle nalbur gezemiyorum, esnafı yiyip bitiriyor çünkü beni. sanmayın ki çok dikkat çekecek sarı saçlarım, 90-60-90 vücudum var. kara kaşlı kara gözlü, bir kot, bir sweatshirt giyen bir hatunum. ama ben bugün bir akşam iki kız arkadaşımla istiklal caddesinde içsem ve sallana sallana şarkılar söyleye söyleye bu arkadaşların mahallesinden geçsek, korkarım o sokaklardan birinde ırzımıza geçebilirler bizim. kuvvetle muhtemel bizim iki gece önce karşılaştığımız herifler olabilir hatta bunu yapan. yani kendileri sarhoş olup insanların evlerinin önünde böğürürler, bıçakla birbirlerine girişirler, sen sakin sakin yolunda yürürken sana laf atarlar, küfrederler ama sen büyük bir hataya düşüp de onlar gibi sarhoş olup eğlenmek istersen sikerim orospuyu derler ve hak görürler bunu kendilerine. çünkü bir tek onların bacıları namusludur, model grubunun fatması ve türevleri sürtüktür. ne yapsa hak eder, yapılan her ihtimalde az bile kalacaktır. sadece fatmayla değildir meseleleri, fatmanın yanındaki erkekler de godoştur hep. sorsan kendileri için çok namuslu, mert, dürüst, delikanlı diyecek olan bu herifler, gülhane parkında bıraksan orta yerde hatun düdükler ama istiklal caddesinde herkesin içinde sevgilisini öpen herif godoşun önde gidenidir.

    bu insanlara apaçi diyip küçümsemekle de olmuyor ama işte, birbirimize daha çok diş bileyip duruyoruz ziyadesiyle. yurtdışına kaçmak mı bunun çaresi, kusura bakmayın ben inanmıyorum buna, yapana saygı duyuyorum peki ama inanmıyorum buna da. onca dayağı yedikten sonra, onca morluk ve çürük içinde, ağrı kesiciler ve kas gevşeticiler eşliğinde böyle bir mektubu yazan, hala inadı olan insanlar lazım işte. çünkü birilerinin bu heriflere insan olduğunu hatırlatması gerekiyor, birilerinin bu insan müsveddelerine insanlık öğretmesi gerekiyor.
  • pek çokları için geleneksel olarak 1 mayıs'tan 1 mayıs'a gerçekleşen aktivite.
  • atraksiyon arayan bir köpek sürüsü tarafından her an başınıza gelebilecek bir olay. korumanız,hayat güvenceniz yok.
    olay da muhtemelen şöyle gerçekleşmiştir, hani bunlar ateşli bir topluluk ya hani olay çıkarmadan rahat edemeyecekler ya, görmüşlerdir model grubunu, ulan şu lavukların tiplerine bak demişlerdir dalmışlardır. sonra mutlu mesut kulübelerine gidip uyumuşlardır. bu mahlukatlar evde yaşayamaz çünkü.

    velhasıl kelam, gruba geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, bu kötü olayın işlerine daha sıkı sarılmalarını sağlayacağını ümit ediyorum.
  • bir benzer ankara versiyonu icin: (bkz: #20753672)
  • alaka kurabilenler için geliyor: (bkz: en az 3 çocuk doğurun)
  • şaşırmıyoruz, alışkınız böyle şeylere. insanımız maalesef korkak ve mert değil. şimdi zibilyon tane örnekle açıklamak istemiyorum konuyu. durum bu.
hesabın var mı? giriş yap