• emin olun, gülen cemaatinin -akp'den önce- devlette tam palazlanmadığı zamanlarda, yurtlarında kalan, evlerine giden öğrenciler bunların ne kadar zararsız, ilim - irfan peşinde, amaçları allah rızası için 'hizmet' olan insanlar olduğunu düşünüyordu. cemaatin evlerinde ne bir siyaset, ne de bir parti isminin söylendiğini duymazdınız.

    şimdi bakıyoruz aynı şeyler sülaymancılar için söyleniyor.
    o zaman soralım; bu zararsız tarikat neden örgütlü bir şekilde hareket edip, finans kaynağı oluşturuyor, özellikle neden öğrenci yurtları açıp gençlere yöneliyorlar?

    artık bu kadar saf ve iyi niyetli olmayın, sevgili geri zekalılar, çünkü siz her yanıldıkça, memleket kaybediyor, insanlarımız ölüyor, çocuklarımızın geleceği çalınıyor.
  • selamlar. bu cemaati en iyi tanıyanlardan biri de benim. neden mi? 7 sene kaldım çünkü yurtlarında. bazı söylemlere cevap vereyim;

    siyasetçi değiller: 2007 yılında bizim yurdu ankara'dan toplayıp kırıkkale'deki mehmet ağar mitingine götürdüklerini saymazsak siyasetçi değiller. 15 16 yaşında çocukları otobüse bindirip, üzerlerine demokrat parti tişörtü, ellerine demokrat parti bayrağı veren bunlar değildi. müzik haramdır dedikleri halde, otobüste bangır bangır demokrat partinin seçim şarkısını çalanlar da bunlar değildi. aynen, siyasetçi değiller.

    kur'an'dan başka bir şey öğretmezler: dini eğitimleri kur'an ağırlıklı olsa da, kulu yüceltmenin bini bir para burada. talebeler hocalarını, hocalar yurt idarecilerini, yurt idarecileri bölge idarecilerini ve sonra hepsi birlikte başlarında bulunan 'abilerini' yüceltirler. saadet zinciri dedikleri, içindeki ebubekir beyin, imam-ı rabbani'nin ve son olarak süleyman hilmi tunahan'ın bulunduğu zinciri yüceltirler. rabıta denen olayda allahın nurunu süleyman hilmi tunahan tarafından alırlar. yani peygamber sonrası bir aracı daha koyarlar. namaz kılarken bile aklınızda süleyman hilmi tunahan bulunsun diyen hocaları vardır. (bireysel hataları cemaate mal etme diyenler, size de geleceğim). yani verdikleri kur'an ağırlıklı eğitim sadece sözdedir.

    mensupları zararsızdır: bu yurtlardaki talebeler bir baltaya sap olamayıp, bari hoca olalım diyenler tarafından eğitilir. hocaların içlerinde üniversite mezunları olsa da, bunlar diğerleri tarafından sindirilir. bunların genel özellikleri yalaka olmaları, paraya tapmaları, ihvandaki zengin kişilerin çocuklarına dokunamayıp fakir çocuklara her türlü kötülüğü yapmaları ve en nihayetinde karaktersiz birer insanımsı olmalarıdır. kendileri, kadınları ikinci sınıf olarak gören birer kadın düşmanı, tarih okuyan öğrenciye onun yerine kur'an okusan hafız olurdun diyen birer fennî ilim düşmanı ve her şeyi ben bilirim havalarında olan birer cahildir. gelişime katkısı olmadığı halde gelişime karşı da olan bu tiplerin zararsız olduğunu hangi vicdan sahibi söyleyebilir? aldıkları ailevi eğitim yetmezmiş gibi bir de yurtlarda kendilerine verilen eğitimle ataerkilliği tam içlerinde hisseden, fennî ilimler namına bir bok bilmeyen, bileni de küçümseyen bu tiplerin zararsız olduğu nasıl söylenebilir? açık görüşlü olmayan, kendileri dışındaki insanların tü kaka olduğunu düşünen, en doğru yolun kendi yolları olduğunu benimsemiş insanlar nasıl zararsız olabilir?

    istisnalar illaki çıkar diyenler; birçok yurttan birçok kişi tanıdım, hoca olsun talebe olsun. hocalarınızın çoğu götü göbeği büyüten, oturduğu yerden ona buna ahkam kesen tipler. talebeler ise onları takip edenler. sizin aranızda istisnalar kimler biliyor musunuz? iyi insanlar. eline fırsat geçtiğinde bunu kötüye kullanmayacak adamlardır sizin aranızda istisna olanlar.

    sizin zararsız olmanız için en ufak bir neden göremiyorum ben. çocukların beynini yıkıyorsunuz, ailelerin beynini yıkıyorsunuz, insanların beynini yıkıyorsunuz ve topluma faydasız zombiler sürüyorsunuz piyasaya. sadece kendi cemaatinize fayda bekliyorsunuz.

    bakın, gerçekten zor değil. biraz akıl yürütün; ortaçağdan bu yana dinle yaşayan hangi devlet gelişmiş bir devlet olmuş? islam dünyasının bilimle yaşadığı yıllar en parlak yılları değil midir? günümüzde islam ülkelerinin halini düşünün. bu huzursuzluğun, bu savaş halinin nedeni nedir? bunları düşünün.

    ne acıdır ki ailemden dolayı en verimli, en güzel yıllarımı bunların yurtlarında geçirdim. ne doğru düzgün kitap okudum, ne dil öğrenebildim. "üniversite oku iş sahibi ol" prensibiyle yetiştim. üniversiteye geldiğimde ise ne bir vizyon sahibiydim, ne de donanımlı bir genç. kapalı fikirli olmak, islamcı olmak ise cabası.

    ben şanslıydım, bir yangında can vermedim. ama neler kaybettiğimi farkettiğimde benim de içim yandı.
  • her dini cemaat gibi zararlı bir cemaattir.

    çocuklarınızı bu tür vahşilere, gamsızlara teslim etmeyin. çocuklar kıymetsiz değil.

    edit: full ahlaklı müslümanlar saydırmış küfürleri mesaj kutumda.

    çocukken tüm akranlarım yazları kuran kurslarına giderken namazlı niyazlı mütedeyyin annem "gerek yok kursa" diyerek tüm ağlamalarıma rağmen izin vermiyordu. şimdilerde beni "imanı eksik" olarak suçlasa da müteşekkirim ona.

    kadın o zamanlarda da biliyormuş ne bok olduğunuzu da ondan izin vermiyormuş.
  • temizliğe bir abla geliyor çok gariban hatta o o kadar belli ki gidasizlik yüzünden son derece solgun ve zayıf. korona yüzünden zaten evde köşe kapmaca oynuyorum kendisiyle ama bu sefer kafama koyduklarımi sordum cevapları yüzünden 2 gece uyuyamadım. 33 yaşında 3 çocuğu var. en büyük oğlu 15 yaşında. nerede okuyor dediğimde biraz çekingen bir şekilde yurtta kalıyor liseyi açıktan okuyor dedi. yurt diyince hangi tarikat olduğunu sordum süleymancilar dedi. onlar için bile yıllık son derece düşük bir ücrete yatılı olarak kalıyormuş çocuk. tüm gün yeme içme mont ayakkabı haftasonlari servisle eve getirmeye kadar var. hepsini bir solukta anlattı ancak yaşam tarzlarımiz oldukça farklı olduğundan sonlara doğru öyle işte diyip kestirip atmak istedi onu yargilayacagimi düşünerek sanırım. hayatım boyunca hiçbir tarikatın varlık gereksinimine inanmadım ancak burada bir gerçek o kadar acı ki. neden 3 çocuk yapmış demeyin allah aşkına olmuş yani onu geçelim , günlük işlerde karı koca çalışıp yari aç yari tok çalışıyorsunuz , oturduğunuz gecekondu mahallesinde çocuğunuzun sokakta tek öğreneceği şey suriyelilerden miras bonzai. yani ana baba şunu seçecek; ya it kopuk olacak yada bedava denilecek bir paraya çocuğuna bakılacak bakın bakilacak diyorum çünkü onlar için evden bir boğaz kesilmesi lütuf. nasıl ve ne şekilde ne öğrendiği umurlarında değil. şimdi acı gerçeğe dönecek olursak bu devlet ne ise yarar arkadaş? bu insanlar devlet parasız yurtlarına başvuruyor ama servisiz aylık ödeme istiyorsun. sosyal devlet neden lazım biliyor musunuz hak eşitliği için. bu eğitim bu adalet hepimize lazım. sen öyle adamı kenara atarsan dünün fetosu bugünün bilmem nesi , hatta pkk lisi , suleymancisi vs havada kapar. demem o ki devlet olmayan yerde her zaman birileri bu boşluğu dolduruyor ne yazık ki. bu hikayedeki boşluk doldurucu ise bu tarikat.
  • yersen millete adam yetiştirmek için çalışıyorlarmış. her örgütün olduğu gibi bunların da gizli amaçlarından en önemlisi devlet yönetiminde söz sahibi olmaktır. sorsan fetö de millete hizmet ettiğini söylüyordu. gördük içyüzlerini. süleymancılar modern insan düşmanı, rabıta gibi çağ dışı inanışları olan bir topluluktur.
    lütfen çocuklarınızı bunlara kaptırmayınız.
  • pardon da cemaatlerin zararlı faliyetlerini görmek için tek tek denemek mi gerekiyor?

    her birisi için bir darbe mi gerekiyor?

    türkiye cumhuriyeti devleti ne zaman ders alacak?
  • küçükken kafamı fena halde karıştıran cemaat. çevremde gördüğüm ve dindar olarak bilinen bazı kişiler için süleymancı tabiri kullanılırdı ve ben bu adamların liderini süleyman demirel sanardım. ulen bunlar dindar madem neden erbakancı değil derdim.
  • ekşi sözlükte zamanında nasıl fethullah gülen güzellemeleri yapıldıysa şimdi de ufaktan bunların parlatılma zamanı gelmiş anlaşılan. tarikat tarikattır. şıh şıhtır. zamanında bu tip yapılanmaların bir tanesini bizzat içeriden gözlemlemiş biri olarak söyleyebilirim ki en tasavvufi, en ihtirastan uzak görünenin bile arka planında dar bir grup için daima güzel işler dönüyor.

    tarikatlar sivil toplum örgütleri ya da demokraside kendine yer bulabilmiş bir tür pressure group filan değildir. bizzat kökleri kazınması gereken maddi ve manevi sömürü örgütleridir. devletten de bilhassa uzak tutulmaları gerekir. çünkü analitik düşünceden uzak, biat kültürüne tam entegre olmuş yarı-robot bireylerden oluşurlar. onların için şeyhin, şıhın, halifenin, gavsın ya da her sikimse sözü ayet gibidir. sorgusuz sualsiz emir telakki edilir. şeyhin sözünün sorgulandığı, "acaba" ile şüpheyle karşılandığı tek bir tarikat ya da dini örgüt yoktur.
    onlara göre insanlar manevi kardeşler ve ağyarlar olarak ikiye ayrılır. toplumun her bireyini eşit görmezler, manevi kardeşin yeri diğerlerinden elbette farklıdır. bakmayın siz insanlara şöyle davranın, böyle davranın diye manifestolar yazdıklarına. ulan gemi azıya alana kadar fethullahçıların ağzından tek bir kötü söz bile duymazdık, neredeyse örnek vatandaş gibi davranırlardı. dini bir grup olmaları dışında adamlara karşı ileri sürebileceğiniz tek bir olumsuz argüman bulamazdınız. bu güleryüzlü, kibar adamlar bu ülkede katliam yaptılar.

    bütün bunların yaşandığı bir ortamda, gözden düşen bir tarikatın yerine bir diğerini tercih etmek yerine her birinin kökünün kazınması için her şey yapılmalıdır. temizliğe büyük farelerden başlayıp, en küçük tahta kurusuna kadar devam etmek gerekir.
  • dinciye çocuk emanet edilmez.

    çok süper, über, stratejik dehamatik yöneticilerimiz yüzünden fakirlik gırtlak boyu anadolu'da, yani emanet eden de mecbur kaldığından ediyor biliyorum. ama malesef bu ülkede olan hep fakirin çocuğuna oluyor. o yüzden böyle ahkam kesmekten de utanıyorum. gücü yeten bari yapmasın şunu artık. dinciye çocuk emanet etmeyin.
  • kadınları özellikle akdeniz bölgelerinde eski usül çene altı tek düğüm ile kapanan tarikat.

    amk 20’li yaşlarımızda tarikatlar hakkında böyle salak trivia şeyleri biliyor olmak üzücü.
hesabın var mı? giriş yap