• meltem arıkan'ın everest yayınlarından çıkan dördüncü romanı.
  • çıkmasının haftasında ikinci baskıyı yapmış kitap.
  • yazarinin*, toplatilmasiyla ilgili basin aciklamasina http://www.meltemarikan.com/basinaciklamasi1.html adresinden ulasilabilecek kitap.

    edit: soz konusu basin aciklamasi artik web sayfasinda yer almadigi icin buraya yapistirmayi uygun gordum..

    toplatilan yeter tenimi acitmayin adli romanin yazari meltem arikanin basin toplantisi metni

    istanbul cumhuriyet bassavciliginin talebi uzerine, t.c. basbakanlik kucukleri muzir nesriyattan koruma kurulu tarafindan hazirlanan “bilirkisi raporu” dogrultusunda; istanbul 1. sulh ceza mahkemesinin karari ile baslatilan hazirlik sorusturmasi kapsaminda, “yeter tenimi acitmayin” adli romanimin “toplatilmasina” karar verilmistir.

    romanimi yayinlayan everest yayinevinin duzenledigi bu basin toplantisina katildiginiz icin hepinize tesekkur ederim. basbakanlik kucukleri muzir nesriyattan koruma kurulu'nun, bu yasakci ve toplumu korkutmaya yonelik tavrina karsi, everest yayinlarinin, benimle birlikte karsi durusuna da ayrica tesekkur ederim.

    gerekce raporunun ilk satirlari soyle baslamakta,

    “... kitapta toplumumuzda yaygin olmayan, nefret ve infialle karsilanan gayri ahlaki ensest iliskiler kurmaca bir takim olaylar ve turkce isimleri olan hayali kahramanlarla bir mizansen icinde, sanki turk aile yapisini sarmalamis olagan iliskiler seklinde genellestirerek okuyucuya sunulmaktadir ...”

    burada iki yargi vardir :
    1-ensest iliskiler toplumda yaygin degildir.
    2-butun kitap ensest iliskiler uzerinedir.

    oysa kitapta, bes travmadan biri ensest iliski uzerine olup, hepsi cinsel sorunu icermektedir. kitap sadece ensest iliskiler uzerine degil, korku-travma uzerine yazilmis bir kitaptir.

    “bu tur aykiri iliskilerin ayrintilari ile anlatilmasi halkin ar ve haya duygularini rencide edecegi muhakkaktir”

    cinsellikten kaynaklanan travmalarin var oldugunun aciklanmasi, halkin ar ve haya duygularini rencide etmeyecek olup, yasanmis ve yasanmakta olan bu olaylarin tartisilmasi, ustune gidilmesi, bireylerin egitilmesi, tam tersine toplumu daha saglikli bir yapiya kavusturacaktir. var olan gercekleri gormedim-duymadim-bilmiyorum demek soz konusu travmalarin surmesine ve toplumun bu sagliksiz yapisinin devam etmesine katkida bulunmak demektir.

    “kitapta, feminist bir anlayisla kadinlarda var olan travmanin rehabilitasyonuna yonelme amacindan ziyade, toplumumuzun cekirdegini olusturan aile yapimizin parcalanmasinin hedef alindigi, ...”

    koruma kurulu uyeleri, feminizmin aile yapilarini parcalamayi hedef aldigini one surmektedir. feminizm hakkinda gecen yuzyilin basinda bile yapilmayan bilim disi bu degerlendirmeyi yapabilmek icin cagdas dunyanin disinda olmak gerekir. feminizmin ana amaci kadin haklari ile ilgili olup, aile yapisinin parcalanmasini hedeflememektedir.

    okumaya devam ediyorum.

    “anne, baba ve akrabalik degerlerinin yipratilarak, kadinlarimizin asagilanip, horlandiklari olaylarin dramatize edilmesiyle de genc kizlarimiza korku verildigi anlasilmaktadir.”

    kitabimin ana konusu olan, kadinlik-erkeklik varolusumuzu asagilayarak cocuklara yapilan cinsel tacizlerin yol actigi travmalarin, cocuklarimizda, genc kizlarimizda, kadinlarimizda ve erkeklerimizde yarattigi korku, toplumsal bir gercegimizdir. koruma kurulu, bu toplumsal gercegi ters yuz etmekte ve aslinda toplumumuza, kadinlarimiza, erkeklerimize hakaret etmekte ve cocuklarimizin taciz edilmesine goz yummaktadir. travmalarindan kurtulamamis kadin ve erkeklerimizin olusturdugu toplumsal yapimiz bu nedenle her gun curumekte, kadin ve erkekler arasindaki iletisimimiz anormallesmekte ve toplumumuzun agresitivitesi yukselmektedir. degerli basin mensuplari, bu bir terordur. terore karsi ciktigim icin; cocuklarin cinsel tacize ugradiklarini acik yureklilikle ve cesurca one surdugum icin kitabim toplatilmistir.

    “bir taraftan erkek egemen kulture karsi cikilirken, 284. sahifede erkeklerin sekste nasil memnun edileceklerine dair pratikler verilmekten cekinilmedigi gibi,”

    burada duruyorum;

    cinsellik kadin ve erkek arasinda yasanan en dogal eylemimizdir. kadinlar kadin olmazsa erkeklerin erkek olamayacagi gibi, erkeklerin de erkek olmamalari halinde kadinlarin da kadin olma sanslari yoktur. erkek egemen kultur, kadinlarin cinselliklerini ozgurce yasamalarini engelleyip, kadinlarin korkutularak yonetilme sistemidir.

    cinsellik eyleminde dogal olan kadinlarin da erkeklerin de birbirlerine zevk ve haz duygulari yasatmasidir. koruma kurulunun onerisi bu durumunda erkeklerin kendi tabirleri ile seksden memnun kalmayarak seks yapmalaridir. bu zihniyetin carpikligi uzerine bir sey soylemek bile gereksizdir.

    degerlendirme raporuna devam ediyorum;

    “erkek kufur ve argosunda var olan kelime ve deyimlere de sik sik yer verildigi,”

    tekrar duruyorum;

    anatomimizde yer alan dogal organlarimizin adlarini, kufur veya argo olarak tanimlayan koruma kurulu uyeleri ile hemfikir olmak mumkun degildir. bunun en bariz ornegi de romanda kullanilmis olan cinsel organ adlarinin, meydan larouse'da da argo olarak nitelenmemis olmasidir.

    devam ediyorum;

    “bu nedenle asil amacin kadinlari korumaktan cok mustehcen kurgularla kadin duygularinin somurulmesine ve rant teminine yonelik oldugu musahede edilmektedir”

    simdi koruma kuruluna gore kitabimi sadece kadinlar okuyacagi icin onlarin duygularini somurerek para kazanmaya tesebbus ettigim iddia edilmektedir. ben bu kitabi sadece kadinlar icin degil, erkekler icin de yazdim. cinselligi mustehcen kurgu olarak algilayan koruma kurulu uyelerimiz kendi varoluslarinin soz konusu bir mustehcen kurgu uzerinden oldugunu unutmusa benzemektedirler.

    devam ediyorum, koruma kuruluna gore,

    “kitapta oldugu gibi marjinal ve gayri ahlaki iliskilerin turk aile yapisinda var olan dogal ve normal iliskiler gibi okuyucuya sunulmasi, genclerimiz uzerinde aile yapimiz ve aile baglari hakkinda kusku duymalarina yol acacak ve anti sosyal davranislari ozendirecektir.”

    1- cocuklarin cinsel tacize ugratilarak cinsellikten korkutulmasi sadece turk toplumunda degil, dunyada tum toplumlarda var olan bir gercekliktir.

    2- koruma kurulunun one surdugunun tam tersine soz konusu terorize edilmis saldirilara ugrayan cocuklarimiz, genc kizlarimiz ve erkeklerimiz yasadiklari nedeni ile aile baglari hakkinda kusku duymakta ve ileriki yaslarinda da kisilik bozukluklari olusmaktadir.

    devam ediyorum;

    “kriminolojik acidan da romanlarda insanin bayagi, basit, adi ve zayif yonlerinin islenmesi diger kahramanlik konulari gibi okuyucu tiplerini tesir altinda birakabilmekte ve islenen suclara karsi mukavemet duygusunu korelterek suca izin verici tavirlari gelistirmektedir”

    evet, okuyucular kitapta okuduklarini kendi tarihlerindeki olaylari dikkate alarak degerlendirilmekte ve etkilenmektedirler. bunun sonucunda, onlarda gelisen tavir koruma kurulunun one surdugu gibi, suca yonelmek degil; tersine once sucun var oldugunu kabul edip, sucun olmamasi icin ne yapilmasi gerektigini belirlemek yonundedir.

    t.c. basbakanlik kucukleri muzir nesriyettan koruma kurulu raporunda,

    “romanin; kullanilan dil ve ele alinan konular itibariyle de hicbir bilimsel ve edebi yaninin bulunmadigi aciktir.”

    kurulun su ana kadar sergiledigi yaklasim ile bilimsel bir tavir icerisinde olmadigi, bilim disi oldugu, tahmin ediyorum ki hepimizce anlasilmaktadir. kitabin edebi bir yaninin olmadigina karar verecek bir otorite olmadiklari gibi, uzuntuyle soylemek zorundayim ki bu yuzyilda boyle bir kurulu toplum olarak da hak etmedigimiz inancindayim. yok eger hak ediyorsak oturup tekrar dusunelim.

    devam ediyorum;

    “sonuc olarak; kitaptaki yazilarin normal sinirlar icinde kaldigini ve toplumun sosyal normlariyla catismadigini ifade etmek mumkun degildir.”

    evet, toplumun sosyal normlari eger cocuklara cinsel taciz yapmayi gerektiriyor ise ben bu normlarla catisiyorum ama gercek bu degil. bu koruma kurulunun gercegi, ne benim ne toplumun.

    devam ediyorum;

    “zira, insanlar ilkel haytalarindan bugune kadar dunyanin her yerinde ve her toplumda cinsi uzuv bolgesini kapali tutmayi ve cinsi munasebetin gizliligini vazgecilmez kural olarak uygulaya gelmislerdir. bu, toplumumuzda da boyledir. toplumumuzun ahlak anlayisi ve kurallariyla orf ve adetleri cinsi munasebetin asikarligini kabul etmez.”

    nefes almak, yemek yemek ve su icmek ne kadar dogalsa, cinselligimizi yasamamiz da o kadar dogaldir. cinselligimizin cocuklugumuzdan itibaren somuruldugunden soz ederek cinselligimizi yasayamadigimizi soylemek nasil olur da ahlak disi olabilir.

    koruma kurulunun degerlendirmesinde bundan sonrasini aynen okuyorum;

    “toplumlar varliklarini koruyabilmek ve toplum duzeninin saglayabilmek amaciyla sosyal normlari olusturmuslardir. basin-yayin, arac ve organlari bizzat bu normlara uymak zorunda olduklari gibi, toplumu bu konuda yonlendirme, ikaz etme, hatirlatma gorev ve sorumlulugu ile de yukumludurler. bu gorev ve sorumluluk toplumsal niteliklidir. soz konusu kitapta yayinlanan yazilarin bu toplumsal gorev ve sorumluluk ile bagdastirilmasi mumkun degildir. kitapta asil agirligin sekse yoneltilmis oldugu, kitabin toplumun ahlak yapisiyla bagdasmadigi ve halkin ar ve haya duygularini incittigi, cinsi arzulari tahrik ve istismar eder nitelikte genel ahlaka aykiri oldugu,”

    degerli basin mensuplari,

    basin toplantisini yapmadan once koruma kurulu raporunu defalarca okudum. kendi icindeki mantigini, kendi durduklari pozisyondan algilamaya calistim. statukocu mantiklarini paylasmasam da bir veri olarak su ana kadar degerlendirmeye calistim. ancak, cocuklara yapilan tacizlerin yetiskin insanlarin cinsel arzularini nasil olurda tahrik ettigini anlamak mumkun degil. bu konuda mantik yurutebilmek bile mantiga hakaret olur. uzgunum, tekrar ediyorum, boyle bir kurulu hak ettigimizi dusunemiyorum. yorgunum.

    yorgunum, cunku, cinsel sapkinliklari lanetlemek yerine tahrik unsuru olarak gormek konusunda beynimi zorladigim icin…

    bu noktada koruma kurulunun tam ismini tekrarliyorum :

    “t.c. baskakanlik kucukleri muzir nesriyettan koruma kurulu”

    sayin basin mensuplari,
    cocuklarimizin cinsel tacizlerden korunmasi icin ugrasmak ve bunu yetiskinlere edebi bir kurgu icerisinde anlatmaya calismanin neresi, hangi bolumu dogrudan varolmayan cocuk okuyucularim ile ilgilidir?

    kurulun birinci asli gorevi eger cocuklari muzir nesriyattan korumaksa, bunun kitabimla ne ilgisi var? soyle ki bilirkisi raporunun 3 nolu hukuki durumda belirttigi uzere kurumun asli gorevi 18 yasindan kucuklerin maneviyati uzerinde muzir yayin yapilmasinin yasaklanmasidir.

    ayrica, raporun sonunda, mustehcen nitelikli bir kitabin oncelikle muzir olacagi muhakkaktir yargisi yer almaktadir. oysa, yeter tenimi acitmayin adli romanini okuyan yetiskin tum insanlar, soz konusu romanin yazilis amacini gosteren bir sayfada, 71. sayfada,

    “…ulkemizde bugune kadar enseste ve/veya tacize maruz kalan cocuklar ile ilgili ciddi bir istatistik arastirmasinin yapilmis olmamasi, hem dusundurucu hem de urkutucudur.
    resmi agizlarin, bizim ulkemizde ensest ve taciz olaylarinin cok cok az oldugu konusundaki carpitmalari da artik tartismaya acilmalidir.
    bu kitabin yazilma amaci, hem baslarini deve kusu gibi topraga gomen insanlara gercekleri aktarmak, hem de yok sayilan bazi sorunlarin gun yuzune cikmasini saglamaktir…”

    seklinde yazilmis olan satirlari anlamaktadir. ancak yetiskin olduklarini varsaydigimiz muzir kurulu uyelerimiz ya anlayamamakta ya da anlamaktan kacinmaktadirlar.

    ab uyum calismalarina iliskin 30/07/2003 tarih ve 4963 sayili kanunun 3. maddesi ile 765 sayili tck nin 426. maddesine eklenen fikra geregi edebiyat eserleri toplatilamaz. ab’ye entegre olabilmek icin, cagdas dunya ile butunlesebilmek icin buyuk millet meclisimizin cikardigi yasalardan soz konusu koruma kurulunun haberi yok mudur? ya da koruma kurulu buyuk millet meclisimizin cikardigi yasalari usulen cikartilmis ve bu nedenle de uyulmasi gerekmeyen yasalar olarak mi gormektedir?

    iste kitap, yasaklanan ve toplanan kitap...

    bu bir romandir. edebi eserler tanimlamasi icinde roman, siir, hikaye ve denemeler yer alir. bir romani degerlendirme hakkina sahip olmayan bir kurulun, bu romanin toplatilmasina yonelik kendi gorev tanimlamalarini asarak olusturduklari bilirkisi raporu ve maalesef istanbul, 1. sulh ceza mahkemesi’nin soz konusu raporu ihbar kabul ederek;

    t.c. baskakanlik kucukleri muzir nesriyettan koruma kurulu’nun hukuki durumunu ve turkiye buyuk millet meclisimiz tarafindan cikartilan ab uyum calismalarina iliskin 30 temmuz 2003 tarihli kanunu dikkate almadan karar vermesini, sadece soz konusu romanin yazari olarak degil, bir yurttas olarak da esefle karsiliyorum ve bu yuzden de yine,

    uzgunum ve yorgunum.
  • ''...sizce ''fedakarlik'' nedir?
    aslında fedakarlık başkalarına işkence etmek için kullanılan kirli bir alettir. üstelik de onurlandırılan, bazen kullanılması için teşvik edilen bir alet. kendi mutluluğunuz için yapmadığınız her hareket sizi başkalarına işkence etmeye bir adım daha götürecektir. fedakarlık yapanlar aslında sevgi dolu insanlar değil, tam tersi kendine acıyan insanlardır ve çok tehlikelidirler.
    yaptığınız her şeyi kendiniz için yapın, keyif aldığınız şeyleri yapın, mutlu olun, tatmin olun. o zaman göreceksiniz ki sizin bu doymuşluğunuz çevrenize ulaşacaktır. bunun adı da fedakarlık olmayacaktır. mutluluk da mutsuzluk gibi bulaşıcıdır. kimseyi kendinize borçlu bırakmazsınız, kimseden teşekkür beklemezsiniz, çünkü siz doğal olarak mutluluğunuzu paylaşmışsınızdır.
    eğer işin içine bir şeyler adına hareket etmek girdiyse yandınız demektir. sevgi adına bile olsa bu hareket görev, hizmet, karşılık beklemek gibi bir sürü ekle çoğalacak ve sonunda siz şiddetle dolu olarak, hem de ben her şeyi senin için yaptım kandırmacasında karşınızdakini suçlayacaksınız.
    kendiniz olun ve hiç kimse ve hiçbir şey için bundan vazgeçmeyin.sizden fedakarlık bekleyenleri reddedin ve sizde kimse için fedakarlık yapmayın.eğer işkenceci olmak istemiyorsanız, fedakarlık sözcüğünden vazgeçin.''

    kitapta bunun gibi alışılagelmişin dışında çarpıcı açıklamalar var. tavsiye edilir.
  • başbakanlık küçükleri muzır neşriyattan koruma kurulu tarafından uğradığı toplatılma yasağından sonra bu hafta sansürlü hali ile(3.basım) kitapçılarda yerini almış kitaptır.
  • birinci baskısı toplatılan aradan sıyrılıveren ikinci baskısının ardından sansürlü üçüncü baskısı çıkan bu kitapta anlatılanlar esasen aktüel, haftalık gibi kıymetli haber dergilerimizde sıklıkla işlenen hatta kapağa taşınan mevzulardan çok daha muzır çok daha bilmemne değiller kanımca. tüm bu toplatma, toplatılma, sansürlenme vesaire işlemlerinden ince bir reklam dumanı tüttüğünü hissetmem de belki sadece kişisel fesatlığımdır diyip geçiyorum. mükemmel hayatları, mükemmel işleri, mükemmek vücutları, mükemmel sevgilileri, mükemmel aşkları olan dört ana kahramana sinir olmak, hele hele o tek kaşı kalkık, her şeyi bilen, her şeyi anlayan sudeyi dayak delisi yapma isteğiyle dolup taşmak kitabı okuduğum sürece eşlik eden engellenemez hissiyatlarımdı derken, keşke böyle hassas bir konuya daha incelikli, daha anlamlı bir yaklaşımla değinilseydi diye de ekliyorum. belki de ben çokbilmişin biriyim.
  • en sonunda aklanan kitap.
    ama bu bile buruk bir sevinç çünkü muzir kurulu rahat durmadı ve harvard üniversitesi tarafından yayınlanan seks isyanları adlı sosyoloji kitabını toplattı bu aklanma sürecinde.
    kurulun ne kadar doğru ve ne kadar yetkin olduğunu tartışırken biz,adamlar iki dakika rahat duramıyorlar.
    kafalarında yarattıkları müstehcenlik o kadar geniş ki,büyük ihtimalle hala çocukları leyleklerin getirdiğini söylemenin uygunluğunu savunuyorlardır.
  • her okudugumda yeni ve farkli bir seyler algiladigim kitap.. kesinlikle bircok kez okunabilecek kitaplar listemin basinda geliyor..
  • 2004 yılında düşünce ve ifade özgürlüğü ödülünü alan yazarın kitabı..
  • yeni baskısı arkadaş kitabevi tarafından yapılmış..
hesabın var mı? giriş yap